Bu yazıyı
2015'de, 2016'da tekrar tekrar yayınlamıştım. Aradan geçen 9 sene içinde
yazının güncelliğini koruyor olması çok üzücü... Keşke mesela kentsel dönüşüm
için kesilen ağaçlar aynen kalsaydı bu sürede de bu bakış açısı değişseydi!
Ha bu yazıya
yeni bir şey daha eklemem lazım. Sevgili hükümetimiz, maddi olarak çok yoruyor
demek ki, engellilere tanınan vergi indirimi ile erken emeklilik hakkını
kaldırma yönünde yeni bir yasa tasarısı hazırlığı yapıyormuş. Öyle okudum,
umarım yanlış bilgidir... Tasarruf için engellilere engel çıkaracak değil ya
koskocaman devletî âliyye... Kesinlikle yanlış bilgidir bu...
***********
Seneye 3
Aralık'ta çok güzel şeyler yazmak dileğiyle 9 sene önce yazdığım yazıyı tekrar
yayınlıyorum efenim...
************
Şimdi bugün 3 Aralık Engelliler Günü ya, hamasetin en abartılı hallerine tanık
olacağız. Hoş gündem politika üzerine dönüyor gerçi, belki de tam tersi olur.
Türkiye'de bu kadar engelli var, onlara sahip çıkalım, tekerlekli sandalye
alalım falan deyip geçiştirebilirler. Ya da 23 nisanda çocukların başbakan
koltuğuna oturması gibi, engellilere bir günlük askerlik yaptırırlar, engelli
tiyatrolarında en engellileri bir arada oynatarak milletçe acıma ritüellerine
kapılırlar, ya da bir engelliyle sağlam kişinin evlenmesini ana haber bültenine
taşıyarak, ne kadar yürek burkucu bir hikâye olduğunun altını çizerler ve fonda
en acılı arabesk müzik çalarken hep birlikte göz yaşlarına boğulurlar...
photo from mymodernmet.com |
Bense bütün bunları görmezden gelerek o hamaset kokan cümleden
bahsetmek istiyorum.
Bu konuya toplumumuzun genelinin bakış açısının ne kadar
hastalıklı olduğunu anlatan ve nedense her yıl tekrarlanmaya devam eden o
meşhur cümle hakkında düşüncelerimi anlatacağım naçizane... Çünkü artık bu
cümleden çok ama çok sıkıldım!
Diyorsunuz ki “Hepimiz birer engelli adayıyız!”
Şimdi cümleyi inceleyelim:
“Hepimiz” diyorsunuz ya, dakika 1 gol 1; baştan ötekileştirdiniz bile! Pardon biraz düşünün, “hepimiz” engelli adayıyız derken, engelli olmayanları kast ediyorsunuz değil mi? Yani bunda hemfikiriz. Zira engelli olan kişi, bir kez daha engelli olmaya neden aday olsun? Kim ister ki duble engeli? Yani diyorsunuz ki bu “hepimiz” sözcüğü ile, “bizler, hepimiz, yani sağlam olanlar da engelli olabiliriz bir gün.” Peki bu ötekileştirici, üzerinde düşünülmemiş, güya empati kurmak için söylediğiniz cümleyi bir engelli okuduğunda ne düşünecektir? Onlar yani “hepsi” ne güzel de empati kuruyor, aman da aman mı diyecekler? Toplumun genelini engelsiz “hepimiz” sözcüğü ile anlatırken, bunun nerelere gideceğini, bu cümlenin bir engelli için ne kadar anlamsız olduğunu düşünemiyor musunuz? O kadar mı karmaşık bir durum bu? Aslında belki de ben çok ince düşünüyorum, zira kaba saba yığınla problem var ve çözülmeyi bekliyor ya, neyse...
photo from: realimprints.org |
Hellen Keller - görmez ve duymaz, yazar, öğretim üyesi, aktivist |
Bırakalım engellileri, mesela kız
çocukları okula gönderilmiyor, sırf iyi niyetten! Adam çocuğunu dövüyor, onun
iyiliğini düşündüğü için, kötü şeyler yapmasın diye! Sırf iyilik olsun diye,
art niyet olmaksızın çocuklara kamyondan oyuncak da dağıtıyorlar! Çocuklar
ağlıyor, birbirlerini eziyor bir oyuncak almak için ama, sırf iyi niyetten,
merhametten oluyor böyle şeyler! Ya da ne bileyim, art niyeti yok ki birine
iyilik yapmaya giden ünlünün yanında kamera götürmesinin... İçeriğe ve niyete
bakmak lazım; yöntem ve söylem kaba saba olsa ne olur ki, velev ki olmuş ne
olacak yani! Velev ki diyen insanlar bütünüyüz vesselam!
Stephen Hawking- bilim insanı |
Bence bu toplum bazen gerçekten
fazla iyi niyetli oluyor, ben ve benim gibiler art niyetli... Acaba kimlerden
özür dilesem...
Neyse ben şu şahane cümleyi kuran
her kimse ona saygı ve sevgilerimi ileterek (!) irdelememe devam etmek
istiyorum.
“Hepimiz birer engelli
adayıyız!
Şimdi TDK'dan “aday” sözcüğünün anlamına bakalım:
aday(1. anlamı)
- Bir görev, bir iş için kendini ileri süren veya başkaları tarafından ileri sürülen kimse: Babası da beni damat adayı olarak görüyordu. -M. Yesari.
- Bir iş için yetiştirilmekte, eğitilmekte olan kimse, namzet: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan adayları, on gün içinde Başkanlık Divanına bildirilir. -Anayasa.
Yani ben bu “aday” sözcüğünden ne
anlıyorum, seçilmek isteyen kişiyi anlamıyor muyum? Birbirleriyle yarışır
adaylar. Bir rekabet olur, ne bileyim aynı kızı seven iki damat adayı
birbirinin ayağını kaydırmaya çalışır. Ya da iki parti seçime gider, her ikisi
de iktidar olmaya adaydır ve kıyasıya bir mücadele başlar aralarında...
Şimdi çok mânâlı cümlemize geri dönelim; ne diyor empati gurusu büyüklerimiz:
Sloganlar ve marşlar eşliğinde Ortaçağa
doğru koşar adım gidiyoruz! Engelli bireylerin sorunları mı, amaan canım
olur geçer ne olacak, kader kısmet, bu millet çile çekmeye alışık zaten!
Bütün insanlar eşittir! |