Odun sobası kömürün alevinden kırmızıya dönmüş. Üzerinde çaydanlık fokur fokur kaynamakta. Evin en çalışkan, belki de en ezilen iki numaralı kız çocuğu, demliği mutfaktan getirip çaydanlığın üzerine oturtuyor. Arka planda tek kanallı televizyondan gelen türkünün sesi:
“Müdür Beyin yeşil kürküüü,
Yeni çıktı bu
türküüü,
Müdür Bey
izin verdiiii,
Söylenecek bu
türkü de yanıyom ben…”
Ben de yanıyorum vallahi, hem de
yürekten! Olanı biteni anlamaya çalışmaktan içim şişmiş! Sobanın yanına kıvrılıyorum,
ki bu keyif Sultan Süleyman’da yok! Bir numaralı hayta oğlan, kucağında tarih
kitabı ile sandalyede oturuyor. Evin külyutmaz babası yavaşça dolanıp kenardan,
tam da hayta oğlanın arkasından kitaba eğiliyor. Bizim hayta anında kitabın
kapağını kapatıyor, yüzünü bir heyecan kırmızılığı almış. Baba:
“Oğlum açsana kitabı bakalım hangi
konuyu çalışıyorsun?”
“Aman baba ya, Selçuklular işte…”
“Aç da görelim”
Derken kitap haytanın kucağından
yere düşüyor ve içine gizlediği Tommiks Teksas saçılıyor ortalığa.
“Anlat bakalım oğlum Teksaslı
Selçuk ne yapmış?”
Baba sinirleniyor, bense gülümsüyorum
bu olan bitene. Ama kim takar ki! Zaten beni kimse duymaz ki!
Havada pişmekte olan bulgur
pilavının sarhoş edici kokusu… Şiir gibi bir şeyin içindeyim adeta. O kadar kısa, o
kadar derin ve bir o kadar da yok hükmünde…
Anne, ekoseli sofra bezini getirip
yere seriyor. Sonra da tahta sofrayı koyuyor üzerine. Tabakları diziyor üç tane!
Bir bana koymuyor tabak, bir de
kendisine. Anneler artıkları yer çünkü, görünmez çocuklar ise zaten yokturlar…
Baba kalkıyor sofradan, hayta
kalkıyor. İki numaralı kız çocuğu ortalığı topluyor, anne mutfakta tencerenin
dibini sıyırarak karnını doyurmakta. Böylece bu yuva sahnesi de sisler içinde kayboluyor.
Olması gerektiği gibi… Ben mi, ben zaten
yokum ki!
Yine sabah
olacak, görünmez çocuklar yine yollara düşecekler
birer birer. Müdür beyin yeşil kürkü unutulacak, tommiks teksaslar nostalji
olacak. Ben yine en sıcak sobaların kenarında kendime kıvrılarak Sultan
Süleyman konforu yaşayacağım.
Zaten aile dediğin nedir? Nihayetinde herkes kendine
kıvrılır, herkes kendine sarılır. Mutlu çocukların ülkesi çoook uzak
diyarlardadır…
NOT :
Kelime oyunu etkinliğini sevgili Deep organize
ediyor. Bu haftanın kelimelerini Benhnf Blog a seçti.
***GÖRSEL https://society6.com/product/sad-one-so-alone_print
sitesinden alıntıdır.