Bu
yaz tatili erken yaptım. Bayram kalabalığına girmek istemedim
bir, ikincisi de bayramdan sonra otel fiyatları gerçekten de uçmuş.
Sekiz dokuz bin lirayı gözden çıkarmazsanız adam gibi bir otelde
her şey dahil tatil yapmanız pek olası değil. Vay ki ne vay!
|
Tatilim tatilsin tatiller ler ler ler |
Asıl
nedenlerden bir tanesi de okullar tatil olunca otellere akın edecek
yurdum tatilcilerinden kaçmak istemem. İçinizde bana kızacaklar
vardır mutlaka ama, ne yalan söyleyeyim yabancılarla tatil yapmayı
daha çok tercih ediyorum. (Araplar hariç, daha doğrusu görgüsüz
Araplar hariç diyeyim)
İki
sene önceydi sanırım. Kurban bayramında beş gün tatil yapayım
diye Kemer'de kalitesine güvendiğim zincir otellerden birine
gitmiştim. O sene turizm kötüydü, yalan olmasın Rusların
uçağını mı düşürmüştük, öyle bir kriz vardı ekstra. İşte
kapasite dolmayınca bu kalitesine güvendiğim otel mecbur mu kalmış
nedir, Arap turistlere kapılarını açmış. Bence büyük bir risk
almış, mesela beni kaybetti! Zincirin üç oteline gitmiştim,
kalan otellerine de gidebilirdim, ama bu müşteri politikaları
nedeniyle çizdim artık üzerlerini! Elbette bir örnekle bütün
Arap turistleri yaftalamak olmaz ama, istatistik bilimine de inanmak
lazım. O tatilde o Araplarla yan yana gelmemek için ne uğraşmıştım!
Şimdi hatırlayınca gülüyorum ya, gerçekten de kötüydü. Çok
mu merak ettiniz, anlatayım efendim:
|
Tatil mazisi |
Otellerde
şezlonga havlu ya da çanta koyup rezervasyon yapmak adettendir
bilirsiniz. Yani bir şezlongda havlu ya da çanta varsa o havluyu
kenara koyup oturulmaz, ayıptır. Ben de şezlonga çantamı bırakıp
su içmeye gitmiştim. Geldiğimde ne göreyim! Arap hatun benim
çantayı kenara atmış, kendisinin çantasını koymuş, üstelik
yan taraflarda boş şezlonglar var! Hiç çirkef olmayan ben,
hanımefendi kişiliğimi bozup “Ne yapıyorsun?” diye kızmıştım
kadına. Kadının etrafında aynı yaşlarda üç beş tane çocuk!
Abartmıyorum ellerinde tepeleme dolu meyve ve tatlı tabakları,
kocası dersen yarım dünya gibi bir adam. Adam havuza giriyor,
ister inanın ister inanmayın, kadın da elinde tabakla kenarda
durup bu adamı beslemeye çalışıyor! Adam sularını akıta akıta
havuzun içinde karpuz yiyor! Paranın gözünü seveyim, bir tane
otel görevlisi de kalkıp “Yasak beyefendi havuzda meyve yenmez!”
demiyor.
|
köpüğe gel hanım! |
Adam belki de petrol milyarderiydi bilemiyorum. Kırk
derece sıcağın altında kadın full kapalı, sentetik koyu renk
giysiler içinde bunalmış, sadece ayaklarını suya sokuyor ve
sıkıntıdan sürekli yemek yiyor, adamın çevresinde pervane!
Bildiğin köle! Adamınsa gözleri fırıl fırıl Rus turistlerde! Önde erkek çocuğuyla yürüyor, kadın kız
çocuklarıyla arkada! Bu eşitliksiz görüntü zaten can sıkıntısı!
Yemek sırası falan derseniz onlar da hak getire! Arkadan gelip
ittire ittire öndekinin sırasını alıyorlar. Böyle görgüsüzce
davrandıkları için de onların olduğu masaların etrafı, onların
olduğu havuz tarafı doğal olarak boşalıyor. Ben mi? Bütün bu
gözlemleri havuzun ta öbür ucundan yapmıştım. O gün bugündür
böyle görgüsüzlere bir daha rastlamamak için gideceğim oteli
seçmeden önce yorumları didik didik okuyorum, böylelerine bir
daha rastlamadım da çok şükür! Önceden bir kaç oteline
gittiğim zincir marka oteli de sildim defterden. Görgüsüz
müşterileriyle baş başa kalsınlar benden uzak olsunlar! Dünya
para verip kafa dinlemeye gittiğim bir otelde böyle manzara görmek
istemem, kim ister ki zaten! Otelin intiharı bence bu!
|
Ne güzeldi |
Peki
ya Türk tatilciler? Türk tatilcilerin hepsine karşı değilim
elbette. Örneğin “Sade çift” olanlarında sakınca görmedim
bugüne kadar. Tek gelenlerden de rahatsız değilim. 10-15 yaş
aralığında çocuğu olanlar da pek sıkıntı olmayabiliyor. Ama
tecrübelerim, yanlarında en fazla beş-altı yaşında çocuk olan
Türk tatilcilerden fersah fersah kaçılması gerektiğini
söylüyor. Neden mi?Bunlar sanki tatile kendileri için değil de
çocuğa şebeklik yapmak için gelmiş gibi davranıyorlar da ondan!
Nitekim bu sefer de yanılmadım bu konuda. Bir aile vardı akıllara
zarar! Tam Türk Malı dizisine konu olacak cinsten! Ben bu tiplere
kısaca “Aslan Ailesi” diyorum. Hikayesi var elbette bu tabirin,
bir ara anlatırım. Özetlemek gerekirse, çevrelerine huzursuzluk
yayan tipler bunlar. Huzursuzluğun nedeni kavga olabilir, şımarık
kadın olabilir, şımarık çocuk olabilir, gürültücü halleri
olabilir, sinirli koca olabilir, yani değişkendir huzursuzluğun
sebebi. Ama “aslan ailesi”ni görür görmez gözlerinden tanırım. Bu
seferki aslan ailesini zevkle izledim, adeta sitcom karakteri gibiydiler.
Ailemiz
bir şımarık kız etrafında şekillenmişti. Kızın kocası var,
iki yaşlarında bir “oğluşu” var, yirmi yaşlarında kardeşi
var, annesi var, bir de babası var. Ama esas karakter bu kız. Adına
“Ece” diyelim. Ece'nin oğluşunun adı “Berk” “Annesinin
ballı lokma tatlısı” diye seviyor Ece bebeğini! Tabi o severken
bütün havuz da sevmiş oluyor mecburen!
Hani
bazı erkekler vardır, eşlerinin ailesinin karşısında el pençe
divan dururlar ya! Ece'nin kocası da bu cinsten. Anneanne dersen taş
gibi hatun! Elinde popüler aşk romanlarından biri. Berk'i ayağında
sallıyor bir taraftan. Ece havuzda şımarık şımarık sesleniyor
annesine:
-“Anne
yaa, hadi havuza gell! Çocuk bakıcılığı yapan anneanneler
gibisin! Ben seni tatile bunun için mi getirdim ama yaaaa! Lütfen
lütfen!” Yalaka damat da Ece'yi destekliyor:
-“
Hadi anneciimm, kırmayın bizi lütfen lütfen lütfennn!”
Ece
böyle seslenirken, üç gündür yan şezlongda bira içip kitap
okuyan erkek Türk, şezlong
|
Ah mojito vah mojito! |
değiştirip
uzaklaşmak zorunda kalıyor. Rus aileler bu kadar gürültü
yapmıyor çünkü! Ece'nin dünya umurunda değil! Parasını
vermiş, tatilini elbette yüksek sesle yapacak!
Aile
kendisiyle övünmeye pek meraklı. Bir animatör geliyor anlatıyor
büyükanne:
“Bizim
sitemizde 12 tane havuzumuz var, buraya değişiklik olsun diye
geldik!” Aynısınız,
keşke değişseniz diyorum içimden. Bu arada spor yaparak kas
yapmış büyükbaba geliyor;
“Hadi
amaa, ben tatilde yüzmeye geldim, birinizin elinde kitap, öbürü
yatıyor olmaz ama ekşın, ekşın ekşın!
Bırakıyor
kendini cumburlop havuza, stilli stilli yüzüyor, kime hava atıyorsa
artık! Bence hem büyükannede hem de büyükbabada “Biz hala
genciz güzeliz!” psikolojisi hakim. Akşam canlı müzikte
görmeliydiniz hallerini! Büyükbaba kesin seksenlerin Tolga Han
dans grubunda falan çalışıyormuş! Şapkayı kafaya ters takmış,
bir disko figürler bir disko figürler... Animatör kızlar
çevresinde pervane oluyor. Büyükannenin de ondan geri kalır yanı
yok. Önce veliaht prens bebiş Berk de sahnede bir iki figür dans
ediyor annesinin kucağında, ama sonra yavrunun uykusu geliyor. Kim
uyutmaya götürüyor? Tabii ki ezik babası!
Ailenin
en değişik ferdi ise Ece'nin kardeşi Engin! Çocuğun tipine bakan
korkar kaçar, öyle yamuk bir duruşu var! Zaten hiç aileyle
takılmıyor. Bir kere geldi havuz başına, güya sosyetik ailenin
taş hatun büyükannesi aynen şöyle hitap etti oğluna:
“Nerdesin
lan piç! Saat ikide arayacağım seni aqua'ya geleceksin, bak ona
göre!”
Bunu
duyunca ben şok! Güya sosyetik, kitap okuyan, on iki havuzlu sitede
yaşayan annenin oğluna böyle hitap etmesine mi şaşırayım,
oğlanın psikopat duruşuna mı şaşırayım bilemiyorum. Bu absürt
ötesi diyalog şöyle devam ediyor:
“Hadi
atla da göreyim bakayım yüzüşünü!”
|
tekilanın yolları taştan! |
Engin
sanki az önceki tuhaf diyalog olmamış gibi atlıyor havuza, babası
gibi stilli stilli yüzüp beş dakika içinde çıkıyor. Çocuk
değişik bir asosyal. Ailesinin yanında hiç durmuyor, gün içinde
hiç görünmüyor, ne havuzda ne sahilde yok! Böyle bir tipten ne
bekler insan? Kızların peşinde koşmasını falan değil mi? Hayır
o da yok! Asosyal duruyor. Ama akşam olup da şovlar başlayınca
kabuk değiştiriyor sanki! Babasıyla karşılıklı bir dansı
vardı, sanırsınız profesyonel dansçı! Bir akşam da “Mr.
Otel” yarışması vardı, bizim asosyal Engin orada da boy
gösterdi.
Kendi
içlerinde gülüyorlar eğleniyorlar ama hep bir laf sokma halleri
var. Dominant büyükanne herkese laf sokuşturuyor, kocasının
göbeğine, kızının oğluşuna verdiği mamaya... Veliaht prens
bebek Berk ise dünyanın merkezini şimdiden icat etmiş gibi el
üstünde tutuluyor güya ama, bu şekilde giderse ileride annesine
sormadan hiç bir işi beceremeyecek! Yalaka damat ezilmiş de
ezilmiş. Büyük baba ise gençliğinin son demlerini yaşama
derdinde. Tipik bir Türk ailesi yani bizim aslangiller! Sevgi
doluymuş gibi görünen fanusun içi kaynıyor da kaynıyor! Halbuki
birbirlerini bu kadar sıkmasalar, bu kadar yorum yapmasalar, bu
kadar konuşmasalar her şey daha güzel olacak
|
disko disko partizane |
Ben
bu aileyi neden bu kadar uzun uzun anlatıyorum? Sanmayın ki dip
dipe tatil yaptık. Hayır sadece bir gün havuzda bana yakın
oturuyorlardı. O gün de “aslan ailesinin” şerrinden bütün
Alman ve Ruslar çil yavrusu gibi dağılmıştı. Neyse ki sonraki
günler yer bulamadılar bizim oralarda ama bir gün görmek bile
kendilerini bu yazıya baş karakter yapmama yetti görüyorsunuz.
Otursam roman yazarım bu aile hakkında, o derece yani!
Aslan
ailesinin en küçük ferdi Berk var ya, acıyorum O'na ben. Ece
sürekli konuşuyor çocukla.
Halbuki
Rus anneler takıyor kolluğu bebeğe, salıyor havuza. Oh mis! O
çocukların hiç sesi de çıkmıyor, kafalarını havuza da
çarpmıyorlar, başlarına bir şey de gelmiyor! Bizim aslan
ailesinde ise bebek varsa ortada hep bir “ekşın” olması
gerekiyor gibi davranılıyor! Misal, bu Berk çocuk uslu uslu
oturuyordu. Ece durur mu, “Hadi dedeye su atalım” diye diye
çocuğun eline verdi su kovasını, şezlongda uyuyan dedeyi
uyandırdı! Berk anneyi taklit ediyor ya, elindeki kovayla bütün
şezlongları teker teker ıslatmaya başladı. Ece bu sefer “Yapma
ama Beerkk, ballı lokmam yapmaa!“ diye çocuğu durdurmaya
çalışsa da nafile! Ok yaydan çıktı bir kere! İyi de Ece, canım
benim, sen öğrettin ya çocuğa daha demin bu saçma hareketi!
Bıraksaydın da çocuk takılsaydı kafasına göre!
|
tatil güzel şey |
İşte
böyle sevgili blog dostları, aslan ailesini hiç unutmayacağım!
Hep merak edeceğim, Engin ne yapıyor acaba şimdi, esas kız Ece
ikinci çocuğu doğuracak mı? Taş anneanne on iki havuzun en çok
hangisini seviyor? Pısırık damat sonunda dayanamayıp isyan
bayrağını çeker mi? Veliaht Berk uzay taşının sırrını bulur
mu? Sorular bitmek bilmiyor.
İyi
bayramlar efendim, küçüklerin ellerinden, büyüklerin gözlerinden...