Madem ülkenin bütün haber kanalları adını bile anmak istemediğim kötücül şeyler anlatıyor, madem sosyal medyada kötücül haberler köpürtülüyor, madem “ülke batmış kardeş, aklın ve imkânın varsa kaç kurtul” psikolojisi pompalanıyor, madem ülkenin fabrika ayarları kontrolsüz göçmenlerle bozulmak isteniyor; ben de bu durumu kendi çapımda protesto ederek “İyi Şeyler Hareketi” başlatıyorum.
Bu bir yok sayma hareketi değil; aksine
“farkındayım, buradayım ve ‘rağmen’ mutlu olacağım hareketi.
Tırnak içindeki rağmen sözcüğünün
içini siz istediğiniz gibi doldurabilirsiniz.
Mesela o günün cinayet haberi
olabilir, o günün salıverilmiş kara para aklayıcısı Instagram fenomeni olabilir,
açıklanan açlık sınırı olabilir, açıklanamayan mutluluk endeksi olabilir,
çalışacak işçi bulamıyoruz diyen patron(cuk)lara “Kaç para veriyorsunuz da
bulamıyorsunuz?” sorusunu sormaktan aciz, ama bunu bir habermiş gibi yayınlayan
tv kanal(cık)ları olabilir, kendilerini muhalif olarak gösterip milletin gazını
alarak, daha doğrusu ortamın çamurundan para kazananlar olabilir, çamurdan para
kazandığı için suyun dibini eşeleyerek daha da bulanmasını sağlayanlar
olabilir, koltuk hırsıyla türlü entrikalar çeviren yaşlı politikacılar olabilir.
Bunların hiç biri sizi ilgilendirmiyorsa da iyiymiş gibi görünüp sizin
kötülüğünüzü isteyen tanıdıklarınızı, sizi whatsapp’dan engelleyerek hayatından
bir çırpıda çıkarıveren sevdiklerinizi, kardeşinizin bile yalan olduğunu, ne
bileyim ambalajından bozuk çıkan tereyağını, size her fırsatta laf sokmaya
çabalayan üvey annenizi, sizi fiziksel görünüşünüzden dolayı dışlayan kimya
öğretmeninizi, sokağa sigara izmariti atan modern görünümlü tanımadığınız
bacıyı, ya da içinden tek tırnaklı hayvan eti çıkan ama dana eti diye satılan
kıymayı o tırnak içindeki “rağmen” sözcüğünün
içine koyabilirsiniz.
Çünkü bize verilen bildiğimiz bir tane hayat var ve bu gereksiz ayrıntılar yüzünden bu hayatı güzel yaşamamıza kimse engel olmamalı.
Güzel yaşamak derken çok yüksek
standartlardan da bahsetmiyorum. Klişe gibi gelecek ama, güzel yaşamak gerçekten
de insanın nasıl baktığı ile alâkalı bir şey…
Son zamanlarda fark ettiğim şey şu: Gerçekten kötülüğü yayıyorlar ama bilinçli, ama değil.
Bunu fark ettiğimden bu
yana her birimizin birer denek gibi kullanıldığını hissediyorum. Ben bunlara
pabuç bırakmayacağım. Hayat şöyle kötü, ülke böyle kötü, küresel ısınma,
nükleer savaş şu bu… Peki çözümünüz nerede? Çözüm için elini taşın altına
koyanlara da bin bir kulp takma yarışındalar. İnsanlara itibar suikastları mı
dersiniz, bel altı vurmalar mı dersiniz, ayağını kaydırayım da sonrası ne olursa
olsun kinlenmeleri mi dersiniz…
Durun yahu, bize hediye edilen pırıl pırıl yaşama hakkının içine bu kadar çöp
atamazsınız…! Bir geri gidin hele…
Efendim ben ne yapacağım peki? Tam bilemiyorum. Ama bu kötücül insanlara,
kötücül hareketlere pabuç bırakmamak, bu kötü tuzaklara düşmemek, galeyana gelmemek
için elimden geleni yapacağım.
Amacım sadece gülümsemek…
O gün modum neyse o olacak artık Allah ne verdiyse... Belki güzel bir yemek tarifi veririm, belki o gün yaşadığım güzel bir ândan bahsederim, belki bir yerlere gezmeye gittiğimi anlatırım, belki bir öykü uydururum. İşte böyle şeyler olabilir. Yani gülümsemeler çoğalsın istemekteyim, bu karamsarlık ile olmuyor, olmamalı da zaten.
İçinde bulunduğumuz yıl
içerisinde gerçekten de çok acı tecrübelerle aydınlanmalar yaşadım. Hayatın çok
ama çok değerli olduğunu gördüm.
Hayatımıza sahip çıkalım, sevgiyle
ve coşkuyla…
Ay şahanesin! İşte böyle yahu… İnadına yaşamak!
YanıtlaSilBilmukabele 🥰 İnadına yaşayıp iyiliği büyüteceğiz, iyiliği yayacağız ama zorlama değil; bencilce hiç değilİ; içimizden geldiği gibi, olabildiğince insanca...
SilSevgiler 🥰🌺
oleeey güzel karar :)
YanıtlaSilDüşeriz ama kalkarız da hareketi, hadi hep beraber gülümseyelim 🥰
Sil