17 Ağustos 2023 Perşembe

Hayırlısı be Gülüm!

Yaz bitiyor gibi. Daha tatile gidemedim. Hayırlısı bakalım…

 Geçenlerde  sosyal medyada bir paylaşım dikkatimi çekti, rahat bir kafanın 4 mucize kelimesinden bahsediyorlardı;

” Aynen, Boşver, Hayırlısı, Eyvallah”

Bu yazıyı görünce bizim rahmetli son patron geldi aklıma. Bilmeyenlere özet geçeyim; kendisi çalışanlarını ve alacaklılarını ortada bırakıp üçüncü köprüden atlayarak başka alemlere göçmüştü neredeyse bir yıl önce. Şimdi içinizden bazıları böyle mizah tonlu başlayan bir yazıda hüzünlü bir örnek vermemi yadırgamadan hemen araya gireyim. Merak etmeyin, eğer bir yerlerden bu yazıyı görüyorsa kesin gülümsüyordur. Çünkü O öyle biriydi; başına gelen şeylerden sonra hemen “Next” der ve hayatına kaldığı yerden devam ederdi. Bence köprü de O’nun için bir “Next” ti. Neyse lafı karıştırmayayım, neden aklıma ex patron geldi onu anlatayım. Bilirsiniz ben biraz detayları görürüm, sözcüklere de dikkat etme huyum var. Bu bizim ex patronun çok fazla “hayırlısı” dediğini fark ettim bir gün. Sonra hangi durumlarda söylediğini gözlemledim ve sonunda dedim ki kendisine;

“Abi çok akıllısın! Bir şeye onay vermek istemediğinde, birisi bir şeyi şikâyet ettiğinde ya da herhangi bir konuyu geçiştirmek istediğinde hep ‘Hayırlısı’ diyorsun. Böylece karşı tarafın ağzına lafı tıkıyorsun, ne diyeceğini şaşırıyor! Hem de bunu yaparken kimseyi kırmamış oluyorsun. Konuları tatlı tatlı öteliyorsun, bir kelimeyle noktayı koyuyorsun ve durumu kurtarıyorsun. Whatsapp iş grubunda herkes hararetli hararetli tartışırken sen ‘Hayırlısı’ kelimesiyle araya girerek herkesi çil yavrusu gibi dağıtabiliyorsun!”

Dediğimde bana gülmüştü. Sonradan ne zaman “Hayırlısı” dese göz ucuyla gülümserdik karşılıklı… Çok hoşuma gitti bu durum, ben de kullanmaya başladım sonra. Nasıl bir konfor yarattı anlatamam size. Resmen level atladım hayat çorbasında.

Bu bir mod aslında, “Her şeyin farkındayım ama çok da müdahale edemiyorum” modu. “Hayırlısı be gülüm” derken aslında iç ses şöyle de diyor olabilir:

“Ne halin varsa gör, seninle uğraşamayacağım!”

“Madem kendi burnunun dikine gitmekte kararlısın, git bakalım; kendi bedenin kendi kararın!”

Cümlenin sonunu başka ufuklara bağladım sanmayın; sonuçta burun da bedenin bir parçası oluyor netekim.

“Hayırlısı” bir boş vermişlik hali. Azıcık teslimiyet de barındırıyor. Uyuşturucu gibi bir şey, insanı acayip rahatlatıyor. Bunca meditasyon, bunca psikolojik formasyon, bunca laf kalabalığı boş aslında! “Hayırlısı gardaş!” deyip çekileceksin kenara!

-         Benzine yine zam gelmiş!

-         Hayırlısı be güzelim…

-         Kılışdar istifa etmeyecekmiş!

-         Canı sağ olsun, hayırlısı be tatlım…

-         Taze fasulye yaz ortasında 80 lira olur mu?

-         Hayırlısı be canım, olur niye olmasın…

-         Saçlarımı yeşile boyatayım mı?

-         Hayırlısı be güzelim, boyat tabii!

Gördüğünüz üzere ben bu muhteşem dörtlüden “Hayırlısı” fanıyım. Öyle mucize bir kelime ki bu “Hayırlısı”, sanki söyleyince insanın etrafına sihirli bir koza örüyor gibi. Sinir stres hiçbir şey bırakmıyor. Niye mi? Misal Kılıçdar istifa etsin diye içim içimi yerken beyefendi bütün soğukkanlılığı ile çıkıp “Bu seçimlerde kaybetmedik” diyebiliyorsa ve “Gemiyi asla terk etmeyen bir kaptanım” pişkinliğinde ise niçin içim içimi yesin ki bu saatten sonra! “Hayırlısı” diyerek kendimi rahatlatırken aslında bu tatlı, masum, şeker mi şeker kelimenin içine bir yerlere o kadar çok şey sığdırabiliyorum ki… “Hayırlısı be tatlım kalsın bakalım biraz daha” diyorum güya ama, alt metinde bir yerlerde “Allah O’nun cezasını veracah!” diye bağıran İbo var mesela. Azıcık da kendimcilik var. Benim bedenim benim kararımcılık var. Öyle ya, kafa da bedenin bir parçası sonuçta! Kılıçdar Bey muhalefeti parça pinçik etmeyi hedefliyorsa varsın etsin, kafam yerinde kalsın, onu da yemeyeyim değil mi! “Hayırlısı be gülüm” diyerek yoluma devam ediyorum. Tarih aksın azıcık seyredelim bakalım ne oluyor!

Kakafonik bir yere gitmişim. Ortam underground film sahnesi gibi karman çorman, azıcık da sürreal. Bir taraftan tarlalar yanıyor, bir taraftan ormanlar yanıyor, öte taraftan her şeyin fiyatı bir yerlerine füze takmışçasına havalanıyor. Beri taraftan Suriyeliler Araplar Afganlar falanlar filanlar. Ortada aydın kalmamış Ayşe Arman kanaat önderi olmuş iyilik kolyesi yapıyor Bodum’da misssler gibi atölyecağzında, arada sırada “kadın cinayetleri” gibi bir şeyler söylüyor alt perdeden o da takipçileriyle vicdan çorbası içer gibi yani, Mehmet Aslantuğ’u İşçi Partisinden aday yapıyorlar sonra O da küçücükksss teknecağzına binip kaptanın seyir defteri diye entel dantel bir şeyler karalarkene efendime söyleyeyim, ay dur bir nefes alayım ayol virgül yok mu bu klavyede, virgüüülll!! Ha ne diyordum Akbelen’de ağaçlar kesilerkene Livaneli de gidip bir şarkı söyleyip sonra da döndükten sonra, televizyonların tamamında Gülseren Budayıcıoğlu psikolog profiterol pardonn profesörünün pisi pisikopat karakterleri milleti oyalarkene,  öte taraftan da birileri twitter’dan para kazanılıyormuş diye bol keseden sallerkene, bütüüünnn gazeteciler bağımsız gazetecilik ayağına Youtubersss olmuşkene, yani develer tellal iken pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, olanlar olmuşsa bana da üç harfli bir şeyi yemek değil elbette kenara çekilip deriiin bir nefes alıp dörde kadar sayıp içimde tutup sonra ağızdan mum üfler gibi verip kenara çekilip şöyle dolu dolu haykırmak düşer:

Hayırlısı be gülüm…

Aklıma Oruç Arıoba geldi bak şimdi de! Bir ara hayatımın en kaotik döneminde dilime pelesenk olmuştu! O zamanlar “hayırlısı” nirvanasına ulaşamamış, şiirlerden medet umardım. Diyordu ki

“Bırak da biraz yağmur yağsın”

Derinliğe bakar mısınız! “Bırak da” diyor “Biraz” diyor “Yağmur” diyor, “Yağsın” diyor…

Nirvana bu değildir de nedir…

Hayırlı işlerr, bol güneşler efenim hepinize, cem-i cümlenize…

16 yorum:

  1. Memleket halleri ve dahi diğer meseleler ve şahıslar, bu kadar mı güzel anlatılır! Müthiş bir keyifle okudum, hâlâ gülüyorum. Ağlanacak hallerimize lakin, bu hallerimiz olmasa da bu ekonomide neye gülecektik ki deyip kendimi teselli ediyorum. Yoksa huni takmamıza çok az mı kaldı?

    Ve özletmeyiniz kendinizi, lütfen. Halk olarak çok ihtiyacımız var:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence hepimiz huni takabiliriz, hayırlısı :)) Bu arada çok teşekkür ederim hafiften şımarmış olabilirim 🤗Sevgiler

      Sil
  2. Aynen ya, boş ver gitsin, hayırlısı be canım, hadi bana eyvallah :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mucize dörtlüyle şahane ve gülümseten bir cümle yazmışsın, oldu bu iş, çözdük hayatın anlamını :))

      Sil
  3. Hayırlısı benim de favorimdir. Hem dediğiniz anlamlar barındırır hem azıcık umut da içerir, insanı rahatlatır. Çok bilmiş insanlarla ilişkimde "Aynen aynen" Derim ben çokça. "Yav he he" Manasına gelir :)) Ayy düşündükçe bu dört kelimeyi de çok kullandığımı fark ediyorum, çünkü kullanmasam çıldırırım. Bu arada gündem meselelerini ele alış şeklinize hayran kalıp yine keyifle okudum. Azımsanacak sayıda da değiliz ama değişim için yetmiyoruz henüz. Aa bak ben bu dörtlüye "henüz" ü de ekleyeyim. O da umutvari bir ifade :) Ne diyeyim, iyi ki kelimeler var :) Bu keyifli yazı için çok teşekkürler🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için 🌺Evet "hayırlısı" insanın içini de rahatlatan dediğiniz gibi içinde umut da barındıran bir sözcük. Her şey bitmiş değil henüz gibi bir çağrışım da yapıyor. O sinirli ve kabul etmek istemediğimiz âna adeta bir kalkan görevi görüyor:) "Yav he he" de hoş, "aynen" deyince kestirmeden susturuyoruz karşıdakini :) Düşününce rahat kafanın sırrı böyle kelimelerdeymiş, düşününce insan hak veriyor :) "Henüz" değişmedi ama, bu demek değildir ki değişmeyecek... Evet haklısınız "henüz" de iyiymiş :)
      Kelimeler iyi ki var, kelimelerden anlayan kafalarımız iyi ki var bence de, Hayırlısı bakalım böyle devam :)
      Sevgiler 🥰

      Sil
  4. Memleket meselelerini okuyunca bi fenalık geldi :(

    YanıtlaSil
  5. Yanıtlar
    1. Bir e o var değil mi, o da güzel :) Ne şahane bir dilimiz var, adeta psikolog gibi :)

      Sil
  6. Gülümseten yazılarınızı arar oldum desem, yeridir. Artık hayırlısı derken, yazdıklarınız aklıma gelecek, bundan eminim. :)
    Gündemi komik bir şekilde yazmanıza ise tek diyeceğim, muazzam ötesi. :)
    Naçizane düşüncem, daha sık yazmanız yönünde. Fırsat bulamadınız mı yazmaya, şöyle diyeyim o zaman. Hayırlısı be gülüm! :))
    Mutlu günleriniz olsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yüreklendiren tatlı yorumunuz için çok teşekkür ederim :) Evet, aslında daha sık yazmalıyım, aynen dediğiniz gibi :) Hayırlısıyla şu ilham perileri kararlı davranıp yanımda yöremde kalsınlar da, işte o zaman her bi şeycik pek bi güzel olacak :)) Sevgilerimle

      Sil
  7. Yine güncel, harikulade bir yazı. Çocukken Demokrat İzmir gazetesinin pazar ekinde yayımlanan yarım sayfalık Muzaffer İzgü öykülerini hatırlıyorum. Ben sizin bu yazılarınızdan aynı tadı alıyorum. Zaman o zaman değil ama zamanı gelirse eğer, düzgün bir gazetenin pazar ekinde sizin bu güncel yazılarınızı görmek hiç şaşırtmayacaktır beni.

    İdare-i maslahat hususunda kelime hazinemiz o kadar geniş ki... Bir de "buna da şükür" ifadesi beni sinirlendiriyor. Memleketin geri kalmasının nedeni bu tür afyon sözcükler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, aslında öyle bir şey olsa ne güzel olurdu, haftalık gazetenin pazar ekinde yazsaydık... Aramıza iyi ki tekrar döndünüz, bu güzel ve çok iyi hissettiren yorumları özlemişim 😊🌺

      Sil
  8. Ben hallederizi de seviyorum, hiçbirşey çözmeyen ama çözecekmiş efekti veren... :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Hallederiz" diyenlerden hiç olmadım, o kelime ertelenecek bir şey demektir ve asla içimi soğutmaz :))

      Sil