tag:blogger.com,1999:blog-46509778663584886912024-03-19T10:03:16.884+03:00Evde YazarYaşama dair güncel konular..Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.comBlogger622125tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-25994253543589292182024-03-17T14:56:00.000+03:002024-03-17T14:56:08.203+03:00Ben Şahane Bir Katalizörüm! <p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İnsan bazen düşünüyor. Benim bu
dünyaya gelme amacım ne? Misyonum ne? Bu sonsuz evrende başka boyuta geçtikten
sonra ardımda kalacak olan ne? <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bazıları buna cevap olarak; <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ben bu dünyaya fayda sağlasın
diye çocuklar yetiştirdim” diyor. Bu insanların hayatlarının merkezinde kendilerinden olma çocuklar,
o çocuklardan dünyaya gelen başka çocuklar, torunlar oluyor. Bu düşünceye
sarılıp kendilerini çok önemli hissetmelerini anlayabiliyorum. Sonuçta herkesin
dünyada varlığını kutsayacak bir nedene ihtiyaç duymasından daha doğal ne
olabilir? </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bazıları şanslı. Çünkü çocuklarının gerçekten dünyaya çok faydalı
olduğunu görecek kadar yaşıyor ve böylece dünyaya gelme misyonlarını tamamlamış
olmanın iç huzuruyla göçüyor başka boyutlara. Kimilerinin çocuğu bilim insanı
oluyor, ya da bir hastalığın tedavisini buluyor. Kimilerinin çocuğu sanatçı
oluyor, ardında müthiş eserler bırakıyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam tersi olanlar ne yapıyor peki?<br />
Düşünsenize; dünyaya katkı olsun diye çocuk yapan ebeveynlerin bir kısmı da çocuklarının
azılı suçlu olması ile mücadele edebiliyor, ya da bir bağımlı olmalarıyla… Bir
diğer grup insanın bu dünyadaki varlık nedeni ise tamamen başkalarına zarar
vermek! İçlerinde delice kıskançlık var, delice nefret var, delice hırs var.
Dünyaya geliş amaçları sadece başkalarının kötü duruma düştüklerini görüp bundan
haz almak… Daha da kötüleri cani olabiliyor, içlerinden Hitler falan da çıkıyor.
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bu iki grup birbirlerini
dengeliyor bence. Yani iyiler ve kötüler dünyayı dengede tutmaya yarıyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Peki ya bunlardan hiçbiri olan
insanlar… Onlar niye var? Yani bu dünyadan göçtüklerinde geride iyi ya da kötü hiçbir
şey bırakmayanlar! Onlar niye var sahiden? Bence onlar da mizanseni tamamlamak
için dekor olarak dünyaya geliyor. </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Bir tiyatro sahnesinde kenarda duran saksı
gibi… Ortamı yeşillendirme amaçlı, sadece duran saksılar…</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx1wwT0OggNoV-qRvsb-oDz4ExPpr9j1-ktQCh34Y1qYWpwC3RDUost3keEB11nCTbhLBsVDbMlIae2vqq_hDrTWlazG3gC4VFVJ4h4bMgORawIl11GGc4HOz2z4GeueW7VbzUktUJQbfbYIHnsPdG13eekqSv77HzYMwv-8RFhRyy_M7eqFGAMt3CbhI/s596/blog-kataliz%C3%B6r-havuz.jpg" imageanchor="1" style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 16px; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="596" data-original-width="334" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx1wwT0OggNoV-qRvsb-oDz4ExPpr9j1-ktQCh34Y1qYWpwC3RDUost3keEB11nCTbhLBsVDbMlIae2vqq_hDrTWlazG3gC4VFVJ4h4bMgORawIl11GGc4HOz2z4GeueW7VbzUktUJQbfbYIHnsPdG13eekqSv77HzYMwv-8RFhRyy_M7eqFGAMt3CbhI/w224-h400/blog-kataliz%C3%B6r-havuz.jpg" width="224" /></a></div><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> Ya da doğup, büyüyüp,
yaşayıp, ölüp dünyada sadece bir “fiziksel görüntü” olarak yaşayıp gidenler… </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Bence mutlaka onların da evrenin işleyişine bir
katkısı var. Kimyasal tepkimelerde tepkime sonucuna etki etmeyip sadece olayı
hızlandıran “katalizör” gibi. Yani kötüler daha kolay kötülük yapsın diye, ya
da iyiler iyilik yapsın diye rol alanlar; matematikteki etkisiz elemanın ‘bir
tık’ daha işlevsel olanları… </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Katalizör
insanlar…</span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIgVjG0MpSvt8sbIE2trX6hMiQ-fjwQS0eG1njwREdwKXYlGxaX3IxuWcQDwvtg4-cvtHoQ8V1Y1kh384NSLzZGW_hFLMh-q5xrijneqMfG0vSGRX9zEFZTpVUDLAXuxG9KGO7RnQ6s0Mt8S7whsoAv0IDl53iKPytS2uUjpvDTm-g7cv1H7EBb0KRLsE/s775/blog-kaTAL%C4%B0Z%C3%96R.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="255" data-original-width="775" height="211" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIgVjG0MpSvt8sbIE2trX6hMiQ-fjwQS0eG1njwREdwKXYlGxaX3IxuWcQDwvtg4-cvtHoQ8V1Y1kh384NSLzZGW_hFLMh-q5xrijneqMfG0vSGRX9zEFZTpVUDLAXuxG9KGO7RnQ6s0Mt8S7whsoAv0IDl53iKPytS2uUjpvDTm-g7cv1H7EBb0KRLsE/w640-h211/blog-kaTAL%C4%B0Z%C3%96R.jpg" width="640" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"><br /></span><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Böyle bakınca sanırım içimizdeki
varoluş sancılarını daha kolay çözümleyebiliriz. Belki olan bitene dayanma
gücümüz de artabilir. Ne bileyim kendimizi bu yolla biraz rahatlatabiliriz de
belki. Kötülere kızmak yerine “ Bu adamın kötü olması, dünyayı dengeliyor” deriz.
Ya da “ Benim bu dünyadaki misyonum ne, ne işe yarıyorum ki, ne işe yaradım bugüne
kadar?” gibi sorularımıza şöyle yanıt vererek rahatlarız;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">“Ben </span><span style="color: #548235; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">ş</span><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">ahane bir kataliz</span><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Footlight MT Light"; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">ö</span><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">r</span><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Footlight MT Light"; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">ü</span><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">m. Ben olmasam,
dünyadaki bütün bu kötülükler ve iyilikler de olmazdı! Ben dünyadaki dengenin bir
parçasıyım. Domino ta</span><span style="color: #548235; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">ş</span><span style="color: #548235; font-family: "Footlight MT Light",serif; font-size: 18.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #548235; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=75000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 191;">ları gibiyse dünya; aradan beni çekerlerse bütün dünya yıkılır!” <o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-45822824472662924072024-03-12T13:08:00.001+03:002024-03-12T13:08:43.401+03:00"Tam da Öyleyken" Halleri, İşin İçinden Çıkamamalar!<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da sakinlemişken dersin, tam
da rahat edecekken dersin, tam da borcum harcım yokken dersin, tam da beni
huzursuz eden işten kurtulmuşken dersin, tam da hobilere vakit ayıracakken
dersin, tam da yurt dışına seyahat edecekken dersin, tam da diyete
başlayacakken dersin… Bu “tam da” anları hiç bitmez… <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ve maalesef olanlar olur! Tıpkı heyecanı
doruğa çıkarmak için, ya da seyircinin uyumasını engellemek için senaryoya sanki
bir matematik formülü gibi eklenen çatışma anları gibi… Böyle bakınca; her birimizin yaşamı gerçekten de kusursuz senaryolar gibi, hepimizin hayatı gerçekten de roman gibi...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da sakinlemişken, mesela kombinin
borusu patlar ve telaşlanırsın. Günler, belki de haftalar sürecek olan tamir
süreci ile uğraşmak zorunda kalırsın… Mutfağı su basar, bütün eşyalar bir yerlere
dağılır… Diğer durumlara göre bu, insanın başına gelebilecek en "hafif" "tam da" halidir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da rahat edecekken dersin, pis
bir diz ağrısı girer sinsice vücuduna. Hareket edemez, öylece kalırsın. Artık senin
için rahat etme kavramı, sadece o ağrıyı hissetmemeye indirgeniverir, ne olduğunu
anlayamazsın bile…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDSEa_wT9-RRaFMsbv40OK7suxOuioMh4vvaVgpAzNHqM4MHcWgGEEkazOhZF-3kTtyTJOTlQnzHPlxlfYFsDtnXmN4l4EO5c0XeC-6pMMamIE2WY4Snf42WIBhXEtkIiUbR-esn7JIrTdejLHoGv_9gg2C9KGFh1Cvdnm4qa-nFc1m_jbYm5RCf8CuBY/s508/blog-%C3%A7i%C3%A7ek-biber.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="508" data-original-width="331" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDSEa_wT9-RRaFMsbv40OK7suxOuioMh4vvaVgpAzNHqM4MHcWgGEEkazOhZF-3kTtyTJOTlQnzHPlxlfYFsDtnXmN4l4EO5c0XeC-6pMMamIE2WY4Snf42WIBhXEtkIiUbR-esn7JIrTdejLHoGv_9gg2C9KGFh1Cvdnm4qa-nFc1m_jbYm5RCf8CuBY/w131-h200/blog-%C3%A7i%C3%A7ek-biber.jpg" width="131" /></a></div><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da borcum harcım yokken dersin;
bir de bakmışsın, aldığın maaş kuşa dönmüş, her şeye zam gelmiş. Bütün dengelerin
şaşar, sen de öylece kalakalırsın. Yeni duruma adapte olursun evet, ama ya
geride kalan tortu? Ya zenginleşen kitleyle mega orantısız fakirleşenler
arasındaki uçurumu gördüğünde zedelenen adalet duygun… Ya bunca yıldır verdiğin
emeğin hiç olması… Ya ertelediğin hayallerin, ertelediğin tatillerin, hayallerini
süsleyen Ege’deki bahçeli ev? Öylece
kalakalırsın…<o:p></o:p></span></p><o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da beni huzursuz eden işten
kurtulmuşken dersin, iş bulamazsın sonra; birdenbire işsiz kalakalırsın. Bu iyi
bir şey mi, yoksa kötü bir şey midir? Huzursuz eden bir işte köle gibi çalışıp biriktirdiğin
stresi atmak için para kazanmak mı iyidir; yoksa az paranın getirdiği zorlukların
verdiği stres mi daha iyidir? Hangisi tercih edilir? Yaşamdaki rolün nedir,
hiç ama hiç bilemezsin! Çünkü A yoluna gidersen, B sapağını çoktan kaybetmişsin
demektir…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da hobilere vakit ayıracakken
dersin, hobilere ayıracak zamanın olur ama enerjin olmaz. Bir de bakmışsın; depresif
ruh halleri ile elin kolun kalkmaz olmuş. Çünkü hobi dediğin şey, aslında
huzurla yapılır. Bunun tek bir istisnası olabilir; o da hapishanede kibrit
çöpünden gemi yapmaktır! Neden gemi yapar mahkumlar? Neden başka bir obje değil de gemi? Belki de yaptıkları gemiye
binip, açık denizlere yelken açtıklarını hayal etmek için… Ama hiç kimse bana
hapishanede kibrit çöpünden gemi yapmanın huzurla ilgisi olduğunu söylemesin,
buna inanmam!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da yurt dışına seyahat
edecekken dersin, enflasyon öyle bir patlar öyle bir patlar ki, paran kuşa döner,
neye uğradığını şaşırırsın. “Çıkmayıver” derler sana!<span style="mso-spacerun: yes;"> "</span>Yurt dışına da çıkmayıver, ne olur yani,
incilerin mi dökülür…"</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> Dün okudum; hükümet yeni bir çalışma yapıyormuş. Emekli
vatandaşların tatil yapması için sosyal tesisleri devreye sokacaklarmış.
Toplama kampı gibi… Lüks otellerde tatil yapmak emekli Hasan ve Şeyma için zaten
söz konusu olamaz. </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">90 yaşındaki Helga ve
Hans’ların hakkıdır senin ülkende doya doya tatil yapmak. </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Atarız sizi toplama pardon ‘tatil’ kampına, orada
fakir fakir takılırsınız; daha ne istiyorsunuz” dediklerinde </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">-ki çok kolay derler- </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">öylece kalırsın işte!</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis8VJ-mBfdSvgKtKySIW4tBRXSCt2mpwFpUey26iSDlPrr1wMVRpoTQ5o2YOV12XRxVV0YeA-3t_WTNlAOqTNF8UbeKQJh-9WEQ0Zhm2U7-EsQeVwLx3_aAi1lidL2ns4Q3YhX80-b4gu-Tswx7dbAwImnohcvusqcr_75h8SIjItY8N-5dN6fAARRHvg/s598/blog-%C3%A7i%C3%A7ek-kalan%C5%9Fo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="327" data-original-width="598" height="175" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis8VJ-mBfdSvgKtKySIW4tBRXSCt2mpwFpUey26iSDlPrr1wMVRpoTQ5o2YOV12XRxVV0YeA-3t_WTNlAOqTNF8UbeKQJh-9WEQ0Zhm2U7-EsQeVwLx3_aAi1lidL2ns4Q3YhX80-b4gu-Tswx7dbAwImnohcvusqcr_75h8SIjItY8N-5dN6fAARRHvg/s320/blog-%C3%A7i%C3%A7ek-kalan%C5%9Fo.jpg" width="320" /></a></div><o:p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam da diyete başlayacakken
dersin, tam da hazırlamışsındır kafanı, hop bir sağlık sorunu… Kendiliğinden
gitmeye başladıkça o kilolar, beraberinde sağlığını da götürdüğünü gördükçe… İşte
o anda “dünyanın bütün ekmeklerini yesem ve kilo alsam, umurumda olmaz; yeter ki sağlığım geri gelsin” dersin… Maalesef bunu
deyince tekrar başa dönmüş olursun. Çünkü Evren’e gönderdiğin mesaj dikkate alınır.
Seni iyileştirir ve -obez iyi- olarak hayatına devam edersin. Çünkü böyle istedin! “Buna da şükür” demek zorunda kalırsın yani!<o:p></o:p></span></p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">En kötüsü de sağlıkla ilgili “tam
da” halleridir işte…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İnsan kendini sorgular böyle
zamanlarda… Kime ne kötülük ettiğini düşünürsün, “Bilmeden kimlerin kalbini
kırdım acaba?” dersin. “Hangi karma gerçekleşiyor” diye sorgularsın ve çıkamazsın
işin içinden. Hele de “Pozitif ol, ağzından çıkan bütün kelimeler senin
hayatını belirliyor” gibi uyarıların bombardımanı altında kalmışsan… İşte bu
noktada kafanın içindeki sorgulamalar hiç bitmez…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yeterince şükretmedim mi dersin. Elimdekilerin
değerini bilemedim mi dersin. Acaba çok mu zorladım Evren’in yasalarını dersin.
“Zayıflamak istiyorum” yerine “Ben sağlıkla zayıflıyorum” şeklinde olumlamalar
mı yapmalıydım yoksa dersin. “Hobilerime zaman ayıramıyorum” diye şımarık
şımarık yakınmışım demek ki dersin. “Boş zamanlarımda neşe ve enerjiyle hobilerimle
ilgileniyorum” demediğim için mi hiç enerjim kalmadı dersin. Sen paranın ne
kadar değersizleştiğini düşündüğün için mi paran bu kadar kuşa döndü dersin…
İşin içinden çıkılmaz böyle…<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCGci4wlqTlz6ByqkuG2_GQWn4nIK5r0Vt3Kzx_MsjPvrzKLC1OcnLfbg5Ltba35ocbJaeNKimtvkhnYW9dVDl4V92k5WP0nYynrHDIOmU7s944d9G1D7yhyphenhyphenswEl_u06Zc0r1trpdsTUL_x8otlB3II54bXlUG2TAl2x_uV7vlp7H8k88eiqu1_Pahvvk/s592/blog-%C3%A7i%C3%A7ek-clivia.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="322" data-original-width="592" height="174" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCGci4wlqTlz6ByqkuG2_GQWn4nIK5r0Vt3Kzx_MsjPvrzKLC1OcnLfbg5Ltba35ocbJaeNKimtvkhnYW9dVDl4V92k5WP0nYynrHDIOmU7s944d9G1D7yhyphenhyphenswEl_u06Zc0r1trpdsTUL_x8otlB3II54bXlUG2TAl2x_uV7vlp7H8k88eiqu1_Pahvvk/s320/blog-%C3%A7i%C3%A7ek-clivia.jpg" width="320" /></a></div><br /><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hayatı sorgulamak da mı yanlış o
zaman…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hiç yakınmadan, olanı olduğu gibi
kabul ederek mi yaşamalı…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ya her şey üst üste gelirse…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İnsan nasıl çıkar karanlıktan
aydınlığa…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yoksa “Bugünlerimize de şükür “ mü
demeliydik…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çık çıkabilirsen işin içinden, ben çıkamıyorum...<o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-86786005395251008892024-03-03T13:49:00.003+03:002024-03-03T13:49:52.596+03:00Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitabı ve Hüzünle Karışık Umut<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Beyaz
Zambaklar Ülkesinde kitabını okuyorum epeydir, henüz bitmedi. Ama ne zaman
elime alsam kitabı, resmen gözlerim doluyor. Atatürk’ün “Bu kitabı bütün
okullarda okutun!” vasiyetini o kadar iyi anlıyorum ki! Özetle, Finlandiya’daki
aydınlık yürüyüş seferberliğini anlatıyor kitap. Ülke İsveç’ten sonra Rusya’nın
yönetimini yaşamış yıllarca. Ülkede doğru dürüst toprak yok, tarım yok, iklim
koşulları kötü, doğru dürüst bir doğal kaynak yok. Finlandiya’da aydınlık hareketini
başlatanlar bunun farkında ve “Bizi ancak eğitim kurtarır” diye yola
çıkıyorlar. </span></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="background-color: #cfe2f3; font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">“Sadece öğretmenler değil, bu ülkede okuyan, eğitim hakkından
yararlanan herkesin ülkenin aydınlanmasında görevi ve sorumluluğu olmalı” </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">diyorlar. Ve aydınlara </span></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="background-color: #b6d7a8;">“köylüleri, sade vatandaşları hor görmeyin. Hepiniz
birer mum gibi çevrenizi aydınlatmakla sorumlusunuz”</span> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">diyorlar.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bir
seferberlik ilan ediliyor, gezici kütüphaneler, köy köy dolaşan aydınların
konferansları, eğitim bursları…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">O
dönem Finlandiya’da açılan okul sayılarını okusanız kitapta, sizin de benim
gibi ağzınız açık kalır! Sonuç ortada, bugün Finlandiya nerdee, biz nerde… </span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEge3vBMX1JgAOoQHvhPxm5FRWzmieHQtnGMKhbENv7-PQu2b9Jt0KRqE72HxVskMseYCfOMXDoYeFF4IG3NkUSZrpdUsAvGJLuY0vtrT-5zJXrcmTOHMHxvNcqkWigda4PJstZ4g26A-WW_ISpBvtGdOlCGfEUVhFuMeXbDCYWMzXy6qKjfZlMgQNKrUpM/s705/blog-beyaz%20zambaklar.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="705" data-original-width="469" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEge3vBMX1JgAOoQHvhPxm5FRWzmieHQtnGMKhbENv7-PQu2b9Jt0KRqE72HxVskMseYCfOMXDoYeFF4IG3NkUSZrpdUsAvGJLuY0vtrT-5zJXrcmTOHMHxvNcqkWigda4PJstZ4g26A-WW_ISpBvtGdOlCGfEUVhFuMeXbDCYWMzXy6qKjfZlMgQNKrUpM/s320/blog-beyaz%20zambaklar.jpg" width="213" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Oysa biz
de Finlandiya olabilirdik! Yüzümüz güleç olurdu, sokaklarda dans edebilirdik ulusça. Yoksullukta değil, zenginlikte eşitlenebilirdik. Eğitimli insan bu
kadar değersiz olmazdı. Hepimiz sadece "diplolamalı" değil "kültürlü" olabilirdik, mutlu ve zengin olabilirdik! Kaynağımız çoktu, ülkemiz cennet gibiydi, öyle kalabilirdi. <o:p></o:p></span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 16px;">Doksanlı yıllarda ülkemize sığınan Bulgarlar, şimdi Avrupa Birliğine girmiş, özgür ülkelerine dönmek için uğraşmazlardı mesela! Günümüzde "ucuz" diye tatil köylerine gelip lüks içinde yaşayan Almanlar, fabrikalarımızda işçilik yapmak isteyebilirdi, olamaz mıydı? </span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Gerçekten
kitabı okurken gözlerim çok doluyor, belki de bu kitabı okurken bilinçaltım
kendi ülkemin geldiği karanlık yeri gördüğü için kitabı bitiremiyorum bir türlü…
Bazı yerlerini dönüp dönüp yeniden okuyasım geliyor. O seferberlik şu anda,
şimdi bizde olsa diye hayaller kuruyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Atatürk
boşuna demedi “Köylü milletin efendisidir” diye. Hiçbir sözünü günümüz
siyasetçileri gibi hamaset olsun diye söylememiş zaten, bunu her geçen gün daha
da iyi anlıyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İnsanlar
elektrikli araba almadan yaşayabilir, internet olmadan yaşayabilir, ama
karınları doymadan yaşayamaz! Bugün verimli topraklarımızda yabancı şirketler
altın arayabilir miydi Atatürk olsaydı? <o:p></o:p></span></p>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM3vBrC_GG9_nvo3UZGgUnrqjSnCKQG2-d_prXDyrV_Bu1UFNfRUDWQnvcFmYorUJWZkmzIkKfMVgkcuctMsqLcdyFs0Kr59_8KQl3J3Qu7mPE-TQh-d3vE4yRiDGH74rK0-lsKd7vCKYLQtwve6118h30qwlQJWi8OOU4pjAI7AT0EqR7GIrZffdJ4E4/s479/blog-beyaz%20zambaklar-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="479" data-original-width="466" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgM3vBrC_GG9_nvo3UZGgUnrqjSnCKQG2-d_prXDyrV_Bu1UFNfRUDWQnvcFmYorUJWZkmzIkKfMVgkcuctMsqLcdyFs0Kr59_8KQl3J3Qu7mPE-TQh-d3vE4yRiDGH74rK0-lsKd7vCKYLQtwve6118h30qwlQJWi8OOU4pjAI7AT0EqR7GIrZffdJ4E4/w388-h400/blog-beyaz%20zambaklar-2.jpg" width="388" /></a></div><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Nasıl
güzel bir ülke olabilirdik…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bizim
de köylerimiz Hollanda’nın masal diyarı köyleri gibi olabilirdi… İstanbul Boğazı,
Unesco koruması altında inci gibi parlayabilirdi. İnsanlar köyden göçüp
İstanbul’da boğaz tokluğuna bile olmayan köle koşullarında çalışacağına köylerinde
üretime devam edebilirdi. Babası peynirciyse İsviçreliler gibi yedi kuşak da
peynirci olarak kalabilir ama insanca yaşayabilirdi. Her köyün kendi okulu,
kendi restoranı, kendi halk evi, kendi tiyatrosu ve evet kendi eğleneceği barı
da olabilirdi. Neden olmasındı! Köyün kendi organik ürünleriyle pişirilen
yemekler, köyün içindeki Michelin yıldızlı restoranlarda sunulabilirdi mesela,
neden olmasındı? Köyde narenciye mi yetişiyor, butik bir reçel atölyesi ya da
fabrikası kurulur, şehirden okumuş gıda mühendisleri, muhasebeciler gelip o
köylerde mutlu mesut çalışabilir ve evlerini kurabilirlerdi. Eğitim yaygınlaştığı için, okumuş mühendis olmuş
kişi ile köydeki çiftçi, barda yan yana oturup kahve ya da şarabını- hangisini
isterse- yudumlarken, Yaşar Kemal’in romanları hakkında konuşabilir, azıcık
çakır keyif olunca yan yana halaya durabilirlerdi! Her köyün kendi orkestrası
olabilirdi ya da!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Zengin
kodamanların yerleşmesiyle iğrenç hale gelmezdi Bodrum mesela. Bütün kıyılar
her seviyeden halkın kullanımına açık mütevazı yerler halinde kalabilirdi. Neden
olmasındı, olurdu.<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcbFCKjtXmKIoldu-MyQUk0Ran5n_VHMgAiUFru4wmQyDYqnIpFsuFSVx4QzQ44ItI5drpkkzvNpVEiGp6R873TiUnjs3YsZBE8iYNU2XtByfxytGL0kmLzzwEsLT_fvOuWizK2o8palbXU3jSu35zWBqWeHyz5Y6KqqCv8Taf87ORxw_wV6djhCFU9Og/s797/blog-beyaz%20zambaklar-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="470" data-original-width="797" height="236" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcbFCKjtXmKIoldu-MyQUk0Ran5n_VHMgAiUFru4wmQyDYqnIpFsuFSVx4QzQ44ItI5drpkkzvNpVEiGp6R873TiUnjs3YsZBE8iYNU2XtByfxytGL0kmLzzwEsLT_fvOuWizK2o8palbXU3jSu35zWBqWeHyz5Y6KqqCv8Taf87ORxw_wV6djhCFU9Og/w400-h236/blog-beyaz%20zambaklar-3.jpg" width="400" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /></td></tr></tbody></table><br /> <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Köy
Enstitüleri kapatılmamış olabilirdi… En azından gıdaya ulaşım bu kadar zor
olmazdı. Sümerbanklar sonra… Sadece fabrika değil, hepsi birer okul gibi yerleşkeleriyle
kültür yuvası Sümerbanklar…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Dünyaya
şekil veren tek süper gücün karşısında dimdik ayakta durabilirdik… Atatürk
Sümerbanklara Rusya’dan aldığı dokuma tezgahlarının borcunu narenciye ile
ödemiş o zamanlar. Eğer aynı mantıkla devam edebilseydik, bugün çiftçiye zarar ettirdiği için çöpe döküldüğünü duyduğumuz portakal
haberleri çıkmazdı gazetelerde! Eğer aynı kafayla devam edebilseydik, dünyanın en parlak ülkelerinden biri olabilirdik. Neler olabilirdi, hayal etmesi bile muazzam!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Köylü
cahil kalmazdı, kasabalı cahil kalmazdı. Pıtrak gibi çoğalan üniversitelerden
mezun olanlar böyle cahil olmazlardı! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Olmadı,
yapamadık demek de istemiyorum. Çünkü bir yol vardır her zaman. Her zaman bir
yol bulunur. Klişe gibi olacak ama ünün sonunda karanlık olur ama her karanlık
gecenin sabahı da bulunur. Bulunur elbette, Atatürk henüz unutulmadıysa,
insanlar akın akın izindeyiz diyebiliyorsa, vardır bir umut… <o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com20tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-16679453425705050832024-02-17T14:40:00.004+03:002024-02-17T14:48:46.298+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #234 / Doğru Söylemek İnsan İlişkilerinde Önemli mi?<p class="MsoNormal"><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigV4lKCl8h3fwqFlQxloodKhhfatnVYr9hgUiWqi4A0zpGlntVynN2QCUYsAtPqy4wQfIATnmHrH8bxbWWPDocdNFmfEushh2Vfe23DT3gixmx_zv7NmXPGWzclSBDfUtYSWEucH6y8FmSc2z3AHAdZ4-iX5iyGLEjn2Sk6looquIJCxo7N5GQuc8U9yM/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigV4lKCl8h3fwqFlQxloodKhhfatnVYr9hgUiWqi4A0zpGlntVynN2QCUYsAtPqy4wQfIATnmHrH8bxbWWPDocdNFmfEushh2Vfe23DT3gixmx_zv7NmXPGWzclSBDfUtYSWEucH6y8FmSc2z3AHAdZ4-iX5iyGLEjn2Sk6looquIJCxo7N5GQuc8U9yM/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div><br />Ağaç Ev Sohbetleri - #234 / Alışveriş
Merkezleri mi Mahalle mi?<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sevgili <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2024/02/agac-ev-sohbetleri-234.html" rel="nofollow" target="_blank">Deep</a>’in organize ettiği Ağaç
Ev Sohbetleri 234. Sayısına gelmiş bulunuyoruz. Şu anda sosyal deney yapıyorum.
Bence bu giriş kısmını kimse okumuyor, okuyan varsa “ben okuyorum” desin… <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><b><i><span style="color: #0070c0; font-family: "Times New Roman",serif; font-size: 16.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-ligatures: none;">"Daima doğruyu söylemek insan
ilişkilerinde en önemli faktör müdür?”</span></i></b><span style="font-family: "Times New Roman", serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Cevap
veriyorum; evet daima doğruyu söylemek, insan ilişkilerinde en önemli
faktördür. Çünkü insanlar daima doğruyu söylerlerse ortada ilişki falan kalmaz!
Hatta diyorum ki yalan söylemek, hayatın en temel unsurlarından biridir. Herkes
doğru söyleseydi, yaşamın devamlılığı tehlikeye girerdi!</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Haydiii, ne
oluyor diyorsunuz ama şimdi eğri oturup doğru konuşalım; silkelenip bir
hayatımıza bakalım. Elbette ben de temel ahlaki değerlerle yetiştirilmiş
birisi olarak “Doğruyu söylemek, dürüstlük çok önemli” romantizmine kapılmak
isterdim ama maalesef mantığım buna izin vermiyor. Aslında yazıya başlarken
doğruculuğu övme niyetindeydim; ama daha ilk kelimeyi yazarken hükmedemediğim
düşüncelerim ve onların yönlendirdiği parmaklarım beni aşağıdaki karalamalara
götürdü. Ah her şeye muhalefet eden aykırı bilinçaltım! Evet itiraf ediyorum;</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><b><i><span style="color: #c55a11; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">“Yalan
söylenmeseydi; dünya distopik bir çöle dönerdi!”</span></i></b><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
<span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Şöyle bir düşünelim; neler olurdu neler, maydanozlu
köfteler… Eğer yalanlar olmasaydı bir kere herkes kanlı bıçaklı olur,
aileler yıkılır, insanlar hapislerde sürüm sürüm sürünürdü. İş yerlerinin
müşterisi kalmaz; elemanlar patrona küfreder, patron elemanlara nefretini
kusardı. Üst komşu alt komşunun kafasına kızgın yağ döker, dökmese de bunun
hayalini kurduğunu “dürüstçe” anlatır ve dökmüş kadar olurdu! Muhtemelen
kardeşler kardeş olmaktan vazgeçerdi. Hatta İngiliz Milletler Topluluğu
dağılırdı! Demokrasinin olmadığı ülkelerin başkanları, yanlarında kim varsa-
çocukları dahil- onların kendi tahtında gözleri olduğunu haykırır, hepsini
katran çukurlarına atmak istediklerini söylerdi</span></p>
<p class="MsoNormal"><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHjt-tTFqVH_8L-tcBjm6Kngig-x_LXP2t8t00FGZiDpdSQEJYItYmFi_Kjr9G_o0hhVe5AD_VeyU3xev842pk_9lnWCe-RoXTurIRX9UqO7krHB-i79R2QwVU_5axYJTCC0100Xwpdwe5vHsOEyhc-KtPYjJ0NL-2JdyX6M0cLnDUBew3_k_xRdxiyXE/s1121/blog-orkide.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1121" data-original-width="826" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhHjt-tTFqVH_8L-tcBjm6Kngig-x_LXP2t8t00FGZiDpdSQEJYItYmFi_Kjr9G_o0hhVe5AD_VeyU3xev842pk_9lnWCe-RoXTurIRX9UqO7krHB-i79R2QwVU_5axYJTCC0100Xwpdwe5vHsOEyhc-KtPYjJ0NL-2JdyX6M0cLnDUBew3_k_xRdxiyXE/w295-h400/blog-orkide.jpg" width="295" /></a></div><br /><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Bunlar daha
bir şey mi, eli artırıyorum; diyorum ki yalan söylemek diye bir şey olmasaydı,
seçimler falan da olmazdı; saraylar, parlamentolar yıkılırdı muhtemelen!
Ekmeklerini taşı sıkarak değil, yalan atarak kazanan politikacılar işsiz
kalırdı! Sadece onlar mı? Çoğu meslek yok olurdu. Mesela ajanlar! Yalan
söylemedikleri için ajanlık yapamazlardı! Avukatlar hiçbir davayı kazanamazdı;
çünkü hep doğru söylemenin adalet getirmediğini öyle iyi biliyorlar ki!</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Yalan
söylenmediğinde anneler, hiçbir şeyi doğru dürüst anlayamayan şapşal
çocuklarını “Ah benim prensim, zeka küpüm” diye sevmek yerine “Bir şeyi de bir
kere de anla, salak oğlum” diyecekleri için çocuklar zaten aptal olduklarını
bilerek büyürlerdi. O kafayla da bir yerlere gelmeleri imkansız olurdu. Yaptığı
lezzetsiz yemeklere “Çok güzel olmuş, ellerine sağlık” denilmeyen anneler,
yemek yapmaktan vazgeçer, böylece de “ Anne keki, anne dolması, anne
kahvaltısı” diye kakalanan- pardon pazarlanan- yemek sektörü daha başlamadan
hayal kırıklığı ile yok olurdu.</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">“Bu saate
kadar neredeydin kocacım?” diyen kadınlara “Toplantım uzadı karıcım!” diye
yalan cevap vermeyip “dürüstçe” “Bizim ofiste Beril var ya, işte o Beril yani
taş Beril, işte O’nunla bir iki kadeh içmeye gittik” diyen erkekler yüzünden
herhalde aile kurumu hafiften sallantıya uğrardı. En çok da günümüzde bu
durumdaki erkeklerden duyarsınız “İnsan ilişkilerinde doğruyu söylemek çok
önemlidir, ben asla yalan söylemem!” safsatasını!</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Yani yazdıkça
yazasım geliyor, burada yüzlerce örnek verebilirim size. Meğer ne kadar çok
yalan varmış hayatımızda! Birçok örneğin yanında saçlarının rengini beğenmese
de karısına “Harika olmuş” diyen erkeklerin söylediği yalanlar elbette masum
kalır.</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Yalan
söylenmemiş olsa diplomasi kurumu çökerdi! Nedir diplomasi? Uluslararası
platformlarda devlet temsilcilerinin siyasi ve hukuki temelde yazılı ve sözlü
kurulan iletişimleri ve anlaşmaları. Düşünsenize, kalkıyor Çinli bürokrat “Siz
Amerikalılar zaten salak şişko beyinlersiniz!” diyor; skandala gel! İyi de
adamın kafasının içinde bu düşünce var, e yalan söylemek de ayıp bir şey; niye
demesin ki Amerikalıya “Sen salaksın” diye! Ne oldu? Yalan söylemedik ama
üçüncü dünya savaşı çıktı! Canımız sağ olsun, en azından dürüsttük diye
kendilerini mi avutacaklar!</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Bütün bu
karmaşık politik süreçleri falan bir kenara bırakalım ve kendi küçük
dünyalarımızı bir gözden geçirelim isterseniz! Bırakın en yakınlarımızı,
kendimize bile onlarca yalan söylüyoruz, nasıl doğrucu Davutluktan bahsedelim
şimdi? Mesela hangimiz aynanın karşısına geçip yanlarımızdan pörtleyen
simitlerimizi ya da göz kenarlarımızda beliren kırışıkları görmezden gelip “Çok
güzelim ve de acayip genç görünüyorum” demiyoruz ki! Demeyenler varsa da onlar
zaten depresyonun dibine inecekleri için, kendilerine yalan söylemeyi öğretsin
diye mutlaka psikolog kapısını tez zamanda aşındıracaklardır! Üzgünüm dost, acı
ama "doğru" söyler!</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Bütün bunları
yazdım diye “E biz sana nasıl güvenelim, bu kadar yalanı savunuyorsun, demek ki
sen yalancısın” diyebilirsiniz elbette. <b><i>Evet yeri geldiğinde yalan
söylemek zorunda kaldığımı söylemekten çekinmeyecek kadar doğrucuyum dostlarım
benim!</i></b> </span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Yalanın en
büyüğünü kendime söylüyorum yıllardır:</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">“Başarabilirsin,
sen yapabilirsin!” diyorum her düştüğümde; işe de yarıyor biliyor musunuz?
Çünkü bal gibi de yapamayacağını bile bile “yapabilirsin!” yalanına öyle
tutunuyor ki insan; yalanlar en sonunda gerçek bile olabiliyor!</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Yani demem o
ki; bir yalanı kırk kere söylüyorsun kendi kendine, sonra bir de bakıyorsun ki
hayalini kurduğun yalanlar gerçek oluvermiş! Bu da olayın açılım gerektiren
başka bir boyutu olarak burada yazılı kalsın.</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Evet, son söz
olarak diyorum ki,</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">“Daima doğruyu
söylemek, insan ilişkilerinde en önemli faktördür, çünkü insanı dibe çeker...”</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Alın size
paradoks:</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: #c55a11; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"> O kadar
dürüstüm ki, gerektiğinde yalan söylemekten çekinmediğimi dürüstçe itiraf
ediyorum sevgili dostlarım.</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Kalın
sağlıcakla ve sevgiyle,</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Kalın
sağlıcakla ve sevgiyle,</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p><br /><p></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com15tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-8206436116348400332024-02-10T16:43:00.005+03:002024-02-17T14:44:48.108+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #233 / AVM mi Esnaf mı, Yoksa İnsan Hikayeleri mi?<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRV97SBNeXRiY0-ZDLiX-NiB9aRlVmUPavEhUOxjDWM2JAZhjBy2gFakSR5jfBe6S5lIqRIC_HumtpkWjyIbYp5sVheJjR6SDkzmlrEkqfFZVw1IIDr_OlS7P551dJPILpOx_5GVhH7XNJcLelTHeQXLi3fn44dDn0P80vJNyHAXTp_Z73v1cGZX82530/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRV97SBNeXRiY0-ZDLiX-NiB9aRlVmUPavEhUOxjDWM2JAZhjBy2gFakSR5jfBe6S5lIqRIC_HumtpkWjyIbYp5sVheJjR6SDkzmlrEkqfFZVw1IIDr_OlS7P551dJPILpOx_5GVhH7XNJcLelTHeQXLi3fn44dDn0P80vJNyHAXTp_Z73v1cGZX82530/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div><br />Ağaç Ev Sohbetleri - #233 / Alışveriş
Merkezleri mi Mahalle mi?<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sevgili Deep’in organize ettiği Ağaç
Ev Sohbetleri 233. sayısında tekrar beraberiz. Bu haftanın konusu yine sevgili Deep’den
geldi. <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2024/02/agac-ev-sohbetleri-233.html" rel="nofollow" target="_blank">Deep</a> iyi ki varsın; sayende sanki 5 Edebiyat A sınıfı gibi olduk, ödev
yapıyoruz ve bu benim çok hoşuma gidiyor… <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><i><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"Alışveriş
merkezlerine alışverişe mi gidiyoruz, zaman geçirmeye mi?”<o:p></o:p></span></i></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İzmir’de üniversite öğrencisiyken
Mc Donald’s düşmanıydık. Fast food denilen şeye hiç ama hiç ısınamadık. Bizim
için fast food, el arabasında boyoz satan amcaydı; yanında da mis gibi yumurta
ile… Bir de uzun börek vardı, içi yağlı. Ne severdim onu. Herhalde okul
hayatımın öğle yemeklerinin yarısı o börek ve yanında ayran içmekle geçmiştir.
Kalan yarısında da sucuklu tost yemişimdir fakültenin kantininde. Yemekhaneleri
de sevemedim hiç; kalabalık, hazır yemek suyunun kekre tadı, uğultu… Akşamları
fiksti; yurt binamızın alt katındaki kantinde geçerdi yemek ritüelimiz. Bayram Abimiz inci gibi yazısıyla
yazardı kara tahtaya günün menüsünü; bayram kebabı, bayram göbeği tatlısı, köpoğlu…
Hiç unutmam; yurda ilk girdiğim zamanlarda yemek listesinde köpoğlunu görüp oda
arkadaşlarıma “Ya aşağıda küfür gibi bir yemek var!” demiştim de gülmüşlerdi. Ama
sonraları sarımsaklı yoğurtlu, salça soslu, patlıcanlı, patatesli, havuçlu, kızartmalı
köpoğlu en favori yemeğim olmuştu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yıllar böyle geçti. Sinema izlemek
için sinemaya, alışveriş için manava, kasaba, aktara, fırına giderdim; yine
gidiyorum. Hadi en kötü alışkanlığımı söyleyeyim; evet mahalledeki Mopaş
markete gittiğim de oluyor arada sırada; pirinç, çay, şu bu almak için.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bizim mahallede pek çok market var. Ama ben ekmeklerimi fırından, simitlerimi özel simit fırınından ve sebzelerimi de mahallemizin manavından alıyorum taze taze. Gerçi sebzeden
iyi kazandıkları için dükkânı büyütüp markete çevirdiler ama, ben bir kere bile
o deterjanların satıldığı market kısmına girmedim. Herhalde on sene olmuştur açılalı
bu manav, anımsamıyorum pek. Çalışanların içinde en çok Davut’u severim. Zayıftır,
pire gibi her yere yetişir, çok çalışkandır. Biraz saf gibidir, hep güler yüzlüdür.
Aslında bana hem tip olarak hem gülüşüyle hem içten saflığıyla biraz Kemal
Sunal filmlerini anımsatır. Enerjisi hiç bitmez. O aklıma gelince hep şu sahne canlanır
gözümde;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ye çileek, ye çileek, ye çileek..!”<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqxJ4iB3e5ozlGGE4g7WkJKlvN4BXCazL2r0YUN3b4QIZZIt-PVAnyGOy1H2OwltFjVazzg-vrbem_h9L-1b5HyjRg2XT_dOkH8snPS7c9rK2K6WYVgL6j9cFJ3ScuWhiz2A23vQAqHSU-MShgDUjNVLVPaPMK32X5K5h2OEdrykCZkMweufe-T9s8zyo/s849/blog-mahalle-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="798" data-original-width="849" height="376" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqxJ4iB3e5ozlGGE4g7WkJKlvN4BXCazL2r0YUN3b4QIZZIt-PVAnyGOy1H2OwltFjVazzg-vrbem_h9L-1b5HyjRg2XT_dOkH8snPS7c9rK2K6WYVgL6j9cFJ3ScuWhiz2A23vQAqHSU-MShgDUjNVLVPaPMK32X5K5h2OEdrykCZkMweufe-T9s8zyo/w400-h376/blog-mahalle-1.jpg" width="400" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Son birkaç yıldır mahallede artan yabancı
öğrenci popülasyonu bile alışmış Davut’a. Ne zaman rastlasam; kırık
Türkçeleriyle bir şeyler isterler özellikle Davut’tan. Bazen çok alışveriş
yapmış mahalle büyüklerimizin torbalarını, bazen de tekerlekli market arabalarını
evlerine kadar taşır Davut. Hep gülümser, ama ne güzel gülümsemek… Erdal var
bir de! Erdal Bey diyorlar. Kuaförlerde ve marketlerde insanların birbirlerine
büyük bir ciddiyetle “hanım, bey” demeleri oldum olası dikkatimi çekmiştir. Yıllarca
çalıştığım tekstil firmalarında bile bu kadar ciddiyetle kurumsal bir hitap
şekli görmedim desem yeridir. Tekstil firmalarında genellikle “abla, abi”
formatı olur; ben de işyerinde hiç sevmem bu hitap şeklini. Ama mahalle
manavında artık çok iyi tanıdığımız Erdal’a “Erdal Bey” diye hitap edilmesi de
biraz garip kaçıyor. Ya da ne bileyim işte, şaşırıyorum. İnsan hiç taviz vermez
mi arkadaş, sanırsınız manav değil de banka şubesi! İşte bu Erdal (Bey) marketleşen
manavın buzdolapları kısmında konuşlanır yaz kış. Yazın şanslı ama maalesef kışın da buzhane
gibidir oralar. Erdal’ı yaz kış lacivert polarıyla gördüğüm için bendeki yansıması
tek mevsimde yaşadığı şeklindedir. Manavdan domatesleri, elmaları tek tek
seçerken Davut “Alsana bak, ne güzel kumkat var; ye bak; bal bal!” derse eğer;
genelde kıramam; alırım az da olsa gösterdiği şeyden. “Biraz fasulye ver” derim; “Ne kadar?” diye
sorar, “Bir avuç ver işte” derim; her seferinde iki elini kocaman açıp kocaman
doldurur torbayı. Ben de “Ooo Davut, senin avcunla değil benim avcumla
vereceksin” derim, gülüşürüz ve yarısını boşaltırız fasulyenin.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sonra eve doğru giderken
peynirciye uğrarım. Eskiden şarküteri gibiydi gerçi; çeşit çeşit peynirler,
zeytinler, salamlar, sucuklar olurdu. Şimdilerde mahallenin değişen konseptine
göre peynir zeytin dolabını olabildiğince küçülttüler, bir nevi yarı aktar
oldular. Eskiden peynirciden taze süt alıp yoğurt yapardım, şimdilerde gidip bir avuç kara hindiba
alıp çıkıyorum. Sinan var orada da; neredeyse çocukluğunu bildiğim Sinan. Bir
de çok beyefendi bir sahibi vardı bizim peynircinin. Çok da gençti, Instagram
adresimi bilir; “Evde Yazar Hanım, beğendin mi en son gönderimi?” derdi ve gülümserdik. Pandemi zamanı mahallenin Facebook grubunda ölüm ilânını
gördüğümde gözyaşlarımı tutamamıştım. Çok gençti, çok kibardı. Hani ölen insanların
sesleri unutulur ya bir süre sonra; ben bu arkadaşın sesini, yarı peltek konuşmasını hiç unutmadım; bakın yine
aklıma geldi. Ama size tuhaf bir şey söyleyeyim, onca muhabbete rağmen adını yıllarca
öğrenmemiştim, hâlâ bilmiyorum! Böyle kalsın hafızamda; sesiyle, güler yüzüyle…
En çok tatillerden bahsederdik kendisiyle. O da benim gibi tatil köylerine
gitmeyi severdi;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“İçkim yok, kumarım yok; hayatta
tek lüksüm çoluk çocuk şöyle güzel bir tatil köyüne gidip bir hafta on gün kafa
dinlemek” derdi. Benim gittiğim tatil köylerinden daha lükslerine giderlerdi,
Voyage falandı onların segmenti. Öldükten bir süre sonra kendisi gibi genç eşi
ve orta okula gittiğini tahmin ettiğim küçük çocuğunu gördüm birkaç kez
peynircide. Artık selamlaşıp ayak üstü sohbetlerimiz de oluştu “yenge hanım”
ile. Başka çocukları var mıdır hiç bilmiyorum. Bu güzel gülüşlü ailenin
pandemi sonrasında tatilleri nasıl geçer diye düşünürken yakalarım kendimi zaman zaman…</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“İyisine alıştıkları için çocuklar beğenmiyor
alt segment otelleri” demişti en son bu konuda konuştuğumuzda… Hani esnaf gece gündüz
çalışır ya, bu peynirci tatile gitmesiyle değişik gelirdi bana. Hayatı seviyordu;
Atatürk’ü, bir de Fenerbahçe’yi… Sinan mı? Hâlâ çalışıyor orada gece gündüz;
belki “yenge” dediği yeni patronuna biraz da iş öğretiyordur. Salıları izin yapmasın
mı; birisine iş öğretmesi şart; saçları döküldü çok çalışmaktan! Sadece uyumaya gider evine. Allahtan sempatik de gelene geçene laf atarak eğleniyor uzun iş saatlerinde.</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hayat dediğimiz
şey; peynircinin aktara evrilmesiyle, gidilen ve gidilmeyen tatillerin arasındaki muhasebe değil mi? Öyle ya da böyle; karahindibanın sadece kaynatılıp içilen bir ot
değil de, aslında çocukken pamuk gibi üfleyerek uçurulan çiçeklerin bitkisi
olduğunu anlamak değil mi? Bu ikisi arasında gidip gidip gelen, gelip gelip giden bir sarkaç değil mi...<o:p></o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVs7wZlizgnwM25mQ17_MOTUBEiaEDXcUgZV1qUf0WttU4z9-1Dp7X0CBqRNo_nyW72jIvDdRMW3CSl8lX0EEUlDf0qbydLHSSzf9G2CHqT8rmPafqU-oa1fxXofEclTahIHA2sZuDqmGO_w_dUVdEe7vpQZYEM42GIalfHwyKbglcbwNKCuBrONd4MGY/s919/blog-mahalle-karahindiba.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="552" data-original-width="919" height="192" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVs7wZlizgnwM25mQ17_MOTUBEiaEDXcUgZV1qUf0WttU4z9-1Dp7X0CBqRNo_nyW72jIvDdRMW3CSl8lX0EEUlDf0qbydLHSSzf9G2CHqT8rmPafqU-oa1fxXofEclTahIHA2sZuDqmGO_w_dUVdEe7vpQZYEM42GIalfHwyKbglcbwNKCuBrONd4MGY/w320-h192/blog-mahalle-karahindiba.jpg" width="320" /></a></div><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Bu şiir gibi hayatın içinde hepimizin bazı gıcık tarafları var elbette. Ben mesela, tarhana konusunda çok
seçiciyimdir. Doğru dürüst beğenmem; kaç tane yöresel tarhanayı yapanlardan gıyaplarında özür dileyerek dökmüşlüğüm vardır. Bu yüzden tadını sevdiğim tarhana için her seferinde mahalledeki kooperatif dükkânına gider, en sevdiğim yörenin sade
tarhanasını alırım yıllardır. Nedense on beş gün süre ile gelmedi tarhana
kooperatife. Tam da canım çekmişken, havalar da soğukken. Ben de geçerken Sinan’a sorayım dedim, bizim Sinan her zamanki coşkusuyla:</span></p><o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Bak senin gibi hiçbir şey
beğenmeyen bir abla vardı, geçen bu tarhanadan aldı, sonra geldi bir daha aldı.
Trakya’nın en güzeli bu; sen bana güveeennn” dedi, hık mık ettim sonunda ikna oldum. "Bak beğenmezsem kavgaya gelirim" dedim gülümseyerek. "Tamam" dedi. Gerçekten de damak tadına uymayan tarhanayı asla içmeyen ben, memnun kaldım bu öneriden! Gidip elbette teşekkür ettim. O gün
bugündür ne zaman Sinan’ın dükkânının önünden geçsem;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Çok yavaş içiyorsun sen bu
tarhanayı, çoktan bitirip yenisini alman lazımdı” diyor. Gülüyorum. Sinan
demişken, bu “skimpflasyon” dedikleri şey yükselmeden önce de ben kavurmayı,
kaşarı “santimle” alırdım Sinan’dan…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Sinancım, kavurma lazım”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kaç kilo vereyim ablama”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ne kilosu Sinan, sen kes oradan 2-3 cm, fazla olmasın” derdim; gülüşürdük… “Nasılsa taze taze alıyorum, ne
gerek var fazlasına” derdim. Gerçi bu aralar pek kavurma satmıyor ama geçenlerde
börek yapmak için kendisinden yine 2 cm peynir almışlığım var. “Skimpflasyon”
günlerinde olduğumuz için benim santimle peynir almamın da pek bir esprisi kalmadı ya artık, neyse. Sinan ile aramızdaki muhabbet böyle bizim, santim santim; değer bilinen cinsten...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mahallenin esnafı demişken, bizim
kırtasiyeciye kocaman ayrı bir sayfa açmam lazım. Ne günlerim geçti O’nun üç-dört metrekarelik minik ve eski dükkânında! Eskiden işe giderken servisi O’nun dükkânında
beklerdim sabahları; ne eğlenirdik. Politikadan, oradan buradan konuşurduk.
Arada mahalle dedikodusu yaptığımız da olurdu. Daha influencer’lık kavramı
çıkmadan önce, blogu ilk açtığım zamanlar </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Ya şu
dükkâna bir video kamera koysak, Youtube’da nasıl seyredilir muhabbet” derdim.
O da “Bizim müşterilerin ağzının ayarı yok, sürekli hükümete sallıyorlar, başım
derde girer” derdi de gülerdik. Şimdilerde pek sık olmasa da yine gidiyorum
dükkânına. Geçen hafta sonu Oksijen Gazetesi almaya gittim, yine bana bu
muhabbeti anımsattı da gülüştük. “Vay be; ne kadar da öngörülüymüşüm. O zamanlar
bu işe kalkışsaydın şimdiye ünlü olmuştun” dedim yine gülüştük. Kendi küçük dünyamız
güzel bence ya, böyle kalsın, ne yapalım ünü münü, iyi ki de olmamış!</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bizim mahallenin hikayeleri bitmez. Daha mahallenin Almanya’dan emekli, azıcık da cimri ama Atatürkçü kasabını, yıllarca tazecik yufkaları gözümüzün önünde açıp satan yufkacısını, elektrikli
eşyaları tamir eden, çok kibar, ama gerçekten çok kibar Artin Ustasını
anlatmadım bile…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mahalleyi kafeler sardı sarmasına ama
Artin Usta hâlâ küçücük dükkânında direnmeye devam ediyor. Laz bakkalların
ikisi kapandı, elimizde sadece Ali Abi kaldı. Çok yaşlandı gerçi, ama O’nun artık
titreyen elleriyle kapısının önünü süpürdüğünü görmek bile huzurun ta kendisi
gibi geliyor benim iflah olmaz romantik tabiatıma.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ne kadar uzattım lafı! Ne yazacaktım, nerelere gittim. Konu neydi? Dağıldı gitti her şey. Deep yakında konu
dışına çok çıktığım için beni Ağaç Ev Sohbetleri’nden afaroz etse yeridir! Sahi neydi konu?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="color: #004f88; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">AVM’lere
alışverişe mi gidiyoruz, zaman geçirmeye mi?<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Cevap veriyorum efendim; <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="color: #385723; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #385723; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=50000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 128;">“Breh breh breh! Bende bu kafa
olduğu sürece New York’a da gitsem kendime mutlaka küçük esnaf bulurum gibi
geliyor. En kötüsü gider küçük esnafın olduğu mahallede otururum.<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="color: #385723; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #385723; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=50000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 128;">Ne kadar bazıları paragöz, şöyle
böyle olsa da; zaman zaman kendilerine kızsak da; küçük esnaf ile sohbet
etmek, sosyalleşmenin en güzel halidir. Domates dediğin, arada şaka yapılarak elle tek tek seçildiğinde lezzetli olur.<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="color: #385723; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-style-textfill-fill-alpha: 100.0%; mso-style-textfill-fill-color: #385723; mso-style-textfill-fill-colortransforms: lumm=50000; mso-style-textfill-fill-themecolor: accent6; mso-themecolor: accent6; mso-themeshade: 128;">Bloglarımız da kocaman kocaman
ışıltılı pırıltılı “web siteleri” yanında küçük dükkânlar gibi durmuyor mu
zaten!”<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İşte cevabım böyle. "Madem bu kadar kısa cevap verecektin, neden bu kadar uzattın?" diyorsanız da, esnaflık hali işte ne yaparsınız! Bazen böyle hesapsız kitapsız olabiliyoruz meslek gereği, af buyurunuz efenim...</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Kalın
sağlıcakla, dostlarım benim…</span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-36832539521557107052024-02-01T14:59:00.002+03:002024-02-01T14:59:18.842+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #232 / Her Şey İnternet Üzerinden, Bu İyi Bir Şey mi?<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvTeTnyiJIexcIIXHnJ5PF43wI_RyYZITwar3C7CyfsberDmvbPWdWyv2Y3UA_woFh2HsN87PJ-xdY8kqfgBKjeylFbr83ZrmnjLcUn6axf8nvApd5cwaAuZhyphenhyphenwq7eKdEnjUDQW-WL4AyyAjwubYA6fh0dLFK5eKUXCTENTbl2Lbd0MKYeHlhLeJj8Zu4/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvTeTnyiJIexcIIXHnJ5PF43wI_RyYZITwar3C7CyfsberDmvbPWdWyv2Y3UA_woFh2HsN87PJ-xdY8kqfgBKjeylFbr83ZrmnjLcUn6axf8nvApd5cwaAuZhyphenhyphenwq7eKdEnjUDQW-WL4AyyAjwubYA6fh0dLFK5eKUXCTENTbl2Lbd0MKYeHlhLeJj8Zu4/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div><br />Sevgili Deep’in organize ettiği Ağaç
Ev Sohbetleri 232. sayısında tekrar beraberiz. Bu haftanın konusu yine sevgili arkadaşımız <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2024/01/agac-ev-sohbetleri-232.html" rel="nofollow" target="_blank">Deep</a>’den geldi. Kendisine teşekkür etmek isterim; harika bir konu seçmiş. Bakalım ne kadar kısa yazabileceğim…<p></p>
<p class="MsoNormal"><b><i><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"Alışveriş,
iş, iletişim, her şey internet üzerinden, artık yüz yüze kavramı kalmadı. Bu
iyi bir şey mi?”<o:p></o:p></span></i></b></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İnterneti sevenlerdenim. Söylemesi ayıp Kitap Yurdu aboneliğim 2001’de
başlamıştı. İşyerindeki arkadaşlarım "ya dolandırılırsan" diyordu da ben aldırmadan zevkle
kitap siparişi veriyordum o zamanlar. İnternetten para nasıl kazanılır diye
bundan 11 sene önce meraklanmıştım. Daha remote çalışma diye bir şey
yaygınlaşmamıştı. Ne kadar heyecan vericiydi; yüzünü görmediğim, sesini duymadığım ODTÜ’lü gençler Ankara’dan Trello diye bir uygulamayla online içerik konularını
açıklıyordu. Biz de ekrandan sürükleyerek o içeriklere talip olup yazıyor ve paramızı
online olarak kazanıyorduk. Çağ atlamışız gibi gelirdi bana o zamanlar. Hoş sonra her şey çok
hızlandı, yapay zekâ aldı başını gidiyor. Bugün deli paralar kazanıyor insanlar
internet aracılığıyla. Ama ben de en azından kendi çapımda yaklaşık üç sene
evde yazı yazarak para kazanmıştım o zamanlar; pek de bilinmezken bu işler. Gayet
de keyifliydi. Blog mesela, internetin en güzel nimetlerinden. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ama bu demek değildir ki internet ile beraber hayatımızda daha çok
görünür olan yapay zekâ gelişiminden ürkmüyorum. Veri kirliliği mi dersin,
manipülasyonlar mı dersin…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bu konuda çok şey yazabilirim ama şöyle başlayayım:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAtgZwKv_7ZlBrc6bKDXKp2r_FkY_iyfullA2SoxAjBSMzCi75JMbDof9sbE1hbj7jPpUJe42refl54X8Xp0YtHqGBBqQWgvvdyQEdxKQ-5ZY0in3bltgWthkRC4Lgqfr8JfRlSwV2QvbhT1Bkk-ZND4gDW4V2ZrNUbxTi6yJSRRL34JnQgqgcVYzO040/s957/blog-bard-4-%20ansik%C3%B6lopedi.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="407" data-original-width="957" height="136" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAtgZwKv_7ZlBrc6bKDXKp2r_FkY_iyfullA2SoxAjBSMzCi75JMbDof9sbE1hbj7jPpUJe42refl54X8Xp0YtHqGBBqQWgvvdyQEdxKQ-5ZY0in3bltgWthkRC4Lgqfr8JfRlSwV2QvbhT1Bkk-ZND4gDW4V2ZrNUbxTi6yJSRRL34JnQgqgcVYzO040/w320-h136/blog-bard-4-%20ansik%C3%B6lopedi.jpg" width="320" /></a></div>Bence evinizde Meydan Larousse, Hayat Ansiklopedisi, Ana Britannica
gibi ansiklopediler varsa gözünüz gibi bakın onlara, tozlarını falan alın. Zira
ileride lazım olabilir! Google var ya, ne gerek var diyeceksiniz. Geçmiş olsun
sevgili dostlar. Şimdiden internet, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ChatGPT,
Bard gibi yapay zekâ modellerinin ürettiği içeriklerle dolmaya başladı. En çok bu gelişme beni ürkütüyor. İçerik işleriyle ilgilendiğim için olayı
yakından takip etmeye çalışıyorum. İsterseniz komplo teorisi diyebilirsiniz ama
anlatayım bakalım bana hak verecek misiniz?<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Evet yapay zekâ şahane şeyler yapıyor. Bir konu hakkında yazı
yazmasını istiyorsun mesela, sana dakikalar içinde cevap veriyor; ama bazen çok da güzel uyduruyor! Bard ile
bunu defalarca denedim. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Örnek vereyim; Beybi
Plastik için içerik üretiyordum geçen aylarda; Bard’dan yardım istedim. Bana
firmanın 1975 yılında kurulduğunu yazmış. Kontrol etmek için resmi web sitesine
baktığımda 1949’da kurulduğunu gördüm. </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tabii insanmış gibi konuşabiliyoruz ya
Bard ile, “Sen bu bilgiyi nereden aldın, web sitesinde 1949 yazıyor,
kaynaklarını göster” diye hafiften çemkirdim kendisine. </span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFoP0_mL5oZfGC-1Ctqwx7qdy3Jb3ZQMJVK7wZm755yRIUcAucTEEW5fBIPPbLj0pKrDSXq10PLBi0P1zQY8KodnTBFW0twytJ2UPGT0K8hZfST421EkFVBfpk0xQzKSrSSJ6Su8lfFhM6Y3iBmgAepxy201ZMcu4hlfZzng-Efuk-tdpsP0V2lHztf0Y/s1000/blog-bard-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="536" data-original-width="1000" height="343" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFoP0_mL5oZfGC-1Ctqwx7qdy3Jb3ZQMJVK7wZm755yRIUcAucTEEW5fBIPPbLj0pKrDSXq10PLBi0P1zQY8KodnTBFW0twytJ2UPGT0K8hZfST421EkFVBfpk0xQzKSrSSJ6Su8lfFhM6Y3iBmgAepxy201ZMcu4hlfZzng-Efuk-tdpsP0V2lHztf0Y/w640-h343/blog-bard-2.jpg" width="640" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bakın neler yazmış! Tam bir politikacı gibi lafı evirmiş çevirmiş ve kendini savunmuş.
İnternette farklı bilgiler varmış da falanmış filanmış. Hayır ben sorgulamasam ve
olduğu gibi Bard’ın yazdığını alsam – ki bunu asla yapmam, kopya olur- neyse
işte birisi olduğu gibi bu yazıyı alsa rezil olacak! <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bir de en sonunda söylediği şeye bakar mısınız. 1949
yılında kurulduğuna göre demek ki diyor, köklü bir şirket diyor. Anlayacağınız pişkin
bir politikacı gibi uyduruk yazısını şahane bir şekilde de savunabiliyor.</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Evet konu başlığı bulmada, diyalog yazmada, hikâye anlatmada
gerçekten her geçen gün gelişiyor ama canlı canlı örneğinde gördüğünüz gibi
yalan söylemede de maşallah insandan farkı yok. Evet mutlaka kendini
geliştirecektir; ama şimdiden binlerce böyle içerik ile doldu bile internet,
geçmiş olsun.</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Şaka bir yana işte en büyük kaygı bu bence. Yapay zekânın ürettiği
içerikler şimdiden internette yayılmaya başladı. Peki biz internetteki bilgiye
nasıl güveneceğiz bir süre sonra? Belki de içerik dedektifliği diye bir iş çıkacak; ya da veri doğrulama merkezi... Ben bu konuyu cidden çok ürkütücü buluyorum.</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Tabii ki bunu Bard’a da sordum. Bakın ne demiş canım Bard:</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgK-EgjrNL2hhryQjTT0o7X5JMYBD0jpsFDGXmkK6MxSIYNBXe9Mg2VuZGQMFovvKWsT0JHOl3PZKm4OLAg8FHDHGM0armCfsgMZzypMQWFGsMlxAWUQYMCEPjLe3kbFaR8aHL8Uu97f71CC5jQlXzaKtjEKrKnzR68E6Hoxjz4wUANk5ggVptoFyzyEFM/s891/blog-bard-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="673" data-original-width="891" height="484" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgK-EgjrNL2hhryQjTT0o7X5JMYBD0jpsFDGXmkK6MxSIYNBXe9Mg2VuZGQMFovvKWsT0JHOl3PZKm4OLAg8FHDHGM0armCfsgMZzypMQWFGsMlxAWUQYMCEPjLe3kbFaR8aHL8Uu97f71CC5jQlXzaKtjEKrKnzR68E6Hoxjz4wUANk5ggVptoFyzyEFM/w640-h484/blog-bard-1.jpg" width="640" /></a></div><br /><br /><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Gördüğünüz gibi Bard bile kendine güvenmiyor, "kötü insanların
eline geçmemem lazım" diyor. "Benim içeriklerimi insan editörler kontrol ediyor" diyor. Atma Bard ya! Kim bu editörler! Nasıl yani, şimdi benim sorduğum şeylere verdiğin yanıtı birileri mi kontrol ediyor! Seni bence bizim politika dünyasına alalım, çok eğleniriz. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Aslında bu örneklediğim gelişmeler 1984 kitabında "tarihin yeniden yazılması distopyasının" teknolojik olarak mümkün olması gibi bir şey.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Evet kullanmayalım demiyorum, elbette yapay zekânın nimetlerinden
faydalanalım. Ama hayatımıza mükemmellik getireceğini de düşünmeyelim bence. <o:p></o:p></span></p>
<h2>Yaşadığın Ülkeye Bak, Yapay Zekaya Güven<o:p></o:p></h2><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><div><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Efendim malumunuz, işsizlikten gezi bloglarına taktım ne zamandır. E bari gezemiyorum, yaşayanları görüp hayal kuralım hesabı. Norveç’te yaşayan bir
aile anlatıyordu.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Markette kasiyer yok! Sen ürünün barkodunu okutuyorsun, ödemeni yapıp çıkıyorsun. Bizde de var böyle
kasalar marketlerde ama etrafta güvenlikçiler dolaşıyor. Onların markette insan
yok! Bu derece güven inşa edilmiş. Bizde böyle bir şey mümkün olabilir mi? Hiç
sanmıyorum.</span></div><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJckMtWHOgbayUn4UNZrP1omfilmeZPy525k3PPZFLqohulsYp9oq70fufHjoiMRcnEe3UQjQWaxyhkiiQY1lzBJ75XwU1_P_7Rs0hw8joLyv5mYQHj03NaUG2e9mbHd_-0-QebJfsrJH47zCwj33FORx_ZwGkJ2DOvodg3s8rCxA3lWq3VmAElE_UkQw/s839/blog-bard-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="839" height="305" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJckMtWHOgbayUn4UNZrP1omfilmeZPy525k3PPZFLqohulsYp9oq70fufHjoiMRcnEe3UQjQWaxyhkiiQY1lzBJ75XwU1_P_7Rs0hw8joLyv5mYQHj03NaUG2e9mbHd_-0-QebJfsrJH47zCwj33FORx_ZwGkJ2DOvodg3s8rCxA3lWq3VmAElE_UkQw/w320-h305/blog-bard-3.jpg" width="320" /></a></div>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Şimdi bunu neden
anlatıyorum? Bu yapay zekânın nimetlerinden çok üçkağıt kısmına ilgi gösterir
bizim millet. Düşünsenize anneniz ya da en sevdiğiniz arkadaşınız sizi Whatsapp’dan
görüntülü arıyor. Telefonu açıyorsunuz, konuşuyorsunuz. Karşınızdaki kişi
sesiyle görüntüsüyle tanıdığınızı sandığınız kişi. Sizden acil para istiyor.
Göndermez misiniz? Ama işte geçmiş olsun, çünkü yapay zekâ sayesinde
dolandırıldınız! Çünkü yapay zekâ artık sesi de taklit ediyor, görüntüyü de
taklit ediyor. Alın size yapay zekâ sayesinde Zeki Müren’den 100. Yıl Parla marşı! Nağmeler,
yorum aynı sanat güneşi gibi değil mi? Evet görüntü biraz olmamış ama gelişiyor bu işler her geçen gün.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/9c7wjojqVgw" width="320" youtube-src-id="9c7wjojqVgw"></iframe></div><p></p><p class="MsoNormal"><br /></p>
<h3 style="text-align: left;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span>Yapay Zekâ İşleri Yapacak Biz de Hobilerimizle Uğraşacağız?</h3><h2><o:p></o:p></h2>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Evet yapay zekâ işleri yapacak, biz de bize kalan boş zamanlarda
hobilerimizle uğraşacağız diyor bazıları ya gülüp geçiyorum. Bizim ülkede olmaz
bu işler. Neden mi? Halihazırda az gelişmiş ülkeler köle gibi çalışıyor, çok
gelişmiş ülkeler hobileriyle uğraşmıyor mu zaten? Türkiye’de günde 12 saat,
haftada 6 gün çalışan tekstil işçilerine bak; bir de Avrupa’da pek çok ülkede
haftada 4 güne indirilmeye çalışılan sürelere bak.</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yapay zekânın ele geçirdiği işler yüzünden bizim gibi ülkelerde
artsa artsa işsizlik artar. Çevirmenler, haftada 190 dakikalık dizi senaryosu
yazan senaristler, ürün tanımı yazan içerik üreticileri, Seo uzmanları, veri
analistleri, yazılımcılar, lojistik işçileri ilk aklıma gelenler. Geçenlerde
bir lojistik deposunda robotu gördüm. Boyu da uzun, koliyi en üst raftan tek
eliyle pehlivan gibi kaldırıp indiriyor. Bizim taşımacı Ahmet’ten ne kadar verimli olduğunu siz
düşünün artık.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Arabesk bir yaklaşım olacak ama, yapay zekânın yaptığı işler
sayesinde ancak zengin ülkeler, ya da bizim gibi fakir ülkelerin zengin kodamanları hobileri ile uğraşabilir hale gelir. Coğrafya kader mi bilemem ama, bizim gibi ülkelerde yapay zekâ ile ancak bir politikacının ağzından manipülatif şeyler söyletilip halk galeyana getirilir.</span></p><h3 style="text-align: left;">Komplo Teorisi O Kadar Çok ki!<br /><o:p> </o:p></h3><h2><o:p></o:p></h2>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Daha dün <a href="https://twitter.com/ilkergirit/status/1748011957423108576" rel="nofollow" target="_blank">burada</a> okudum. Örneğin diyelim ki 2050 yılından sonra
kötü amaçlı çalışması için programlanan bir yapay zekâ modeli var. 2050’ye
kadar gayet güzel çalışıyor ve dünya çapında milyonlarca kullanıcı tarafından
benimseniyor. O tarih gelince sistemi bir anda duruyor. Eğer bu uygulama hayati
önemdeyse tehlikenin boyutunu düşünebiliyor musunuz? Bir anda bütün gps’lerin bozulması,
ne bileyim savunma sanayinin göçmesi, kalp pillerinin çalışmaması, internetin
çökmesi gibi pek çok şey geliyor insanın aklına.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">En çok da internetin çökmesi! Düşünsenize Trendyol mesela, milyon dolarlık şirket gidip
mağaza mı açacak dünyanın bir yerinde? Yaz yaz bitmez.<o:p></o:p></span></p>
<h3 style="text-align: left;">Son Söz</h3><h1><o:p></o:p></h1>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Resmen çenem açıldı, çok sevdim konuyu. Muhtemelen yine yazarım. Diyeceğim o ki; yapay zekâ benim çok ilgimi çekiyor; olabildiğince gelişmeleri
takip etmeye çalışıyorum. Ama bir o kadar da komplo teorilerini takip ediyorum.
Göreceğiz bakalım neler olacak!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><br /></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">En insanî sevgilerimle efenim, çav bella…(bella ciao)<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><o:p> </o:p></p>
<p class="MsoNormal"><br /></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com20tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-56341047732014306412024-01-28T15:13:00.000+03:002024-01-28T15:13:27.843+03:00Sıçantepe Halkının Seçimle İmtihanı<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sıçantepe
halkı olarak seçimden seçime bize şirinlik göstermek isteyen politikacılara
alıştık da böylesini cidden hiç görmemiştik. Geçenlerde bir aday geldi, bizim
tepeyi dümdüz edeceğini söyledi. “Ama efendim, nasıl olabilir böyle bir şey?”
demeye kalmadık; “Olur olur mis gibi de olur. Düz ayak medeniyette daha mutlu
olursunuz!” dedi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Şehir
halkı olarak birbirimize girdik. “E n’apalım, alışırız artık bir şekilde” diyenlerle
“Peki şeyi n’apcaz?” diyenler olarak neredeyse ikiye bölünüyorduk. Neyse durumu
son anda kurtardık. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Biz
biraz tuhaf bir halkız. Yaşam tarzımız değişik. Anlatayım efendim. Evlerimizin
kurulduğu tepe her geçen gün biraz daha yükselir. Nasıl mı? E işte nasıl desem!
Yani; amaan söyletmeyin canım, anlayıverin. Sindirimin doğası gereği içimizdeki
posaları çıkartıyoruz ya, işte onlar sayesinde yükseliyoruz her geçen gün.
Kendi şeyimizle başımız göğe eriyor anlayacağınız. Hâlâ mı anlamadınız? İyi
tamam biraz daha detaya gireyim. Sonra yok midem bulandı, yok ne kadar
iğrençsin falan demeyin, bundan sonra okuyacaklarınız için benden günah gitti
ona göre.</span></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0llhbGKpgPgya3b9RO4t41egAjk6AHuNCqctbT2AR5w0YoscYfvgtcK-5Wnxq3gOGJo9BUUpZ-iujZOaRIGQrGGaB00zuNchBTGf8Q1sDf0TYbtaETEO5AlMIXXKxuqhHl7NUFxS6kUTzoCQxt5fpMwtyR157kcgkUW9NVeY2VQOuIGgBz8cOmuXMo7U/s1005/blog-s%C4%B1%C3%A7antepe-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="523" data-original-width="1005" height="209" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0llhbGKpgPgya3b9RO4t41egAjk6AHuNCqctbT2AR5w0YoscYfvgtcK-5Wnxq3gOGJo9BUUpZ-iujZOaRIGQrGGaB00zuNchBTGf8Q1sDf0TYbtaETEO5AlMIXXKxuqhHl7NUFxS6kUTzoCQxt5fpMwtyR157kcgkUW9NVeY2VQOuIGgBz8cOmuXMo7U/w400-h209/blog-s%C4%B1%C3%A7antepe-2.jpg" width="400" /></a></div> <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yani efendim biz de Sıçantepeliler olarak herkes
gibi şeediyoruz. Sonra toprağa doğrudan gönderiyoruz posalarımızı. Sonra o posalar
toprakta kimyasal bi şeylere uğruyor, tepkime midir nedir bir şey diyorlar, ben
anlamam ötesini berisini. Sonra da işte toprak kabarıyor. Kabardıkça biz de yükseliyoruz ve uçuşa
geçiyor gibi oluyoruz. Anlayacağınız posalarımız sayesinde yükseliyoruz, yükseliyoruz. Biz
yükseldikçe diğer insanlar aşağıda kalıyor. Onları; nasıl derler, kuş bakışı
gibi görmeye başlıyoruz. Biz yükseliyoruz, onlar küçülüyor. Biz yükseliyoruz
onlar küçülüyor. Yukarıya çıktıkça da kafa bir güzelleşiyor anlatabiliyor
muyum? Oksijen mi azalıyor, başka hayal gördüren gazlar mı devreye giriyor artık
orasını bilemem. İnsan mutlu oluyor, hep bi sırıtıyoruz, mutluyuz yani. “Kokmuyor
mu?” diye soranlar var da kokmuyor be! İnsan bir kere alışınca hiçbir şey
kokmaz oluyor artık. Ar damarının çatlama noktası diye bir şey var, işte o
noktayı aşınca bize her koku misk-i amber gibi geliyor. Daha nasıl anlatayım!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Zaten böyle kendi posalarımız sayesinde yükseldiğimiz için buraya Sıçantepe demiş atalarımız. Bizler de bu durumda Sıçantepe sakinleri oluyoruz. Bir nevi sıçanlarız, ama
fare değiliz bak; lütfen bize öyle abuk sabuk espriler yapmayın.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Neyse
işte, kafamı karıştırdınız yahu! Belediye seçimleri var dedim ya. İşte geçenlerde
bir aday geldi, ille de sizin tepeyi düzelteceğim diye tutturdu. “İyi de”
dedik, “Bizim posalar nereye gidecek?” Adam takmış kafaya. “Herkesin şehri
gibi, yani normal medeni insanların yaşadığı şehirlerde olduğu gibi sizin
buraya da kanalizasyon sistemi kuracağız. Şehrin altına borular döşeyeceğiz.
Herkesin posası oradan geçecek sonra bir tesiste toplanacak. Orada o posaları
çeşitli işlemlerden geçirip hem enerji elde edeceğiz hem de kalanlardan gübre
yapacağız” dedi.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Biz tabii şaşırdık. Normal insanlar gibi dümdüz yaşamak nasıl olur ki? Hem de şeysiz, kokusuz falan… “İyi de bizim kafa nasıl olacak? Hani o sarhoşumsu mutlu hallerimiz?” dedik. Adam “Kafa yapmaya ihtiyacınız kalmayacak! Size parklar yapacağız yemyeşil; sonra sinema, tiyatro getireceğiz şehrinize. Festivaller olacak, panayırlar olacak. Cennet gibi olacak her yer, daha ne istersiniz ki!” dedi</span></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="492" data-original-width="536" height="294" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgefWqdc-IkXbBrROHP9c7FWYbk90xZnEWXs-OWI7eo7PAnGt10A_JI2ieZsCqRnc7_2Qbk5GCEZVwmSqFp1QSBJB8Zhg4WirY37If3sorKI-FrdooBJrmp-1KH3V3jew8Wjz0dporalhu3305oT67_ruOVxVHnn1QY3R0i3oN-DGy4zS_tZpJlx8dVkDI/s320/blog-s%C4%B1%C3%A7antepe.jpg" width="320" /></div><p></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Doğrusunu
isterseniz bu dediği şeyler pek de kafamıza yatmadı. Yahu biz alışmışız kendi posa
gücümüzle yükselmeye, dümdüz yaşamak da nerden çıktı şimdi!. Yok aga, bu düz medeniyet
bize ters! Peki ne yapacağız? Hemen şehrin ileri gelenleri olarak toplandık. O bizi
normal insanların seviyesine indirecek aday kazanmasın diye ne yapabiliriz diye
düşündük. Uzun uzun tartışmaya da gerek olmadı. Yıllardır bilinen yöntemi
uygulayalım dedik. Yani o adayın karşısına her mahalleden 8 aday daha çıkarmayı
planladık. Bizde var 5 mahalle, etti mi sana 40 aday! </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Ee bu 40 adayın teyzeleri, yengeleri,
dayıları, kuzenleri, efendime söyleyeyim bacanakları falan herkes kendi akrabasına
oy verse oylar bölünür; oylar bölünürse o bizim posalarımızın gücüyle yükselen
tepemizi düzeltecek aday kazanamaz; e o aday kazanamazsa ne olur? Affedersiniz
kendi (m)okumuzun verdiği gazla yükseklerde kafa yapmaya devam ederiz.</span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hadi
o zaman; gazımız ve gazamız mübarek ola, ver mehteri Şerafettin Abi…<o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com22tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-64599295650731500432024-01-23T13:04:00.006+03:002024-01-23T13:04:53.751+03:00Evde Yazar 11 Yaşına Giriyor! <p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Bu blogu açtığımda taze işsizdim. Şirketten
gecenin on birinde isyan ederek </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">ayrılalı
yedi-sekiz ay olmuştu, sektöre küsmüştüm. Adaletsizlikleri şunları bunları hazmedemiyordum,
sudan çıkmış balık gibiydim. Yeniden işe girip abidik gubidik insanlarla
muhatap olacak gücüm de yoktu. Mesleği bırakayım dedim. İyi de ne yaparım ki
dedim. Ne yeteneğim var ki benim dedim. İnternette araştırmaya başladım. Bir
sürü insan yazarak kazanmaktan bahsediyordu. Beni bir heyecan bastı. Yaz kazan,
ne güzel iş! İyi de olur muydu? Olurdu be, niye olmasındı! Sayısal okumuştum
ama lisede kompozisyonlarım yarışmalarda hep birinci olurdu. Edebiyatı severdim.
Üstelik yazar olmak hayalim de vardı çocukken. Un vardı, şeker de vardı, geriye
bir tek helva yapmak kalmıştı. İyi de nasıl olacaktı? Bazıları blog yaz para
kazan diyordu. Blog da neydi?</span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQHfuZ7GyOBEVmOW1a8eMMkfwnPzaVypCxNW2XQA-9-SrXvzoAY8UkqD_fQh4HLUcBC17AvDhlvy_cC4o1Fw5ELjNk1p9foOnD9-LLJ8QACYs0NYHSseq_lt5n1cIBL-uIeP_Y3JPuZ8NlhBko_7kiXsGsD0v3-Y-UsOkCVk2lTT1HkubWuVc2p90lpeA/s630/blog-%2011.%20ya%C5%9F%20evde%20yazar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="630" data-original-width="612" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQHfuZ7GyOBEVmOW1a8eMMkfwnPzaVypCxNW2XQA-9-SrXvzoAY8UkqD_fQh4HLUcBC17AvDhlvy_cC4o1Fw5ELjNk1p9foOnD9-LLJ8QACYs0NYHSseq_lt5n1cIBL-uIeP_Y3JPuZ8NlhBko_7kiXsGsD0v3-Y-UsOkCVk2lTT1HkubWuVc2p90lpeA/w194-h200/blog-%2011.%20ya%C5%9F%20evde%20yazar.jpg" width="194" /></a></div><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> HTML’ydi, blogspottu, temaydı
derken çıktı ortaya bir şeyler. Nerde yazar, Evde Yazar. İsim de amaca tam
uygun oldu. Sonra yazılar biriktikçe Google reklamlarını koymaya başladım
bloga, para kazanacağım ya hesapta. O zaman yalan olmasın 100 dolar mı öyle bir
şey birikince çekilebiliyordu para Google’dan. İşte tam o limite gelmiştim,
Allahım ne kadar heyecanlıydım. Blog para kazanacaktı. Hahaha! Hayır dostlarım,
öyle olmadı maalesef. Tam para isteyeceğim, Google beni cezalandırdı. Güya ben blogumdaki
reklamlara sahte tıklama yapmışım! Ben yapmışım hem de! Hay bin kunduz! Olmayınca olmuyor n’aparsın.
Çok yazdım mail Google’a, sonuç elde var sıfır. Arada yokladım ama nafile! Suçum demek ki ne kadar ağırsa
Google beni on sene sonra bile affetmedi. O para da öyle gitti, ben de blogdan
para kazanmaktan vazgeçtim. Amaan iyi ki de öyle olmuş diyorum şimdi. Belki
blogun sağından solundan reklamlar fışkırsaydı bu kadar tatlı muhabbetimiz
de olmazdı. Eskiden tanıtım yazıları falan alıyordum onlardan da vazgeçtim
sonra. Olmuyor o işler, benim yapım müsait değil. Reklamcı kafası yok bende.
Sadece Hürriyet Bumerang kırk yılda bir tanıtım yazısı gönderirse yayınlıyorum.
Çünkü orada çalışan tatlı insanlara gönül borcum var, hayır diyemem. Zaten onlar
da artık arayıp sormuyor. Para işleri Instagram’da dönüyor. Vay be, nereden nereye…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ben çok mutluyum şu halimden. Burada
biz bize harika bir evren içinde gibiyiz. Biraz da dinozoruz. Bu çağda insanlar
üç satırın fazlasını okumaya üşenirken deli gibi yazıyor ve deli gibi okuyoruz.
Üstelik bu işi amatör ruhumuzla gönüllü yapıyoruz. Çok tatlıyız bu halimizle. Blogosferde
nefes alan tuhaf yaratıklar gibiyiz. Yüzünü görmediğimiz, dünyanın her yerinden
şahane blog arkadaşlarımız var. Birbirimize yorumlar yapıyoruz, zihnimizin
içinde kurguladığımız şahane bir evrende yaşıyoruz. Sanki Ege kıyılarında talan
edilmemiş bir arazi almışız da oraya küçük küçük bloglar inşa etmiş gibiyiz.
Komşuluk yapıyoruz birbirimizle. Bak yazarken bile içim ısınıyor. “Instagrama
inat, yaşasın bloglu hayat!” diye slogan atasım geliyor. Heyt bee, çalsın sazlar…
<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Belki de bundan 100 sene sonra <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bizim bu blogları internet müzesine
koyacaklar. İnternetin dinozorları olarak bizim blogları sergileyecekler, yeni
nesiller de bunlar niye bu kadar yazıyormuş diye garip garip bakacak bloglarımıza…
Ha Tutankamun ha biz, aynıyız işte görüyorsunuz. Kendimizle ne kadar gurur
duysak az kalır. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hayat da bir garip. 11 sene önce
sen kalk blog aç, ürkek ürkek yaz. Arada metin yazarlığı işine gir, ordan dön
dolaş “bir daha dönmem” dediğin tekstile bir daha gir, altı sene çalış, sonra şirket
kapanınca yine sudan çıkmış balığa dön, sonra yine gel, ihmal ettiğin bloga daha
çok yaz. Yine kafayı kır, evde ne iş yaparım diye düşün dur. Yine
Evde Yazar’ın kürkçü dükkanına dön, hayırlısı bakalım.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAed8QwmWLVs6ETrsLbH6DUg1rq9Ou2ApRfmhKTQw3qj433lvOcXZCGytfx2I08QEZWnmSMkfSSLsRHQ27dYEeioB_iuDhZL9XBgPZDgENDvBvNpwMkUqlEo5lL1EtsgpejGTYBp_BaxlFEJdQPseD1WHd-wpJFvsmz9hAR1lP6CbKfQNV5DssSZ6Zf0w/s442/blog-%2011.%20ya%C5%9F%20evde%20yazar-%C3%B6zel2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="404" data-original-width="442" height="293" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAed8QwmWLVs6ETrsLbH6DUg1rq9Ou2ApRfmhKTQw3qj433lvOcXZCGytfx2I08QEZWnmSMkfSSLsRHQ27dYEeioB_iuDhZL9XBgPZDgENDvBvNpwMkUqlEo5lL1EtsgpejGTYBp_BaxlFEJdQPseD1WHd-wpJFvsmz9hAR1lP6CbKfQNV5DssSZ6Zf0w/w320-h293/blog-%2011.%20ya%C5%9F%20evde%20yazar-%C3%B6zel2.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bütün bunlar bir yana; en güzeli
ne biliyor musunuz? Bu blogda her geçen gün daha da kendim oluyorum. Tamam oto
sansür var “bağzı” konularda ama bu her yazıda daha kendim olmama engel değil. Bunu fark etmek; Evde Yazar’ın
bana kattığı en güzel şey. Ağlayacağım neredeyse. Dile kolay, 11 senelik dostluk
bu aramızdaki. Yani benimle Evde Yazar’ın, O’nunla kendimin, benimle benim. İşte
öyle karışık kuruşuk bir şeyler.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">11. yaşın kutlu olsun Evde Yazar,
sana da teşekkürler Google’cığım; her ne kadar zırnık koklatmasan da bize buraları
bahşettiğin için teşekkürü bir borç bilirim. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ve en çok teşekkürü tabii ki bu
yazıları ziyaret eden blog dostlarım hak ediyor. Sizler olmasaydınız bu bloga bu
kadar bağlanmazdım. İnanın böyle, sizler olmasaydınız deftere yazmaktan farksız
olurdu bu blog. Yani var olalım hep birlikte. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yazmalı okumalı nice nice yıllara
o halde, sevgiyle…<o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com37tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-90426844138189895572024-01-17T10:32:00.002+03:002024-01-17T10:32:51.863+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #230 / Geleneksel Kültürü Korumak Önemli midir?<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSQQtCQ89G5H5jC4D2zqsh8kHeqy7F2ErIM7zIPFm0V-8UbOu-t4F5tRmJAUTxh7NObuyDFWNEIY-ji8GhN9vMpsjG1U4Sm6fgWtsNhNXOJ-SBIZaJ5yOQySKxs07MBwjQkiSCLMHrq1hUPoKGuTud6WPan-AiOPeOZFWd-bqkSLmaSh1-GvLrJ1Z_hLw/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSQQtCQ89G5H5jC4D2zqsh8kHeqy7F2ErIM7zIPFm0V-8UbOu-t4F5tRmJAUTxh7NObuyDFWNEIY-ji8GhN9vMpsjG1U4Sm6fgWtsNhNXOJ-SBIZaJ5yOQySKxs07MBwjQkiSCLMHrq1hUPoKGuTud6WPan-AiOPeOZFWd-bqkSLmaSh1-GvLrJ1Z_hLw/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div><br />Ağaç Ev Sohbetleri - #230 / Geleneksel
Kültürü Korumak Önemli midir?<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sevgili<a href="https://sadevederin.blogspot.com/2024/01/agac-ev-sohbetleri-230.html" rel="nofollow" target="_blank"> Deep</a>’in organize ettiği Ağaç
Ev Sohbetleri 230. sayısında tekrar beraberiz. Bu haftanın konusu yine çalışkan
arkadaşımız sevgili Deep’den geldi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><i><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"Geleneksel
kültürü korumak önemli midir?”<o:p></o:p></span></i></b></p>
<p class="MsoNormal"><br /></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Nasreddin Hoca elinde cep telefonu
öyle dalmış gitmiş, Sormuşlar <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ne yapıyorsun Hoca?” Hoca cevap
vermiş, <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Telefonun açılmasını bekliyorum” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Gülmüşler,<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“İlahi Hoca, öyle durup bekleyerek
telefon açılmaz ki?” Hoca pişkin pişkin cevap vermiş:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ya açılırsa…”</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Dijital çağa ayak uydurmuş Nasreddin
Hoca olur mu, bence şahane olur. Ya da önüne gelenin stand up’çı geçindiği
günümüzde Hacıvat Karagöz hepsini sollar.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAPWvZYHVAh87vTJ3h1xC4Jj9-jz1tY9TwdfveiZ_oGHm5bKVdRi7ymCHBIeg3WTU8kbdZm8pqe8G0VxrsRevMTbATNQpowai1JEOPFUedIcZnjuVh0UMzv8gOTAKeaxIlj9auzq-4LGHOJDoMDSlhkB3M9obM8SEgS1VbIG0mcR8iJIK5VXCiZmLfFMQ/s831/BLOG-hac%C4%B1vat.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="544" data-original-width="831" height="209" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAPWvZYHVAh87vTJ3h1xC4Jj9-jz1tY9TwdfveiZ_oGHm5bKVdRi7ymCHBIeg3WTU8kbdZm8pqe8G0VxrsRevMTbATNQpowai1JEOPFUedIcZnjuVh0UMzv8gOTAKeaxIlj9auzq-4LGHOJDoMDSlhkB3M9obM8SEgS1VbIG0mcR8iJIK5VXCiZmLfFMQ/s320/BLOG-hac%C4%B1vat.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hacivat: “Ooo, hadi yine iyisin Karagözüm,
emekli maaşına yüzde beş zam geldi dün akşam”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Karagöz: “Yemekli naaşına zam mı
geldi?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hacivat: “Ne diyorsun Karagözüm,
ne yemeği ne naaşı”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Karagöz: “Oh oh ne güzel ne güzel,
ölürken yemek var yani”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hacivat: “Karagözüm kendine gel,
emekli maaşına diyorum zam diyorum yüzde beş diyorum zengin oldun diyorum”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Karagöz: “Ben de oh oh diyorum
naaşlara yemek verilecekmiş diyorum”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hacivat: “Allah seni bildiği gibi
yapsın Karagöz”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Karagöz: “Allah devlete zeval vermesin
hemen gideyim Karacaahmet’e yemek yiyeyim”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hacivat: “Yediğin yemek boğazına
dizilsin”.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Karagöz: “Senin de dişlerinin
arasına diş ipi girsin”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yani demem o ki, geleneksel kültür
önemlidir, içimizdendir, genlerimize işlemiştir. Tamam Shakespeare elbette
okuyalım, izleyelim ama Pir Sultan’ı unutmayalım. Karacaoğlan’ı baş tacı
edelim. Yaşar Kemal’in bütün kitaplarını film yapalım. Şahmeran gibi nefis hikayelerimizi
Serenay’ın vücudu ön plana çıkacak diye komik filmlere çevirmeyelim.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Demem o ki, globalleşme ayağına kültür
emperyalizmi yapanlara da türküyle cevap verelim:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/TnP2xm0B8wk" width="320" youtube-src-id="TnP2xm0B8wk"></iframe></div><br /><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kalın sağlıcakla…<o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-84231639350009325372024-01-13T20:08:00.003+03:002024-01-13T20:12:54.540+03:00BiN Varmış BiR Yokmuş: “Menemen Soğanlı mı Olmalıymış, Soğansız mı?”<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Evrenin
bilinmeyen bir zamanında bilinmeyen bir ülkesi varmış. Bu ülkede masallar “Bir
varmış bir yokmuş” diye başlamaz, “Bin varmış, bir yokmuş” diye bitermiş. Çünkü
ülkenin gürül gürül akan suları, bereketli tarlalarından fışkıran pembe yanaklı
domatesleri, çekirdeklerinden ışıl ışıl yağ akan güne bakan çiçekleri, yüz
yıllık kadim zeytin ağaçları bin varken, kara büyünün etkisinde kalıp bir’e
düşmüş masalın sonunda. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Peki
kim yapmış bu büyüyü? Kıskanan dış düşmanlar mı? Hayır. Paralel evrenden gelen
üç harfliler mi? Hayır. Bu büyüyü bilmeden Ahmet Emmi ve kıskanç Hayriye Kadın
yapmış. Kim bunlar? İçimizden birileri. Neden yapmışlar? Çünkü rahat batmış kaba
etlerine! Biraz zulüm olsun, azıcık fakirleşelim, gürbüz domatesler bize ne lazım
dememişler elbette sesli sesli. Şeytan mı dürtmüş, yoksa kaba etlerinin altına
dikeni birileri mi yerleştirmiş, orasını da artık edebiyat tarihçileri yazsın. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;">
</p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yaptıkları
kara büyünün sonunda ne olmuş peki? Bütün bin’ler bir’e düşmüş. Bin dere varsa bir
dereye, bin ağaç varsa bir ağaca, bin tarla varsa bir tarlaya dönüşmüş masalın
sonunda. Herkes fakir olmuş. Bu da yetmezmiş gibi bir de dilleri susmuş! Dilsiz
kalmamışlar ama sadece menemeni konuşur hale gelmişler. Elbette böyle olsun
istememişler. Kim yaptığı büyünün kendisine zarar vermesini ister ki? Cahillik
işte, komşunun ibikli horozunu kıskanıp yaptığı büyü çorbasına ıbırcık otunu
eksik atmış demek ki Hayriye Kadın; maalesef sonuç böyle olmuş. Evet, sadece
komşunun horozunun ibiğiymiş mesele…<o:p></o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitgjWD-fCbbanHdWQVYug7XjFUjPFOEcpCGiftJ-RfJRC92n2mcnE8Kmar-z3k-Me53NWLYCfvlrHHCI45ZcOl9OjNgCbjxaqXE-CoKRYzRHT69OmgmPCQjns0WduZ2-kMO8aQ_6arOYeqfqj159zF_tR34X2ASWvgH1uBdWm-G4Ymded4H_RIQQBMpGE/s564/blog-menemen.jpg" style="font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="564" height="284" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitgjWD-fCbbanHdWQVYug7XjFUjPFOEcpCGiftJ-RfJRC92n2mcnE8Kmar-z3k-Me53NWLYCfvlrHHCI45ZcOl9OjNgCbjxaqXE-CoKRYzRHT69OmgmPCQjns0WduZ2-kMO8aQ_6arOYeqfqj159zF_tR34X2ASWvgH1uBdWm-G4Ymded4H_RIQQBMpGE/s320/blog-menemen.jpg" width="320" /></a></div><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"></p><p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Büyü
çorbasını yapan Hayriye Kadın tuzuna bakmak için bir kaşığın ucuyla içmiş.
İnsan büyülü çorbayı bile bile içer mi? İşte bu da takdir-i ilahi midir, kaderin
tecellisi midir bilemeyiz artık. Büyülü çorbayı öylece ocakta bırakmış iki
dakikalığına. O ara, Ahmet Emmi içmiş çorbadan. Sonra komşuya götürmüş Hayriye Kadın,
ibikli horozun sahibine. O da içmiş. Kalan çorbayı akıllı ya, dökmüş lavaboya.
Güya dokunmayacak kimseye. Büyülü çorba önce dereye karışmış, oradan denize
akmış, buharlaşıp göğe uçmuş çorba tanecikleri. Bulut olmuş, yağmur olup yağmış
bütün ülkeye… Çok çabuk olmuş bütün bu olanlar. Önce dereler kurumuş, sonra güne
bakan çiçekleri, derken sıra gelmiş yüz yıllık kadim zeytin ağaçlarına…. Hayriye
Kadın farkında değil yaptığı kara büyünün kimleri ve neleri etkilendiğinden…
Susmuş bütün ülke. Ağızlarını açınca sadece menemen tarifi konuşabilir hale
gelmişler. Hararetle tartışıyormuş herkes:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Menemen
soğanlı mı olmalı, soğansız mı?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sakalı
ağarmış gözlüklü profesörler, gazeteciler, sosyal medya ünlüleri, öğretmenler,
doktorlar ve elbette politikacılar tartışıyormuş hararetle:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Menemen
soğanlı mı olmalı, soğansız mı?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hayriye
Kadın bir gün otururken nedensiz yere anımsamış:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Tabi
ya, ıbırcık otunu eksik koydum ben o çorbaya…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="tab-stops: 233.55pt 319.7pt;"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kim
öle, kim kala bundan sonra…. Bin varmışş, bir yokmuş… Sadece masalı kalmış…<o:p></o:p></span></p><br /><p></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com21tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-75686032030348712922024-01-11T13:18:00.001+03:002024-01-12T08:19:13.098+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #229 / Geçen Yıllar Sizde Nasıl Değişim Yarattı?<p class="MsoNormal"><span face=""Calibri Light", sans-serif" style="font-size: 12pt;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span face=""Calibri Light", sans-serif" style="font-size: 12pt;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyFCFjvGELvMnCVeK0LoOpZU5LnXqobJ_3_G02zgFD7kWa7hT85bkEN8y6OqCLkwGXKqs6ZUIBjvG2gMKx1c5ibTXf0geTvn-cjYZ-stn94hs6IYuAUeiKPwNjys6UospdMjljeMCv224D9YeE9JiA0W62tnKFhLOwP87LGLY7YXT2yvWSe8b4y6yejg8/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyFCFjvGELvMnCVeK0LoOpZU5LnXqobJ_3_G02zgFD7kWa7hT85bkEN8y6OqCLkwGXKqs6ZUIBjvG2gMKx1c5ibTXf0geTvn-cjYZ-stn94hs6IYuAUeiKPwNjys6UospdMjljeMCv224D9YeE9JiA0W62tnKFhLOwP87LGLY7YXT2yvWSe8b4y6yejg8/s320/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="253" /></a></span></div><span face=""Calibri Light", sans-serif" style="font-size: 12pt;"><br />Sevgili </span><a href="https://sadevederin.blogspot.com/" rel="nofollow" style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;" target="_blank">Deep</a><span face=""Calibri Light", sans-serif" style="font-size: 12pt;">’in organize ettiği Ağaç
Ev Sohbetleri 229. sayısında tekrar beraberiz. Bu haftanın konusu sevgili </span><a href="https://ucunkuslar.blogspot.com/2024/01/agac-ev-sohbetleri-229.html#comment-form" rel="nofollow" style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;" target="_blank">UçunKuşlar</a><span face=""Calibri Light", sans-serif" style="font-size: 12pt;"> blogundan geldi.</span><p></p>
<p class="MsoNormal"><b><i><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="color: #0070c0; font-size: 16pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"Geçen
yıllar, duygu, düşünce ve fikirlerinizde nasıl bir değişim yarattı? Kişiliğinizde,
kimliğinizde yükselen ve alçalan değerler, kazançlarınız, kayıplarınız neler
oldu?"</span></i></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Bu soruyla karşılaşınca insan ürperiyor. Kendimi
mahkemede gibi hissettim bir an. Hakim Hulusi Kentmen gibi babacan; eski
Türkiye’den hayali bir figür, aramızda çok uzun bir diyalog geçiyor.</span><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Bu soruyla karşılaşınca insan ürperiyor. Kendimi
mahkemede gibi hissettim bir an. Hakim Hulusi Kentmen gibi babacan; eski
Türkiye’den hayali bir figür, aramızda çok uzun bir diyalog geçiyor.</span><o:p></o:p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"> </span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Hâkim Bey,
değiştim evet, ama sor niye değiştim?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Anlat evladım
ne oldu, ne değişti sende?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Efendim ben
eskiden kabuklu hayvanlar gibiydim. Artık her şeye sivri dişlerini gösteren
vahşi bir yaratığa dönüştüm. Kafka’nın böceği gibiyim desem yalan olmaz.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Nasıl yani?
Geleni geçeni ısırıyor musun? Vampir misin evladım?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Yok be Hâkim
Amca. Bu arada size Hâkim Amca dememde bir sakınca var mı? Sizi o kadar yakın
buldum ki kendime, “bey” deyince araya girecek mesafeden korkuyorum sanırım.
Babacan kişi görmeyeli neredeyse bir asır geçmiş gibi hissediyorum.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“De bakalım,
koskoca devletin asık yüzlü kurumunu da ancak senin gibi hayalciler böyle
sevimli hale getirir. Anlat bakalım nedir bu yengeçlikten köpek balığına
evrilme hikayen?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Yüzümde
sıcacık bir Yeşilçam gülümsemesi, kendi doğalında akıyor sözcükler;<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Teşekkürler Hâkim
Amcacım. Eskiden, çok değil 7-8 sene öncesine kadar birisi beni incitti mi
mesela, hiç o kişiye haddini bildiremez, kendi kabuğuma çekilir, kendi kendimi
yer bitirirdim. Sanki beni incitenler haklıymış gibi gelirdi”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Nasıl yani,
kendini müdafaa edemez miydin?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Sanki ben her
şeyin en kötüsünü hak ediyormuşum gibi hissederdim. Değersizlikle
yetiştirmişler bizi be Hâkim Amca. Şimdiki çocukların çoğu prens ve prenses
gibi. Bizde öyle miydi? Şimdiki çocuklar gak deyince pasta kesiliyor, guk
deyince parti veriliyor. Yok dişi çıktı partisi, yok okumayı söktü kutlaması,
bizde nerdeee…”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><i></i></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://www.istockphoto.com/tr/foto%C4%9Fraf/fantastic-mystical-background-with-endless-chessboard-and-clock-foggy-twilight-in-gm1420602789-466526485" rel="nofollow" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" target="_blank"><img border="0" data-original-height="504" data-original-width="815" height="248" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi058Df-mRKLYsSVPwce6eslK6Boc484fYtSKBji5Cxw9EiwYSEFQq1yyKnQmizEvIGdzRHV9hvsKN7wwjJAHM3Rwc6s9E3rryibkmBmalzPP1PMAdx8ohuTG37CKBPmpLOA708b2e78WvEfU1OaaPvXO3k_xDYAjPcxakfS2ReU9kbo8bGCfaAqNcdlX8/w400-h248/blog-alise.jpg" width="400" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><a href="https://www.istockphoto.com/tr/foto%C4%9Fraf/fantastic-mystical-background-with-endless-chessboard-and-clock-foggy-twilight-in-gm1420602789-466526485" rel="nofollow" target="_blank">değişim</a></td></tr></tbody></table><p></p><div style="text-align: center;"><i><span></span></i></div><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Sen de Küçük Emrah’a bağladın,
abartıyorsun be evladım.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Niye
abartayım Hâkim Amcacım. Kendimizi göstermek ve bir aferin almak niçin bin
takla atmamız gerekirdi. Başarmak kutlanacak bir şey değildi ki; zaten olması
gereken oydu. Yani demem o ki Hâkim Amcacım; bizi özgüvensizlikte bir dünya
markası gibi büyütmüşler. Yıllarca ama yıllarca gördüğümüz kötü muamelelere
karşı kabuğumuza çekilmişiz. Allahtan bir noktada bir şey olmuş da, hani
senaryolarda olur ya, onun gibi <b>karakterin baht dönüşüne</b> uğrayıp
dişlerimizi göstermeye başlamışız.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Tamam
anladım, artık dişlerini gösteriyorsun, bu bir başarı. Peki başka ne değişti
evladım sende?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Duyarsızlaştım”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Nasıl yani?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Yani Hâkim
Amcacım, eskiden kötü hikayelerden çok etkilenirdim. İnsanların yaşadığı
kötülüklerle empati kurup üzülürdüm. Artık o haberleri dinlemek bile
istemiyorum. Sokakta çöp toplayanlara acıyarak bakmıyorum mesela…”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Dişlerini
gösteren ve duyarsız birisin yani. Gittikçe kimliğin şekilleniyor. Evladım
hayat seni insanlıktan uzaklaştırmış sanki?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Öyle be Hâkim
Amcacım. Bir de artık insanların çoğunu sevmiyorum.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Vahşileştin
yani!”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Onun gibi bir
şey. Yani sahte dostluklar, çıkar ilişkileri, gösteriş budalaları, ne bileyim
sahte empatikler, yalancı sempatikler her yerde be Amcacım.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Peki ne
yapıyorsun?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Ne mi
yapıyorum? Ağzını açınca kendinden bahsedenlere gıcık oluyorum mesela, onlardan
uzaklaşıyorum. İşiyle, kariyeriyle övünenlere sinir oluyorum. Varsa yoksa
çocuklarından bahsedenler, çocuğunun her şeyiyle övünenlerden instamom’lardan
falan nefret etme seviyesindeyim. Param var huzurum var’cıları hepten silmek
istiyorum. Rakı masasındaki sahte solculara diş biliyorum. Kaba sabalar zaten
benim ilgim alanım dışında. “</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Geriye kim
kaldı evladım?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Roman
kişileri vaarr, tiyatroda oyun kişileri varrr, sonra hiç konuşmasam da
yazılarını sevdiğim blog arkadaşlarım vaaar.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“O zaman senin
kişiliğinde güncelleme yapıyorum evladım. Anlattıklarına bakılırsa sen, SİVRİ
DİLLİ, DUYARSIZ, İNSAN SEVMEYEN ASOSYAL BİR KİŞİLİK OLMUŞSUN”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Evet Hâkim
Amcacım, çok da bi şey bekleme benden.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Peki mutlu
musun?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Safralarını
atan gemi gibiyim be Hâkim Amcacım. Toplum normlarında “İYİ İNSAN” olarak
adlandırılan özelliklerimi birer birer törpüledikçe daha mutlu oluyorum.”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Peki böyle mi
geçecek bu hayat?”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Orasını
bilemem Hâkim Amcacım. Yakınımda bildiklerim beni değerli hissettirirse, toplum
beni değerli hissettirirse, dişlerimi çıkarmaya gerek olmaz. Toplumun dertleri
azalırsa, üçüncü sayfa haberleri azalırsa belki daha duyarlı olabilirim, hatta
belki yine insanları insan oldukları için sevme felsefesine bile
yaklaşabilirim. Hayat akarken ben de olduğum yerde kalmayacağım elbette.
İstersen seninle beş sene sonra tekrar güncelleme yaparız bu konuda”</span></i></p><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicRJ1FnnQB8XJK6rHFsSMRUVd6lBYw-z80ywOd2n4yBtGgf_OY6aGoh1kMIjGVs_r5eg2kilxHu_BNcbbhRoDmJweWbmwIZU37JmE0tzflnimiawyrB6fSw6g-zk-Ecd4TFnjtBGIFsY3VAtYkbq3Ukxs-tYxey2x5MQKBlVSMH6RBCQyi8clg-SkT5z0/s774/blog-alise-2.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="496" data-original-width="774" height="256" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicRJ1FnnQB8XJK6rHFsSMRUVd6lBYw-z80ywOd2n4yBtGgf_OY6aGoh1kMIjGVs_r5eg2kilxHu_BNcbbhRoDmJweWbmwIZU37JmE0tzflnimiawyrB6fSw6g-zk-Ecd4TFnjtBGIFsY3VAtYkbq3Ukxs-tYxey2x5MQKBlVSMH6RBCQyi8clg-SkT5z0/w400-h256/blog-alise-2.jpg" width="400" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><a href="https://pixabay.com/tr/photos/alice-harikalar-diyar%C4%B1-mantarlar-6024906/" rel="nofollow" target="_blank">alice harikalar diyarında</a></td></tr></tbody></table><p></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Diyecek laf
bırakmadın be evladım. Sana nasihat bile veremem artık. Benim de modumu
düşürdün."</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">"
Mübaşir; ver oğlum oradan yengenin ütülediği temiz mendili…”</span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
</p><p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">“Su akar
yatağını bulur be Hulusi Amcacım, ha olmaz mı? Bakarsın biz de Alice gibi
tavşan deliğinden geçiveririz Harikalar Diyarına…” </span></i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p></o:p></span></p><div><br /></div>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-85075868585469471842024-01-07T14:32:00.000+03:002024-01-07T14:32:26.506+03:00Tiyatro - Oscar - İzledim ve Çok Sevdim<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kırmızı renkli bir yumak düşünün, sanki
yaramaz bir kedi gelmiş de yumağı çekip çekip birbirine dolamış gibi. Sonra
yeşil renkli yumak, sonra mavi renkli yumak, sonra sarı renkli yumak! Hepsi
birbirine dolanmış, ortada rengarenk çözülecek düğümler… Ama renkler o kadar
sıcak ve güzel ki, insan bu düğümlerden hiç sıkılmıyor. Sonra olaylar birbirini
kovalıyor kovalıyor, en sonunda bir de bakıyorsunuz ki bütün düğümler çözülmüş;
herkes mutlu, varsa kedi de mutlu, yüzümüzde kocaman bir gülümseme…</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 16px;">İşte 2024’de izlediğim ilk tiyatro Oscar böyle bir oyundu.</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhocP39m5VHqPn-i99s8MQZzXFcyoqheID43P7GzdYOXk0tJhVPMgYWmk050PGj1Os_HrgOtlVMrHwE0RYSNXk1fBjqAngTqB6vlb3WHlBdF0L1rRV4-xShO7Ie1YVBjcH9hGR4Qm-GFNPuHyPWJNH8gHeDmuR3qbI0ecmYOYzBQcOqNTZqlLxi9WosbXQ/s594/blog-7%20ocak-2-%20oscar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="334" data-original-width="594" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhocP39m5VHqPn-i99s8MQZzXFcyoqheID43P7GzdYOXk0tJhVPMgYWmk050PGj1Os_HrgOtlVMrHwE0RYSNXk1fBjqAngTqB6vlb3WHlBdF0L1rRV4-xShO7Ie1YVBjcH9hGR4Qm-GFNPuHyPWJNH8gHeDmuR3qbI0ecmYOYzBQcOqNTZqlLxi9WosbXQ/w400-h225/blog-7%20ocak-2-%20oscar.jpg" width="400" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td></tr></tbody></table>İki saatin nasıl geçtiğini anlamadık, çok güldük,
çok alkışladık, bütün salon olarak yüzümüzde mutluluk izleri ile ayrıldık
oyundan. Bu tür oyunlara <b>Vodvil </b>deniyor, diğer adı <b>Entrika Komedisi</b>.
<b>Dolantı Komedisi</b> diye de çevirmişler ama ben en çok Vodvil demeyi seviyorum.
Çapraşık, iç içe geçmiş dolantıların komedisi diye tanımlanıyor. Odak noktası
kişiler değil olaylar, kişilerin çevirdikleri dolaplar. Dedim ya, renkli yumaklar işte… Yanlış anlamalar,
yanılmalar, bir noktada durumun arapsaçına dönmesi ve nihayetinde mutlu son. Bu tür oyunlarda yazarın kurguda usta olması lazım bence. Yeri gelmişken yazar Claude Magnier'e alkışlarımı gönderiyorum. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE-0MdTw_R6WlolxWgDdhnVl5RfVi56KtTq4vXrffpR4IDheNO8igRV7_mkhWGp2xLaHB-njqfUhrAhpNjPr4FK5ICIuvm0S19CfZUTVEj_dVj6r2XJvOEfCg-zIwBybA-qfdi2gE6LV5XCPh7aVAjaynbb9nYw-2m2f40LNJ-oBJV6hhP6ALYcz90ZZA/s700/blog-7%20ocak-1.jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="389" data-original-width="700" height="224" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiE-0MdTw_R6WlolxWgDdhnVl5RfVi56KtTq4vXrffpR4IDheNO8igRV7_mkhWGp2xLaHB-njqfUhrAhpNjPr4FK5ICIuvm0S19CfZUTVEj_dVj6r2XJvOEfCg-zIwBybA-qfdi2gE6LV5XCPh7aVAjaynbb9nYw-2m2f40LNJ-oBJV6hhP6ALYcz90ZZA/w400-h224/blog-7%20ocak-1.jpeg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;"><p class="MsoNormal"><b><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> </span></b><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif;">Dün hava da yazdan kalma gibiydi. Gazhane’ye giderken
en ince montumun içine sadece tişört giymiştim. Bugünse yağmurlu bir İstanbul
Pazar gününden yazıyorum bunları. Demem o ki; Oscar’ın renkli mutluluğu dün
adeta tüm güne yansımıştı. Boşuna dememişler “tiyatro iyileştirir” diye!
Gerçekten de nasıl güzel geliyor ruha. Sinemanın yeri başka evet ama tiyatronun
yeri bambaşka</span></p></div><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Fransız Yazar Claude Magnier oyunu
1969 yılında yazmış. İlk kez 1980-81 sezonunda Şehir Tiyatroları’nda
sergilendiğinde başrol Mösyö Bernard’ı Cilalı İbo olarak hafızalara kazınan
Feridun Karakaya oynamış. O’nun anısına bu sefer başrolü oğlu Cem Karakaya
oynuyordu. Dekor içinde Feridun Karakaya’nın büyük bir fotoğrafının yer alması
çok ince bir düşünceydi.</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Oscar oyunu aslında tam anlamıyla
çalan zil ve karışan bavulların hikayesi. Zengin bir fabrikatör var. Adı Bertrand Barnier. Paragöz ve kendini
kurnaz sanıyor, başına neler geleceğinden haberi yok. Karısı Madam Barnier
sanki başka dünyada yaşıyor gibi; gamsız kedersiz, her fırsatta dans eden biri.
Tek derdi kızını evlendirmek. Kızları
Colette’nin tek istediği şey ise evlenip aileden kurtulmak. Biraz saf da
denilebilir, her gördüğü erkeğe evlenmek için şirin şirin yakınlaşıyor. Güzel
denemez ama çok da tatlı. Bu tür oyunların olmazsa olmazı hani nasıl derler ya
içi kıpır kıpır, her şeye maydanoz hizmetçinin adı Bernadette. İkinci başrol
diyebileceğimiz Christian Martin, Mösyö Barnier’in fabrikasında muhasebeci, eli
yüzü oynayan cinsten. Oyunun adı Oscar ama Oscar’ı oyunda çok az görüyoruz. Mösyö
Barnier’in şoförüymüş, ama neler olmuş neler. Jacquelin var, O’nun durumu biraz
karışık. Üçgen vücutlu masör var bir de. Toplam 12 kişi var oyunda. <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/4pKLia8qErg" width="320" youtube-src-id="4pKLia8qErg"></iframe></div><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: lime; font-family: Consolas; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-highlight: lime;">Bundan sonrası Spoiler içerebilir. Sonradan
vay senin yüzünden oyunun sürprizi kaçtı falan demeyin diye uyarıyorum. Oyunu izleyecekseniz
lütfen devamını okumayınız efendim. Mersi…</span><span style="font-family: Consolas; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bir gün zilin çalmasıyla olaylar
başlıyor. Gelen kişi Muhasebeci Christian Martin. Mösyö Barnier’e artık Ticaret
Müdürü olmak istediğini ve 37.000 Frank olan maaşının 300.000 Frank’a çıkmasını
istediğini söylüyor. Tabii ki Mösyö Barnier kriz geçiriyor. Aslında Christian
Martin’in amacı, Mösyö Barnier’in kızı Colette ile evlenmek. Ama O’nun Colette sandığı kişi aslında Jacqueline.
Kendini Mösyö Barnier’in kızı diye tanıtmış. Bundan Christian Martin’in haberi
yok. Evin kızı Colette ise aslında Oscar’a aşık. Oscar’ı Mösyö Barnier kovmuş, O
da askere gitmiş. Hizmetçi Bernadette Colette’ye akıl veriyor, “hamileyim
dersen baban senin Oscar’la evlenmene izin verir!” Bunun üzerine her şey karışıyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Christian Martin, muhasebeci
olduğu için fabrikada kaçırılan vergileri falan biliyor. Bir de patronunu 40
milyon Frank dolandırmış. Bu Frankları bir bavulda mücevher olarak saklıyor. Bavulu verme karşılığında Mösyö Barnier’den
kızı ile evlenme sözü alıyor. Mösyö Barnier ise bavulu alacak, kendi kızı olmayan Jacqueline'yi verecek hesapta. Bu arada sürekli zil çalıyor, birileri geliyor
birileri gidiyor, olaylar gelişiyor. Hizmetçinin iç çamaşır dolu bavulu,
içinde mücevher olan bavul ve ayrıca 40 milyon Frank olan başka bavul sürekli
birilerinin eline geçiyor. Colette Oscar’a tam kavuşacakken yine bir şeyler
oluyor. Tam her şey çözüldü derken yine bir şeyler oluyor ve finalde başka bir
sürpriz ortaya çıkıyor, O’nu da söylemeyeyim artık. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sahne aşırı dinamik, oyuncular müthiş.
Önden izlemeyeceksem almam bilet tiyatrodan, haklıyım. Çünkü Christian Martin
rolündeki Çağrı Büyüksayar’ın dudaklarını titreterek üzülmesi, Cem Karakaya’nın müthiş, altını çizerek bir
daha söylüyorum <u>müthiş mimikleri</u> tam bir seyir keyfi yaratıyor. Colette’nin
babasını ikna etmek için yalandan ağlamaları, Bayan Barnier’in şarkıları, hepsi
müthiş ve çok keyifli. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yönetmen Ersin Umulu’nun da söylediği
gibi gülmeye, umuda ve sevgiye ihtiyacımız var. Ne diyor:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #c00000; font-family: "Curlz MT"; font-size: 18.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">GÜLMEK UMUTTUR… GÜLEL</span><span style="color: #c00000; font-size: 18.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;">İ</span><span style="color: #c00000; font-family: "Curlz MT"; font-size: 18.0pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">M DÜNYA GÜLSÜN…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ve her zamanki sloganı
hatırlatıyor ve iyi pazarlar diliyor ve gülümseyerek gidiyorum:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">#tiyatroiyidir<o:p></o:p></span></b></p>
<p class="MsoNormal"><b><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> #tiyatroiyileştirir<o:p></o:p></span></b></p><p class="MsoNormal"><b><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span></b></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-55481739040246830042024-01-04T11:44:00.007+03:002024-01-04T11:52:54.373+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #228 / Çalışanlar Çalışmayanların Giderlerini Karşılasın mı? <p class="MsoNormal"><br /></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPfnQiAW-jgX11PmNnbAseYHuOi4AVIK0sR6-I6eQgnvpQ-dpHzEMyXCGRDu-E0ZouEAePhAHcG3uSa7Hf6r9m6D_0-AflFSYpQVWzsq47_IG3qyQWY7ODnambHgYeqgT7nji55BJKiqubCTK0adkUogcW1Le0CyWM8JyTlnlm9ZHw3sCiv0gEsRVrmVY/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPfnQiAW-jgX11PmNnbAseYHuOi4AVIK0sR6-I6eQgnvpQ-dpHzEMyXCGRDu-E0ZouEAePhAHcG3uSa7Hf6r9m6D_0-AflFSYpQVWzsq47_IG3qyQWY7ODnambHgYeqgT7nji55BJKiqubCTK0adkUogcW1Le0CyWM8JyTlnlm9ZHw3sCiv0gEsRVrmVY/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div>Ağaç Ev Sohbetleri 228. sayısında
tekrar beraberiz. Yine sevgili <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2024/01/agac-ev-sohbetleri-228.html" rel="nofollow" target="_blank">Deep</a> ’den geliyor haftanın konusu: <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><b><i><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"Bir
ülkede çalışan kesim çalışmayan kesimin giderlerini vergileri ile karşılamalı
mı?"</span><br style="mso-special-character: line-break;" />
<!--[if !supportLineBreakNewLine]--><br style="mso-special-character: line-break;" />
<!--[endif]--></i></b><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bu soruya cevap vermek için
kavramların içini iyi doldurmak lazım. Şimdi çalışan kesim var, çalışan kesim
var. Örneğin emekli ama milletvekilliğine devam eden pek ayrıcalıklı zat-ı
muhteremler çalışan kesim mi, yoksa yan gelip yatan kesim mi ona bir karar
vermek lazım. 2024 Ocak ayı itibariyle
230 bin lira maaş alacak bu şahıslar. Asgari ücret ne kadar? 17002 TL. İşçi emeklisiysen,
yanlış anlaşılmasın sadece çaycı ya da süpürgeci gibi vasıfsız yani herhangi bir
insanın yaptığı işi yaparak emekli olanları kastetmiyorum; mesela kötü niyetli
patronunun tam maaştan değil de asgari ücretten sigortasını yatırdığı bir yüksek
mühendis de, muhasebe müdürü de işçi emeklisi olabilir. Kaç lira maaş alıyor bu
arkadaşlar? Yeni zamlarla 11.000 bilemedin 15000 TL. Bu sadece bir örnek. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çalışıp çalışmadığına karar veremediğimiz
pek çok insan var ülkemizde. Sadece vekiller kafa karıştırmıyor. Mesela ensesi
kalın dayıları sayesinde bir yerin yönetim kuruluna seçilip “huzur hakkı”
alanlar çalışan kesim mi oluyor? Bakar mısınız maaşın neden verildiğine? Huzur
hakkı için! Yani adam öyle riskli
kararlara imza atıyor ki, yatınca uyuyamaz hale geliyor. Evinde huzur muzur
kalmıyor. Yersen… Acaba yönetim kurulu
toplantılarına katılıyor mudur? Huzuru bilir. Bu adamlara ne yapmak
lazım? Ek maaş vermek lazım. Adı da “huzur
hakkı” Şimdi soruya dönelim. Bu “huzur hakkı” için bir yerin yönetim kurulunda olanlar
çalışan kesim mi oluyor çalışmayan kesim mi? Mesela devletin bilmem ne
kuruluşunda huzur hakkı alan kişilerin maaşını da vergiler yoluyla vatandaşın
ödemesi hak mıdır? Cevap veriyorum, haktır demek yetmez efendim. Bu durum
hepimize müstehaktır! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Şimdi Sevgili Deep’in sorduğu
soruya tekrar gelelim. Bir ülkede çalışan kesim çalışmayan kesimin giderlerini
vergileri ile karşılamalı mı?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tabii ki karşılamalı… Yani şimdi
sen koskocaman milletin vekili olacaksın, haftada bir grup toplantısına gidip genel
başkanını alkışlayacaksın. Ondan sonracıma eğer ağzın laf yapıyorsa basına bir
iki hamaset yapacaksın, ondan sonracıma kanun tekliflerine emme basma tulumba
gibi başkanınız evet derse evet, hayır derse hayır diyeceksin… Bütün bu aşşşırı
sorumluluk gerektiren ve son derece aşşşırı zor işleri yaparken elbette senin
maaşını çalışanların vergilerinden kesip ödemeleri gerekir. Böyle soru abesle
iştigal efendim. Tabii ki, bittabi çalışmayanların giderlerini çalışanlar karşılamalıdır.
<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Biz öğrenciyken çok meşhur bir
kitap vardı. Karl Marx’ın damadı yazmış kitabı. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCu-KRVLDJUtQhdcZ628uLNCh9RH4XrQo3CqTAtWL0diqW7UFFWblJ8eCaam5AK0kz0HSOz5I62d3h0G5hFXKi8hNcXrnhq0EBsnhqPkfTcA5dsAi6Uh57KkxiiEf66zI8ISlZWOczDrFZ5jsd7CQ4qc5xbxw_kY4VPgmVxo1tBk_qa37vby2dCIepfE8/s770/blog-tembellik-kitap-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="770" data-original-width="492" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCu-KRVLDJUtQhdcZ628uLNCh9RH4XrQo3CqTAtWL0diqW7UFFWblJ8eCaam5AK0kz0HSOz5I62d3h0G5hFXKi8hNcXrnhq0EBsnhqPkfTcA5dsAi6Uh57KkxiiEf66zI8ISlZWOczDrFZ5jsd7CQ4qc5xbxw_kY4VPgmVxo1tBk_qa37vby2dCIepfE8/w127-h200/blog-tembellik-kitap-1.jpg" width="127" /></a></div><br />Adı “Tembellik Hakkı” <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Diyor ki Paul Lafargue kitabında, <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">çalışmak</span></i></b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;"> </span></i>diyor<b>, <i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">insanın doğasına aykırı</span></i></b><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;"> </span>diyor. <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">İnsanların tembellik hakkı olması
lazım</span></i></b><i> </i>diyor. <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">Çalışmak</span></i></b> diyor <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">bir zorunluluk değil, bir seçim olmalı</span></i></b><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;"> </span>diyor. <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">Çalışmak insanları mutsuz eder,
hasta eder</span></i></b><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;"> </span>diyor. Hatta daha da ileri gidiyor, <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">çalışmak insanları köleleştirir</span></i></b>
diyor. Bir de hayali var. <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">Makineleşme artınca insanlar daha
az çalışacak</span></i></b> diyor. <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">O zaman</span></i></b><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">
</span>diyor, <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">insanların
boş vakitleri olacak</span></i></b> diyor; <b><i><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;">sanatla kültürle ilgilenmeye, doğada vakit geçirmeye
daha çok zaman bulacaklar</span></i></b><span style="color: #4472c4; mso-themecolor: accent1;"> </span>diyor. Bütün bunları ne zaman söylüyor? 1883’de söylüyor. 141
yıl önce yani. 2014 yılında bizim Mandıra Filozofu da benzer şeyleri söylüyordu kopya da olsa ve ünlü olmuştu hatırlarsanız. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Şimdi efendim benim fikrimi
soracak olursanız; tembellik herkesin en doğal hakkıdır. Paul'e sonuna kadar katılıyorum. Soruya dönelim tekrar:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Çalışan kesim, çalışmayan kesimin
giderlerini vergileri ile ödemeli mi?”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu soruya cevap değil de daha çok soru sorasım
geliyor, kendimi tutamıyorum, birisi beni durdursun… <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mesela ülkesindeki
savaşta vatanını savunmayıp komşu ülkeye kaçan genç erkeklerin giderleri, o
komşu ülkede vatanına hizmet için çalışan öğretmenlerin, doktorların, işçilerin
ödediği vergiler ile karşılanmalı mı?<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mesela siyasi
partilerin özel uçak giderleri, efendime söyleyeyim seçim zamanı bastırdıkları
naylon bayrakların giderleri, siyasi partilere bütçe vermek ayağına çalışan kesimin
vergileriyle karşılanmalı mı? <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mesela sadece
bir deftere mühür basan adam memur sayıldığı için ve görev tanımı hiç
sorgulanmadığı için alacağı maaş, özel sektördeki kölelerin maaşından kesilen vergilerle
karşılanmalı mı?<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mesela
vekillerin ve sülalelerinin implant masrafları, diş çekimi için bile hastaneden
randevu alamayan işçilerin vergilerinden yapılan kesintilerle karşılanmalı mı? <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mesela milyonlarca
insana hiç hitap etmeyen TRT dizilerinde güya oyunculuk yapan adam ve
kadınlara ödenen astronomik ücretler, yine köle gibi çalışan insanların elektrik faturalarına
ilave edilen vergilerden karşılanmalı mı? <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mesela hiç
geçmediğimiz köprüleri yapan adamlara, onlar huzurlu uyuyabilsinler diye ödenen
dolar bazındaki manyak rakamlar, çalışanların maaşlarından kesilen vergilerle karşılanmalı mı?<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0EqX8JN5XYEoPDJKy4hdHas0FAt9CBaOIUm68EwgA6wsKwwbktN-WMfMzyTfyfxnNoq3qI4jj5FdAfwS4anLgcLE8qRWo6s99rSmrpUFv8Jy_FLX0O7S1DfBVUu7z5dHVW_Cekr5Kps2e1nqu2v__erMpIOB2iBjojakiSeiG15uHd9nJdXsZv4xHW4I/s388/blog-tembellik-zengin.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="381" data-original-width="388" height="196" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0EqX8JN5XYEoPDJKy4hdHas0FAt9CBaOIUm68EwgA6wsKwwbktN-WMfMzyTfyfxnNoq3qI4jj5FdAfwS4anLgcLE8qRWo6s99rSmrpUFv8Jy_FLX0O7S1DfBVUu7z5dHVW_Cekr5Kps2e1nqu2v__erMpIOB2iBjojakiSeiG15uHd9nJdXsZv4xHW4I/w200-h196/blog-tembellik-zengin.jpg" width="200" /></a></div><br />Sorular uzar gider. Fazla da kafanızı
şişirmeyeyim.<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Elbette karşılanmalı! Tabii
ki karşılanmalı! Böyle soru olur mu?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çünkü insanlar ikiye ayrılır;
çalışanlar ve kazananlar. Sen çalışmazsan onlar taş mı yiyecekler?</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çünkü insanlar ikiye ayrılır; köleler
ve efendiler. Birileri köle olmazsa efendiliğin tadı mı kalır?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çünkü insanlar ikiye ayrılır; ezikler
ve kurnazlar. Sen ezilip büzüleceksin ki birileri bu durumdan keyif alsın.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Öyle liberal eşitlik meşitlik
söylemleri masal yahu, siz daha orda mısınız?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Netekim, Marx’ın damadı haklıydı sevgili
dostlar. Ve 141 yıl önce yazdığı sosyalist manifesto en çok da kapitalist ve
emperyalistler tarafından anlaşıldı. “Tembellik Hakkı” olduğunu kabul ettiler, uyguladılar ama dile getirmediler. Ya herkes bu hakkının peşine düşseydi? Kaos çıkardı ayol, denge menge kalmazdı' <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Siz kabul etseniz de
etmeseniz de insanlar ikiye ayrılır; tembellik hakkı olanlar ve tembellik hakkı
olmayanlar…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Şimdi efendim soruya tekrar
gelelim diyeceğim ama buna hiç gerek yok. Adaletli bir çalışma düzeni kurulmadıktan sonra, adaletli
bir sosyal devlet olmadıktan sonra, birileri tembellik hakkını sonuna kadar
kullanmaya devam edecek, birileri de seve seve olmasa da söve söve o
birilerinin giderlerini karşılayacak. </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="color: #ff00fe;">"...İki kere iki dört, elde var Ayten!"</span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bari tembellik hakkını kullananlar
Paul Lafargue’nin dediği gibi sanata ve kültürel faaliyetlere vakit ayırsa da
ortam yeşillense diyeceğim de o da zor be dostum; çıksa çıksa ortaya ancak ucube Nasreddin
Hoca heykeli çıkar!</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgolBcta5-FsCo2I1ik8NrWkdO0x0lBN6hp5UzvjT4Zce0qGf95VJddOO3wc-HF-go85mGv-gVF8WcIvaqlmFi9QdloovnCKyLkzN-L_MP8Z7B1mctquoHif0mBIqse94aOsp01oPzyW5ZZWqL7uCvPxpHHPEwijNAyirkaqVjlhbIRuW12L10mMiHxCnM/s794/blog-tembellik-hoca-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="794" data-original-width="628" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgolBcta5-FsCo2I1ik8NrWkdO0x0lBN6hp5UzvjT4Zce0qGf95VJddOO3wc-HF-go85mGv-gVF8WcIvaqlmFi9QdloovnCKyLkzN-L_MP8Z7B1mctquoHif0mBIqse94aOsp01oPzyW5ZZWqL7uCvPxpHHPEwijNAyirkaqVjlhbIRuW12L10mMiHxCnM/w158-h200/blog-tembellik-hoca-1.jpg" width="158" /></a></div><br /> <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tamam ya, abartmış olabilirim biraz; bakmayın siz bana; yine gevezeliğim üzerimde.</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> Bozmayın morallerinizi!</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ne demiş ünlü hava durumu sunucusu?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; line-height: 115%;"><span style="color: #2b00fe; font-size: medium;">Havalar nasıl olursa olsun, sizin
havanız güzel olsun;</span></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kalın sağlıcakla… <o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-26510542689507753242023-12-31T11:01:00.003+03:002023-12-31T11:01:43.554+03:002023’ün Muhasebesini Yapmıyormuş Gibi Yaz Pampa!<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Sabah yataktan kalkarken kafamda
kurgulamıştım yazıyı. 2023’e şöyle işsiz başladım, şöyle deprem oldu, şöyle
huzursuz zamanlar yaşadım, ondan sonra seçimlerde muhalefet nasıl çöktü, yaz
geçti bitti gibi olumsuz şeylerden başlayacak, sonra şöyle devam edecektim:</span></p>
<p class="MsoNormal"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-hbGxx2rqpzvZVoPZWisG2wlVgoWHzK64PF47Euw9nzuHV6pFAlFiMeNX3AdGeQ_jVGYuKAIvrUaYqTjmM4Ut6cYI5PSaC2T84xtdUz8Hgtp3bJfCAmUGy3EoKwRx-RM4sNbcuPAOMRSFExOcVLnry6GBcjY7AI-oaAnwN4mcnO06rSW7cjyLb5kGx1c/s854/yeni%20y%C4%B1l-%20limon-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; font-style: italic; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="854" height="117" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-hbGxx2rqpzvZVoPZWisG2wlVgoWHzK64PF47Euw9nzuHV6pFAlFiMeNX3AdGeQ_jVGYuKAIvrUaYqTjmM4Ut6cYI5PSaC2T84xtdUz8Hgtp3bJfCAmUGy3EoKwRx-RM4sNbcuPAOMRSFExOcVLnry6GBcjY7AI-oaAnwN4mcnO06rSW7cjyLb5kGx1c/w200-h117/yeni%20y%C4%B1l-%20limon-1.jpg" width="200" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCMolyp3yk3pZAH0VnsjYFQigdwwjvUWzJklvckKd5n9kUuMmQZ-YrdXWFbQzZfQ-OT0X7JDePDuXCF2W32Otve4OfShUTOlyX-C0iviy-_tfV0Z9PClIedxVMbOnudIZ6ccLCwm1fV90mrfzJxp_h5lHeT1XxjK7cpicoWgc9UkcpEI17hceCutoDbxQ/s781/yeni%20y%C4%B1l-%20limon-2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; font-style: italic; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="781" height="128" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCMolyp3yk3pZAH0VnsjYFQigdwwjvUWzJklvckKd5n9kUuMmQZ-YrdXWFbQzZfQ-OT0X7JDePDuXCF2W32Otve4OfShUTOlyX-C0iviy-_tfV0Z9PClIedxVMbOnudIZ6ccLCwm1fV90mrfzJxp_h5lHeT1XxjK7cpicoWgc9UkcpEI17hceCutoDbxQ/w200-h128/yeni%20y%C4%B1l-%20limon-2.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“<i>Eylül’de gittim tatile
ekonomik olsun diye ama ne güzel bir oteldi, sonra Fethiye’de unutulmaz anılar,
sonra Didim. Nasıl mideyi bozduğum, yanımdaki tek ayakkabımın nasıl ayağımı
sıktığı. Bütün o çektiğim acıların aslında ayakkabının değil manikürcü Sibel’in
yüzünden olduğunu anlayışım. Sonra tatil biter bitmez evde musluğun patlaması,
tamirden sonra tekrar patlaması ama sonra kurultay ile on altı yıldır çoktan
gitmesi gereken ama koltuğa yapışmış KK’dan kurtulma operasyonu ve azıcık da
olsa beliren umut. Sonra “Enerciii” diyen sosyal medya ünlülerinin tırnak
yaparak, krem satarak nasıl bir zenginlikte yaşadıklarının ortaya çıkması ile
gündemin bir anda değişmesi. Onlar tırnak yaparak zengin olurken manikürcü Sibel’in
gece on ikilere kadar çalışıp ayakta kalmaya uğraşması ve pedikür yaparken
ayağımı incitmesi. Sonra “Tatile gideceksen pedikürünü son güne bırakmayacaksın,
acıyacaksa da evde acısın birkaç gün” kararını alışım ve bu konuda derin
aydınlanma yaşayışım… Sonra eski iç işleri</i></span><i style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> bakanının birden sahnelerden geri
çekilmesi, hatta yok olması. Ondan sonra martı çığlıkları. Martıları dinozorlara
benzettiğini söyleyen bir ünlünün demecini okuyuşum, martı seslerini nasıl
sevmeyişini anlatması; benim buna hayret edişim! Karga ve martı çığlıklarını
dünyanın en güzel şarkısını dinliyor gibi dinlemekten bıkmayışım ve bir ritüel
gibi onları pencere pervazında besleyişim… Balkonuma doğum günümde aldığım minnak
limon ağacımın aralık ayında çiçeğe durması ve hatta o çiçeklerin dökülmesi ile
limona benzeyen yeşil uzaylı gibi şeyleri görüp heyecanlanışım. Yıla damgayı
vuran olayın ise yılbaşına iki gün kala futbolcularımıza Atatürk tişörtünü
giydirmeyen Arabistan’a ülke olarak kafa tutuşumuz. Heyyt be diye sevinişimiz.</i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">”</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sonra oturdum klavye başına sabahın
8’inde ve bütün bunları yazmaktan vazgeçtim. Ne gerek var dedim kendi kendime,
niye derin derin bunları yazayım ki! E yazmamış mı oluyorum şimdi? Evet, aslında
yazmamış gibi oluyorum. Bu aynı şeye benziyor; hani sosyal medyada bir habere
yasak geldiğinde “Biliyor musunuz, Banker Bilo’nun paraları cukkalayıp kaçtığı
haberine sosyal medyada yasak gelmiş” diyerek yasağı delmeden, yani haberin
kendisini paylaşmadan olayı zekice yayma modası var ya. Hah işte aynı böyle
oldu benim yazdıklarım da! Geçen senenin muhasebesini yapmamış gibi yaz pampa
hesabı!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Eski yılbaşlarını özlüyor muyum? Hayır
özlemiyorum. Çünkü ben genel olarak eskiyi özlemeyen biriyim. Onlar ânlardı, anı
olup geçtiler. Mesela alın size spontane aklıma geliveren bir yılbaşı anısı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">O yılbaşı
akşamını yurtta geçireceğiz. O zamanlar Bornova Öğrenci Yurdu’nda kalıyoruz, şimdilerde
sanırım orası sadece kız yurdu yapılmış. “Aynı bahçe kapısından girilen
kız-erkek karışık yurt olmaz kafası” diye bir şeyin bilinmediği zamanlardayız. İlk
beş blok kız yurdu, altıncı bloktan itibaren erkek yurdu. Her bloğun altında da
kantin var. Bizim kantini Bayram Abi işletiyor. Aramız iyi. Yalvarmalarımıza
dayanamıyor, kendini de riske atıp yılbaşı gecesi için votkaları alıyor bizim
için. Kupa bardağımızı uzatıyoruz Bayram Abi’ye, çaktırmıyoruz tabii ki öbür
kızlara. Dolduruyor fanta votkayı tezgâhın altında, uzatıyor “al gazozunu” diye!
İğrenç bir tadı var aslında, ama yine de mutluyuz. Nöbetçi yurt amiri de her
zamanki gibi yılbaşı gecesi yurda içki girmesin derdinde. Adını anımsamıyorum ama
biz ona adı ve abla olarak hitap ederdik. Hadi temsili olarak adı Hülya Abla
olsun. Geliyor kantine, biz yemekteyiz, önümüzde Bayram Abi’nin fantalı votkaları.
<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Bu yılbaşı
sıkı denetimdeyiz, kim yurda içki sokarsa cezalandırılacak ona göre” diyor.
Bence O da biliyor bizim ne yaptığımızı da işte n’apsın görev icabı!<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Fantalı votkalı
kupalarımızı kaldırıp Hülya Abla’ya şerefe yapıyoruz,<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Biz sadece gazoz
içiyoruz, içki asla yok” diyoruz ve Hülya Abla bize inanıyor, bardaklarımıza
bakmıyor ve gidiyor. Kahkahadan yerlere yatıyoruz. Bizim masa çok keyifli,
gülüyor eğleniyoruz, duvardaki televizyonda yılbaşı eğlencesi, dansöz falan </span></i><i>Bazı
kızlar ise çiğdem çitleyip örgü örüyor.</i><span style="color: #c00000; font-family: "Calisto MT", serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt; line-height: 107%;">O
zamanın “yılbaşı günah, kutlanmaz olayı” çekirdek çitleyip çay içmekle sınırlı.
Öyle protesto falan yok. Öyle işte… Bu
da bir yılbaşı anısı.</span></p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bayram Abi de komik adamdı. Yemek menüsünü tebeşirle
yazardı kantinin girişine. Menüde mutlaka şöyle şeyler olurdu:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Bayram Göbeği Tatlısı”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Bayram Kebabı”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çok gülerdik bu menülere. Eh be Bayram Abi, ne güzel adammışsın. Gençlerin
dilinden anlayan, esprili, ufak tefek kara bir abimizdin. Asla bir kötülüğünü,
yan bakışını görmedik, duymadık. Temizmiş o zamanlar. Devlet yurdu bize yemek
için fiş verirdi, bedavaydı ya da çok aşırı ucuzdu. Şimdiki öğrenciler gibi
çalışma zorunluluğu olmadan az parayla geçinebiliyorduk. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yani işte demem o ki eski
yılbaşlarını hiç aramıyorum. Gece on ikide dansöz çıkardı televizyona ama
ertesi gün dansöz kapalı mıydı sansürlü müydü diye tartışmalar olurdu. Bak
şimdi ne güzel öyle dertlerimiz kalmadı. Dansöz hepten yasak, yani yasak değil
de işte görünmeyen mahalle baskısı diyelim. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">2024 de, aynı eskileri gibi geçip
gidecek, ardında yarım sayfalık anılar bırakacak belki. Her zaman olduğu gibi
bu gece biz yine de hayatımıza reset çekip, önümüze temiz bir sayfa açacağız. Gözümüzün
önüne kazağında “eski yıl” yazan sakallı dede ve “yeni yıl” yazan küçük bebek
çizimleri gelecek. Ben ne masallardan vaz geçeceğim ne de mucizelere inanmaktan!
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Çünkü görüyoruz işte; her şeye rağmen hayat mucizelerle
dolu! Valla öyle! Demeyin bana hayalperest falan diye. Seneye bugün
tekrar burada buluşup 2024’ü tartışalım isterseniz sizinle. Göreceksiniz 2024’de
nasıl güzel mucizeler yaşamışız! Benden bu kadar, paçanga böreği yapmam lazım
akşama…<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><i style="font-family: "Times New Roman"; font-size: medium; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn6xsAJG6CrO2t1d2n2GGzD2c0i8Rsp9s7GwrAusQuCsZlCwgDDt09VHGdO2MlGWgonDJ82_PJAuOtFSHhpadLM74KygfJD2dBnmUthtQwZ9uyGunDXg-b4bMKkShOmqX0bNDG5pp5NELGwlKXdoYNDjwA2NPRTCCKuq5LAW0Q5K7KgCbSZ9nA03-TUUc/s912/yeni%20y%C4%B1l-%20sihir-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="421" data-original-width="912" height="148" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn6xsAJG6CrO2t1d2n2GGzD2c0i8Rsp9s7GwrAusQuCsZlCwgDDt09VHGdO2MlGWgonDJ82_PJAuOtFSHhpadLM74KygfJD2dBnmUthtQwZ9uyGunDXg-b4bMKkShOmqX0bNDG5pp5NELGwlKXdoYNDjwA2NPRTCCKuq5LAW0Q5K7KgCbSZ9nA03-TUUc/s320/yeni%20y%C4%B1l-%20sihir-2.jpg" width="320" /></a></i></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;"><span style="color: #ff00fe;">MUTLU YILLARRR</span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;"><span style="color: red;">Yeni yılınız kutlu olsunnn</span></span><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: Calibri;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yapalım espriyi âdet yerini
bulsun;<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #04ff00; font-size: large;"><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; line-height: 107%;">Seneye görü</span><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; line-height: 107%;">ş</span></span><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; line-height: 107%;"><span style="color: #04ff00; font-size: large;">mek üzereeee</span><span style="font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com26tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-1135324834229418332023-12-25T12:45:00.000+03:002023-12-25T12:45:39.762+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #225<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjewfovmm-pEsgtL3SwguVU8eWJUWc2PxX0BAoK3Dyg-a6jIFG3MwJb9qk2vyY0SCWL-0pKDYcLlBwVmOiniDm8t0HtsQNvILcyobcRmgv-c7bsFV8tOt6y1_JV34jJ2cpdvS9w6Se8zqqGdtzu6scSNdZ2e6iMp7xGpm-EuEmu4T4WYj8MjrnQeE9famw/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjewfovmm-pEsgtL3SwguVU8eWJUWc2PxX0BAoK3Dyg-a6jIFG3MwJb9qk2vyY0SCWL-0pKDYcLlBwVmOiniDm8t0HtsQNvILcyobcRmgv-c7bsFV8tOt6y1_JV34jJ2cpdvS9w6Se8zqqGdtzu6scSNdZ2e6iMp7xGpm-EuEmu4T4WYj8MjrnQeE9famw/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div><br />Ağaç Ev’in 225. Haftasında yine
enteresan bir konu vardı. Her ne kadar üzerinden iki hafta geçmiş olsa da fikir
beyan edeyim dedim efenim, gündem sevgili <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2023/12/agac-ev-sohbetleri-225.html" rel="nofollow" target="_blank">Sade ve Derin /DeepTone</a> ‘dan geldi.
Konumuz şöyle:<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="color: #0070c0; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">” İnsan ömrü uzadıkça, beden parçalarını değiştirebilmek için
insan klonlamak gerçek olmaya başladı. Bu ürkütücü bir gelişme mi?”<o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yıl olmuş 2248. Klonlar etrafta
cirit atıyor. Kim klon kim orijinal belli değil. Hükümet orijinal insanları
klonlardan ayırmak için zaman damgası diye bir şey çıkardı. Yani orijinallerde
bir şey yazmıyor ama klonların vücutlarının gizli bir yerinde üretim tarihi
var. İyi de ara ki bulasın! Kiminin serçe parmağının ikinci boğumunun altında,
kiminin kafa derisinin enseye birleştiği yerde, kiminin de topuğunun altında bu
tarih. Niye böyle? Bizim akıllı hükümetten akıllı biri şöyle düşünmüş:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Biz bu klonların hep aynı yerine
üretim tarihini yazarsak çakmalarını yapmak kolay olur. En iyisi biz klonlara
seri numarası verelim, her seri numarasının da üretim tarihi kendine özel bir
yerde olsun.”</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> Ya harbi kafayı yemişler! Klonun çakması olsa ne olacak olmasa ne
olacak! Klon zaten insanın çakması değil mi? Hem bu saatten sonra orijinal
insan olsa ne olacak olmasa ne olacak? Herkes birbirinin klonu olmuş. 21. Yüzyılda
dudaklarını şişiren, Fransız askısıyla kaşlarını 45 derece kaldırtan, çenelerini
törpületip hepsi Seda Sayan çakması olan kadınlar ışınlanıp 2248’e gelseler,
akıllanıp orijinal kalmak için servet öderlerdi herhalde… <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Nasıl ki 21. Yüzyılda plazalara, Avm’lere dedektörlerden geçip giriliyordu; bizim klon çağında da klon
dedektörleri var. Elbette
hepimiz çipliyiz. Devletin polisi elindeki aygıtı başından ayağına kadar tutuyor
insan görünümlü ama ne idüğü belirsiz yaratıkların; sonra elbette o klasik ses duyuluyor,
ne sandınız ya! Yıl 2248 de olsa o ses duyulacak kardeşim!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJ1kXekQJkOuoDJvRczgB_uL6NloLqIb1aDFP0chdlPbDlBli7eXTpXpnA8lPr43sF8XXC3F6UPPkF-L7mWrgoauLOBfW948ol3gXljAPz6O9E1AYjMaZFUe_LTeu5Ctt4VNGzl0iYVWCroOnjWwTFDoTKer7uJGLGV4V_AyXaN6XffeY1iRrdrZlreOY/s393/blog-klon-2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="384" data-original-width="393" height="196" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJ1kXekQJkOuoDJvRczgB_uL6NloLqIb1aDFP0chdlPbDlBli7eXTpXpnA8lPr43sF8XXC3F6UPPkF-L7mWrgoauLOBfW948ol3gXljAPz6O9E1AYjMaZFUe_LTeu5Ctt4VNGzl0iYVWCroOnjWwTFDoTKer7uJGLGV4V_AyXaN6XffeY1iRrdrZlreOY/w200-h196/blog-klon-2.jpg" width="200" /></a></div>“Dzzzııııt,dzzzzıııtt” <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bakıyor sonra ekrana, kimliği
okuyor:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ali’den olma Ayşe’den doğma
insan.”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Geç bakalım, sıradaki gelsin”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Dzzzııııt, dzzzzıııtt”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Seri No: 2248-00126- tarih
damgası kuyruk sokumunun en son kemiğinde”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Sen, aç bakayım kazağını, sıyır
pantolonunu”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Klon utanıyor:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ne utanıyorsun, klonsun işte, aç
şu kazağını da işimi zorlaştırma!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Klon utana sıkıla kazağını açıp
pantolonunu da az indirerek damgayı gösteriyor:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Geç, sıradaki gelsin…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbmwChg-R9xkDvwXTLfIXkfdq8aRBAWiRyLBb1RzY2Noj6jBg4Pma0XHaK3t008m7XZdUzJab3_XQckRzNgcPUnv0rVetWe-wTK_8FlvpJAi_CFVZmEwpTZKBfs54tWsJi_0xqN1YUwbdf4Z02eyeri1ITqje-di3PahpKKopkg5hB_LIQKEA1eeoWRhE/s713/blog-klon-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; font-style: italic; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="713" data-original-width="502" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbmwChg-R9xkDvwXTLfIXkfdq8aRBAWiRyLBb1RzY2Noj6jBg4Pma0XHaK3t008m7XZdUzJab3_XQckRzNgcPUnv0rVetWe-wTK_8FlvpJAi_CFVZmEwpTZKBfs54tWsJi_0xqN1YUwbdf4Z02eyeri1ITqje-di3PahpKKopkg5hB_LIQKEA1eeoWRhE/w141-h200/blog-klon-1.jpg" width="141" /></a><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Klonlara ruh yüklediler bir de
utanma dertleri çıktı! Hay ben böyle işe!” diye kafa sallıyor güvenlikçi abi.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bu kontrollerden sonra yakalanan “çakma
klonları” cezaevlerine tıkıyorlar. Neden? Çünkü bu çakmalar bir yerden sonra
saçmalamaya başlıyor da ondan. Kimi çırılçıplak soyunuyor ortalıkta, kimi
cinnet geçirip sağa sola saldırıyor. Niye? Çünkü çakma klonların beyinlerinde
bir nöron eksik oluyormuş. Valla bu da doğru mu yalan mı bilemem. Zira klon
markaları uyduruyor bu safsataları. En büyük kloncu Elon Klonx öyle diyor, yersen…
Bence markalarını satmak için arada bazı klonlara “çakma” süsü verip kendileri
delirtiyor. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Dert bir tek bu olsa keşke! Bu
klonlardan sonra işler iyice karıştı. Mesela adliyelerde boşanma davaları kilitlendi
kaldı. Misal; kadın kocasını yatakta başka kadınla basmış. Adam iddia ediyor,
ben değilim klondur o klon! Hadi çık bakalım işin içinden çıkabilirsen!</span></p><i>“E
bunun kolayı var. Madem zaman damgası diye bir şey var, çağırsınlar devletin
dedektörlü güvenlikçilerini; karısını aldatan adam klon mu değil mi çıkar
ortaya…”<o:p></o:p></i><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">He canım, biz bilmiyorduk bu
yöntemi! 21. Yüzyıl kafasıyla oradan ahkâm kesiyorsun! 2248 yılında olabiliriz
ama elbette devletimizin memurları işini biliyor. Anlamadın mı daha? Parayı
veriyosun, hoop al sana zaman damgası! E bilgisayar programındaki kayıt? Oooo
kozmik oda, dark web falan o şeyler geride kaldı çoktan… Uzay çağındayız bebeğim! Adam karısını
aldatmadan önce zaten yaptırmış klonunu merdiven altında; zaman damgası işini
de devletteki dayılar halletmiş. Gönderiyor klonu mahkemeye. Klon mahkemede inandığı
bilgisayar kodları huzurunda basıyor yemini, zaten kravat da takmış; iyi halden
olay kapanıyor. Adamın aklandığı yetmezmiş gibi sonra bir de utanmadan özür
dilettiriyor karısına:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3-Z2DRZ8SehOMm1EuX6ULvRZCwLrqBVBGGhfhFpnY-HlwX5vfq8VUn_k0p0lZJBaNazwjSA0AOokaRBmvATSrd2vBdWK81QwNzVQRD65C9lDvPxhpxKBwOx0NBAOYXQ8PEexMbhlLZyQ-NPxUBfu1FyH078nF_MUnqIMUkME_dNzmpbi8IJPyV9IqPtw/s395/blog-klon-3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="395" data-original-width="367" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3-Z2DRZ8SehOMm1EuX6ULvRZCwLrqBVBGGhfhFpnY-HlwX5vfq8VUn_k0p0lZJBaNazwjSA0AOokaRBmvATSrd2vBdWK81QwNzVQRD65C9lDvPxhpxKBwOx0NBAOYXQ8PEexMbhlLZyQ-NPxUBfu1FyH078nF_MUnqIMUkME_dNzmpbi8IJPyV9IqPtw/w186-h200/blog-klon-3.jpg" width="186" /></a></div><br />“Ben ettim sen etme Hüsnücüğüm,
çok özür dilerim, klonunmuş o şerefsiz! Sen zaten beni hiç aldatır mısın?”<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">2248’de yaşamanın tatlı tarafları
bunlar. En tatlı hayat tabii ki klon politikacılar için. Mesela rüşvet verirken
mi yakalandı, veriyor demeci televizyona:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“WcX Galaksisi Dış Gezegenler
Bakanı Ahmet Bey’in 2254-00176 No’lu klonu, Ay’daki bir bakana rüşvet verirken
yakalanmıştır. Klonun zaman damgası, 20’lik dişinin boşluğunda tespit edilmiş
olup…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yersen; yemezsen de sen bilirsin
canım kardeşim.</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSae06sabo6uxvwYnnmoLlx71GWhWTnNCiFAR7-SrdWpu4X5AkSr4fBmgB5a_3HZ-hr4Tg2rgtHbfMc4Rhx80RUxrcKC1AqIiPHghVvzojd7cj1qxNzxfX4g0OxYSDqyrTLhJicjPK9LWjG9S08D-5CY5lG_0BfXU9nWUz9elhLCh52t0SZfxlbFTQgQk/s800/blog-klon-4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="800" data-original-width="571" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSae06sabo6uxvwYnnmoLlx71GWhWTnNCiFAR7-SrdWpu4X5AkSr4fBmgB5a_3HZ-hr4Tg2rgtHbfMc4Rhx80RUxrcKC1AqIiPHghVvzojd7cj1qxNzxfX4g0OxYSDqyrTLhJicjPK9LWjG9S08D-5CY5lG_0BfXU9nWUz9elhLCh52t0SZfxlbFTQgQk/w229-h320/blog-klon-4.jpg" width="229" /></a></div><o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Klon çağındayız biz. En
zenginlerimiz lüks kliniklerde kendilerini klonlarken, orta hallilerimiz o işi
merdiven altlarında hallediyor. Bir suç mu işlemek istiyor canımız, çakıyoruz
bir klon, bakıyoruz keyfimize. En fakirlerimiz ne mi yapıyor? </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Fakir ama
gururlu ve orijinal kaldılar!”</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> dememi bekliyorsun değil mi? Maalesef canım, o senin
dediğin şey 20. YY Yeşilçam filmlerinde olur.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Madem kendilerinin klonlarını
yapacak paraları yok, kendilerine en çok benzeyen çocuğu üretmek için çalışıyor
en fakirlerimiz. Hayat akıyor yani bir şekilde; kimse klonlardan kurtulma
derdinde değil anlayacağın! Geçen gün televizyonda bir profesör konuşuyordu:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Madem klon diye bir gerçek var,
biz de klonlarla yaşamayı öğreneceğiz!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mutlu pazartesiler…<o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-56123828827936523352023-12-24T02:50:00.000+03:002023-12-24T02:50:00.045+03:00Yapay Zeka Bard, Bize Uzaylı Diyaloğu Yazdı!<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="color: #800180;">Gece gece sevgili bebek yapay
zekâmız Bard’a basit bir soru sordum. "5186 yılından gelen bir uzaylı 2023
yılındaki Türklere neler söyler" dedim. Basit bir soruydu ve hiç müdahale
etmedim verdiği yanıta. Olduğu gibi size aktarıyorum. </span><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTYS6sUzEVVq9yGiuDWpS6GyEVXJ1LyXi2-Uf3J9QdBXGX11xvRp8s-0UfQHEzdObnWeS2Bw44rYdW5ka6KLGyvgXuPmHBON9hMDhEqEvHL_AIkx43YFWXznHPhQosTxO4cf0YjhdOwozkn_CDSsDjOtF28Nf3zuYauR_9ZPv2rOmUltCTXaDjDKE9FO8/s1500/blog-uzayl%C4%B1-1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="811" data-original-width="1500" height="346" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTYS6sUzEVVq9yGiuDWpS6GyEVXJ1LyXi2-Uf3J9QdBXGX11xvRp8s-0UfQHEzdObnWeS2Bw44rYdW5ka6KLGyvgXuPmHBON9hMDhEqEvHL_AIkx43YFWXznHPhQosTxO4cf0YjhdOwozkn_CDSsDjOtF28Nf3zuYauR_9ZPv2rOmUltCTXaDjDKE9FO8/w640-h346/blog-uzayl%C4%B1-1.jpg" width="640" /></a><br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAG9_k-6jfbdM3CCyUbDoiL4gU5sAbBRAW5EpOsFcEzyhxCdHrNxmMFOD6K603KwVwFN96zLiaysjzyVyyAOq_JwtQyE8cGMH28MV_bUB5vQmXSZanaX2uJvceetByGNQNSQ0fSnMt7UqjOqYNjTlUg-O6JQc_1ud9YzF503QXrx6ZkDA1w5gLl6jjKcI/s435/blog-uzayl%C4%B1resim-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="color: red;"><img border="0" data-original-height="435" data-original-width="318" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhAG9_k-6jfbdM3CCyUbDoiL4gU5sAbBRAW5EpOsFcEzyhxCdHrNxmMFOD6K603KwVwFN96zLiaysjzyVyyAOq_JwtQyE8cGMH28MV_bUB5vQmXSZanaX2uJvceetByGNQNSQ0fSnMt7UqjOqYNjTlUg-O6JQc_1ud9YzF503QXrx6ZkDA1w5gLl6jjKcI/s320/blog-uzayl%C4%B1resim-2.jpg" width="234" /></span></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: red;">Bu resmi de başka bir yapay zeka çizdi.</span></td></tr></tbody></table><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghknyiuu9T1DnK01nlf0ET_GvbzNb6cnuJHXlUOfOibF8eqwMHzNvHRYqe66cc8YuZDgr31ltiGW3euDvRbRctETDHfGAdoRMnDHDgm5O880d6GK865mJ9fSaCMsJ1GTbd54DMSXBf8gvBS3kg7gWzS14a-9dHxh36I7Tb9Ig-XnsAYlfh5JSXGFjsBEo/s1500/blog-uzayl%C4%B1-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="517" data-original-width="1500" height="221" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghknyiuu9T1DnK01nlf0ET_GvbzNb6cnuJHXlUOfOibF8eqwMHzNvHRYqe66cc8YuZDgr31ltiGW3euDvRbRctETDHfGAdoRMnDHDgm5O880d6GK865mJ9fSaCMsJ1GTbd54DMSXBf8gvBS3kg7gWzS14a-9dHxh36I7Tb9Ig-XnsAYlfh5JSXGFjsBEo/w640-h221/blog-uzayl%C4%B1-2.jpg" width="640" /></a></div><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKNMLX3MR46EXf4uoD6L2Pu7oSiKBPwRDkyEvgI1Ik-Zd8LYfHXbk5IKrxnsoCp6JGKv3OJcIo2X8-SAte1z4gUTEYH3DRNzZcAgOz7fZg-n6lZdVq4d3Mv0agVif3jgcrmlNO0daVgMYNi9FFQKCX68UTNXoclCOX7FrOTNilVNNQE4SvAPWuAKN0euU/s412/blog-uzayl%C4%B1resim-1.jpg" imageanchor="1" rel="nofollow" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" target="_blank"><img border="0" data-original-height="412" data-original-width="410" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKNMLX3MR46EXf4uoD6L2Pu7oSiKBPwRDkyEvgI1Ik-Zd8LYfHXbk5IKrxnsoCp6JGKv3OJcIo2X8-SAte1z4gUTEYH3DRNzZcAgOz7fZg-n6lZdVq4d3Mv0agVif3jgcrmlNO0daVgMYNi9FFQKCX68UTNXoclCOX7FrOTNilVNNQE4SvAPWuAKN0euU/w398-h400/blog-uzayl%C4%B1resim-1.jpg" width="398" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: red;">Bunu da yapay zeka çizdi, maalesef bizi böyle tanıyor</span><br /></td></tr></tbody></table><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6s_Blt5Haw4s5NvGvUPyRnzoqkmnJFfiWFTQUvVxqb1oxtdyQW2WIbi80ocPkRVNsBQ4fzXS6LjBGVSiA6GVsX5QFXM4nhN12rHrD-I9OF_efvt6PfmnyaMoutVKVg4sVPLCuhhWnRjdRJTNwpxKstBstmKc45wxK_fO80mmaXflY8KfGqPJs_6KwhkU/s1407/blog-uzayl%C4%B1-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="950" data-original-width="1407" height="432" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6s_Blt5Haw4s5NvGvUPyRnzoqkmnJFfiWFTQUvVxqb1oxtdyQW2WIbi80ocPkRVNsBQ4fzXS6LjBGVSiA6GVsX5QFXM4nhN12rHrD-I9OF_efvt6PfmnyaMoutVKVg4sVPLCuhhWnRjdRJTNwpxKstBstmKc45wxK_fO80mmaXflY8KfGqPJs_6KwhkU/w640-h432/blog-uzayl%C4%B1-3.jpg" width="640" /></a></div><br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQfgq_HS8FR4di9DbYCjB4kr4qqxiorzSCAnoU45LyqsUJZDwmBSTEebu6lUkUojWJuygOgS0jGNu_wulUuq1myaEK0wmoP1EpZCKD3hgaUGPWkun3AhZLyeZUi7UNT71ntEdI-l9j8tzfBPUsXJ48K6GosY7bFSojznb67nwb755kd9h2r1p75bJLims/s413/blog-uzayl%C4%B1resim-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="403" data-original-width="413" height="312" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQfgq_HS8FR4di9DbYCjB4kr4qqxiorzSCAnoU45LyqsUJZDwmBSTEebu6lUkUojWJuygOgS0jGNu_wulUuq1myaEK0wmoP1EpZCKD3hgaUGPWkun3AhZLyeZUi7UNT71ntEdI-l9j8tzfBPUsXJ48K6GosY7bFSojznb67nwb755kd9h2r1p75bJLims/s320/blog-uzayl%C4%B1resim-3.jpg" width="320" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="color: red;">Dedim lütfen Türkleri modern çiz, o da bunu yaptı en son</span></td></tr></tbody></table><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv6vm8OqDzpHlriCyzZIqPBqdwS5QOxOdXGbyPdix35M-bJxyLc1J8M66yUY07IGJEPqrNyzSAfkzQwuH3EOFpuTbXpWMskGk961uxpdJLq1sik54YA8WsieWxUYIk7q_nGfrSksE98sk-n9KsDWZDkxT4jEcPwE66VX1sf9Cy6wUqZFs1K37Q5M0nj_Y/s1054/blog-uzayl%C4%B1-4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="504" data-original-width="1054" height="191" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv6vm8OqDzpHlriCyzZIqPBqdwS5QOxOdXGbyPdix35M-bJxyLc1J8M66yUY07IGJEPqrNyzSAfkzQwuH3EOFpuTbXpWMskGk961uxpdJLq1sik54YA8WsieWxUYIk7q_nGfrSksE98sk-n9KsDWZDkxT4jEcPwE66VX1sf9Cy6wUqZFs1K37Q5M0nj_Y/w400-h191/blog-uzayl%C4%B1-4.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><span style="color: #800180;">Görüyorsunuz işte sevgili dostlar, yapay Zeka Bard bizim hakkımızda bunları söylüyor. Canva böyle şeyler çiziyor. Yorumsuz olarak yayınladım ben de. Üzerinde konuşa konuşa şiştik ayol...</span><div><p></p><p class="MsoNormal"><span style="color: #800180;">İyi uykular efenim, mutlulukla ve huzurla... <br /></span><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span></p></div>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-42848145003950394422023-12-14T23:11:00.000+03:002023-12-14T23:11:09.856+03:00Bu Kadar Çok Üvey Kardeş Arasında Sindirellacıklar Ne Yapsın? <p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hazır mısınız Sindirellacıklar? Şimdi size kendi hikayenizden bir kesit sunacağım. Bir varmış bir yokmuş
kısmını fazla uzatmadan geçiyorum hemen konuya… <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Çünkü bu anlatacaklarım masal değil onu baştan
söyleyeyim de sonra mutlu son falan beklemeyin! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Efenim hikâye azıcık uyarlama
olacak. O yüzden “Aman canım nasılsa sonunu biliyorum, niye okuyayım demeyin,
bu hikâyede son yok çünkü. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hepiciğiniz Sindirella
olduğunuza göre demek ki ortada pek çok Sindirella var. Peki kaç tane üvey anne
isterdiniz? Orasını size bırakıyorum; zira bana soracak olursanız açarım ağzımı
sonra yummak zorlaşabilir. Ama maalesef üvey kardeşlerinizin sayısını belirleme hakkınız yok; geçmiş olsun ne diyeyim! Kim mi onlar, o kadar çoklar ki! Üstelik her geçen gün çoğalıyorlar tek hücreli canlılar gibi! Eee masal masal matitas, önündeki sade suyla dolu tas! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFzro7EdgfNmelYGNhv5BKJhjD_KEzcDRdO0OrPxxf6kbgDNTJqUt0iwZA4PGbwZ7PWd1Dp4M5poXbzphpiS6TVnzI-H5I1-0QRLRaFWztRwmF1GzPk8u97CfUP4Jvv_by72oEUsbDs-7uKKUt3lLvSliGlqG_h5b-EpvCBWZedUjhRRJRYaOqYTFb2vg/s505/blog-alt%C4%B1nl%C4%B1%20g%C3%B6rg%C3%BCs%C3%BCz.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="505" height="169" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFzro7EdgfNmelYGNhv5BKJhjD_KEzcDRdO0OrPxxf6kbgDNTJqUt0iwZA4PGbwZ7PWd1Dp4M5poXbzphpiS6TVnzI-H5I1-0QRLRaFWztRwmF1GzPk8u97CfUP4Jvv_by72oEUsbDs-7uKKUt3lLvSliGlqG_h5b-EpvCBWZedUjhRRJRYaOqYTFb2vg/w171-h169/blog-alt%C4%B1nl%C4%B1%20g%C3%B6rg%C3%BCs%C3%BCz.jpg" width="171" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: x-small;">by Ai </span></td></tr></tbody></table>Mesela Selçuk Tepeli’nin her akşam
haberlerde kullandığı yakıştırmayla “bağzı fenomen zımbırtıları” sizin üvey
kardeşlerinizden oluyor. Niye mi? Çünkü efenim onlar kafalarına bigudi yerine
Dolar Euro takarken, siz olsa olsa huni takabilirsiniz de ondan! Onların eşleri
-yani sizin de enişteleriniz oluyor kendileri- çok düşünceliler. Üvey kız kardeşlerinizin
canı çekti diye bakkaldan ekmek alırken bir de külçe altın alıp geliveriyorlar.
Yaaa! Siz de Sindirella olarak kusura bakmayın ama saftirik gibi peri gelse de
geçen sene indirimden aldığınız kıyafetlere dokunup yenilese diye
bekliyorsunuz! Çok beklersiniz ah be canlarım benim! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sindirella olmak kolay değil
elbette. Kimler kimler üvey kardeşiniz, hepsini bilseniz aklınız şaşar! Mesela “Almanya’da
herkes aç aç, raflar boşalmış kıtlık var” deyip, orada yaşayıp, euroları ceplerine
koyup, sonra da ülkemizde sizin ancak on ay taksitle beş gününü zorla ödeyebildiğiniz
otellerde bir ay krallar gibi tatil yapan faşize yengeler var ya; onlar da
sizin üvey kardeşleriniz. Kimse kusura bakmasın, mangallarda köz kalmasın!</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Saymakla biter mi üveyler? Devam
edelim. “Hayatım boyunca eşşek gibi çalıştım” deyip, otuzlu</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeENj7h6hSTW8bmcjovWr3wG67lT1XLKvedbpZhyi3ZwggU3yRzVAKGHo6aG6VKGjqEyGqrBE9vhoQq6lhhFzx1KBS6fv9JDl0R_lasDb6-Pd6uH2Oj4hCWZQdCEXbg8T6LZns1lQboSsenatt8uJ17VNAM9pCA5EEzw0rPYvgyEopV3Q7UEs1ibVjiPI/s374/blog-para%20havuzu-2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="368" data-original-width="374" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeENj7h6hSTW8bmcjovWr3wG67lT1XLKvedbpZhyi3ZwggU3yRzVAKGHo6aG6VKGjqEyGqrBE9vhoQq6lhhFzx1KBS6fv9JDl0R_lasDb6-Pd6uH2Oj4hCWZQdCEXbg8T6LZns1lQboSsenatt8uJ17VNAM9pCA5EEzw0rPYvgyEopV3Q7UEs1ibVjiPI/w173-h170/blog-para%20havuzu-2.jpg" width="173" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: x-small;">by Ai</span></td></tr></tbody></table>yaşlarında emekli
olan futbolcular mesela! Onlar da üvey kardeşleriniz canlarım benim. Sıfırlarını
sayamayacağınız rakamları bankaya yatırıp da Seçil hanımın dolandırdığı tipler
var ya hani! Yani işte şey fonuna (ismini söylemeyi avukatının yasak ettiği
yüce Kaan şey var ya) işte o şeyin fonuna iki milyon dolar yatırıp 4 milyon
dolar faiz beklerken şey olanlar… İşte o şeyler de bu hikayedeki bütün
Sindirella’ların üvey kardeşleri oluyorlar canlarım benim! Yani
dolandırıcılığın bu kadar yaygınlaşmasına mı şaşırır ve üzülürsünüz, yoksa “Bütüüüün
hayatı boyunca eşşekler gibi çalıştığını ve bu paraları hak ettiğini” söyleyen
futbolcuların, bir saatte kazandıkları para için kaç yıl çalışacağınızı mı hesaplarsınız
orasını bilemem ben! Sindirella sizsiniz, sihirli peri size dokunacak
nihayetinde!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bir de ahkâm ablalar abiler var,
hepiciği üvey kardeşler sınıfına giriyor. İşte kimler aklınıza gelirse onlar.</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGXBUax-wQC-WwPuOHgm3iq8D1ia5XqnvrvESareOj3XQ3a84DJ3bScSGCWk4uOQdCRUDnqriKZo9hfqH9RWHZVS5yLpk1pnZL86qflH3vVX-IvzVG2N5buJ0Av68_87KclEQ0ROzrq2ZnSFuMLOubMxnNlzeaM5M0tHfEzJySZnbYKO1t1SC40H8QY7o/s670/blog-simlikart-2.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="670" data-original-width="516" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGXBUax-wQC-WwPuOHgm3iq8D1ia5XqnvrvESareOj3XQ3a84DJ3bScSGCWk4uOQdCRUDnqriKZo9hfqH9RWHZVS5yLpk1pnZL86qflH3vVX-IvzVG2N5buJ0Av68_87KclEQ0ROzrq2ZnSFuMLOubMxnNlzeaM5M0tHfEzJySZnbYKO1t1SC40H8QY7o/w154-h200/blog-simlikart-2.jpg" width="154" /></a></div><br />
Bir elleri yağda bir elleri balda deyiminin bile yetersiz olduğu lüks hayatlar
yaşarken, Instagram’dan Twitter’dan oradan buradan arada çok bilmiş laflar eden
ablalar var ya hani onlar işte. Kimi Londra’daki ışıltılı hayatına ara verip üç
dakikalık reklam çekmeye ülkemize gelip milyonları cebe atarken, siz
Sindirellacıkların bazıları tam tamına yedi binnn beşyüz liraaa emekli maaşı
ile sihirli bir dünyada yaşıyorsunuz! Kimileri de ormandaki evlerinde sabah
koşusuna çıktıktan sonra Instagram story’sine alışveriş linki ekleyip
#işbirliği yazıp pürüzsüz ciltlerini pazarlarken siz de o linklere kanıp onların
servetlerine servet katıp… Amaaan işte anladınız siz, Sindirella olmak bunu
gerektirir çünkü! Bunlar aklıma gelenler. Unuttuklarımı siz ilave ediverin
aşağıya. Mesela benim gıcık kaptığım, oyunculuktan anlamayıp, konservatuvara gitmeye
gerek görmeyip, sonracıma efendim – küçük dokunuşlu estetik
operasyon geçirmiş- gittikçe birbirlerine benzeyen suratları ve sıfır bedenleriyle
magazinlerde boy gösterip, salak saçma iyice orta doğuya kayan dizilerin havuzlu
villalarında, salak saçma senaryoların salak saçma uzun bakışma sahnelerinde oynar
gibi yaptıkları için; haftada, bak haftada diyorum, bölüm başına iki milyon tele
alanlar var ya; hah işte onlar en has üvey kardeşleriniz!<o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Neden mi?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çünkü onların bölüm başına
milyonları cebe attıkları dizilerin büyük etkisiyle bu ülke bu kadar kokuşuyor
ve çürüyor da ondan. O salak saçma senaryoları hiç eleştirmedikleri için şiddet
normalleşiyor, gelir adaletsizliği normalleşiyor, mafya normalleşiyor, efendime
söyleyeyim kadınlar aşağılanıyor, satır aralarında sıfır beden olmayan kadınlar aşağılanıyor! Bu salak saçma diziler
yüzünden insanlar gülmeyi unutuyor, insanlar sevmeyi unutuyor, insanlar nezaketi
unutuyor. Bütün Sindirellalara susmayı öğretiyorlar bu dizilerde! Milyon milyon
dolarlar kazanan, o çok beğendiğiniz ve oyunculuğu taklit eden en has üvey kardeşleriniz
sayesinde! Maalesef psikolog olmuş, hastalarının en hassas sorunlarını senaryo
yapan, televizyon başında üzdüğü Sindirellalardan milyonları cukkalayan ablalarınızı
n’olur es geçmeyin. Sizin hayallerinizi bile çalmak istiyor bu sinsi bencil
kötücül üvey kardeşler…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRJZdJUrww1Wuu6kvVx7hPieAiUBUlC4S43IKcJO7DxYitMZHzObVb7Rb94QHMG4Veg6GQ3E73e5RR_ISY2f-VcHyt_5rHTAAnbyoSzUhHLPD-K8VhsrrVqOUEWY0xIFUODo-yJ7ZlEDjkOuN9nS_69GfiXRhGt4-cW_lXte1t1mJY_RrnQOo7sbJjKtQ/s687/blog-simlikart-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="687" data-original-width="491" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRJZdJUrww1Wuu6kvVx7hPieAiUBUlC4S43IKcJO7DxYitMZHzObVb7Rb94QHMG4Veg6GQ3E73e5RR_ISY2f-VcHyt_5rHTAAnbyoSzUhHLPD-K8VhsrrVqOUEWY0xIFUODo-yJ7ZlEDjkOuN9nS_69GfiXRhGt4-cW_lXte1t1mJY_RrnQOo7sbJjKtQ/w143-h200/blog-simlikart-1.jpg" width="143" /></a></div>Politikacı üvey kardeşlerinizi siz
zaten biliyorsunuz. Yani onların çevirdikleri entrikalara ve sinsiliklere
bakınca, masal cadıları bile yanlarında masum kalır canlarım benim. Oy zamanı
akıllarına ancak gelir Sindirellalar!<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Kapalı kapılar arkasında çevirdikleri kazlardan akan yağlar, dere olup
çağlar! Yani canlarım benim, “hak hukuk adalet” diyenler bile Sindirellacıkları
senelerce nasıl kandırmış, gördük atların kabak olduğu kurultay gecesi… Bir de
patronlar var; az maaş veren, hiç maaş veren, tazminatı indiragandi yapan, seni
gönderip yerine daha ucuzunu arayan, yatlarda katlarda gününü gün edip mesaiyi
kırpan üveyler… Sendikaymış gibi görünüp aidat peşinde koşanlar var bir de! Görüyorsunuz
ya, prensi kapmak isteyen masaldaki üvey kardeşler nasıl da masummuşlar! Ah ah, bu üveylerin hangi birini saysak ötekisi eksik kalıyor bizim gerçekliğimizde! <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Peki bu kadar üvey kardeşin arasında
Sindirellacıklar ne yapabilir? Çok da şey yapmamak lazım. Bu saatten sonra Marx
mezarında canlanıp “Dünyanın bütün Sindirellaları birleşin, sihirli at arabasından
başka kaybedecek şeyiniz yok!” dese bile, bu üveyler bir yolunu bulup giyerler
o camdan ayakkabıyı demedi demeyin.</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVajcSBuYrGPJalt6sBWmJMp0E5MG7gFNUML-iQTsjpHmnynw2DQAb6n9ujf6R5KrBSIUyhyphenhyphenvwyM18WfndrB8OHvsIXUvwA47U3EcaXDbKynC6SpGgew6FD9ftxP2klj21bJOw1VZ8hEIXxtybiRG0MxSobJPdGGfGNlHpg_wT8zpWj3nO37Fys9DGLks/s576/blog-simlikart-3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="383" data-original-width="576" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVajcSBuYrGPJalt6sBWmJMp0E5MG7gFNUML-iQTsjpHmnynw2DQAb6n9ujf6R5KrBSIUyhyphenhyphenvwyM18WfndrB8OHvsIXUvwA47U3EcaXDbKynC6SpGgew6FD9ftxP2klj21bJOw1VZ8hEIXxtybiRG0MxSobJPdGGfGNlHpg_wT8zpWj3nO37Fys9DGLks/s320/blog-simlikart-3.jpg" width="320" /></a></div><br /><o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #975ccb; font-family: Gabriola; font-size: 16.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">Benim aklıma tek çözüm geliyor! Biz Sindirellalar, bir yolunu
bulup eğleniriz be; gülmeyi unutmayız üveylere inat! Rahatsız ederiz varlığımızla,
ekmeklerine yağ sürmemek için elimizden geleni yaparız belki ha, olmaz mı? Bak
yeni yıl ışıltıları da var her yerde, ha olmaz mı ne dersiniz? Kar yağar belki,
bembeyaz olur şehir. Ne bileyim; bir kuş gelir parmaklarımıza konar belki, bir
şiir olur dudağımızda, güzel bir oyun izleriz belki, yılbaşında simli kart
atarız sevdiklerimize, ha olmaz mı? <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #975ccb; font-family: Gabriola; font-size: 16.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">Bak Prens de yola çıkmış, geliyor zaten elinde camdan ayakkabıyla…
<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-32455981399028845802023-12-10T14:10:00.005+03:002023-12-10T14:10:46.857+03:00Büyük Boraks Planına Sadık Kal Kız Ceylan!<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kız Ceylaan, boyun posun devrilmesin, kapat o camı, gir içeri; kış günü, töbe töbee…”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Öf mami ya, bir rahat bırak da
kazandığım zaferin keyfini çıkarayım; birazdan gelir zaten şövalyem!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Neymiş o zafer mafer lafları ha; şövalye
de kim? Seni sinsi cadaloz seniii! Ne o öyle giyinip makyaj yapıp camdan
sarkmalar! Bi onunla kol kola girmeler, bi bununla fingirdeşmeler! Ben bilmem
mi seni, kimin mamisiyim ben! Söyle; yine ne haltlar karıştırdın hangi bayramlık masayı devirdin
bakayım!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ceylan’ın yanak damarları atar,
gözleri çizgi film karakterleri gibi kana bürünür:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Aman mami ya, kimin masasını kime
karşı devirecem! Gizli saklı fingirdeşme falan bana göre şeyler değil; biner
ata göstere göstere kaçarım dağlara! Damarıma basanın da böğrüne saplarım hançeri; görürler dünya alemin kaç bucak olduğunu!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Of kızım ya, kız doğurduk dedik
içinden Van canavarı çıktı! Eğrisiyle doğrusuyla kızımsın diye fazla bir şey
demiyom ama, iyice zıvanadan çıktın sen! Burnuma pis pis kokular geliyo. Eski
yavuklusu Şaban ile cilveleşmeye başladı yine diyolar. Kız yoksa sen namusumuza
leke sürecek bir şey yaptın da bu Şaban VHS’ye falan mı çekti seni? Şantaj mı
yapıyo kız sana bu deyyus? İstakramda falan rezil mi edecekmiş seni? De bakayım
dosdoğru! Hani bu Şaban’dan bir cacık olmazdı? Yoksa nişanlım diye gerine gerine
dolaştığın o Mehtiyar denilen sinsi soytarının senin arkandan çevirdiği dolapların
hıncını almak istiyon da ondan ötürü mü kabadayı Şaban’a meyletmeye başladın
yine? Vaar bunda bi iş, çıkar kokusu yakında!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ceylan’dan ses yok.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Konuşsana kızım!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ceylan pısss…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kızım Ceylan konuşsana! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İyice sinirlenen Mami tam fırlatmak
için yerden plastik terliği alacakken Ceylan iki adım öne çıkar, boğazını “ıhım
ıhım, öhö öhö” diye temizler, sandalyenin üstüne çıkar. Başı önde, iki ellerini havaya kaldırarak yüksek sesle şiir okumaya başlar:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“<span style="background: white; color: #141823;">Erlik günü geldiğinde</span></span><span style="color: #141823;"><br style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;" />
<span style="background: white;"><span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; float: none; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;">Yiğitlere şan görünür…”<o:p></o:p></span></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Te
Allaam ya! Ben kıza konuş diyom, kız bana kahramanlık destanları çığırtıyo! İndir
o elini kolunu, coşma öyle deli Ahmet Emmi gibi!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ceylan
tam şiirin devamını söyleyecekken kapı çalınır. Hem de acı acı çalar zil! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kalk
kız, koş kapıya bak!” der annesi. Ceylan istemeye istemeye de olsa kapıyı açar.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOAEtQmPaOzwABVVxA3D-t7x0SDp7c49gbAbtztFGKnsBxpFjyJoWIerpEcp68YOxJYaPwXNhdQ46hHuywTOyGd1y_OO5H9m1S3vx6uc4NLVKUoNAVEzdSTUuDTnwlCgpvsPfUafjYOBW15rq2KxCkxNILXCw5WJ8bU82p3NOd0Ie5FzUfQ7r2MgioQkU/s700/blog-g%C3%B6lgeler-AI.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="700" data-original-width="651" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOAEtQmPaOzwABVVxA3D-t7x0SDp7c49gbAbtztFGKnsBxpFjyJoWIerpEcp68YOxJYaPwXNhdQ46hHuywTOyGd1y_OO5H9m1S3vx6uc4NLVKUoNAVEzdSTUuDTnwlCgpvsPfUafjYOBW15rq2KxCkxNILXCw5WJ8bU82p3NOd0Ie5FzUfQ7r2MgioQkU/w373-h400/blog-g%C3%B6lgeler-AI.jpg" width="373" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ai tarafından yaratılan resim /Canva</td></tr></tbody></table><span style="background-color: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Karşısında
siyah rayban gözlüklü, beş kıl arayla cımbızlama tekniği kullanılarak seyreltilmiş
bıyıkları olan, ben diyeyim iki metre, sen de iki buçuk metre boyunda, havacı
mavisi kolej montu giymiş, montunun her bir yerinden armalar ve madalyalar
sarkan, kargo cepli pantolonuyla fedaiye benzeyen bir adam belirir. Sarışın ve iri yarıdır; sarışın bir lama kadar heybetlidir hem de!</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hafifçe
Ceylan’a göz kırpar. Ceylan “bir saniye” der. Mamisine göstermeden ayakkabı
dolabına sakladığı kabin valizini alır, aykkabılarını sessizce giyer. Hiç tereddüt etmeden bu gizemli adamın
koluna girer; kapının önündeki “bor” enerjisiyle çalışan, son model denilemeyecek
kadar üst level arabaya atlar ve uzaklaşırlar.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Annesi
mutfakta söylenmektedir:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kız
Ceylan, Allah seni bildiği gibi yapsın e mi! Kız dondum kız burda! Kimse o
kapıdaki kişi, al içeriye de kapat bir an önce kapıyı. Allahım ben bu kızı hak
edecek ne yapmış olabilirim acaba!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">O
sırada yan odanın kapısı tekme vurularak açılır; yine rayban gözlüklü iki adam
sırıta sırıta girerler içeriye.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Siz
de kimsiniz be, ne işiniz var evimde?” diye seslenir Mami. Ceylan’a olan
hıncını alamamış zaten; bu hırtapozlar da kim diye düşünür.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İki
adamdan birini o sinsi </span><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mehtiyar’a<span style="background: white; color: #141823;"> benzetir, diğerini çıkaramaz… İşte bu
iki adam kapıya doğru yönelirken;<o:p></o:p></span></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Seninle
işimiz yok cadı kadın!” der Mehtiyar. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ceylannn”
diye seslenir yine Mami, adamlardan biri cevap verir.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Boş
yere Ceylan’ı arama artık. Kutsal Boraks Tengrisi yolunda kızınız Ceylan’ı emin
ellere teslim ettik! Sen de sesini çıkarma otur oturduğun yerde. Sosyal
medyaymış, gasteciymiş, öyle antin kuntin yerlerde bu olayı paylaşırsan senin
de icabına bakarız haa!” <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Mami
neye uğradığını şaşırmıştır. Derin derin nefes alırken içerdeki televizyondan gelen
ses odayı doldurur:<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><p class="MsoNormal"><span style="background: white; color: #141823; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Büyük
Boraks Planına Sadık Kal! Pilavın yanında hoşaf içmeyi sakın ihmal etme! <o:p></o:p></span></p><br /><p></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-92212322802713107862023-10-30T12:49:00.003+03:002023-10-30T12:49:22.175+03:00Cumhuriyet Bayramı Bitti, Şimdi Gerçeklerden Bir Çorba!<p class="MsoNormal"></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Cumhuriyet Bayramı 100. Yıl kutlamalarında
devletin televizyonundan daha “delikanlıca” yayın yapan FOX TV’de donanımıyla
ve birikimiyle, kendine özgü tarzıyla beğendiğim haberci Selçuk Tepeli, aklımda
kaldığı şekliyle şöyle bir şey söyledi:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Devlet ve resmî
kurumlar Cumhuriyet Bayramı’nı yeterince önemsemediği için aslında kendilerine teşekkür
etmek lazım.” <o:p></o:p></span></i></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ne
güzel özetledi. Bu sayede halk sahip çıktı bayramına! Bu resmî kurumlara “mış
gibi yapan” muhalefet mensupları da dahil elbette. Kimse kusura bakmasın, CHP,
güya Atatürk’ün kurduğu parti, bütün yıl coşkuyla bayram etkinlikleri
düzenlemesi gerekirken; bırakın yıllık organizasyonu; kurumsal kimliğiyle bir
günlük de olsa hiçbir yerde yoktu! CHP’li olup da bireysel çaba gösteren bazı
belediye başkanlarını ayrı tutuyorum. <i><o:p></o:p></i></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipbLkZJIG_9BUd99_jT70m7B3CbvC04EoR-FCFXQSj4uHfVhv9_JlhrNMLoauIGafPzxl5NruJ84HuXo76q3hMDNpQfDROHLlk928CiApb3S5_F77FrL-fG-yDNX5n53h9_0mqVrGOap-sqvAr9YZJ5kizyokgROryx8wz05PP0XBtQajVbmwL8T4lomk/s1062/blog-atat%C3%BCrk%20%C3%A7i%C3%A7e%C4%9Fi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="596" data-original-width="1062" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipbLkZJIG_9BUd99_jT70m7B3CbvC04EoR-FCFXQSj4uHfVhv9_JlhrNMLoauIGafPzxl5NruJ84HuXo76q3hMDNpQfDROHLlk928CiApb3S5_F77FrL-fG-yDNX5n53h9_0mqVrGOap-sqvAr9YZJ5kizyokgROryx8wz05PP0XBtQajVbmwL8T4lomk/w400-h225/blog-atat%C3%BCrk%20%C3%A7i%C3%A7e%C4%9Fi.jpg" width="400" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Kadıköy Belediyesinin bandosu
mahalle mahalle geziyordu ya. Onu da lütfedip son üç güne sığdırmışlar. Baktım
programlarına, mahalleler arasında bir saat fark ile gösteri yapacaklar. İstanbul
trafiğinde eğer helikopter kullanmayacaklarsa dedim, her mahalleye 15 dakika ayırmışlardır
dedim. Nitekim; 5 dakikalık yanılma payım oldu. Bizim mahallede lütfedip 20
dakika gösteri yaptılar. O da sosyal medyanın hissetmek için değil, orada fotoğraf
vermek için bulunma mantığına çok uygundu. Nitekim çakada çukada fotoğrafları
çekti Kadıköy Belediyesi, sonra onları kolaj yapıp attı mı kısa video Instagram’a;
al sana “Aman da ne güzel, Kadıköy’de coşkulu bayram kutlaması!</span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Daha karpuz keseceğdik, yeni başladık coşmaya” demeye
kalmadan kutlama bitti gitti! Görevi tamamladılar. Madem coşkulu bir şey
yapıyorsunuz, onu da layıkıyla yapın değil mi! Koskoca belediyede bir akıllı
kişi de “Sokağı 15 dakikalığına trafiğe kapatalım, arabaları bir alt sokağa
yönlendiriverelim” dememiş. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Arkadaş, un
çuvalı boşaltan kamyon için bile trafik farklı sokağa yönlendiriliyor, Cumhuriyet
Bayramı kutluyorsunuz!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Neyse efenim, ben bandoyu
beklerken, orada belediye hakkında konuşmalar oluyordu. Bir kişi “Kadıköy
Belediyesi hiç bu kadar kötü yönetilmemişti!” demeye kalmadı, hemen bir kadın
öne atıldı:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ne yapsın belediye, insanlar pis!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İyi de “kötü yönetiliyor” diyen kişi
“sokaklar pis, belediye temizlemiyor” dememişti ki. Militan hanım abla, belediyenin
temizlik görevini bile layıkıyla yapmadığının farkında olacak ki, savunmaya
geçti. Ve ne dedi biliyor musunuz?<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Zaten Şerdil Dara başkanın adı
farklı olduğu için insanlar önyargılı davranıyor, sırf o nedenle…” Devamını
midem kaldırmadı, uzaklaştım oradan…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Yahu militan hanım abla, bunu da
nereden çıkarıyorsun? Neden insanların aklına ayrımcı nifaklar sokuyorsun! Kim başkanın ismine laf söyler ki? Ne kadar hin şeylere çalışıyor aklın! Al bak, Cumhuriyetin 100. Yılında mahalle
arasında bir bando ile halkı coşturma işinde bile organize olamıyorlar, muhalif halk sıkıştı artık. Chp'den beklenti yüksek…” demek
isterdim ama demedim. Ülkemizin kutuplaşmasına niye katkı sunayım ki!</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Birçok şeyde geri kalmış olabiliriz ama, kutuplaşmada
harbiden limitleri aştık toplum olarak. Herkes kafasının bir yerine kırmızı çizgi
çekiyor, oraya biri bir şey demeye görsün, hoop saldırıya geçmeyi kendinde hak
görüyor! Yahu insanlar neredeyse birbirini boğazlayacak böyle salak saçma
konular yüzünden! Başkanın ismini öne atıp, bu anlamda mağduriyet yaratıp, vatandaşın
belediyeyi eleştirme hakkını “saldırgan Küçük Emrah” edasıyla nasıl elinden alırsın
be hanım abla! Bu nasıl bir partizanlıktır böyle? Futbol takımı mı tutuyorsun? Alt
tarafı belediye ayol, alt tarafı siyasi parti! Bir sakin, azıcık geri çekil,
nefes al ve bak bakalım, o çok savunduğun başkan, senin vergilerinle koltuk
işgal ederken senin ilçene nasıl bir fayda sağlamış! İyi yaptığı şeyleri tebrik
et, hep birlikte tebrik edelim. Ama kötü bir şey yapıyorsa da üslubunca
eleştir, ya da eleştirenlere kulak ver. Kutsal mı bu başkan denilen şahıs,
neden eleştirilemiyor? Hani nerede demokrasinin gereği olan ifade özgürlüğü? Bir laf söyledi diye neden insanlar birbirini mahkemeye verme yarışında?</span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Herkes bir mağduriyet yaratma ve
bu mağduriyet üzerinden yaptığı hataları örtbas etme derdinde!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">13 sene genel başkanlığını yaptığı
partinin girdiği her seçimde yenilgi yaşatan sayın KK, kurultayda kendine karşı
olanlara:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kazansaydım yanımda olacaklardı,
şimdi karşımdalar. Çok acımasızca eleştiriliyorum” diyor. Şaka gibi! Evet, kaybediyorsun yıllardır, sana verilen kredi çoktan bitti ve artık değişmelisin, ne var bunda mağduriyet yaratacak! Kurultayda kendini
tekrar başkan seçtirdiğinde, bunalıma soktuğun muhalif halkın yüzüne nasıl
bakacaksın? Ya da doğru soru şu olmalı: “Gerçekten halk umurunda mı?” Belki de
gerçekten şöyle bir iyi niyetin vardır: “Benden başkası asla beceremez bu işleri,
gemiyi limana BEN götürmeliyim”. O sırada eko yankılanır dağlarda “Ben, ben,
ben...”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hay bin kunduz! Evet, sen, sen,
sen!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Peki peki anladık, sen neymişsin
be abi, aaa, aaa,aaa!<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/yItzMzF8eno" width="320" youtube-src-id="yItzMzF8eno"></iframe></div><br /><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">En çok ne ağrıma gidiyor biliyor
musunuz?</span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Biz dizayn edelim, siz de verilenle
idare edin” haline geldi ya Cumhuriyet! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Biz” diyorlar mesela; “En iyi
muhalefet partisiyiz” Eleştiremiyorsun bile! Oradan bir hanım abla çıkıp bıdı bıdı
partizanlık yapıp seni susturmaya kalkıyor.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Konuşacak çok şey var da...<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İnsan kaybedince anlıyormuş bazı
şeylerin değerini. O şeyler durmalı yerli yerinde işte, muhafaza etmeliyiz,
korumalıyız. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Misal... Bir zamanlar gereksiz görülen, “Sovyet
ülkelerinde gibi" diye eleştirilen stadyum bayramları yerinde kalsaymış da ihtiyacı olana bir doz milli gurur yaşatsaymış keşke! Dileyen stadyuma gidip izleseymiş,
dileyen de hiç oralı olmasaymış! Öyle kalsaymış eğer, insanlar bugünkü gibi sıkışmış
hissettiği için, muhalif belediyenin değiştirmeye bile tenezzül etmediği
eskimiş “play list” şarkıları eşliğinde yürümek zorunda kalmazmış! Bugün biri
diyordu Twitter’da (X yaptılar onu da yahu) <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“En az on tane yeni yüzüncü yıl marşı
bestelendi; belediye bir tanesini bile çalmadı! Seçim şarkıları dinlemekten
bıktık!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Niye çalsın ki yeni bir şeyler, ne
verirsen yiyor halk nasılsa!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ben de ne diyorum biliyor musunuz?</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Cumhuriyet Bayramları kutuplaşmış
ülkemizde böyle gövde gösterisine dönüşmeseydi keşke!</span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"> Televizyonda Atatürk’ün
sevdiği şarkıları söyleseydi yine Safiye Ayla! “Atatürk, Safiye Ayla’yı
perdenin gerisinden dinlermiş!” şeklindeki retro magazin dedikoduları bile şimdi
kulağa ne hoş geliyor!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İşte ruh lazım. Yani bilmiyorum ne
lazım! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Neydi o mâni, çocukken söylerdik:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: red; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Kazım’a ne lazım,
lazımlık lazım!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kalın sağlıcakla…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p><br /><p></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com18tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-9947468849699398742023-10-27T11:28:00.002+03:002023-10-27T11:28:30.706+03:00Cumhuriyetimizin 100. Şeref Yılında Umutsuzluk Yok!<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Anneler, babalar, sevgililer günlerini
hiç sevmem. Olan var olmayan var neticede; abartılı gösterişli kutlamalar biraz da kapitalizmin dayatmasıdır. Bana göre kutlanması gereken asıl günler özel olanlardır; yani
doğum günleridir, yıldönümleridir. Dünyada tek olan, sevenleri için çok ama çok
anlamlı olan o günlerdir. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Cumhuriyetimizin doğum günü de böyle
bir gün. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için kutlanması gereken en özel
gün. Hele de 100 yaşına girerken…<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjxzJ-E55vQaRV6L3pSKc7iR8_HzkUUySvVB1mfwtiFoer6sPqsqIVjsm0HnN1sc8ma3wPp6aFWn9rGtLEMT8867qA__dnd_KQaOMULKYMc3jUndm9JTT03zLVZau4KXR2p7eTMEHhIgF9Ne8w8W6H6Cx7puYH5LlAnzWeyl-MiYQymJ8kDP1Uh6tx_Ss/s605/blog-anayasa.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="605" data-original-width="589" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjxzJ-E55vQaRV6L3pSKc7iR8_HzkUUySvVB1mfwtiFoer6sPqsqIVjsm0HnN1sc8ma3wPp6aFWn9rGtLEMT8867qA__dnd_KQaOMULKYMc3jUndm9JTT03zLVZau4KXR2p7eTMEHhIgF9Ne8w8W6H6Cx7puYH5LlAnzWeyl-MiYQymJ8kDP1Uh6tx_Ss/s320/blog-anayasa.jpg" width="312" /></a></div><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Babadan oğula geçen padişahlık
sisteminden kurtulmak nasıl özel bir şey düşünsenize! Millet olarak bugünü en
özel ve en güzel şekilde kutlamaktan daha doğal ve daha gerekli ne olabilir? Böyle
günlerde Cumhuriyetin değerini anlarız; millet olarak birbirimize kenetleniriz,
bir duygusal marş ile gözlerimiz dolar, bize bu günleri armağan etmek için
bedel ödeyen atalarımıza minnet duyarız. Evet içimizden bazıları vals yaparak
kutlar, bazıları horon tepmek ister, bazıları “Erik Dalı” ile oynayabilir; hiç
mahsuru yoktur bence. Fotoğraflar biriktiririz anılarımızda, ne bileyim hiçbir şey
yapamasak da penceremizden bayrak sallarız böyle özel bir günde.</span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Sırf bir adamın soyundan geliyor diye, çocuk
da olsa, deli de olsa, psikopat da olsa koskoca devleti yönetme yetkisinin bir
erkeğe verilmesini düşünsenize! Kadınlar zaten yok hükmünde! Saraydaki kadınlar
haremde entrika ile süsle püsle takılabilir; halkın kadınları ise kocalarının
dört karısından biri olarak kül kedisi gibi yaşasınlar işte, yatıp kalkıp şükrederek
hem de! Kadın aklı öyle devlet işine falan ermez zaten. Hoş padişah kadar
akıllı başka bir erkek de yoktur!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Padişah mesela birinin tipini
beğenmese ve dese ki; <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Tez elden kellesi vurula!”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Etrafındaki ulema şu bu adamlar ne
yapabilir ki? O adamın kellesi gidecek mecbur.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Cumhuriyet rejimi öyle mi?
Bağımsız mahkemeler var, bağımsız yargı var, hak var, hukuk var, eşitlik var,
laiklik var, sosyal devlet var, meclis var, muhalefet var! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Evet bu yukarıda saydıklarımdan
çoğunun sadece iskeleti kalmış olabilir. Ama ne diyor Atatürk! <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">“Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim!”</span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8q024zncbSDOx-BUiQ5oV5RzilDOKmxdslqBjycKe3ETlSwb0RSj7hEC6RTUz4OVMPKR2_M9m2hgsBlxEEsr2v6LedZSTn_Ni-UWREPJXrSQ_lg9QdK1edGprSEduGbLDYLelBPsLgEvDozJsE530FYjby4eB1AlyhBLnEz4vYo3CfoGcqPozgKFS7BE/s770/blog-atat%C3%BCrk%20umutsuz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="699" data-original-width="770" height="363" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8q024zncbSDOx-BUiQ5oV5RzilDOKmxdslqBjycKe3ETlSwb0RSj7hEC6RTUz4OVMPKR2_M9m2hgsBlxEEsr2v6LedZSTn_Ni-UWREPJXrSQ_lg9QdK1edGprSEduGbLDYLelBPsLgEvDozJsE530FYjby4eB1AlyhBLnEz4vYo3CfoGcqPozgKFS7BE/w400-h363/blog-atat%C3%BCrk%20umutsuz.jpg" width="400" /></a></div><br /><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Monotype Corsiva"; line-height: 107%;"><span style="color: #2b00fe; font-size: x-large;">Cumhuriyetimizin 100. Şeref Yılı Kutlu Mutlu Olsun!!</span><span style="color: red; font-size: 12pt;"><o:p></o:p></span></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com23tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-63714128871606384852023-10-18T18:06:00.002+03:002023-10-18T18:06:41.984+03:00Tatilimden izler -2- Faşize Yenge ile Sokak Röportajı Keyfisi Ayağıma Geldi!<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Kendisini ilk
fark etmem sesini yükseltmesiyle oldu. Nasıl tarif etsem size; hani o üst
perdeden konuşan, buyurgan, çok bilmiş kadın sesi vardır ya! Yumuşak değil,
insanın içini okşayan hiç değil, gıcık olunacak bir ses. O sesi duysan kaçasın
gelecek cinsten. Uzanmış şezlonga, kocasına buyuruyor, ya da böğürüyor da desek
olur bence:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Bir kola
getirmiyorsun, hiçbir şey yaptığın yok!”</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Kocası belli
ki önceden gıcık olmuş; hatta yılların gıcık olmuşluğuyla söyleniyor, bir
taraftan da kaçmaya çalışıyor:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Hiç kusura
bakma! Bar şurada git kolanı al, dondurma dersen ilerde! Benim hareket alanım
sadece yüz metre ötesi! Gerisine hiiç karışmam. Tatile gelmişim dokunma bana! “</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Kalkıyor adam,
gözlüğünü ve şapkasını takıyor, uzaklaşıyor. Yanlarında bir kız bir de erkek iki
genç çocukları var. Onlar da kendi aralarında gergin gergin konuşuyorlar. Hani
kavga etmeseler bile birbirlerine sürekli laf sokan aileler var ya, bunlar
onlardan. Karısı kocasıyla, ablası kardeşiyle sürekli didişmede. Tatile
gelmişsiniz, rahatlasanıza! Dünyanın en güzel manzarasının dibine atsanız bu
aileyi; huzura ermek bir yana yine de kavga edecek bir şey bulurlar.
Göstermelik bir iki girerler havuza, göstermelik aile fotosu çekip atarlar sülale WhatsApp gruplarına, gerisi bu şekildedir! Neden mi böyle söylüyorum; bu
hikâyeyi başka türlü tamamlamak içimden gelmiyor da ondan.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEHYTuWTirPFqPtoC3BgxcaUANDc2RJ-OdQ3hEjFvKLIsm_ULiwK9fsN7mMypT-kL9ERJoI1tXMw4oC-GNKrUwpvuU3Sv0rXSJW-OgGBPik53HhnLmfsLFoRrbNiJGWs43DDJWgRPay00feqh9s8oaaHPiX8dWgTXy-iu19iPEcTS4Y_lTeT-TS9xqFAc/s946/blog-yan%20palmiye.jpg" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="946" height="406" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEHYTuWTirPFqPtoC3BgxcaUANDc2RJ-OdQ3hEjFvKLIsm_ULiwK9fsN7mMypT-kL9ERJoI1tXMw4oC-GNKrUwpvuU3Sv0rXSJW-OgGBPik53HhnLmfsLFoRrbNiJGWs43DDJWgRPay00feqh9s8oaaHPiX8dWgTXy-iu19iPEcTS4Y_lTeT-TS9xqFAc/w640-h406/blog-yan%20palmiye.jpg" width="640" /></a></div><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Efendime söyleyeyim, kocası kalkıp
gittikten sonra, çocukları da dağılınca bizim Faşize Yenge yalnız kalıyor.
Adını nereden biliyorsun demeyin; ben taktım, zaten başka bir şey olamaz bu
kadının adı! İyi de madem ad taktın, bir de niye “yenge” diyorsun diyecek
olursanız ona da cevabım var. “Yenge” diyerek iyice dışlıyorum kendisini
hikâyeden ve hatta dünyanın tüm samimiyetinden. Çünkü bana göre “yenge” ve
“enişte” sıfatları kadar dışlayıcı başka bir alt metin olamaz. Bana göre
bu sıfatlar, "aileden değilsin, sonradan geldin, orada kal!” demektir. Misal,
ablanın eşini sevdiysen abi dersin, sevmediysen enişte diyerek araya mesafe
koyarsın. Neyse, konuyu fazla dağıttırmayın bana böyle sorular sorarak. İnce
ince inceler, kelimelerin suyunu sıkana kadar didiklerim bilirsiniz.</span><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Nerde
kalmıştık; evet, akşam herkesin havuzdan çıkma vakti gelmiş. Resort ahalisi
odalarına dağılacak, giyinecek paklanacak akşam için hazırlanacak. Şezlonglarda
üç beş kişi kalmış. Ben de tam boş havuzun keyfini çıkaracakken bu Faşize Yenge
yanıma gelmez mi?</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Türk, Douçe?
“diye soruyor, “Türk” diyorum. “Ben yarı Alman, yarı Türk” diyor ve başlıyor
anlatmaya. Efendim 6 ay Kütahya’da, 6 ay Almanya’da yaşıyormuş. Euro olmuş 30
TL, Almanya’da kazandığını 30 misli eziyor tatillerde bizim Faşize Yenge, ama
söylemiyor orasını! Anlatıyor da anlatıyor. Normalde konuşmam böyle tiplerle.
Tatillerde sosyalleştiğim de nadirdir aslında. Neden bilmiyorum, kadınının
dominantlığından belki de mecburi bir diyalog gelişiyor aramızda.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Kadın tam bir
misyoner gibi, lafı evirip çevirip “müridi” olduğu partiye ve icraatlarına
getiriyor. Klasik propaganda başlıkları sıralamış kafasında belli ki!
Kütahya’da arkadaşı işçi arıyormuş, bulamıyormuş ile başlıyor. <i>“E
mahalle aralarına üniversite açılırsa ara eleman tabii ki bulunmaz, meslek
liselerini yok ettiler” </i>deyince ben, kadın bir an boş bulunup
dediğime onay verecekmiş gibi oluyor, ama son anda misyonerliği aklına geliyor
ve başka yerden giriyor bu sefer propagandaya. <i>“</i>Millet iş
beğenmiyormuş. Almanya’ya gelsinmişler de görsünlermiş ne zormuş hayat.
Bizimkiler yan gelip yatarak para kazanmak istiyorlarmış, Almanya’da disiplin
varmış disiplin! Kendisi de yaşlı bakmış orada yıllarca, kolay mıymış,
değilmiş…”</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Peki
Almanya’da kiralar ne kadar?” diyorum.1100 Euro’ya kiralık ev bulunurmuş.
“Asgari ücret ne kadar?” diye soruyorum, eveleyip geveleyerek “1800 Euro gibi”
diyor. “Bak ne güzel işte, asgari ücretli insan ev kiralayabilir,
bizde bu mümkün değil” diyorum. Faşize yenge durur mu, hemen çeviriyor lafı.
Efendim Kütahya’da evi varmış 600 TL’ye kiraya veriyormuş, ne kadar ucuzmuş.
Tamamen palavra atıyor, yersen!</span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOhIq9YVhQSJwc6M1Nf6cZKGvRp5PiD8gb-SYt5nj5E97FZLOmKJtsexxFZ3Uc7F_gie7Jsa96j7053_NhfoWA0nSHb7ycTGWTM5Fng243BdP2zGHxG6RSZAgRBBvhsPGg3owJKGoEIT3znwrlkTBC_B4MWmjtcDvKm7KSp5kC5I0OLYcqM_IUJh_m4So/s808/blog-havuz.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="808" data-original-width="730" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOhIq9YVhQSJwc6M1Nf6cZKGvRp5PiD8gb-SYt5nj5E97FZLOmKJtsexxFZ3Uc7F_gie7Jsa96j7053_NhfoWA0nSHb7ycTGWTM5Fng243BdP2zGHxG6RSZAgRBBvhsPGg3owJKGoEIT3znwrlkTBC_B4MWmjtcDvKm7KSp5kC5I0OLYcqM_IUJh_m4So/w289-h320/blog-havuz.jpg" width="289" /></a></div><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: 0cm;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Suriyeliler doldu ülkemize“ dediğimde
sesi bir perde daha yükseliyor:</span><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> “Bennn”
diyor kitlelere hitap eden Hitler edasıyla;<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> “Suriyelilere
assla karşı değilim, çünkü bennn de Almanya’da Suriyeliyim!” diyor. “Gelsinler
tabii diyor” “Bre Geri zekalı!” demek istiyorum o an ve devam etmek istiyorum.
Tabii ki susmayı tercih ediyorum sonra. Böyle bir kadına laf yetiştirmemin mümkün
olmadığının gayet de farkındayım.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Her yer çok
pahalandı, bak Türkiye’de!” falan demeye çalıştığımda buna da cevabı hazır
Faşize Yengenin, hem de nasıl bir hikayeyle…<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> “Efendim
zamanında cehapenin çok bankası varmış, bu bankalar batınca borçlarını devlet
ödediği için enflasyon yükseliyormuş.” Ağzım açık kalıyor, hikâyeye
bak! “Böyle bir şey yok” dememe kalmadan ellerini beline koyuyor, “Nerden
biliyorsun” diyor… Bakıyorum propaganda ve çirkeflik seviyesi bir üst seviyeye
doğru gidiyor. “Ben tatile geldim, bunları konuşmak istemiyorum, üstelik yüksek
sesle konuşup etrafı rahatsız ediyorsunuz!” diyorum. Anında yüzünde gülücükler
beliriyor ve hemen sevimli görünmeye çalışıyor. Akşam yemekte
karşılaşmamak için dualar ederek uzaklaşıyorum kibarca. Faşizan misyoner
yenganım ertesi gün beni havuz başında gördüğünde sanki hiç kendisini kibarca
susturmamışım gibi gülümseyerek halimi hatırımı sorduğunda anlıyorum ki bir de
“yüzsüz” sıfatını yakıştırmak lazım bu tiplere.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Neyse ki
tatilimin sondan önceki günü tanışma gafletinde bulunmuştum kendisiyle. Yani
sevgili dostlar, sokak röportajlarında onlarcasını gördüğüm, Alamancı Yuro ezen
yenganım da tatilimde bir figüran oluyor böylece. Allahtan sadece figüran olarak ve de
hikâyesi ile kalıyor.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Bu olaya şahit
olan bir başka gurbetçi aile yorum yapıyor sonra yanıma gelerek. “Kendinizi
üzmeyin, bunlar maalesef böyleler, Almanya’da da kaçıyoruz biz bunlardan”
diyor. Onlar da yıllardır Almanya’dalar, kendi işlerini kurmuşlar, çocuklarını
üniversitede okutmuşlar, gayet modern ve tatlı insanlar. İçime su serpiliyor.
Elbette “Alamancı” dediğim bu tipler ile Almanya’ya göç etmiş ve asla
“Alamancı” sıfatını hak etmeyenleri aynı kefeye koymuyorum.<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
<span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/rUk3QXfW_K0" width="320" youtube-src-id="rUk3QXfW_K0"></iframe></span></div><p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><br /></span></p><div style="text-align: left;"><span style="font-size: 12pt;">1 Euro 1 TL’ye eşitlenmediği sürece bu Faşize Yengeler her yerde salına salına
misyonerlik yapmaya devam edecekler maalesef. Çifte vatandaşlık haklarını al
ellerinden, ülkeye girişte al “ayak bastı” vergisini, otelleri kendi
vatandaşına pahalı satacağına sat bunlara pahalı; bakalım Faşize yengenin bu
çok milli duyguları aynı şekilde kabaracak mı? </span></div><p></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: left;"><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">Faşize
yengenin dili de dini de paradır, var mı ötesi…</span><span style="color: black; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 13.5pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; text-align: left;"><span style="font-family: Calibri Light, sans-serif;">Not: Bu senenin tatil maceraları epey bir yazı dizisi olacak gibi, bakalım daha neler çıkacak...</span></p><div style="text-align: left;"><br /></div></div>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-88936507027738114582023-10-14T23:20:00.002+03:002023-10-14T23:20:23.672+03:00Tatilimden izler - Gizemli İdol Babaanne<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hayran oldum kendisine, idolüm oldu
orada kaldığım altı gün boyunca. Peki altı gün bittikten sonra unutacak mıydım?
O kadar da tüketemem böyle güzel bir iletişimi. Yapamam ya… “Yapmam değil mi?”
diye soruyorum kendime… Ya yaparsam diye kaygılanmış olmalıyım ki, buraya da
yazasım gelmiş işte. Hayat felsefeme unutamayacağım izler bırakan bir melekti
adeta. Bak şimdi bile o kısık gözlerindeki gülüşü anımsıyorum. Karşılıklı
bakıştık ve gülüştük hemen hemen her sabah. O kadar sadece. Aramızda hiç muhabbet
de geçmedi. Geçemezdi zaten; O alman ben Türk, dillerimiz ayrı. Gözlerinin rengini hiç
öğrenemedim. Sadece ellerini gördüm. Her sabah havuz başında bir ritüel
şeklinde sigarasını içerken, heyecanla ve hızla okuduğu kitabının sayfalarını
hafiften titreyerek de olsa çevirirken ve de iki renkli atkısını örerken. Ne de
hızlı örüyordu, hayran olmamak elde değil!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kimi sabahlar turkuaz mavisi mayosunu
giyerdi, kimi sabahlar ise çiçekli olanını. Hiç havuza girerken görmedim; ama
hep özenli ve şıktı şezlongda otururken. Ellerinde pembe, ayaklarında kırmızı
ojeler yeni sürülmüş gibiydi, hep pırıl pırıl…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">O’nu ilk gördüğümde yeni başladığı
kitabı, altıncı günün sonunda neredeyse bitmek üzereydi. Yanında torunu olduğunu
düşündüğüm genç kız da yatardı bütün gün şezlongda ve O da okurdu. Stephen
Hawking hem de… O yaştaki diğerlerinin elinden cep telefonu düşmezken, O babaannenin
güzel torunu bir bilim adamının öğütlerini okurdu. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Yaşını çok merak ettim, kesin
seksenin üzerindedir diye düşünüyordum. Almanya’da yaşayan bir Türk aile
doksandan aşağı olmadığını söyledi. Almanya’da seksen genç sayılırmış, öyle
dediler. “Genleri böyle, çok uzun ve sağlıklı yaşıyorlar” dediler. Ben
bilmiyorum tabii ki, onlar dediler. Relaks havuzun kenarında gördüğüm bütün yaşlı
Almanlardan daha yaşlıydı kendisi. Sadece gülümserdik birbirimize, nedense
yanına gidip tanışmaya hiç cesaret edemedim. Ama öyle değil midir; bazen yalnızca gülümseyerek gözden göze aktarılmaz mı hayranlık, sempati, saygı… Bence geçer
duygular. Çünkü O’na bu kadar hayran olmasaydım, belki de bana bu kadar güzel gülümsemeyecekti.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Aslında desteksiz yürüyebiliyordu;
havuzun başındaki küçük bara tek başına gittiğini gördüm. Ama belki de tedbir amaçlı
bilmiyorum, bir yürüteçle gelirdi havuzun başına. Yanında kızı ve torunu ile. Ya
da arkadaşlarıdır ikinci ve üçüncü nesil; tabii ki benim hayalim kızı ve torunu
oldukları. Gelirdi yürüteçle. Yürütecin sepetine atkı ördüğü yünlerini,
kitabını, özenle şezlonga serdiği havlusunu ve günde sadece bir tane içtiği
sigarasını da koyardı. Kim bilir, yatarken ikincisini içiyor da olabilir, belki bir kadeh şarapla... Bunları yazarken, havuzdan ayrılma saati geldiğinde özenle havlusunu katlayışı geliyor gözümün önüne. Hem de üzerinden neredeyse bir ay geçmişken…
<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tutunduğu yürüteci bisiklet olarak
hayal ediyordum. Bisikletin selesine rengarenk yünleri değil de taze toplanmış
papatyaları koyuyordu sanki… Yirmili yaşlardaydı, çiçekli elbisesinin etekleri
uçuş uçuştu. Uzaklaşıyordu, otelin ağaçlarla dolu yolları arasındaki iki katlı
cumbalı konağına doğru…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İdolümdü, çünkü bana hayatın
aslında ne kadar güzel olduğunu ve ne kadar sessiz yaşanabileceğini gösterdi. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><i><span style="color: #00b050; font-family: "Monotype Corsiva"; font-size: 14.0pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">“Çok konuşmaya gerek olmadan, hızlı hızlı ve
heyecanla çevrilen kitap sayfalarında, umutla kış için örülen atkıda, keyif
için içilen sabah sigarasında, evden uzakta tansiyon mu çıkar, mide mi bozulur
derdi olmadan yapılan tatilde, tatile gücün yetmediğinde evinin balkonunda bir
sardunya saksısının yanında, hiç tanımadığı dilini bile bilmediği benim gibi
birine gülümseyerek, çok güzel olabilir hayat</span></i><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">”
diyordu bana ona hayranlıkla bakarken…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ve hiç yapmayacağım bir şeyi yaptım O'ndan aldığım cesaretle. Anısı kalsın istedim, yüzünü unutmamak istedim. Evet dayanamadım ve yaptım. Gizli gizli fotoğrafını çektim! Yaptığım şeyden
utana sıkıla o kadar heyecanla ve hızla çektim ki fotoğrafı, elim titredi hatta.
Apar topar çektim. Ve evet, yüzünü hiç saklamadan buraya koymak istiyorum.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çünkü idollerin fotoğrafları, kayıtlı
kalmalı zamanın sayfalarında…<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdSwS0oPhUktppYIrKC7B38Mf4tDVtxKGr1BCls6VSi9vIAnZ5i-DNTloaQQp1wvu4ahVFRqI6yhmoN0NVTHxVau83kjinM6yFsNkZuFLyX1mH5je4TArd9WSlZvCVVY0EzX_7__NUR2AplxAzNEGw_xQWK1fEAaRMrxGtgFhCngABOUrmdrD5zxlsVPI/s1200/blog-babaanne.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="838" data-original-width="1200" height="447" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdSwS0oPhUktppYIrKC7B38Mf4tDVtxKGr1BCls6VSi9vIAnZ5i-DNTloaQQp1wvu4ahVFRqI6yhmoN0NVTHxVau83kjinM6yFsNkZuFLyX1mH5je4TArd9WSlZvCVVY0EzX_7__NUR2AplxAzNEGw_xQWK1fEAaRMrxGtgFhCngABOUrmdrD5zxlsVPI/w640-h447/blog-babaanne.jpg" width="640" /></a></div><br /><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p><br />Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com22tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-12345552849304463222023-09-01T13:11:00.003+03:002023-09-02T10:17:43.308+03:00Perde Açılmadı ve Olanlar Oldu!<p class="MsoNormal"><b><u><span style="color: #00b050; font-family: Gabriola; font-size: 16pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">Okumaya karar verenlere ön bilgi: <o:p></o:p></span></u></b></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #00b050; font-family: Gabriola; font-size: 16pt; line-height: 107%; mso-bidi-font-family: "Calibri Light"; mso-bidi-theme-font: major-latin;">Benden okumaya alıştığınız mizah yazılarından değildir. Öylesine
bir karalamadır. Bu yazıyı üzerinde önceden hiç düşünmeden ve başladıktan sonra
hiç ara vermeden ve bittikten sonra üzerinde hiçbir kelime düzenlemesi
yapmadan yazdım ve bitirip yayınladım. Bakalım ne diyeceksiniz, öptüm byee<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Normal bir
sabah gibi uyandı herkes. Ben de en normal sabahlar gibi uyandım. İnsan
uyanınca ne yaparsa hepsini yaptım. Yorganı üzerimden attım, iki kolumu yana
açarak şöyle bir gerindim. Ağzımdan garip sesler çıktı. Kalktım sonra. En
normal sabahlar gibi perdeleri açmaya gittim. Çok basit bir ritüeldi bu. Önce
perdeleri açacak, sonra pencereyi açacak, içeriye dolan taze havayı içime
çektikten sonra mutfağa gidip çay koyacaktım. Elbette ki yumurta kaynatma
cezveme de bir adet beyaz yumurta atacaktım, tabii ki yumurtayı yıkadıktan
sonra. Neden? Çünkü son zamanlarda dışı kahverengi olan yumurtaların tadının
kötü olduğu gibi bir sonuç çıkarmıştım kendimce. Yumurtayı yıkama ihtiyacımın
yumurtanın rengiyle bir alakası yoktu. Evet bütün bunları yapacaktım.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Ayağıma sarı
plastik terliklerimi geçirdim. Çok seviyorum kendilerini. Bazılarının tuvalet
terliği dediği cinstenler, ama başka terlik olmuyor bana. İşte o çok sevdiğim,
aslında çok da eskidiği için altının kayganlaşmaya başladığı sarı terliklerimi
giydim. Salondaki pencereye yöneldim. Pencerenin sol tarafına yaklaştım. Çünkü
perdeleri açmaya hep soldan başlardım. Perdeyi tuttum. Çekmek istedim sağa
doğru. Perde gelmedi. Bir sıkışıklık olmuştur diye düşündüm. Tekrar çektim.
Perde yine gelmedi. Herkesin yapacağı ilk hamleyi yaptım sonra. Pencerenin sağ
tarafına yöneldim. Bunun için pencerenin önünde duran koltuğa biraz yapışmam
gerekiyordu. Kollarım yeterince uzun olmadığı için kanepeye yapışmadan perdeye
ulaşamazdım. Perdenin en sağ ucuna geldim. Sağ elimle perdeyi sola doğru
çekmeye çalıştım. Perde hareket etmedi. Hem soldaki hem de sağdaki perde
parçalarının hareket etmemesi, günlük rutine tersti. Olmaması gereken bir
şeyler olmuştu demek. Ne yapacağımı bilemedim. Tuttum çekmeye çalıştım. Hayır,
perdeler açılmıyordu. Madem perdeler açılmıyor, o zaman ben de kafamı perdenin
altından sokar, pencereyi açar ve temiz havamı öyle alırım dedim. Kafamı
perdenin altından sokmaya çalıştım. Hayır kafam da girmedi. Bu sorunu çözmek
için herkes gibi internete başvurmaya karar verdim. Benim gibi başkalarının da
perdeleri sıkışmış olabilirdi ve illa ki iyi niyetli birileri yardımcı olmak
için bu sorunun çözümünü internete yazmış olabilirdi. İnternette ara motorunu
açtım. O da nesi? Ben daha sorumu yazmadan kendiliğinden ana sayfada alt alta
satırlar sıralanmıştı:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Sabah
kalktığınızda perdenizi açamadıysanız ne yapmalısınız?”</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Sıkışan
perdeler nasıl açılır?”</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Tam önüme
çıkan ilk sayfayı açıp çözümü okuyacaktım ki kapı çaldı. Gittim açtım, bizim
üst kattaki komşu gelmiş. Daha merhaba dememiştim ki şöyle konuştu:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Perdelerim
sıkıştı, bir türlü açamıyorum” </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Ne tesadüf,
benim de” dedim. Niye bu tesadüfe şaşırmadım bilmiyorum. “Tam da şimdi
internetten çözüm arıyordum, istersen gel beraber bakalım” dedim. Sarı
terliklerim ayağımdaydı. Plastik. Komşumun ayağında ise kösele terlikler vardı.
Birlikte açtık önümüze çıkan ilk sayfayı, şöyle yazıyordu:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><i><span style="color: #2b00fe; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 0pt; mso-hansi-theme-font: major-latin; mso-ligatures: none;">“<b>Sıkışan
perdelerinizi açmanın tek yolu var, o da perdenin rengini değiştirmek. Çünkü
perdeleriniz yıllardır aynı renkte olmaktan o kadar sıkılmışlar ki, çözümü
sıkışmakta bulmuşlar. Belki siz de perdeler gibi sıkıştınız bu hayata.
Renginizi değiştirin. Kremleri turuncuya dönüştürün, yeşiller mavi olsun.
Göreceksiniz nasıl da düzelecek her şey”</b></span></i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Komşumla
birbirimize baktık ve güldük. Bu yapay zekâ çözümleri bizimle dalga mı
geçiyordu. Sessizce kaldık biraz. Sonra aniden komşum “Denemekten ne çıkar?”
dedi. Bir an düşündüm, evet denemekten ne çıkardı. Aceleyle yatak
odasına gittim. Ayağımda sarı terlikler. Makyaj masama yöneldim. Kartonu güzel
diye ojelerimi dizdiğim iç çamaşırı kutusundan yeşil olanını seçtim. Ayağımda
sarı terliklerimle salona geri döndüm.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHJgNJUvIIyox47vAz45cdD9H8GFil4qyh9hNTnXE3g5mIRBzNT-Fp0tiOTEL8KL2vTctcI72_DoLoGCz5ZXfQI7y78YSs67o8hUYlTG9lFEeeTHOukhew8xS4M_AFyw_nNd7sV909LmLRdiBA1KLy1s9UdTIKQ2s-Zgz0UgmnrbxqFCCsbxxW2N1yMmY/s600/blog-ye%C5%9Fil%20uzayl%C4%B1.jpg" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="594" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHJgNJUvIIyox47vAz45cdD9H8GFil4qyh9hNTnXE3g5mIRBzNT-Fp0tiOTEL8KL2vTctcI72_DoLoGCz5ZXfQI7y78YSs67o8hUYlTG9lFEeeTHOukhew8xS4M_AFyw_nNd7sV909LmLRdiBA1KLy1s9UdTIKQ2s-Zgz0UgmnrbxqFCCsbxxW2N1yMmY/s320/blog-ye%C5%9Fil%20uzayl%C4%B1.jpg" width="317" /></a></div><br /><p></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Oje şişesini
şöyle bir çalkaladım. Katılaşan ojeler için sallamak iyi gelir çünkü. Kadim bir
yöntemdir. Şöyle bir salladığım oje şişesinin fırçayı tutan sapını saat
ibrelerinin tersi yönünde çevirerek açtım. Etrafa o çok sevdiğim koku yayıldı.
Fırçayı iyice ojeye buladım. Sonra perdenin ve dolayısıyla odanın da en soluna
gidip yaklaştım. Perdeye savurdum elimdeki fırçayı. Krem renginin üzerinde
yeşil bir leke oluştu. İlk darbede sıçrayan yeşil lekeden damlacıklar aktı
aşağıya doğru ve nefis bir şekil oluşmaya başladı kendiliğinden. Fırçayı şişeye
daldırıp tekrar sıçrattım perdeye. Tekrar sıçrattım, sonra tekrar sıçrattım ve
sonra tekrar sıçrattım! Komşum da ben de transa geçmiş gibiydik. Hayretler
içinde izliyorduk. Perdede oluşan şekil gittikçe anlam kazanıyordu. Biz
büyülenmiştik. Ayağımda sarı plastik terlikler… Sanki görünmeyen bir el vardı
ve benim gelişigüzel fırlattığım oje sıvısını bir ressam gibi işliyordu. Böyle
ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Perdede sevimli, insana benzeyen ama tam da
insan olmayan bir şekil oluşmuştu. Komşumla aynı anda birbirimize baktık, sonra
tekrar perdeye baktık. Evet, perde üzerinde yeşil renkli bir yaratık oluşmuştu.
Sevimliydi de. Önce kaşları hareket etti. Ben sarı terliklerime baktım. Sonra
göz kapağı oynadı. Sarı terliğim ayağımda biraz döner gibi oldu. Sonra
dudakları oynadı. Komşumun kösele terliği ayağından fırladı. Sonra bir ses
duydum:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Merhaba demek
yok mu?”</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Komşuma
döndüm. Sağ tarafımdaydı ve sesi çıkmıyordu. Sonra bir ses daha duydum:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Siz
demezseniz ben derim, Merhabaaa!”</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Ses çok
neşeliydi ve o kadar güzeldi ki, insanın o sesi kucaklayıp sarılası geliyordu.
Sarı terliklerimden soldaki, ayağımda döner gibi oldu; düzelterek perdeye
baktım.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Sizi
kurtarmaya geldim” dedi perdedeki o Şey. “Sakın telaşlanmayın, akışa bırakın”
dedi. Ve sonra yavaşça perdeden sıyrılarak öne doğru bir adım attı.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Şimdi
açabilirsin” dedi.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Neyi? “diye
sordum.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Perdelerini
tabii ki, şapşal” dedi.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Evet, sorunum
perdelerin sıkışması değil miydi? Yeşil arkadaşından ayrılan perdenin sol
tarafına yöneldim, sağ elimle perde kanadını sağa doğru çektim, perde
açılıyordu. Sonra camı açtım, sonra dışarıdan gelen taze havayı içime çektim.
Sarı terliklerim yerli yerindeydi.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Sen de git
kendi perdelerini açabilirsin artık” dedi komşuma Yeşil Şey. Komşum dili
tutulmuş gibi “Hıhı” deyip başını salladı ve kapıya yöneldi. Ayağında kösele
terlikler.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Baş başa
kalmıştık bu arkadaşla. Tatlı bir macera mı başlıyordu; yoksa başım derde mi
girmişti diye düşünürken lafı ağzımdan aldı:</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Merak etme”
dedi. “Bu sorunu herkes yaşıyor senin ülkende. Şu muhalefetin rengini
değiştirirseniz bütün sorunlarınız aynı bu perdenin açılması gibi çözülecek”
dedi. Afalladım. Terliklerime baktım telaşla. Kaygımı anlamış gibi devam
etti: </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8gzJek8jkoHJJzouO_YSMZv3U_UZ0Mj3Ru4-j_v4Exjw8vYnV9HbfjUUPV_R58OsEASvesdeyW33uPSIBKNCJZ5TZqp3oXnHy_Svc7L5xNdmD0wfOR5E7wz9fWv3f8Uxh8M-ubi-pp_ngrhX7ngLIDHIsdynzw04rygSokCZ7co4lFk51T-E8mofBYHw/s600/blog-ye%C5%9Fil%20uzayl%C4%B1%20sar%C4%B1%20terlik.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="329" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8gzJek8jkoHJJzouO_YSMZv3U_UZ0Mj3Ru4-j_v4Exjw8vYnV9HbfjUUPV_R58OsEASvesdeyW33uPSIBKNCJZ5TZqp3oXnHy_Svc7L5xNdmD0wfOR5E7wz9fWv3f8Uxh8M-ubi-pp_ngrhX7ngLIDHIsdynzw04rygSokCZ7co4lFk51T-E8mofBYHw/s320/blog-ye%C5%9Fil%20uzayl%C4%B1%20sar%C4%B1%20terlik.jpg" width="175" /></a></div><br /><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><br /></span><p></p>
<p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">“Ayağındaki
terliklerin rengini değiştirmene gerek yok, sadece muhalefete oje sıçrat
yeter!” dedi.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Rahatladım,
derin bir nefes aldım. Sarı terliklerim değişmeyecekti. Perdedeki Yeşil Şey'in
dile gelmesine hiç de takılmadım. İşte o gün ne oldu biliyor musunuz?
Ülkenin dört bir yanında muhalefete oje fırlatma eylemleri başladı. Herkes;
kadın erkek, çoluk çocuk demeden eline aldığı gibi ojeleri sokaklara
döküldü! En yakınlarındaki muhalefet parti binasına, muhalif görünen
medyaya, sosyal medya fenomenlerine, bağımsızmış gibi görünen gazetecilere ve
Gandi denilen o adama, o yerinden kalkmayan dinozorlara ve o ablaymış gibi
davranan gaddar kadına ve o gözlüklü derinlik stratejistine ve her yere, ve her
yere ojeler ojeler ojeler ojeler sıçratıldı! Karnaval ortamına döndü tüm ülke.</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Ben mi,
elbette ayağımda sarı plastik terlikler ve yanımda bana gülümseyen "Yeşil
Şey" arkadaşla birlikte en önlerdeydim…</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;">
</p><p class="MsoNormal" style="line-height: normal; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Sonrası,
sonrası şairin dediği gibi;</span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 13.5pt;"><o:p></o:p></span></p><blockquote>"İyilik güzellik"</blockquote><p></p>
<p class="MsoNormal"><span face=""Calibri Light",sans-serif" style="font-size: 12pt; line-height: 107%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><o:p> </o:p></span></p><br /><p></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com26tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-46794949800664234352023-08-31T13:49:00.000+03:002023-08-31T13:49:12.687+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #210<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS1MYx9VUWPzh_ZgyMt1zHWqVAo9CJYCF-BEULnLETx0mXdexonyzW78Sw1w0Cc0thneo0Rb6y75XU8tf0mqNDs7ByMpMhNHpRoK1Dah_Z0ye4_kOyMQTFG1RvuKypPFEas5ogSoJ1MF5_IGY74l296xUkfRPHcHoG9io3f8ikC7y99L_DM1_GlzFomrE/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgS1MYx9VUWPzh_ZgyMt1zHWqVAo9CJYCF-BEULnLETx0mXdexonyzW78Sw1w0Cc0thneo0Rb6y75XU8tf0mqNDs7ByMpMhNHpRoK1Dah_Z0ye4_kOyMQTFG1RvuKypPFEas5ogSoJ1MF5_IGY74l296xUkfRPHcHoG9io3f8ikC7y99L_DM1_GlzFomrE/s320/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="253" /></a></div><br />Ağaç Ev Sohbetleri 210. sayısında
tekrar beraberiz. Görev insanı sevgili <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2023/08/agac-ev-sohbetleri-210.html" rel="nofollow" target="_blank">Deep</a>’den geliyor haftanın konusu: <o:p></o:p><p></p>
<p class="MsoNormal"><b><i><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"Kendimize
benzeyen arkadaş mı benzemeyen arkadaş mı seçmek daha keyifli?</span></i></b></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hadi bir mizansen yapalım, bakalım neler olacak, sonra soruya
döneriz. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bir parti ortamı. Sanırım film galası.
Her tarafta yıldızlar. Yan masada Cem Yılmaz ile Zafer Algöz hem gülüyor hem de
içkilerinden yudumluyor. Az ilerisinde Müjdat Gezen ile Metin Akpınar söyleşiyor.
O’nun da ötesinde Gülse Birsel ve dizi arkadaşları kahkaha atmakta. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Ben gariban da bu kadar yıldızın
arasında kaldığım için hem heyecanlanıyor hem de elimi kolumu nereye koyacağımı
bilemiyorum. Şimdi kalkıp gitsem Cem’lerin masaya yaklaşsam, “<i>N’aber bro</i>”
diye mevzuya girsem, iki konuşsam falan… <i>“Bu da kim?</i>” demezler mi? “<i>Canım, sen figüran mısın, yoksa yemek şirketinden mi geldin?</i>” diye sormazlar mı?
Gülsegillerin masaya gitsem, muhabbete karışmaya çalışsam, kim bilir hangi
sivri dilli esprileriyle beni çemberin dışına atıverirler! Ha ben bu
insanlarla arkadaş olsam belki de hiçbirini sevmeyeceğim o ayrı mesele!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bir yerde okumuştum. Avustralya’da iş
çıkışında bir genel müdür ve bir taşıma işçisi aynı barda içkilerini yudumlayıp
muhabbet edebiliyorlarmış. Barda iş çıkışı laflamak ve eğlenmek, benzer içkiler
içmek arkadaşlık mıdır? Arkadaşlık olmasa da “yârenlik etmek”tir. Peki dönelim
şimdi ülkemize. Sizce CEO ve taşıma işçisi aynı barda bırak yârenlik etmeyi
karşılaşabilir mi? Elbette Namümkün! Ya da Cem Yılmaz ile benim gibi sade
vatandaş aynı gala gecesinde yan yana olabilir mi? Olabilemez bence! Villa
komşusu olsaydık belki bahçe çitinin arkasından laflayarak arkadaş olabilirdik
Cem’le. Ben O’na yaptığım çilek reçelinden ikram ederdim, O da tabak boş
verilmez hesabı kabak tatlısı verirdi belki. Öyle öyle bir diyaloğumuz
olabilirdi. Ya da aynı havuzda denk gelirdik falan. Şimdi var olan
koşullarda biz hangi sosyal ortamda karşılaşacağız da arkadaş olacağız? <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İkincisi de genel müdürün gittiği bardaki
içtiği bir bardak içki, taşıma işçisinin bir aylık maaşının en iyi ihtimalle
beşte biri falandır; ki bu durumda bu iki insan aynı barda denk gelebilemez. O
taşıma işçisine diyelim ki piyangodan para çıkmış olsun, yine bu karşılaşma İmpossible
olur. Nayn! Yani nasıl ki coğrafyada paralel çizgileri var, hayat ta da var onlardan.
Bizde resmi olarak tanımlanmamış ama iliklerimize kadar hissettiğimiz kast
sistemleri var. O yüzden hiç romantik eşitliklerden falan bahsetmeye gerek yok.
Elma elmayla arkadaş olur, ejder meyvesi ejder meyvesi ile arkadaş olur! Nokta!
Fabrika CEO’sunun çay bardağındaki rakıyı tokuşturup kavundan bir lokma alarak akıl
danıştığı bilge tamirciler Yeşilçam’da kaldı, yok öyle şeyler gerçek dünyada. Hayatta
denge diye bir şey var! Arkadaş olacaksan da ekonomin, büyüdüğün çevre,
eğitimin denk olacak. En azından bizim kültürde bu böyle. Aksi durum elbette vardır,
ama çok rastlanmaz. Şimdi diyelim bir şekilde çok zengin biriyle arkadaş oldum.
Arkadaş dediğin beraber yer içer. O’nun seviyesinde bir yere gitsek benim
cüzdan yetmez, hep O ödese arkadaşlık denkliği bozulur. Benim seviyemde yer de
O’nu bayar bir süre sonra. Ee bu arkadaşlık yürür mü? <o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><tbody><tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihyp7hYM_C2DZpr90UPrrqWE5GaJu6OYWXFsZ6tlcIJO4RckE5PRAnUzfgoOV5xL4rUtvlD4RlVDPEVGW1wrnnhoUBoA1TLhOIQafVES8G3ZYfJpCXZOAc-Kdnugs_DXzo4dPcrsEyWnkcvJzvNpVOVEqlONno6oL8Q2m0n0P9Heho-BD-75ND74bqK0o/s796/blog-arkada%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="796" height="251" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihyp7hYM_C2DZpr90UPrrqWE5GaJu6OYWXFsZ6tlcIJO4RckE5PRAnUzfgoOV5xL4rUtvlD4RlVDPEVGW1wrnnhoUBoA1TLhOIQafVES8G3ZYfJpCXZOAc-Kdnugs_DXzo4dPcrsEyWnkcvJzvNpVOVEqlONno6oL8Q2m0n0P9Heho-BD-75ND74bqK0o/w400-h251/blog-arkada%C5%9Fl%C4%B1k.jpg" width="400" /></a></td></tr><tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">alıntı:gratisography.com</td></tr></tbody></table><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Her şey para denkliği ile de
bitmiyor elbette. Başka bir mizansene geçelim. Diyelim ki üç aşağı beş yukarı aynı
gelir seviyesinde bir arkadaşım var. Ben maç sevmem, o çok sever. Ben arabesk dinlemem,
o Müslümsüz yaşayamaz. Ben çıs tak olmayan yerlerde soft müzikle eğlenirim, O
yeni nesil meyhanede zenneye para takarak coşar. Ben kitap okurum, O asla
okumaz. Ben bilim kurgu filmi severim, O vurdulu kırdılı şeylerden hoşlanır. Ben
tatil köyüne gitmeyi severim, O çadır kurmayı tercih eder. Ben esnerim, O ise
inançları ve gelenekleri konusunda kaskatıdır. Ben parti tutmam, O radikaldir
ve ölümüne parti tutar takım tutar gibi. Ben analitik kafayımdır, O fazla incelemez. Ben magazin sevmem, O’nun dünyasında
hep ünlülerin hayatı vardır. Ben “keşke insanlar eşit olsa” hayali kurarım, O
ise kendi sosyal çevresinden nasıl yırtacağını hayal eder. Bu zıtlıkları uzatabiliz
falan filan diye. Pardon da O ve ben, yani biz niye arkadaş olalım ki? Ne
paylaşacağız? Ne O benimle vakit geçirmeyi sevecek ne de ben O’nunla! Kendime
eziyet mi edeyim çok demokrat olup çok anlayışlı olacağım, çok empati kuracağım
diye! Kafayı mı yedim! </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;"> </span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hayata aynı pencereden
bakmıyorsak, yani ideolojilerimiz farklıysa bizden arkadaş markadaş olmaz! Sadece iş arkadaşı olur. İş arkadaşı dediğin şey de zaten sentetik, mesnetsiz,
saçma sapan bir ilişkidir. İş arkadaşları arasından gerçek arkadaş az çıkar,
kumda pırlanta bulmak gibi bir şeydir bu da. Bulduysanız sakın bırakmayın!
Çünkü genelde iş bitince o cuma buluşmaları, iş yeri dedikoduları, çıkar
örtüşmeleri de biteceği için, eğer kafalar uyumsuzsa iş arkadaşlığı da iki üç
buluşma sonrasında bitecektir. <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bir de “sosyal kelebek” olanları
hiç anlamam. Herkesle arkadaş olan tipler yani. Her türlü ortama girip bir
şekilde uyum sağlayan, çevresinde yüzlerce kişi olan tipler… Networking
diyorlar ya buna. Bir gün lazım olur hesabı, kenarda tutulan yapmacık ve
derinliksiz ilişkiler…Ben asla öyle biri değilim. Hatta kendi çapımda asosyallik
çorbasının dibini bile ekmekle sıyırabilirim. Tabii ki bu grubu eleştirmiyorum, bu bir yapı
meselesi. Öyle olmak ister miydim, hayır kendimle kalmayı tercih ederdim
sanırım. </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Bende arkadaş kriteri çok. Mesela “De”leri “da”ları ayıramayan biri
ağzıyla kuş tutsa bile buz gibi soğuyorum kendisinden, elimde değil. Gittiği
evde yapılan muhabbetten çok mobilyaların tozları ile ilgilenenler benden uzak
dursun bir zahmet. İçten pazarlıklıları, göründüğü gibi olmayanları zaten
saymıyorum bile…<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Dostlar, Romalılar! Gördüğünüz
üzere bir Ağaç Ev sorusunu da doğru dürüst yanıtlayamadan bir sürü şey yazdım.
Ben de böyleyim işte; aranızdan beni arkadaş olarak kabul edecek birileri çıkarsa
ne mutlu bana.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Sevgiyle efenim, hem de en kalbî
hislerimle, çav bella!<o:p></o:p></span></p>Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com16tag:blogger.com,1999:blog-4650977866358488691.post-38336792673611675902023-08-25T10:46:00.004+03:002023-08-25T10:46:54.524+03:00Ağaç Ev Sohbetleri - #209<p class="MsoNormal"></p><div style="text-align: left;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt;">Ağaç Ev Sohbetleri 209. sayısıyla
birlikte beşinci yaşına girmiş. Aksatmadan organize eden ve asla<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv3HhQwNF7mwOx5UxliNveAZ6kWy0xCuqD_1cOLhvK2ug16zSKKRD_pidG9uyGE3xUR44BwqzxkTAePdwhV9i1P2GHT6xFokkfC86-WuBxUkic3Yt_MVWszOyvlL1NEqze4GldwSzajIdZ9whU1PnCci8ASX1AtAnBKB2VDqmrhjRLKfg2MK5Ox6W5ZRM/s553/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" data-original-height="553" data-original-width="438" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv3HhQwNF7mwOx5UxliNveAZ6kWy0xCuqD_1cOLhvK2ug16zSKKRD_pidG9uyGE3xUR44BwqzxkTAePdwhV9i1P2GHT6xFokkfC86-WuBxUkic3Yt_MVWszOyvlL1NEqze4GldwSzajIdZ9whU1PnCci8ASX1AtAnBKB2VDqmrhjRLKfg2MK5Ox6W5ZRM/w158-h200/a%C4%9Fa%C3%A7%20ev%20sohbetleri.jpg" width="158" /></a></div><br /> kaytarmayan
canımız blogger arkadaşımız <a href="https://sadevederin.blogspot.com/2023/08/agac-ev-sohbetleri-209.html" rel="nofollow" target="_blank">Deep</a>’e ve sohbete katılan bütün blog dostlarına sevgilerimi
göndererek bugünün konusunu hemen alıyorum:</span></div><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">
<br style="-webkit-text-stroke-width: 0px; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;" />
</span><b><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 16.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"><span style="-webkit-text-stroke-width: 0px; float: none; font-variant-caps: normal; font-variant-ligatures: normal; orphans: 2; text-align: start; text-decoration-color: initial; text-decoration-style: initial; text-decoration-thickness: initial; widows: 2; word-spacing: 0px;">"</span></span></b><b><i><span style="color: #0070c0; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;">İyi dinleyen mi iyi, güzel konuşan mı
daha iyi arkadaştır?"</span></i></b><i><span style="color: #0070c0; font-size: 16.0pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></i><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">N'apalım, madem böyle iki seçenekli
soru var karşımda; ben de gider, her iki kulübü de ziyaret eder, didik didik inceler
ve kafama göre en güzel sonucu bulurum. Böyle düşünüp üzerime bir kot bir tişört geçirerek
çıktım evden, istikamet “İyi Dinleyenler Kulübü”<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Tam zile basacaktım ki çatt diye
kapı açılmaz mı? Neredeyse şaşıracaktım, pat diye aklıma geldi: E burası “İyi Dinleyenler
Kulübü” ya! Ve evet kapıyı açan Melahat Hanım neden hemen kapıyı açmıştı sizce?
Bildiniz, bingo! Çünkü kendisi kapıyı dinliyordu. Ne alaka, yine sulandırdın
suyu diyeceksiniz de; demeyin arkadaşım demeyin. Burada arkadaş seçmek söz konusu,
hayat memat meselesi. Şimdi Melahat benim iyi arkadaşım olabilir mi? Tabii ki hayır,
çünkü iyi dinleyen Melahat her şeyi dinliyor! Kapıları, pencereleri, insanın iç
seslerini, dizilerde hikayesi durma noktasına gelen senaristlerin yazdığı dış
sesler de dahil, her şeyi ama her şeyi dinliyor Melahat! Sanırsın psikolog
doktor Gülseren KafaBudayan... Dinliyor, “hmm” diyor, arada “emme basma tulumba
gibi” kafa sallıyor, fakat dinliyor! İyi de bu Melahat sadece dinlese başım gözüm üstüne!
Benden dinlediğini sana satıyor. Senden dinlediğini altın gününde komşularına
satıyor; hatta hızını alamıyor, dinleyip dinleyip sonra da sosyal medyasında
olmasa da en kötüsü whatsapp durumunda laf sokmalı aforizma şeklinde dünya
aleme yayın yapıyor. Şimdi bu Melahat’ten iyi arkadaş olabilir mi? Güya insan ruhundan anlayan Melahat, güya dinleyen Melahat gördüğünüz üzere sizi dinliyor ayağına
yatıp, aslında kişisel filmlerini çekmek için veri topluyormuş. Ne diyeceksiniz
şimdi? Aman aman; dostlardan ırak olsun Melahatgiller ve tüm uzak yakın
familyaları! Çıkıyorum bu kulüpten hızlıca!<o:p></o:p></span></p><p class="MsoNormal"></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0GFf_l3cxA6vUEIqsOtRwe8n4vSgcnTdyAIbdarYWKLC4v2twNIVdX3sGV4e3b13znjsxOvZe5kgTQquWePpY3U2b396VCNfwLNHAhRpdlTzOgYmwsn25mq5XfQ_69Sd3SmrLDtcedXnhxVGLA7kMf6GvLT76S9ewgjdG9MbKAv7RGCY9XT4mmR03KBs/s741/blog-masa%20tenisi-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="741" height="270" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0GFf_l3cxA6vUEIqsOtRwe8n4vSgcnTdyAIbdarYWKLC4v2twNIVdX3sGV4e3b13znjsxOvZe5kgTQquWePpY3U2b396VCNfwLNHAhRpdlTzOgYmwsn25mq5XfQ_69Sd3SmrLDtcedXnhxVGLA7kMf6GvLT76S9ewgjdG9MbKAv7RGCY9XT4mmR03KBs/w400-h270/blog-masa%20tenisi-2.jpg" width="400" /></a></div><br /><div class="separator" style="clear: both; text-align: justify;"><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt; text-align: left;">İki sokak ötede “Güzel Konuşanlar Kulübü” var.
Zili çalıyorum, açan yok. Uzun uzun çalıyorum yine açan yok. Tam vazgeçip geri
dönecekken birisi kapıya çıkıyor. Peki sizce neden kapı geç açılıyor? Yine
bildiniz, bingo. İçerideki arkadaşlar konuşmaktan kapıyı açmaya fırsat bulamıyorlar
da ondan. Kapıyı açan Nebahat de elindeki telefonla konuşuyor zaten. Bana
kaşıyla gözüyle “içeri geç” işareti yapıp </span><i style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt; text-align: left;">“Yaa deme öyle şekerim, insan
insanın kurdudur, ya ya benim bir arkadaşım vardı bla bla bla…</i><span style="font-family: "Calibri Light", sans-serif; font-size: 12pt; text-align: left;">” diyerek
uzaklaşıyor. Her şeyi bilir bir tavrı var. Hep bir hayat dersi vermeler, hep
kendi hayatından örnek göstermeler. “Hastayım” diyor belli ki telefondaki kişi,
başlıyor “Benim kaynımda da vardı o hastalıktan, eşek kulağına sirke suyu döküp
içti bir şeyciği kalmadı” diye tavsiye veriyor. Anlatıyor anlatıyor anlatıyor,
arada da “Yanlış mıyım?”, diyerek telefondaki zavallı kurbanından onay
bekliyor.</span></div><p></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">İstemiyorum arkadaş ben bunların
ikisini de. Ne dinleyen Melahat ne de konuşan Nebahat benim arkadaşım olamaz! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Dinleyen ve dinlediklerinin dedikodusunu
yapan Melahat’in okumuş versiyonları bile var artık. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gülseren Hanım mesela! Psikolog yahu kadın! İşi
dinlemek ve hasta mahremiyetine saygı göstererek dinlediklerinden çıkarımlar
yapmak ve karşısındakinin ruhunu iyi etmek gibi bir işi var! Kadın sattı ayol
dinlediklerini televizyonlara! Üstelik dinlediklerinin hikayelerini sattıkça “Beni
de dinle beni de sat!” diyen danışan sayısı da patladı! Yaaa Melahat, paraya
çeviremedin sen! Bu devirde her şey para iken hem de! Hem kelsin hem de
fodulsun Melahat ama, en azından sahicisin be! <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Çok konuşan Nebahat de sütten çıkmış ak kaşık değil elbet. Üstelik bu kişiden bence
herkesin çevresinde var. Benim vardı mesela. Bir şey paylaşmak için açardım
telefonu, O başlardı anlatmaya. Araya girip bir kelime etmeyi başarırsam da
hemen o kelime üzerine destan yazmaya kalkardı. Amaan bir gün bana deli cesareti
geldi;” Sen ne kadar bencilsin, ben artık seninle konuşmak istemiyorum” deyiverdim
de kafam rahatladı.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Eee,ne anlattım şimdi ben, soru neydi:<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="color: #0070c0; font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">"</span><i><span style="color: #0070c0; font-size: 12.0pt; line-height: 115%;">İyi dinleyen mi iyi,
güzel konuşan mı daha iyi arkadaştır?"</span></i></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Kimse kusura bakmasın da ikisinden
de arkadaş olmaz bana. Arkadaş dediğin dengeli olacak. Bir sen konuşacaksın bir
o. Tık tık, tık tık, pinpon maçı gibi… Bir sen dinleyeceksin bir O dinleyecek. </span></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;"></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdz8g3aIpWde_3NnquVWJ98b5noeKAkcxJvaGx7Fe8c0qKIPrN9YdKyVuliil0xG_fDQ2iodtJkOU3P2kBE12xRjjyxCwPLWfsjkR8f2tOr4minWtkPTL8PpjkFmLb2MwEJfhBUxv0WcIbCEAWO3tSNUFBIizWN6UQY8txRZuDNEFct9TkNo7IYhPWHGo/s648/blog-masa%20tenisi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="500" data-original-width="648" height="154" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdz8g3aIpWde_3NnquVWJ98b5noeKAkcxJvaGx7Fe8c0qKIPrN9YdKyVuliil0xG_fDQ2iodtJkOU3P2kBE12xRjjyxCwPLWfsjkR8f2tOr4minWtkPTL8PpjkFmLb2MwEJfhBUxv0WcIbCEAWO3tSNUFBIizWN6UQY8txRZuDNEFct9TkNo7IYhPWHGo/w200-h154/blog-masa%20tenisi.jpg" width="200" /></a></div><p></p><p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Hiçbir ilişki Allahım korusun Gülseren KafaBudayan standardında olmayacak. Arkadaş
kişisi senden dinlediğini başkasına satmayacak. Konuşmak istediğinde ağzına
lafı tıkmayacak. Efendime söyleyeyim arkadaş dediğin kişi sürekli dert
anlatmayacak. Hep hayatını dramatize edip ilgiyi üzerine çekmeyecek. Sende de
hep dert aramayacak. Hayatını, aileni, ilişkini kurcalamayacak. Bitmedi; tabii
ki hava atmayacak. Karşısındakini sarımsak gibi ezmeyecek büzmeyecek. Arkadaşlık
dediğin şey limonata gibi olacak. Senin şekerinle O’nun limonu su dolu bir
bardakta eriyecek, ortaya çıkan şey homojen olacak. Ağza ne şeker kristali gelecek
ne de limon lifleri takılacak dişlere… Ortaya lezzetli bir şey çıkacak. Serin serin dinlemeler, ekşi tatlı konuşmalar olacak.<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Anladın mı Melahat, peki ya sen
Nebahat!<o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Güzeelll, hadi biraz sohbet edin
bakalım. Pinpon maçı gibi, bir sen bir O, bir O bir sen, tık tık, tık tık... <o:p></o:p></span></p>
<p class="MsoNormal"><span style="font-family: "Calibri Light",sans-serif; font-size: 12.0pt; line-height: 115%; mso-ascii-theme-font: major-latin; mso-bidi-theme-font: major-latin; mso-hansi-theme-font: major-latin;">Benden bu kadar, dağılabilirsiniz
gençler, sevgiyle…<o:p></o:p></span></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br /></div><br />Evde Yazarhttp://www.blogger.com/profile/11672908168272350404noreply@blogger.com23