Tuhaf
milletiz gerçekten de. Birileri en temel haklarımızı gasp ederken
sesimiz çıkmaz, olayın peşinden gitmeyiz, hatta unuturuz ama gereksiz konuları takipçilikte üstümüze yoktur. Size şimdi taze
bir örnek anlatacağım, bakalım sizler ne düşüneceksiniz..
Facebook'da
hediyeli yarışmalar oluyor biliyorsunuz. İşim gereği gözüme
çarpanları takip ediyorum ben de. Hatta geçenlerde bir tanesine de
katıldım. Reklam olmasın, adını vermeyeyim. Bir firmanın
dayanıklılık testi adındaki sevimli bir yarışmasıydı. Siz
sürekli fare ile tıklama yaparken gözünüz de ekranda olacak,
zaman zaman ekrana gelen basit sorulara da yanıt vereceksiniz. Ne
kadar çok tıklama yaparsanız, yani oyunda ne kadar çok kalırsanız
o kadar çok puan alıyorsunuz, ne kadar çok puan alırsanız o
kadar çok çekiliş hakkınız oluyor. Bir kere bile katılsanız
çekilişte bir hakkınız oluyor. Ben şahsen yarışmanın
mantığını kavrayınca hemen bıraktım, yani 1-2 dakika ancak
dayanmışımdır öyle söyleyeyim. Yarışmadan küçük bir hediye
kazanmışım. Mutlu oldum, Facebook sayfalarında kazananları
açıkladıkları mesajın altına nezaket icabı “teşekkür
ederim” yazayım dedim. İster istemez gözüm diğer mesajlara
takıldı. Öyle şeyler yazmışlar ki, sosyolojik bir teze malzeme
olacak bir çok başlık çıkar içinden. Yazmasam içimde
kalacaktı!
Üşenmedim
mesajları 3 gruba ayırdım:
1-Hediye
kazanamayışını hazmedemeyenler, hatta olayı arabeske
bağlayanlar:
M.G:
“14 çekiliş hakkım vardı kazananlar listesinde yokum!”
(
Adı üzerinde çekiliş bu, şansın yoksa istersen 114 çekiliş
hakkın olsun, niye yakınıyorsun ki sayın MG?)
A.Y:
“Ben de yokum, gözlerime acıdım!”
(Sevgili
A.Y, gözlerini acıtacak kadar neden oynadın ki bir şans oyununda,
kim seni zorladı? Gözlerini acıtanlar daha çok ödül kazanacak
mı sanıyordun?)
M.A:
“Yarışmanız başladığı günden beri her gün oynadım, skorum
1 milyona yaklaştı, hiçbir ödül kazanamamışım bunca kişi
içinde, emeğime yazık oldu!”
(Sevgili
M.A, keşke onca emeği daha yararlı bir şeyler için harcasaydın,
şimdi gelmiş yakınıyorsun, harbiden sana da yazık!”)
Şimdi
sıkı durun, M.A'yı bakın bir diğer katılımcı nasıl avutmuş!
S.Ş:
“Boşver arkadaşım nerede adalet var ki burada olsun?”
İşte
bu cevap beni benden aldı. Adı üzerinde bu bir şans yarışması,
nasıl bir adaleti olmasını bekliyor ki S.Ş? Yaşamın diğer
adaletsizliklerine karşı bu duruşa, bu arabeske ne demeli ya!
Boşver, zaten bize felek de vurmuş sillesini, herkesten bir tekme
yiyoruz hesabı.. Alt tarafı basit bir şans oyunundan bile böyle
bir ezilmişlik psikolojisi nasıl çıkabilir? Sosyologlar siz acaba
bu duruma ne dersiniz, lütfen beni de aydınlatın. Aklıma Yalan
Dünya'daki Tülay'ın meşhur repliği geldi: “Ezik miyiz yahu
biz, ezik miyiz??”
2-Hediye
kazanamadığı için firmayı suçlayan hazımsız grup
Bu
gruptakiler keşke yarışma sonucuna gösterdikleri tepkinin onda
birini toplumsal haksızlıklara da gösterseler bence ülkede sorun
kalmaz! Bakın neler neler demişler:
E.D:
“Biz
neden kazanamıyoruz, torpillileri seçiyorsunuz! Hepiniz öylesiniz,
bizi çekilişle kandırıyonuz hep torpillilere tanıdıklarınıza
veriyonuz, bi düşünün insan tanımadığı birine büyük bir hediye
verir mi? Ben tüm yarışmalara katılıyom niye ismim cekilmiyo o
zaman?”
(E.D'nin
yorumundaki vurguya dikkat ettiniz mi? İnsan tanımadığı birine
büyük bir hediye verir mi diyor, hiç olacak şey mi yani demeye
getiriyor. Hem bu dünyanın torpille döndüğüne inanıyor, hem de
belki bir yerde bir açık olur, bana da güler felek bir gün diyor.
Adalet duygusunu hepten yitirmiş, yitirmiş yitirmesine ama bütün
yarışmalara da katılmayı görev edinmiş. Ah be E.D, bu
yarışmalara sadece eğlenmek için katıl, yoksa her
kazanamayışında biraz daha dibe çökersin, senin sonunu iyi
görmedim ben)
Ö.H
gibiler ise yüzsüzlüğü espriye vurmuş:
ÖH:
“O kadar uğraştık kazanamadık, bari bir teselli hediyesi
gönderseydiniz, sizin firmaya yakışmaz mı?”
(Zaten
adamlar küçücük hediyeler gönderiyor, maksat eğlenmek. Neyin
tesellisini istemiş anlayamadım, kendince espri de yapmış
olabilir gerçi.)
F.Ç:
“Hiç adil çekiliş yapmıyorsunuz. 71 çekiliş hakkım vardı,
havlu çıkmış.”
(Yani
şimdi 71 tane milli piyango bileti alsaydı bu F.Ç, neden amorti
çıktı diye milli piyangoyu mu basacaktı! Dışarıda adaletsizlik
diz boyu, zengin-fakir arasındaki uçurum ayyuka çıkmış, F.Ç
adaleti nerelerde arıyor? Harbiden bazen söyleyecek laf
bulamıyorum, gülsem miii, ağlasam mııı!
3-
Hediyesine bir an önce kavuşmak isteyen telaşlı ve de meraklı
grup
O.K:
“Hediyeler ne zaman gönderilecek, bir bilginiz var mı acaba?”
(Görüyorsun
işte yazılanlar ortada, kim neyi bilebilir, kargocu mu ki
oradakiler, niye sorarsın bu gereksiz soruyu O.K arkadaşım!)
Bazıları
ise sanki iş yerinde satınalmacı da sipariş takibi yapıyor gibi
büyük bir ciddiyetle sormuş:
BM: “Peki
bu hediyeler ne zamana kadar gönderilir veya elimize ulaşır
tahminen?”
GGA: “Nasıl
ulaşılacak bize teşekkürler”
AK:
“Nasıl iletişime geçeriz sizinle ? Havlu kazanmışım da. “
DK:
”Ben ödülümü nasıl alcam?”
DH:”Ödülleri
nasıl yollayacaksınız acaba?”
................
Bu
tarz yorumlardan bir sürü vardı. O yarışmaya başlarken zaten bir
form doldurup adres bilgilerini yazdığını unutmuştu katılımcılar
demek ki. Alt tarafı küçük bir hediye kazanmışsınız, ya da
büyük olsa ne fark eder, taş attınız da kolunuz mu yoruldu? Ne
zaman gelirse gelir hediye, niye kendinizi bu kadar harap ediyorsunuz
ki!
Bir
havlu için gösterdiğiniz şu performansı keşke elektrik
faturaları neden bu kadar kabarık geliyor, doğal gaza niye bu
kadar zam geldi, insanlar niye yerlere çöp atıyor, bu dolmuşlar
niye bu kadar korna çalıyor, asgari ücret 890 lira iken
milletvekilleri neden 25.000 lira maaş alıyor, bu politikacılar
neden bizi bu kadar aşağılayan konuşmalar yapıyor, sevdiğim
gazeteci neden işten atıldı, kıdem tazminatı neden kaldırılıyor,
neden kitaplar bu kadar pahalı, neden her şeyden bu kadar çok vergi
alınıyor, bu vergiler nereye harcanıyor, neden televizyonlarda
kaliteli filmler gösterilmiyor, neden kiralar bu kadar arttı, neden
etrafımda yeşil bitki göremiyorum, pandaların nesli neden
tükeniyor, neden biz de uzaya uydu göndermiyoruz, neden hiç Türk
astronot yok, neden mısırı pamuğu ithal ediyoruz, neden zeytin
ağaçları katlediliyor, neden bu kadar iş kazası oluyor.... gibi
sorulara yanıt bulmak için de gösterebilseydiniz!!
Gittim
ben, gitmesem bu yazı bitmez....