Kapımızın
önündeki dört buçuk metre genişlikte kaldırıma bayılıyorum. Akşamları ferah
ferah yürüyüşlere çıkıyoruz. Kaldırımlara dikilen ıhlamur ağaçlarının kokusu yok mu, insanı mest
ediyor. İyi ki sokaklara böyle güzel kokan, meyve veren ağaçlar dikilmiş otuz
sene önce.
Haberleri
açayım bakalım neler varmış:
“Sevgili Seyirciler,
Bugün yine harika
haberlerle karşınızdayız. İlk haberimiz bir ödül ile ilgili. İstanbul, dünyanın en yeşil büyük şehirleri yarışmasında birinci oldu.
Paralel evrenlerde “kupon arazi” diye adlandırılan, istenilse gökdelenler
dikilebilecek alanları kent ormanı, kent göleti, park şeklinde devasa yeşil alanlara dönüştürüp halkın hizmetine
açan yöneticilerimize şükranlarımızı iletiyoruz.
Evet sayın
seyirciler, ülkemizin her noktasına eşit kalkınma olanakları sunan Merkez
Planlama Teşkilatı sayesinde fabrikasız şehrimiz kalmadı biliyorsunuz. Her
ilimizde, o ilin özelliklerine uygun fabrikalar adeta sosyal yaşam alanına dönüşmüş durumda. Atatürk’ün
Sümerbank projesinin devamı dalga dalga tüm kasabalara yayılıyor. Fabrika yerleşkelerinde açılan
okullar, kurslar; düzenlenen bahar şenlikleri, Cumhuriyet
baloları; konserler, sinema etkinlikleri… Kapalı meclis oturumundan sızan kulis
bilgilerine bakılırsa; Almanya’dan bir heyet, fabrika sosyalleşmesini incelemek üzere
yakında ülkemize gelecekmiş. Bu konudaki
yorumlarınızı lütfen bizimle paylaşın. Alman heyet sizce
neden ülkemize gelmek istiyor?
Bu günlük bültenimiz
bu kadar Sevgili Seyirciler. Şahane ülkemizde şahane
günler, şahane akşamlar sizlerin olsun efendim, kalın sağlıcakla…
*******************
Haberleri
kapatıp dışarıya çıkıyorum. Etraf mis gibi… Ne kadar şanslıyım… Kim bilir
paralel evrenlerde benim diğer versiyonlarım neler yaşıyordur?
Mutlu
pazarlar…