Bir süredir düşünüyordum, bu insanları nasıl
anlatmalı diye. Nihayet tabiri caizse “Cuk diye oturan” bir tanımlama buldum.
Evet bu insanlar “Poker Suratlı!” Aslında “poker suratlı insan” yerine “poker
suratlı adam” demeyi tercih ederim; çünkü bu cinslerin kadın versiyonlarına pek
rastlamadım. Bana kalırsa kadınlar iyi niyetlerini veya entrikalarını saklamayı
pek beceremeyip tüm duygularını yüzlerine yansıtıyor. Evirip çevirmeden söylemek
gerekirse, ben kadınların yüzlerini daha rahat okuyorum diyebilirim. Belki de
hemcinslerimi iyi tanıdığım için olabilir bilmiyorum nedeni ama, şu bir gerçek ki bugüne kadar bu konuda pek
yanılgıya düşmedim. Neyse şimdi “adam” desem, “cinsiyetçi söylemle” eleştirilim
falan! Hiç bu toplara girmeden direkt anlatmak istediğim tiplerin hepsine “poker suratlı insan” diyeyim olsun bitsin…
Peki ama neden böyle diyorum? Çünkü bu adamların
yüzünde ifade yok, mimik yok; yani duygu yok! Mesela kötü bir olay oluyor;
diyelim ki sokakta yangın var; bu adamların yüzündeki donuk surat ifadesi; kahvaltı ederken yüzlerine yansıyan ifadeyle
aynı kalıyor! Doğum günü pastasındaki mumları üflerken yüzlerinde beliren ifade
ile cenazeye giderken yüzlerinde beliren ifade aynı. Abartmıyorum, gerçekten
öyleler! Peki bu adamlar olumlu duruma da olumsuz duruma da aynı tepkiyi gösterince
ne oluyor? Haliyle “poker suratlı” tanımı ortaya çıkıyor.
Hani vardır ya
profesyonel poker oyuncuları, filmlerde falan görmüşsünüzdür. Ellerindeki
kağıtlar beş benzemez de olsa
önlerindeki bütün parayı ortaya sürerler; bunu yaparken de donuk bir
ifade belirir suratlarında… Blöf mü yapıyor, yoksa eli floş royal mi diğer oyuncular asla anlayamaz. Benim
anlatmaya çalıştığım adamlar da aynı böyleler. Mesela adam bir karar alıyor, o
kararı niçin almış kesinlikle anlamıyorsunuz. Yaptığı hamlenin amacı ne?
“Seni
uçuracağım” derken belki de sizi uçurumdan aşağıya atma planları yapıyordur!
Kim bilebilir…
Peki bu adamların tek özellikleri donuk yüz
ifadeleri midir? Elbette hayır. Bu adamlar ayak üstü bin sekiz yüz elli tane
yalanı bir çırpıda söyleme kabiliyetine de sahiptir. Mesela hiç sevmedikleri
eşlerine onu ne kadar çok sevdiklerini bir çırpıda söyleyebilirler. Hadi
diyelim ki bu masum bir yalan. Diğer durumlardaki tehlikenin boyutunu tahmin bile edemezsiniz. Hele ki makam mevki sahibilerse eyvah eyvah… En çok iş hayatında söylerler yalanı. Mesela
tüccar olmaya görsünler; müşteriyi kandırmak için Mars’da fabrika kurduğu yalanını bile atabilir bu adamlar. O derece yani… Ve işin kötüsü de bu adamları
tanımayan herkes yalanlara inanır. Hatta övgüyle söz edilir kendilerinden :
“Vay be, helal olsun; adam Mars’ta fabrika
kurmuş!”
Poker suratlı adamlar kolay yalan
söyleyebildikleri için haliyle bu adamlara güven de olmaz. Yani bu adamlarla
yola çıkılmaz. Anında üç kuruşa satılır, yolda yayan kalırsınız! En büyük
özelliklerinden bir diğeri de her şeyde para izi aramalarıdır. E pokerci
olmanın da bir raconu var elbette. Kolay kazanıp kolay kaybeden insanlar bunlar… Karısına hediye alır misal 25 TL’lik; hediyeyi
verirken o 25 olur 250! Ve ballandıra ballandıra da abartır:
“Karıcığım sana tam tamına iki yüüzz elliii
telelik çiçek aldım, değerini bill!”
Zavallı karısı başlarda bu yalanlara inansa da
zaman içinde mutlaka adamın gerçek yüzünü anlayacaktır. Bu durumda iki
seçenekten biri bekler poker suratlı erkeklerin eşlerini. Ya her şeyi kabullenip onlar da “bayan poker
surat” olma yolunda kocalarına benzemeye çalışırlar. Çünkü konjonktür bunu gerektirir; ya da “Bir
yalancıyla daha fazla yaşayamam!” diyerek boşanırlar. Onurlu olmak ikinci
yolu gerektirir elbette ama, dedim ya yerel konjonktür koşulları sarmalar insan
denilen mahlukatı, bunu anlamak da beyin ve izan ister… (İzan: Anlama yeteneği / TDK)
Peki ben bunları niye anlattım? Sadece basit ve güzel bir dileğim vardı; o dileğim anlaşılır olsun diye bunca şeyi yazdım;
sizin de zamanınızı aldım affola. İşte
şudur dileğim:
“Çevremizdeki
insanların suratları ifadesiz, mimiksiz olacaksa; bunun nedeni sadece yüzlerine
yaptırdıkları botoks olsun a dostlar...”