Kitabı
okumadan önce ön yargım vardı ne yalan söyleyeyim. Şimdi bu
kitapta ajitasyon vardır diyordum, arabesk bir duygusalllık vardır diyordum, kitabı sever miyim acaba diyordum.
Ama
yanılmışım, öyle olmadı. Yavuz Hakan Tok, kurguyu,
gerçeği, öyküyü, duyguyu o kadar dozunda harmanlamış ki, kitap
okunası bir roman olmuş ve ben de zaten elimden bırakmak
istemedim. Kendisini bu ilk kitabındaki başarısından dolayı kutlamak istiyorum.
Acıların Kadını Bergen |
Bilirsiniz,
duymuşsunuzdur, en azından “acıların kadını” sözleri
kulağınıza mutlaka çalınmıştır bir yerlerden. Eski kocası
tarafından yüzüne kezzap atıldığı için bir gözünü
kaybeden, o nedenle fotoğraflarında hep saç perçemi ile sağ
gözünü kapatan, sahnede bıçaklanan, defalarca dövülen, bütün
bu şiddeti adına “aşk” dediği bir “delilik” uğruna yaşayan ve daha otuzunda iken sokakta 6 kurşunla öldürülen bir kadındır
Bergen. Acıların Kadını'dır O, nam-ı diğer Belgin
Sarılmışer'dir adı...
Adana'da
sahneye çıktığı dönemlerde her gece gelip gazinoda kendisini
izleyen, her gece ama her gece bıkmadan usanmadan kendisine bir
buket çiçek gönderen bir adam vardır. Her gece ama her gece
bıkmadan usanmadan o çiçekleri çöpe attığı bir sürecin
sonunda, ne olduysa olur ve o adama, kendi ifadesiyle o “kömür
gözlü” adama, yani Halis'e aşık olur Bergen.
Sonrası
malumunuz, adına “aşk” dedikleri yıkıcı süreç başlar.
Mutlulukla mutsuzluk iç içedir artık. Gecenin bir yarısında
memuru yatağından kaldırıp nikah kıydıracak kadar uçuk kaçık,
sözümona kıskançlıktan kaynaklanan şiddetin artan dozajı ile
de vahşice bir aşk (!) ile bağlanır Halis Bergen'e. Ne zaman
sevdiği kadına zarar verse, oturup ağlayacak kadar da ruh sağlığı bozuktur aslında...
Günümüzde değişen bir şey yok maaalesef! |
İçimizden
birisidir Bergen, her gün gazetelerin üçüncü sayfalarında
gördüğümüz bahtsız kadınlardan biridir.. O'nun öyküsünü
okuduğunuzda ister istemez “aşk” kavramını sorgularken bulacaksınız
kendinizi.
Bence okuyun, pişman olmazsınız...
Bence okuyun, pişman olmazsınız...
Fazla
da anlatmıyorum, sizi Bergen'in acılı arabesk bir şarkısıyla başbaşa
bırakıyorum...