Öncelikle belirtmek isterim ki TDK Kayyum sözcüğünü geçen sene Kayyım olarak güncellemiş, ben eski kullanımı tercih ediyorum. Daha oturaklı bence eskisi, dolu dolu çıkıyor ağızdan!
"KAYYUM" deyince bir ürperti geliyor; şöyle üstünü başını, duruşunu falan düzeltme ihtiyacı hissediyor insan!
Malumunuz son günlerde kayyum ile
yatıyoruz kayyum ile kalkıyoruz. Bu kelime âdeta ekmek gibi, su gibi hayatımızın
bir parçası haline geldi. Madem hal böyle;
ben de yetkim olsa nerelere kayyum atardım diye kendi kendime düşündüm efendim.
İşte önerilerim:
1-
Altın Günlerine
Kayyum Atansın!
Altın fiyatları almış başını
gitmişken, hâlâ bu toplantıların yapılabildiği bütün evlere kayyum atansın
efendim. Pazar parasından artırarak çeyrek altın mı alınırmış! Nereden geliyor
bu değirmenin suyu? Madem çeyrek altınla gün yapılıyor; kayyum gelsin
vergi alsın o altınlardan! Bir de efendim, altının verileceği kişi belirlenirken hile mi yapılıyor ne
oluyor? Ak koyun kara koyun ortaya çıksın! Kura çekilirken kim bilir hangi
dolapları çeviriyor kurnaz Şaziye’ler! Olmaz efendim, olabilemez! Güncü teyzelere
kayyum şart!
2-
Ölçüsüz Yemek
Tarifi Veren Kadınların Yerine Kayyum Atansın
Bu konudan aşırı rahatsızım Hakim Bey! Yok göz kararı tuz, yok aldığı kadar un, yok bir çimdik şeker! Bu ne karmaşa! Kurabiye tarifi gibi hayat memat meselesi konularda bu kadar da lâkayıtlık olur mu? Bir düzen, bir standart şart. Yemek tarifi veren bütün kadınları düzene sokacak bir kayyum atanmalı. Bu kayyum, kendi damak tadına göre bütün tarifleri değiştirmeli. Bizler, bu vatanın yiyicileri, yanlış anlaşılmasın, yani yemek yiyicileri olarak atanacak kayyumların damak tatlarına ve sunacakları yeni reçetelere elbette güveniyoruz…
3-
3/A Sınıfı
Başkanının Yerine Kayyum Atansın
Yazık değil mi bu 3A’ya, ne
çektiler sınıf başkanından! Tahtaya “Konuşanlar” diye hep aynı isimleri
yazıyor. Gıcık olduğu Pelin başta, ikinci sırada âşık olduğu ama kendisine yüz vermeyen Milka, ay pardon bu
çikolata ismi miydi, neyse işte O; üçüncü sırada bilek yarışında bükemediği Ekremettin! Değişsin efendim bu sınıf başkanı… Üstelik annesi okul
aile birliği başkanı diye hep bu çocuğu seçiyor öğretmen… Demokrasi ve adalet
gelsin 3 A’ya!
4-
Karga Severler
Derneği Başkanı Yerine Kayyum Atansın
Karga Severler Derneği bir ayrımcılık, bir nifak yuvasıdır efendim. Kargalara yapılan bu ayrımcılık; ülkemizdeki güvercin olsun, serçe olsun, kanarya olsun, martı olsun diğer tüm kuş türlerini incitmektedir. Bu derneğe acilen kayyum atanmalı ve derneğin ismi de “Uçanları Sevenler Derneği” olarak değiştirilmelidir. Memleketimizde böyle kin, nifak odağı olan, ayrımcılık yapmayı kışkırtan şeyleri istemiyorum ben efendim. Şahsen yani, şahsım ile yani, biz istemiyoruz!
5- Maç Sonuçlarına
Kayyum Atansın
Ben sevmiyorum ama futbol severler
adına çok üzülüyorum. Ne o öyle bir buçuk saat maç seyrediyorlar, atılan gol
sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bence bütün maçlara kayyum atansın.
Skorlar 3-2, 0-0, 4-1 falan yerine 30-20, 10-10, 40-10 şeklinde düzeltilsin.
İnsanlar azıcık mutlu olsunlar, bütün maç sonuçlarına birer sıfır ekleyecek bir
“babayiğit” kayyum yok mu bu ülkede! Maksat illüzyonu büyütmek, vatandaşın mutlu olmasını sağlamak değil mi ama!
“Kayyumlardan bir yar gelir
bizlereeee, tey tey tey diye halay çekerek giderim" derken aklıma geldi. Tabi
ya, halay başlarının yerine de kayyum atansın. Halaylara da bir çeki düzen
vermek şart efendim… Ne o öyle ayaklar başka yere, kafalar başka yere gidiyor! Hatta halay başları
bence emekli albaylardan seçilsin…
Ayy, birisi beni durdursun; kendimin yerine de kayyum atayacağım neredeyse…
Kayyumcu geldi haanımmm! Şıpın işi
kanatları vaaar, rengârenk kayyum kuşları bunlaaar, seç beğen all haanım, son kayyumlar bunlar, kapanın elini gagalayan cinstenn!
Buralara da kayyum atayacaklar az kaldı :))))
YanıtlaSilNapıyoruz, hemen tahtaya vuruyoruz. Bir de evrene böyle kötü enerjiler göndermiyoruz, duymamış olayım :))) Ayrıca bizz kendi kayyumumuzu kendimiz atamayı da biliriz yeri gelince :))
SilAhahaha çok güldüm gerçekten :)
SilGüleceğiz tabii, gülmelerimize kayyum atanamaz :))
SilNeden heçteklerde kayyım yazıyorlar diye bir merak hasıl olmuştu ve hatta bıyık altı gülme isteği gelmişti ki merakımı giderdim sayende.
YanıtlaSilBu arada bu devirde altın günü var mı hala sahiden..kesin denetlenmeli 😅
Bende TDK'ya bakma alışkanlığı var, ama bu sefer buldukları çözümü sevmedim. Kayyım hiç hoş gelmiyor kulağa :) Bence maliye bakanı altın günlerini araştırmaya başlamıştır bile :)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilTerörün her türlüsüne karşıyım. Teröristlerle işbirliği yapanlara da karşıyım. Ancak, yerel seçimlere katılmak üzere aday olanların sicilini, daha önce sıhhatli bir şekilde neden araştırmadın ve ta o zaman adaylığına engel olmadın? Adam seçimi kazanmış belediye başkanı olmuş. Aradan aylar geçmiş, şimdi diyorsun ki falan belediye başkanının silahlı terör örgütüyle bağlantısı var. Ardından da seçilmiş belediye başkanını tutukluyorsun, görevinden alıyorsun ve ilgili belediyeye kayyum atıyorsun. Söz konusu belediye başkanları bu suçu yeni mi işlemişler? Haberlere yansıyan cümlelere göre, eskiden bağlantıları varmış gibi algıladım. Bir yanlışlık varsa, lütfen düzeltin. Yeni işledilerse, yapacak bir şey yok! Ama seçimlerden önce bu suçu işlemişlerse, kabahat yine senin. Aklın başına yeni mi geldi? Seçimden önce neredeydin?
Gelelim kayyum atama işinin mizahi kısmına. Evet, öyle çeyrek altın günleri devam ediyorsa, bunda bir iş var! Nereden buldun yasasını devreye alsınlar ve çeyreklerin hesabını sorsunlar. Çeyrek alarak gün yapacak takat mı kaldı arkadaş?
Aman bu kayyum işini fazla irdelemeyelim, aksi halde bizim blog hesaplarına da göz dikerler ve kayyum atamaya başlarlar; durup dururken başımızı ağrıtmayalım...
Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Merhaba Recep Bey,
SilAçıklamalarınıza ben de tümüyle katılıyorum.
Bu yazıdaki amacım, izahı olmayan bu yaşananları mizah ile biraz da olsa yumuşatabilmekti. Ama böyle bir konunun mizahını yapmaya bile çekinir oldu toplum maalesef. Yazıya gelen yorumların azlığı da bunun bir göstergesi.
Bu sebeple size emek verip yorum yazdığınız için ayrıca teşekkür ederim. Bloglarda zaten yeterince oto sansür uyguladığımız için merak etmeyin kayyum buralara kadar gelmez, yani öyle umuyorum 😊
Teşekkürler, sevgiler, saygılar…🌺
Futbol konusunda topa giriyorum efendim, kayyum atanamaz zaten kayyum da eğer futbolcu ise o topa girmez. Çünkü çok çok gol futbolcuyu ve futbol seyircisini bozar, ne yahu basket maçına mı geldik dedirtir, sürekli santra yapılması gerekeceği için oyunun heyecanı düşer, akışkanlığı buhar olur uçar. Dolayısı ile yazının futbol kısmına şerh koyuyorum. Hem futbol takımında hem basketbol takımında oynamış biri olarak karakterde erozyon yaratacağını bile söyleyebilirim, futbol sertliği ile basketbolun nezaketi ve kültür düzeyini aynı segmentte hayal bile etmemek gerekir, dolayısı ile kayyum dayanamaz. Futbol bilginlerinin çokluğu ikisi biraradayken kan akmasına bile sebep olabilir, o nedenle birlikte almayalım, hatta anmayalım onları derim ben:)
YanıtlaSilEfenim iyi söylemişsiniz güzel söylemişsiniz de siz bilmez misiniz Kayyum demek Kanun demektir. Kayyum isterse bırakın futbol maçlarındaki sıfırlarla oynamayı, bu maçları masa tenisi masasında da oynatabilir efenim 😊 Yani bilmem anlatabiliyor muyum, önemli olan sizin değil Kayyum’un ne istediğidir. Kayyumun futbolu bilmesi de gerekmez ayrıca; gerekirse bu oyunun kurallarını bir kanun hükmünde kararnameyle değiştiriverir, n’olcek yani; demokrasi efenim demokrasi… Demokraside çareler tükenmez, taş devrinde mi yaşıyoruz😊
SilÇok saygılar, sevgiler 😊🥳🪴
hehe ben de kayyum olmak istiyorum :)
YanıtlaSilPeki neye kayyum olmak istersin :))
Silen çok para getiren neresi ki, belediye ise orası olsun :)
SilAtadım gitti :)) Hatta torpil yaptım, güncü teyzelere de seni kayyum yaptım :)))
SilMerhabalar.
YanıtlaSilYorumun sonundaki paragraf sadece mizah olsun diye öylesine kaleme aldım. Yoksa, onlardan asla çekinmem. Bu yoruma asıl dönüş sebebim. Bu tür konulara, yorum yazmaya insanların çekinir olmasıdır. Herkesi susturarak nereye varacaklarını sanıyorlar. Bütün bu çabalar, Anayasayı yeniden kendi durum ve şartlarına göre dizayn etmeye çalışıyorlar. MHP'ye de yazıklar olsun, bu işin meydancısı oldu. MHP'den utanıyorum. iki buçuk milyon Suriyeliyi vatandaş ettiler ama, yine de kurtarmıyor herhalde. Kurtarsaydı, kapatılması için ellerinden geleni yaptıkları partiye diz çökmezlerdi.
Selam ve saygılarımla.
Tekrar Merhaba Recep Bey,
SilMizah olduğunu anladım, ben de mizah olarak yanıtladım:) Ama öte yandan
endişelenmekte de haksız sayılmayız. Çünkü konuşma, yazma çizme özgürlüğümüz varmış gibi görünse de ne kadar sınırlı olduğunu söylemeye gerek yok.. Evet bu tür konularda yazmaya hep birlikte çekiniyoruz, çünkü korku toplumu olduk. Hatta espri bile yapamaz halde olmamız çok çok üzücü... Eskiden Olacak O Kadar programında rahmetli Levent Kırca neler söylerdi... Şimdi bunu yapabilen tek program Güldür Güldür Show, onlar da oldukça kontrollüler... Oysa mizah, insanın içine attığı, konuşamadığı konularda rahatlama yaratan, olayları bir nebze yumuşatan şahane bir yöntemdir. Keza diğer sanat dalları da böyle...
Umarım saygı çerçevesinde herkesin korkmadan yazıp çizebildiği günlere kavuşuruz.
Selam ve saygılar 🌺
Seçimle alamadıkları belediyeleri hileyle almak için böyle şeytani bir yol bulmuşlar işte. Şeytan bunların karşısında şapka çıkartır. Kaldı ki, daha da şeytanisi gerçekten terör örgütü üyelerine filan bir şekilde bulaşmış, gerçekten bulaşmış ama bunu bir şekilde CHP'den gizlemiş insanlar varsa bunu biliyorlar ve mahsus ses çıkartmıyor da olabilirler. Yani "Biz buna şimdi göz yumalım, CHP'nin zaten haberi yok; (iktidar, MİT, filan CHP'nin emrinde değil akepe' nin elinde çünkü onlar dinleme yapabilir, takip edebilir, özel dedektiflik yapabilir) olur da belediye başkanı olunca, bakın bu suçluydu diye kayyum atarız diyor da olabilir. Şeytanlık yani.
YanıtlaSilCumhuriyet tarihinin en şeytani iktidarıyla karşı karşıyayız. CHP'ye kızıyorlar ama bu kadar şeytanca insanlarla CHP'nin işi zor.
Olan ülkeye oluyor.
Elinize sağlık. Sevgiler, selamlar.
Teşekkür ederim yorumunuz için. Ülkenin bu hallerini gördükçe aklıma çalıştığım son işyerindeki karakterini tanımlamaya bir sıfat bulamadığım, fabrikayı batırıp cebini dolduran imalat yöneticisi geliyor. Adamın peşine çok düştüm, çünkü adalet duygum aşırı zedelenmişti; tam depodan kumaş çaldığını yakaladığımda hoop o başka bir hamleyle gündemi değiştirirdi. Nasıl böyle kıvrak olabiliyordu? Hayır ben salak değildim ama adamın cinliklerini gerçekten kavrayamıyordum… Patron ise adamın pis işler yaptığına inanmaz, ya da böylesi işine gelirdi. En son artık patron da kabul edip adamı göndemeye karar verdiğinde o çoktan kendi atölyesini açmış, çaldığı malzemelerle üretime başlamıştı bile.
SilPeki bana ne oldu? Yıpranan sinirlerim, şirketin parası adamın kasasına aktığı için yıllarca aldığım azıcık maaş…
Çok şükür akıllandım, iş hayatından uzaklaştım 😊
Sevgilerimle…
🥰🌺