29 Eylül 2024 Pazar

Bir Pazar Günü Dileği

O patilerini pencereye dayayıp bakışı yok mu, bayılıyorum bu haline. Sanki yıllardır aynı evde oturan, artık biraz yaşlandığı için fazla sokağa çıkamayan, hep aynı saatte pencere kenarına minderini dayayıp hep aynı saatte sokaktan geçen insanları görünce içi rahatlayan, “Oh bugünü de her zaman olduğu gibi huzurla ve sağlıkla tamamladık” diyen, yaşını almış bir teyze gibi halleri…

Onu hiç sokakta görmedim. Bazen akşam üzerleri, bazen de öğlene doğru dayıyor patilerini pencereye ve izliyor geleni geçeni. Belki de hayal kuruyor. Bazen geçen bir kediye, bazen de gezdirilmeye çıkarılmış bir köpeğe havlarken görüyorum kendisini. Adı ne bilmiyorum, sesi pek de gür. Yanından geçsem korkar mıyım? Kuvvetle muhtemel… Ne yalan söyleyeyim; kendisiyle böyle camdan cama komşuluk yapmaktan pek de memnunum.

Geçen gün muhtemelen Balkan göçmeni olan ve çaldıkları akordeon ile içimize coşku veren bir aile sokaktan geçerken çektim bu fotoğrafı. Müziği kayda almak nedense aklıma gelmedi. Bizim sarışın komşumuz, sokaktaki müziğe havlamaları ile bas bariton katkılar sunuyordu tam da bu anda.

Aile dediysem de akordeon çalan bir baba, on iki on üç yaşlarında elinde bir kap ile para toplayan kızı ve beş altı yaşlarındaki küçük çocuktan ibaretlerdi. Kap maviydi, plastik. Çocuklar ne giymişti hatırlamıyorum ama, üstleri başları temizdi. Hepsi güzeldi. Kâğıt bir peçete içerisine sıkıştırdığım bozuklukları attım pencereden. Önce göz göze gelerek tabii ki… Sonrasında bana başlarını eğerek teşekkür ettiler. Çok seviyorum sokak müzisyenlerini. Nedense bu sefer pencereden para atan benden başka kimse yoktu. Aslında duyarlıdır mahallemiz sokak müzisyenlerine.

Bir kare kaldı aklımda. Küçük çocuk, karşı çapraz apartmanın altındaki dükkânın ilk basamağına çekinerek çıkmış. Avcunu açarak uzatıyor içeriye doğru. Biraz bekliyor öylece. Ama para veren olmuyor. Başını eğerek iniyor çıktığı basamaktan.

İnsanın avuç açması birilerine… Hem de küçük bir çocuğun avuç açması ve sonra istediğini alamadan, ellerini nereye koyacağını bilemeyerek oradan uzaklaşması… Zor bir şey… Sadece para için değil; sevgi için yalvarmak ve dilenmek de çok zor. İnsanın avcuna kalbini koyup karşısındakine uzatması mesela, “Al işte kalbim burada” demesi, ama geri çevrilmesi…

Bir insan ne kadar az sevilmişse o kadar kolay terkedilir bence. Aslında tam olmadı bu cümle.

Bir insanın sevgisi ne kadar azalmışsa o kadar kolay terk eder karşısındakini…

Bak işte bu haliyle çok daha doğru oldu sanki çıkarımım.

Dilerim ki yeryüzünde kimse, ama hiç kimse; başka bir kimseye; para için, ekmek için, sevgi için, anlaşılmak için, birlikte kalmak için, ya da başka şeyler için avcunu açıp boynunu bükmek zorunda kalmasın...

Mutlu pazarlar…

4 yorum :

  1. Ayyy....içim burkuldu bu cana. Acaba sahipleri iyi bakıyorlar mı? Biraz paranoyaklık var bende. Hemen şüphelendim ama inşallah vesvese olsun. Canım yaa...böyle büyük köpeklerin gezdirilmesi gerekir diye biliyorum. Tüm gün evde kapalı kalırsa kafayı yer...nasıl insanlar acaba bakanlar? Lütfen iyi olsun...
    Son cümlenizdeki dileğinize can-ı gönülden amin diyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence gezdiriyorlardır, çünkü dediğim gibi çok az görüyorum kendisini camda. Bir de sesi pek gür. Eğer bütün gün evde olursa, muhtemelen sesinden komşular da rahatsız olurdu :) İçiniz ferah olsun, havlaması ağlama gibi değil, mutlu bence, sevgiler 🥰

      Sil