İnternette bir akım varsa herkes o
akımın peşinde. Son zamanlarda bir “Dubai Çikolatası” fırtınasıdır esiyor. Fiyatlar
marketlerde ortalama 70-80 TL, pastane gibi yerlerde 400-500 TL
Akşamın dokuzunda bir pastane önünde metrelerce kuyruk oluşabiliyor, 400 TL’lik bu çikolatayı almak için. İşten gelmiş yorgun argın, tek hedefi tadını bile bilmediği bu arzu nesnesi çikolataya sahip olmak!
Bir yetişememe duygusu var; “biterse
mahvolurum” kaygısı… Hayır evde su bitse, “Amaan akşam akşam ne suyu, sabaha
kadar idare ederiz susuz” diyecekler çoktur içlerinde… “Aş mı eriyorsunuz
bilmediğiniz bu şeye de akşamın dokuzunda kuyruklarda bekliyorsunuz?” desek;
kim bilir ne cevap verirler!
“Herkes Dubai Çikolatası yerken
eğer ben yemezsem dışlanırım” kaygısı mı acaba kuyruklarda bekleyecek kadar hedefe
kilitlenmenin nedeni?
“Sosyal medyada Dubai Çikolatası
yediğimi göstermem lazım!” saplantısının ardında Burhan Altıntopvari bir kaygı
var yoksa?
Hani Burhan derdi ya “Ben de zenginim, ben de
Nişantaşı çocuğuyum!”
Aslında mesele o çikolatayı yemek
de değil; çikolata alma kuyruğunda beklediğini Instagram’da paylaşmak da tatmin
ediyor bu insanları bence.
Şanlı bayrağı göğüsledim hesabı!
Bir hedefe ulaşıldı, hayat amacı çetelesine bir “tik” daha atıldı!
“Biz bu çikolatayı yiyenler,
ayrıcalıklı bir kitleyiz. 200 gramlık çikolataya 450 TL vermek bizim elimizin
kiridir” mi demek istiyorlar? Hani kahvesine altın tozu atıp içen bir fenomen
vardı ya, onun mertebesinde olmasa da en azından öyle gibi mi hissediyorlar
acaba kendilerini; bu çikolataya sahip olunca? Önünde kuyruklar oluşan pastane acaba
çikolatanın paketini sarı lame yaparken altın ve zenginlik çağrışımı mı
yapıyor? Yoksa çikolatanın üzerindeki o sanki suluboya sıçratılmış gibi duran
sarı-yeşil-mavi renklerle bilinçaltına bir çeşit hipnoz mu aşılanıyor? Peki acaba
200 gram çikolataya 400- 500 TL’yi gözlerini kırpmadan veren bu insanların
kredi kartlarına baksak ne kadar borç görürüz? İllüzyonlardan oluşan bu sanal
dünyada, anlık tüketimle doruğa çıkan mutluluk duygusu, suya düşen gölgeler
gibi geçip gidince, bu insanları mutlu etmek için birileri sürekli yeni bir şeyler mi
uyduracak? Uyuşturucu gibi mi yoksa?
Aklımda deli sorular…
Kimileri belki bir gruba ait olduğunu
göstermek için, belki anlık yüksek tatmin hissetmek için söz konusu ürünü
alıyor, yiyor ve yediğini sosyal medyada gösteriyor. Kimileri de “Bu kadar
insan bayıla bayıla yiyor, acaba ne ki bunun numarası?” diye meraktan, sadece
bir kereliğine alıyor ama sosyal medyada göstermiyor. Sonuçta ortada bir ürün
var ve çekirge sürüsü gibi onu tüketen de bir kitle… Bir de ceplerini
dolduranlar, vur kaççılar; fırsattan istifade edenler, çiğ köfteli Dubai
çikolatası gibi saçmalıklarla daha da çok ilgi çekmeyi isteyenler…
Bütün bunlar olup biterken, gerçekten
de distopik bilim kurgu izliyor gibiyim. Neyin gerçek neyin sanal olduğu belli
değil. Bir ürünü “sosyal medya fenomenleri” denilen grup övüyor, sonra diğer
grup o ürünü alma hedefiyle hiç düşünmeden sahaya iniyor.
Acaba
her akşam sadece bir paket Dubai Çikolatası satılacağı duyurulsa, bu kuyrukta
bekleyen insanlar birbirlerine girerler mi? Sahip olma hırsının insanî, ahlâki
ya da medeni bir sınırı var mı?
Bu sentetik Dubai Çikolatası akımı
bir deney olabilir mi?
“İnsanları ne kadar
salaklaştırabiliyoruz” ya da “İnsanlar hiç sorgulamadan verilen talimatları nereye
kadar yerine getirebiliyor? “deneyi olabilir mi mesela?
Belki de kapitalizm artık böyle
bir şeye evrildi. Olamaz mı?
Al işte komplo teorisi;
Sistem, çikolata satıyor satmasına ama daha çok satmanın bir yolunu bulması gerekiyor. Hamile bir kadının aş erme sonucu ortaya çıkardığı pek de numarası olmayan, ama bugüne kadar denenmemiş reçeteyi görünce hemen değerlendiriyor.
Hep aynı örneği veriyorum, içime
çok oturduğu için belki de; Salda Gölü gibi… Yıllarca kendi halinde yaşayan gölü
sosyal medya sayesinde fark eden kapitalizm, yok olması pahasına saldırdı ya
göle! Hani kamyon kamyon kumunu taşıdılar, yanına yöresine restoranlar oteller
yaptılar, göl küstü ve kirlendi ya; o hesap işte…
Keşfet, olabildiğince paraya çevir, yok et; yeni hedefe odaklan!
Çekirge sürülerinden iyi ilham kaynağı mı olur?
Peki ya sonra?
Mesela yerdeki çamuru çikolatanın
içine koyup sosyal medya fenomenlerine reklam yaptırılsa, çamurlu çikolata
kuyruğuna girenler de olur mu? Bence olur. Hatta çamur dişlere şöyle faydalı, böyle
detoks yapıyor iç organlara diyen doktorlar bile çıkabilir…Satma alma dünyası
bu, her şey mümkün…
Öte yandan; bugün Dubai
çikolatası, yarın çamur çikolatası derken birilerinin oyalanması da lazım…
Dubai çikolatasına kayyım atayacak
kadar antidemokratik bir ülke değiliz çok şükür!
Kesinlikle her cümlesine katıldığım bir yazı. Açıkçası takdir etmek mi yermek mi lazım bilemedim şu çılgınca neo-liberal etkiyi üstümüze kusan reklam formlarını. Eskiden birbirimize tavsiye ederek ve güven duyarak pazarlamasını yaptığımız tüm küçük ürünler, günümüzde parasını bu yönde harcayanların var gücüyle gözümüze soktuğu kıymıklara dönüşüyor. Bu çağ beni de çok yoruyor gerçekten
YanıtlaSilSosyal medya ilk çıktığında ne kadar masum görünüyordu. Ne diyordu Mark Zuckerberk, üniversite arkadaşlarıyla iletişim kuracakmış... Nasıl buralara evrildi bu işler? Günümüzde yapılan her şey, sizin de çok güzel benzettiğiniz gibi üzerimize kusulan reklamlar için... Filmler, diziler, televizyon programları... İşimize yarayan en küçük uygulamaların bile sağından solundan fışkıran reklamlar... Çok yorucu, hem de nasıl yorucu...
SilElinize sağlık; tebrik ediyorum. Bundan daha iyi anlatılamazdı.
YanıtlaSilKapitalizm galiba bu işte.
Vatandaşları enayi, salak yerine koyuyorlar ama o vatandaşlar enayi, salak yerine koyulduklarının farkında olmuyorlar hatta çok memnunlar.
Dubai çikolatasını yeni yeni Twitter'da filan duyuyorum. Fotoğraflarına baktım ortasında baklava mı varmış neymiş. Ben bir yiyecek ya da yemeği resmine bakınca az çok tahmin ederim tadını, ilk izlenimim "Ağzıma koymam bunu" oldu ve hiç merak bile etmedim. Asla almam, evime sokmam. Bir kere baklava zaten ağır bir şey, pek sevmem, bayar. Üstüne yarım kova su içtirir😂 çikolata zaten güzel bir şey eğer iyi bir çikolatacının üretimiyse ona başka hiçbir şey yakışmaz; gerek de yoktur, çikolatayla baklavayı karıştırmak saçma bir şey.
Başını ağrıtacağım ama her şey insan psikolojisinde yatıyor. Mesela (inşallah sevmiyorsunuzdur pot kırmış olmam) yıllardır kadınlara yırtık pırtık kotları moda diye kakaladılar. Bu gerçekten kapitalizmin ve modacıların kurnazlığı, insan psikolojisi nasıl çözmüşlerse, moda deyince çok affedersin bok resimli tişört yapsalar giyecekler!
Çok şükür hayatımda yırtık kot giymedim, eve sokmadım. Marka tutkum hiç olmadı. Kapitalistler beni kandıramadı yani.
Rahmetli babam anlatmıştı, yaşadığı olay: Babam otlara, yeşilliğe meraklıydı, kim bilir ne faydası var der yeşillikler alırdı. Bazılarını konu komşu bilmezdi. Mesela uçkun diye yeşil renkli, ekşi, üstü dikenli bir şey aldığını hayal meyal hatırlıyorum (4, 5 yaşlarındaydım). Yine bir gün şu an ismini hatırlamadığım bir şey almış, asker arkadaşlarıyla birlikteler, babama ne bu diye sorunca, babam şaka olsun diye (yalan hiç sevmezdi, söyleyemezdi de zaten) " Ta Afrika'dan gelmiş" demiş. Hepsi bayıla bayıla yemeye başlayınca, babam gülmüş ve "Ya, şaka yaptım Afrika filan değil işte bizim bilmem nerede yetişiyor" deyince hepsi yemeyi bırakmışlar.
Yani, psikoloji böyle bir şey. :)))
Buna dünya para verip alacak olanlara Allah akıl fikir versin.
Çikolata derseniz markette bitter, taze bir çikolata neme yetmez; hatta A101'de bitter bademli Vince var, çok güzel. Yok daha mükemmel ve paraya kıyacak olan varsa Çankaya'da Kanada elçiliğinin yanında The Chocolate Art var, butik çikolatacı, oradan alsın. Bir kez aldım, gerçekten mükemmeldi.
Tekrar elinize sağlık. :)
Çok teşekkürler bu uzun ve keyifli katkınız ve motive edici sözleriniz için. 😊 Ortasında sıkı bence beş benzemez var😊 Tahin, Antep fıstığı ezmesi ve kadayıf. Baklava olsa bir derece, daha da kötüsü yani… Dediğiniz gibi görüntüsü bile albenili olmayan bu “şey” şu anda kapanın elinde kalıyor maalesef. Önünde kuyruklar olan pastane kim bilir nasıl köşeyi döndü…
SilEvet insan psikolojisi… Çok şükür tekstilci olmama rağmen yırtık kot benzeri modaların tuzağına hiç düşmedim 😊 Marka tutkum benim de olmadı, sadece kaliteli ve dayanıklı ürünler ilgimi çekti hep. Ne güzel söylemiş babanız. Sanki ithal otu yiyince insanların başı göğe erecek 😊
Bu vahşi kapitalist sistemde tüketimin hızının düşmemesi için farklı reklamlara, beyin yıkama yöntemlerine başvuruluyor. Maalesef başarılı da oluyorlar şekil 1A’da görüldüğü üzere. Kalite ve gusto değil, popülarite önemli maalesef. Günümüz algıların yönetildiği bir çağ aynı zamanda. Algı yönetimi öyle üst boyutta ki, en akılsız kişiler baş tacı ediliyor, en berbat ürünler şahaneymiş gibi pazarlanabiliyor… Vahşi kapitalizm sonunda kendi başını yiyecek diye düşünüyorum.
Tekrar teşekkür ederim bu güzel katkınız için, sevgiler 🌺🥰
Yüreğinize sağlık. Yeni çağın kapitalizmini harika anlatmışsınız.
YanıtlaSilVahşi kapitalizmin kendini bitirdiği son anları da keyifle yazacağım inşallah, sonra da sokaklarda şenlikler yapılacak, fener alayları, şiir söyleyen çocuklar, sepetlerden çiçekler atan genç öğrenciler, zafer şarkıları :)
SilHayali bile şahane(❁´◡`❁)🎈✨🎉🎊🍻💐🌼🌻🌱🪴
Harika tespitler, yazına bayıldım, gerçekten "nereye gidiyoruz" endişelerimin doruk yaptığı bir dönemde bu olay tuz biber oldu. Ekonomik olarak zor günler geçirdiğimiz bu dönemde olacak iş değil. Allah sonumuzu hayır etsin ne diyelim!
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz, aklımızla alay ettiklerini sanıyorlar ama yemiyoruz, dubai ya da papua yeni gine çikolatalarını da yemediğimiz gibi :) Her şey güzel olacak; lastik top gibi, dibe vurur, havaya sıçrar Sevgiler 🌺🥰
SilÇok güzel anlatmışsınız. ilk bir marketin reklamında gördüm 75 lira almadım normal kare çikolata alırım kahvenin yanına. insanlarda bu şekilde gösteriş merakı olunca satar böyle şeyler ne diyelim Allah akıl fikir versin. Hülya
YanıtlaSilGerçekten de akıl alır gibi değil. İnsanlar af edersiniz ama koyun gibiler. Sosyal medya da bu koyunların çobanı :) Bakalım nereye varacak bu işlerin sonu
SilSevgiler Sevgili Hülya Hn 🌺
Ben çok uzaktım bu konuya, nasıl olmuşsa hiç haberim yoktu. Sonra yolum Ankara'ya düşünce, iş için gittiği Dubai'den dönmüş kuzenimin eşi ülkemiz insanı ile kıyaslayarak anlatınca olan biteni, bir de ikram edince, yine de benim için sadece bir çikolata olmuştu; keşke abartsaydı ama o da bakkaldan bir çikolata aldım sanmış o zaman, kıymetini ülkemize dönene kadar bilememiş, bilseydi o zaman belki bu mevzuya da dalardım ben. Oysa ben ve kardeşim onu sadece bir çikolata sanmıştık, şimdi anladım ki çikolatadan fazla bir şeymiş kendisi. Yazıda çok bahsi geçince imrendim, şimdi çıkıp kendime gofret alacağım, belki çikolata da alırım, ama bizimkilerden,... Onları daha çok seviyorum; hava atamayacağım ama olsun :))
YanıtlaSilHaberinizin olmayışı bence büyük başarı, demek ki kendinizi koruyabiliyorsunuz 😊 Evet ya, kuzeniniz furyayı kaçırmış 😊 Bu arada şu abartılan çikolatayı siz beğendiniz mi çok merak ettim.
SilHahaaa alemsiniz, Eti Karam ile hava atmak gibisi var mı, mis gibi 😊
Beautiful post
YanıtlaSilThank you 🌺
SilBen ekstra birşey farketmedim ancak üzerine çokça yazı okuyunca dedim ki demek ki çok güzelmiş, ben kıymetini bilememişim:) Benim kendi çikolatalarımızla aram iyi, keyfimi Dubaili yüzünden bozamam açıkcası:)
YanıtlaSilİşte beklenen cevap, flaş flaş flaş en sonunda bir cesur yürek "kral çıplak" dedi :)) Kanmayınız efendim bu sosyal medya köpürtmelerine, dünya para ödemeyiniz, bizim klasik çikolatalara devam :)
SilSevgili Buraneros, tanıdığım kadarıyla damak gustosu olan biridir, Dubai mubai hikâye diyorsa vardır bir bildiği🥰
Yetişkinleri geç, ne olmak nasıl sıfatla anılmak istiyorlarsa öyle olsunlar, neydi meşhur replik, beter olsunlar 😅 çocukları koruyalım yeter ki mottosunda olduğum için, şu çikolata mevzusunda çocukları koruyamamaktan şikayetçiyim ben. Yetişkinlerin zehirli labirentlerinde çocuklar da zehirlendi. Onlar bile birbirine karşı yarış içerisinde 😓.
YanıtlaSilİlköğretimde olan yegenlerim tutturdu bu çikolatayı, onca söz kâr etmedi zira arkadaşları çikolatalı resimlerini gruplarda paylaşıp durmuş. Babaları bir aylık baskı sonrası almış gelmiş, gözleri kalmasın düsturu yüzünden.Bu devirde anne baba olmak sahiden zor.
Evet ya, çocuklar tabii… Nerden nereye geldi toplum. Eskiden okula “muz gibi pahalı meyve götürmek ayıp olur, alamayanlar vardır” terbiyesi ile yetiştirilirdi çocuklar. Şimdilerde ise birbirlerine pahalı çikolatalarla hava atıyorlar, gerçekten durum çok vahim…
SilEğitimde vatandaşlık, hayat bilgisi, görgü, ahlâk dersleri umarım revize edilir devran döndüğünde…
Aileler eğitilmeden çocukları eğitmek de zor gerçi…
Toplum nasıl çürütülür, en güzel örneği bu işte…
Toplum olarak düştüğümüz yerden umarım hızlıca kalkabiliriz…
🌺🌱
Great blog
YanıtlaSilThanks again 🌺
Silsütlü tatlıcı ve çikolatacı olduğum için bu çikolatayı yiyemem ağır gelir bana tadı :)
YanıtlaSilBen o yeşil ara katmanın görüntüsünü hiç sevimli bulmadım :) Bütün bütün fıstıklı fındıklı damak çikolatalar varken, bu karmaşaya gerek var mı :) Ayrıca bizim çikolatalarda da yaptılar bildiğim kadarıyla baklavalı falan, hiç bu kadar gündem olmamıştı. Sosyal medya lobiciliği günümüzün en etkin pazarlama yöntemi demek ki :) Buraneros hariç tadanlardan "kötü" diyenin olmaması da zaten olayın ne kadar balon olduğunun göstergesi :)
Sil