13 Ocak 2024 Cumartesi

BiN Varmış BiR Yokmuş: “Menemen Soğanlı mı Olmalıymış, Soğansız mı?”

Evrenin bilinmeyen bir zamanında bilinmeyen bir ülkesi varmış. Bu ülkede masallar “Bir varmış bir yokmuş” diye başlamaz, “Bin varmış, bir yokmuş” diye bitermiş. Çünkü ülkenin gürül gürül akan suları, bereketli tarlalarından fışkıran pembe yanaklı domatesleri, çekirdeklerinden ışıl ışıl yağ akan güne bakan çiçekleri, yüz yıllık kadim zeytin ağaçları bin varken, kara büyünün etkisinde kalıp bir’e düşmüş masalın sonunda.

Peki kim yapmış bu büyüyü? Kıskanan dış düşmanlar mı? Hayır. Paralel evrenden gelen üç harfliler mi? Hayır. Bu büyüyü bilmeden Ahmet Emmi ve kıskanç Hayriye Kadın yapmış. Kim bunlar? İçimizden birileri. Neden yapmışlar? Çünkü rahat batmış kaba etlerine! Biraz zulüm olsun, azıcık fakirleşelim, gürbüz domatesler bize ne lazım dememişler elbette sesli sesli. Şeytan mı dürtmüş, yoksa kaba etlerinin altına dikeni birileri mi yerleştirmiş, orasını da artık edebiyat tarihçileri yazsın.

Yaptıkları kara büyünün sonunda ne olmuş peki?  Bütün bin’ler bir’e düşmüş. Bin dere varsa bir dereye, bin ağaç varsa bir ağaca, bin tarla varsa bir tarlaya dönüşmüş masalın sonunda. Herkes fakir olmuş. Bu da yetmezmiş gibi bir de dilleri susmuş! Dilsiz kalmamışlar ama sadece menemeni konuşur hale gelmişler. Elbette böyle olsun istememişler. Kim yaptığı büyünün kendisine zarar vermesini ister ki? Cahillik işte, komşunun ibikli horozunu kıskanıp yaptığı büyü çorbasına ıbırcık otunu eksik atmış demek ki Hayriye Kadın; maalesef sonuç böyle olmuş. Evet, sadece komşunun horozunun ibiğiymiş mesele…

Büyü çorbasını yapan Hayriye Kadın tuzuna bakmak için bir kaşığın ucuyla içmiş. İnsan büyülü çorbayı bile bile içer mi? İşte bu da takdir-i ilahi midir, kaderin tecellisi midir bilemeyiz artık. Büyülü çorbayı öylece ocakta bırakmış iki dakikalığına. O ara, Ahmet Emmi içmiş çorbadan. Sonra komşuya götürmüş Hayriye Kadın, ibikli horozun sahibine. O da içmiş. Kalan çorbayı akıllı ya, dökmüş lavaboya. Güya dokunmayacak kimseye. Büyülü çorba önce dereye karışmış, oradan denize akmış, buharlaşıp göğe uçmuş çorba tanecikleri. Bulut olmuş, yağmur olup yağmış bütün ülkeye… Çok çabuk olmuş bütün bu olanlar. Önce dereler kurumuş, sonra güne bakan çiçekleri, derken sıra gelmiş yüz yıllık kadim zeytin ağaçlarına…. Hayriye Kadın farkında değil yaptığı kara büyünün kimleri ve neleri etkilendiğinden… Susmuş bütün ülke. Ağızlarını açınca sadece menemen tarifi konuşabilir hale gelmişler. Hararetle tartışıyormuş herkes:

“Menemen soğanlı mı olmalı, soğansız mı?”

Sakalı ağarmış gözlüklü profesörler, gazeteciler, sosyal medya ünlüleri, öğretmenler, doktorlar ve elbette politikacılar tartışıyormuş hararetle:

“Menemen soğanlı mı olmalı, soğansız mı?”

Hayriye Kadın bir gün otururken nedensiz yere anımsamış:

“Tabi ya, ıbırcık otunu eksik koydum ben o çorbaya…”

Kim öle, kim kala bundan sonra…. Bin varmışş, bir yokmuş… Sadece masalı kalmış…


21 yorum :

  1. Süper yazı elinize sağlık anca böyle anlatılabilirdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, her şeyi içine atmamak için türlü yollardan yazmaya çalışmak da bir tür terapi etkisi yapıyor 🧘🤷‍♀️🤷‍♀️

      Sil
  2. ıbırcık otu bakayım neymiş bulayım kavurayım yumurta ile iyi fider veya haşlarım zeytinyağı limon :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana kötü bir haberim var, masal ülkesinin otu bu :)) Hayriye Teyzegiller büyü çorbasında kullanırlar genelde. Ama Egeli büyücüler elbette zeytinyağ limonla ohhh mis gibi yiyebilirler :)

      Sil
  3. çok güzel anlatmışsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bazen dökülüyor öyle birden, teşekkür ederim, sevgiler 🌺

      Sil
  4. Bana bazen Hayriye teyzenin yediği halttan haberi yokmuş gibi geliyor 😄 güzel yazı eline sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey olabilir, çünkü bu Hayriye Teyze'ye güvenmiyorum ben artık. Çok da temiz bir arkadaş değil kendisi :) Öyle aman canım teyzeciğim ne güzel gözleme yapıyor bak diyerek güzelleyemeyeceğim kendisini, hiç kusura bakmasın :))

      Sil
    2. Bu arada yorumunuz için teşekkürler :)🌺

      Sil
  5. Hayriye Teyze kafası karışık kadınlardan:) güzeldi, emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayriye Teyzelerin kafasını düzelttiğimizde biz de ülke olarak aydınlanacağız:) Ama nasıl düzelecek bu kafalar, orasını bilen varsa beri gelsin :)) Teşekkürler yorumunuz için 🌺

      Sil
  6. Sanki bir gazetede, bir köşe yazısı okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bloglarımız kafamıza göre yönettiğimiz gazetelerimiz de olabiliyor bazen :) Teşekkürler 🌺

      Sil
  7. O kadar güzel bir yazı olmuş ki gerçekten hayran kaldım. Kaleminize sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, sevgilerimle 🙏🥰🌺

      Sil
  8. Siz yazım türünün (sanırım Fıkra olmalı) pirisiniz sevgili Evde Yazar. İlham gelince kaçırmayın. Gazetem olsaydı istediğiniz paraya bakmam, sizi ne yapar yapar pazar ekinde bu eğlenceli, zaman zaman iğneleyici yazılarınızı yayınlardım.
    Kıskanç Hayriye kadın kimi kıskandı bilmem ama hem onun hem kocası olacak Ahmet Emmi'nin canı cehenneme. Ayrıca, gündemi değiştirmek istemem ama menemen de soğanlı olmalı elbette:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, ne diyeceğimi bilemedim yine; böyle iltifatlara utanan bir tarafım var 🫠 Yaa, ne güzel olurdu bir pazar ekinde yazmak, ne güzel hayal 🤗 Bence de menemen kesinlikle soğanlı olur 😊 Sevgiler 🌺

      Sil