21 Ağustos 2025 Perşembe

Kutu kutu hayatlar...

Son zamanlarda neyi fark ediyorum biliyor musunuz, her yerde kapaklı kutular var, içleri kutuya özel insanlarla veya duygularla dolu...

Mesela eski adıyla Twitter, yeni adıyla X! Bir türlü vazgeçemediğim tek sosyal medya platformu.  Her sabah uyanır uyanmaz açtığım, gündemi takip ettiğim ve evet sanırım bağımlısı olduğum gürültü kutusu!  

Evet, geçenlerde Twitter’ın bir gürültü kutusu olduğu geldi aklıma aniden; hatta gözümün önünde de canlandırdım. Bir kutu var, koli gibi düşünün… İçinde her kafadan bir ses çıkıyor! Kimi kendi kendine boşluğa konuşuyor, kimi aynadaki kendine bakarmış gibi kendini tatmin edercesine konuşuyor, kimi kutudaki diğer gürültücü kitleye hitap ederek konuşuyor… Kiminin önünde diz çökmüş yatıyor birileri, konuşsa da duysam diye… 



Bazıları başkalarının söylediklerini tekrar ediyor sadece… Yankılar birbirine karışıyor. Kimileri de birbiriyle kavga ediyor. Ben ve benim gibileri; yani ne diyeyim bilemedim- Allah ıslah edesiceler grubu olarak bizler- bu gürültü kutusuna pek bi meraklıyız. İnsan böyle saçma bir gürültü kutusunun bağımlısı olabilir mi? Bin tane zararını bildiğimiz nelere bağımlı olmuyoruz gerçi… Netekim, Twitter benim gözümde bakkal kolisi gibi gösterişsiz bir kutu, içinde bir dünya gürültücü minik insan var.

Bir de allı pullu kutular var. Mesela Instagram gibi… O kutunun dışı yanarlı dönerli, ışıltılı pırıltılı… İçinde milyonlarca minik sahne kurulmuş. Herkes en güzel, en zengin, en gezgin, en sosyal haliyle o sahnelerde. Kimisi şahane sofralarda kadeh kaldırıyor; kimi “kocişinden” gelen pırlanta yüzüğü gösteriyor… Her yer ışıl ışıl pırıl pırıl… Ama neticede orası da bir kutu, gösteriş kutusu… 

Yanlış anlaşılmasın; o paylaşımları yadırgamıyorum. İnsan bir şeyleri göstermek, paylaşmak istiyor neticede, ruhumuzun ona da ihtiyacı var demek ki… Hiç Instagram kullanmıyorum diyen ben bile, çiçeklerimin fotoğraflarını, gittiğim tiyatroların alkış videolarını paylaşıyorum orada, bir nevi arşiv gibi… Ama sonuçta orası da bir kutu; kapağını açmadan içine giremiyorsun…


Bu kutu metaforunu çok sevdim sonra… Ben değilim ki bu metaforu icat eden. Yıllardır apartman daireleri için “kutu gibi evler” demiyor muyuz? Şahane benzetme, bulanın düşüncesine sağlık. O kutu evlerin hepsinde bir hayat var ve kapağını, kapısını açmadan içeride neler oluyor bilemiyoruz. Peki ya insanlar? Hepsi birer kapalı kutu değil mi? Kapağını açıyorsun, kutu içinde kutu çıkıyor bazılarında!

İşte bütüün bu kutular arasındaki yaşamda insanın kendini en güçlü hissettiği an kapaklara bağlı… Yani kutuların kapaklarını canın istediğinde kapatıp canın isteyince açabiliyor musun, senden iyisi yok… Kendi kutunun kapağı da dahil elbette…

12 yorum:

  1. Sosyal medyayı çeşit çeşit kutulara benzeten bu yazıya bayıldım, hele yazıya ek görsellerle daha da zenginleşmiş bence :) Ve çok haklı elbette, insanın da kapalı kutu olduğuna katılıyorum. Ancak bu uğurda gerçekten kafa patlatan, mesai harcayan, kendini dinleyip araştıran, inceleyen insanların başaracağını düşünüyorum. Farkındalık çok mühim bir şey...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Momentos, yorumun için çok teşekkür ederim 🙏🏼🥰 Geçen günTwitter'ı açtım her zamanki gibi, her kafadan bir ses çıkıyor, herkes kızgın, hangi mesajı açsam ya küfürlü ya alaycı, ya da suçlayıcı... Nasıl kapatacağımı bilemedim. İşte o an çok yoğun hissettim o gürültülü kutuyu... Alelacele kapağını kapatım kaçarken... Evet farkında olmak lazım, kapılmamak lazım ve aslında biraz sükunet ve huzur lazım... O da olacak, Evrene pozitif 🙏🏼🥰🌸💐🧿🫶🏼

      Sil
  2. Sosyal medya mecralarında en çok instagram takip ediyorum sanırım. Yeni X le aram iyi değil. Algoritma olayı çoğaldığından beri sıkıntı, yankı odası diyorlar ya aynen öyle geliyor bana. İnstagramda da reklam ve link paylaşımları beni soğutmak üzere. Diğer pek çok mecreyı ise hiç tanımıyorum:)
    Kutu benzetmesi güzel gerçekten ,milyonlarca insan bir arada kutuyu açarsan görüyorsun, açmazsan orada öyle kendi halinde durup duruyorlar, haberin bile olmuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Yorumunuz için teşekkürler … Haklısınız, Elon geldi Twitter’in özgür kuşu yerine X denilen o berbat algoritma ortalığı karıştırdı. Bir de etkileşime para vermesi iyice işleri karıştırdı. Eskiden Twitter’dan sadece reklam vererek para kazanılırdı, şimdilerde etkileşim para kazanıyor. Böyle olunca da ortam kendiliğinden bozuldu maalesef. Koskocaman, eskiden saygı duyduğum profesörlerin para kazanmak uğruna açtıkları odayı “bir kahve parası” şeklinde cümlelerle pazarlamalarından, polemiklere girmelerinden ben utanır oldum…. Ve evet, tiyatrodan beğenerek takip ettiğim oyuncular bile orada link vererek Instagram’dan para kazanıyor ya… Yemek tariflerine bakmayı severim Instagram’da, bakıyorum bütün ev kadınları link veriyor, tamamö versin de tarifin arasına link sıkıştırmak nedir… Her şey çok acayip bir şekilde paraya endeksli ve çok garip gerçekten de…
      Hangi kutuyu açacağımızı iyi bilmemiz lazım, yoksa o kutularda sıkışıp kalmak, Allah korusun 🙈 😊)
      Sevgilerimle…💐🥰

      Sil
  3. Merhabalar.
    İnsanları ben de sizin gibi kapalı bir kutuya benzetirim. Aynı zamanda sosyal medya platformlarının da aynı şekilde kapalı bir kutu olduğunu ve kapalı kutunun içinde neler olduğunu da görebilmek için mutlaka kapağını açmamız gerektiğini paylaşmısşsınız. Çok güzel bir yazıydı. Büyük bir keyifle ve zevk alarak okudum. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
    Ağabeyimin bir oğlu var ve bizlerde onu kapalı bir kutuya benzetiriz. Ancak onun kutusuna öyle bir kilit vurulmuş ki anahtarını da denize atmışlar. Kocaman derya denize atılan anahtarı bulmak mümkün değil.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Twitter’da dolaşırken düşündüm bunu. Herkes bağırıyordu adeta o gün gezinirken. Herkes bir şeylere kızıyor, hiç tanımadığı insanlara yakışıksız bir şekilde konuşabiliyordu. Bu bana çok ürkütücü geldi. Açıkçası, Twitter’dan o an kaçmak istedim ve hemen çıktım oradan. 🤷🏼‍♀️Çıkınca bütün o kötü sözler, bağırtılar, kavgalar da bitti. Gerçekten kutunun ağzını bantlayıp içindeki sesleri susturmuş gibi hissettim ve üzerine bu yazıyı yazdım. Çünkü çok etkilendim o an, daha doğrusu bir anda aydınlanma yaşadım diyebilirim.
      Sosyal medya kutularının kapaklarını herkesin açıp içeriye elini kolunu sallayarak girmesi bence büyük tehlike. Özellikle eğitimsiz, yaşı küçük, her şeye inanan, umut arayan insanlar için… TikTok mesela... Benim orada bir hesabım yok, ama yazılan çizilenlere bakıyorum ve çok ürkütücü buluyorum. Adeta bir yeraltı dünyası gibi bir yer…
      İnsanların kapalı kutu olması konusuna gelince… Bence hepimizin içinde bir yerlerde öyle gizemli kutular var. Önemli olan, o kutuya hâkim olabilmek sanırım. Yani kutunun genişleyip tüm benliğimizi ele geçirmesine izin vermemiz lazım. Abinizin oğlu belki de kendisini anlayacak derinlikte, güven duyduğu, belki bu konuda eğitimli biriyle iletişim kurduğunda eminim kutunun en azından anahtarını ortaya çıkaracaktır.
      Selam, sevgi ve saygılarımla… 🌸

      Sil
  4. blog en güzel kutumuz yaa :) madem twittera bakma rahatla ayolcum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kesinlikle katılıyorum, bu berbat kutuların yanında bloglarımız bir mücevher kutusu gibi parlıyor. 💎 Herkes birbirine saygılı, herkes okuyor, yazıyor, ve belli bir düzey var. Aman nazar değmesin 🧿🥰 Yani aslında haklısın Twitter'a da bakmamak lazım. İşte aşama aşama uzaklaşıyorum. Önce tv'deki tartışma programlarını izlemeyi bıraktım, bir kaç yıl oluyor. Tv'de ana haber dinlemeyi son bir ay bıraktım. Sıra galiba yavaş yavaş Twitter'a gelmeye başladı. Alon Musk almadan önce Twitter böyle değildi, ben bütün güncel gelişmeleri buradan takip ederdim, alışkanlık olmuştu... Ama Alon ayarlarıyla öyle bir oynadı ki platformun, haklısın uzaklaşmak lazım. Bakalım, göreceğiz neler olacak 🥰

      Sil
  5. Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü derler.
    Ne de olsa kutudan ne çıkacağı belli olmaz.
    Sözler birilerinin yaralarına dokunuyor illa ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kutular çoktan açıldı ve kötü sözler ortaya saçıldı maalesef. Sosyal medyanın daha hangi sınırları zorlayacağını gerçekten merak ediyorum :)
      Sevgiler 🥰🌸

      Sil
  6. X ve İnstagram’ı kullanıyorum ben de. Artık anlık gelişmelerden İnstagram sayesinde de haberim oluyor. İlk başta sevmemiştim ama sonradan sevdim İnstagram’ı. Herkes internetten para kazanarak yırtma derdinde. Kimse asgari ücrete talim etmek istemiyor. Bu yüzden herkes de bir yırtma çabası. Blog popüler değil artık. O yüzden münasebetsiz insanların burada yeri yok. Çünkü burada emek lazım ve parada yok üstelik.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim yorumun için. Evet sen Instagram’ı aktif kullanıyorsun, hatta senin hikayelerinden güncel bilgiler alıyorum, faydalı oluyor 😊 Ben Instagram’ı bir foto ve video albüm gibi gördüğüm için genellikle görsele dayalı şeyleri takip ediyorum. Yemek tarifleri, kültür sanat haberleri, bahçe ve çiçek bilgileri… Instagram’da haber takip edemiyorum, daha doğrusu Twitter’a alışmışım. Orası da maalesef çok kötü bir yer oldu. Alternatif olarak Blusky var mesela ama oturmadı. Telegram aynı şey değil gibi…
      Çoğu kişinin internetten para kazanma derdinde olduğu konusunda katılıyorum sana. Yani internetten para kazanma derken, elbette emek verilerek kazanılanları saymıyorum. Link vererek komisyon alan influencer’ları kast ediyoruz sen de ben de. Mesela sıradan bir ev kadınının börek tariflerini izlerken bir bakıyorum tarif yarıda kesilmiş, arada bin tane Trendyol linki… Hal böyle olunca, yani pazarlama bombardımanı olunca insan bunalıyor cidden. Herkes satıcı oldu, üretenler her zamankinden daha çok eziliyor. Bakalım nereye kadar gidecek bu saçma düzen…
      Blog konusunda haklısın, aman böyle kalsın… Biz burada resmen stteril ve harika bir ortamda şahane insanlarla beraberiz. Hep böyle kalsın buralar.
      Sevgiler. 🥰🌸

      Sil