BAŞLANGIÇ NOTU: Aşağıdaki yazı ağır umutsuzluk içerir. Bunu
baştan söyleyeyim de ruh halini bozmak istemeyen dostlar okumadan kaçıp kendilerini kurtarsınlar…
Sayın ana muhalefet, sen diyorsun ki, “Bir buçuk senedir seçim güvenliği
için çalışıyoruz, kesinlikle merak etmeyin, siz sadece oy verin, gerisi bizde.”
Sonra ne oluyor, seçim akşamı ıslak
imzalı tutanakları sisteminize girmeye başlıyorsunuz. Her şey normal, önde
görünüyorsunuz. Hatta seçimin yüzü gibi kullandığınız, af edersiniz eşşek gibi
çalışıp 85 tane miting yapan belediye başkanına “Siz hiç merak etmeyin, daha
girilmedik büyük şehirler var, kesin kazanıyoruz” dedirtiyorsunuz. Sonra hiçbir
şey olmasa bile bir şeyler oluyor ve ekrandaki sayılar hoop ysk verileri ile
eşleniyor ve gece boyunca 5 puan geriden gelmeye devam ediyorsunuz. O tablo hiç değişmiyor! Sinirden
hali kalmayan vatandaşa çıkıp bir açıklama yapmıyorsunuz. O zavallı çok çalışan
belediye başkanlarınızı da halkın karşısında yalancı durumuna düşürüyorsunuz. Daha sabah bile olmadan, "Oyları inceleyelim, bakalım, belki itiraz ederiz" bile demeye tenezzül etmeden
“Seçim ikinci tura kaldı” deyip havluyu kirliye atıyorsunuz!
Ertesi gün oluyor açıklama yine yok sizden. Vardıysa da ben sinirden görmemiş olabilirim.
Allahtan iyi örgütlenmiş sol muhalefet
var da, onlar başlıyorlar itiraz etmeye, meğer ne çok yanlış veri işlenmiş ysk
sistemine!
Sizden biri çıkıyor sonra, başkan
yardımcısı mıdır nedir, eline vermişsiniz matbu bir yazı:
“Aman da bu seçimde başarılıydık, aman da sistemimiz harikaydı, çok çalışıp ikinci turda kesin kazanırız…”
falan filan hamaset!
Lideriniz nerede? Yok. İttifak
liderleri nerede? Hanımefendi olan, muhtemelen sizi yine yarı yolda bırakıp
kendi önüne bakacak olan kişinin “Ben dememiş miydim, kazanacak aday olacaktı”
falan söylemiyle sütten çıkan ak kaşığa yatacağına yüzde bin beş yüz eminim, fakat ispat edemem. Eski başbakan
olan kişi, havadan kazandığı vekilleriyle zafer fotosu çektirmekle meşgul.
İçlerinde sadece “bilge” dediğiniz kişi samimi davranıyor. Öbür iki ortağınızın çarpmada mı, yoksa toplamada
mı etkisiz eleman olduklarına ben bir türlü karar veremiyorum! Takdir sizin! Hayır bu nasıl ittifak? Başarıda ittifak, başarısızlıkta arka kapıdan kaçmaca mı yani!
Eee, size oy veren milyonları böyle
iki gün boyunca ortada bırakmanın bir açıklaması olmayacak mı? Pardon da, hiç haz etmediğim Mince, 2018’de daha
sayımlar doğru dürüst bitmeden “adam kazandı” deyip ortadan kaybolmuştu ya, ee
şimdi sizin ne farkınız kaldı? Mince'nin ahı tuttu mu diyeceksiniz, nasıl açıklayacaksınız bu durumu? Hoş her şey vatandaştan bekleniyor, durumu açıklayacak olan son tahlilde yine biz oluruz ya neyse...
İkinci turda efendim çok çalışıp
sandıkları koruyup falan filan… Elime tava alıp hepinizi dövesim var! Susun ya,
hamasetinize cinsiyetçi söylem içermeden etkisi de olmayan, ama cinsiyetçi söylemin
de bana yakışmayacağı şekilde bir şeyler söyleyesim var!!! Harbiden yettiniz gari!!
Bilgi işlemden sorumlu onursal kişisini
görevden aldınız. O da çıkmış açıklama yapıyor, muhtemelen görevden alınmış
olmanın verdiği hınçla! " Bize veri
gelmedi, ben gelen verinin sisteme girilmesini sağlamaktan sorumluydum, görevimi
de yaptım" diyor. Mübarek sanki Ford fabrikasında montaj işçisi!
"Bana gelen işe bakarım, ben sadece
çivi çakarım! "
Bantta çalışan işçi mi, yoksa koskocaman kurucu partinin bilgi işlemden sorumlu
müdürü ya da neyiyse işte o mu? İnsan utanıyor yahu! Ben utandım bu onursal
kişisinin overlokçu gibi
üzerinden sorumluluk atmasından! Bir
zamanlar vardı ya, chp hep kavga eder, kavga etmekten iktidar olamaz
söylemleri. Onursal kişisi o günleri çok özlemiş olacak ki, şöyle diyor:
“ 600 sandıktan bize hiç oy
çıkmamış, demek ki 600 sandıkta müşahit yokmuş!”
Rezalete bak! Bunu bahane edene mi
kızmalı, yoksa o 600 sandığı boş bırakan boş kafalı her kimse, onun kafasını mı
kırmalı?
Biri de çıkıyor, "hayır" diyor "600
değil, sadece 350 sandıkta müşahidimiz yoktu." Ah canım ponçiğim benim, maymunlar
sevsin seni!
Ben bugün başka birini okudum o da diyor ki, "Olur
mu canım" diyor, "Sadece Konya’da 140 sandıkta müşahit olmadığını tespit ettik,
gerisini siz düşünün" diyor.
Ortada şeffaf veri yok! Birisi de çıkıp adam gibi rapor yayınlayamıyor! Ortamı boş bulan tabii ki sallıyor da sallıyor. Pardon da trollere boş bırakırsan meydanı, böyle her kafadan ses çıkması normal değil mi? Karşı taraf bu boşluklardan tabii ki saldıracak. Onlara kızacağınıza aynaya baksanıza!
Çıldırmamak işten değil!
Yüz senelik kurumsal geçmişi olan ülkenin
kurucu partisi, meğer bakkal Ali Abi’den beter bir haldeymiş! Bunu ne zaman
öğreniyoruz?
"Bu seçim şöyle önemli, böyle önemli,
şöyle bahar gelecek, böyle kuşlar ötecek, sorunları çözdük bilin” diyen ana
muhalefete oyları verip “Oh be görevimizi yaptık” hadi bir çay demleyelim
Melahat dedikten sonra öğreniyoruz.
Çay sıcak sıcak böğrümüze
böğrümüze dökülüyor!!
En çok neye acıdım biliyor musunuz,
cidden acıdım hem de. Hani biri kendini çok sarhoş olup rezil eder de siz onun
adına utanırsanız ya, öyle bir şey hissettim bu anlatacağım sahnede!
Seçim yapılalı üç gün olmuş, açıklama
bekleyen seçmen hiçe sayılmış ve benim gibi çantada keklik sayılan, ama hiç de öyle
olmayan, belki de yüzbinlerce kişi “Hay
sizin sayacağınız oya da, yapacağınız işe de , sattığınız umuda da, tırınnn tırınnn
diye" söylenirken, bay kemal (küfür etmiyorum, kendisi temiz biri, belki iyi niyetli, ama benim gözümde artık adını küçük harfle yazmak isteyecek kadar sıradanlaştı ve çok kızgınım kendisine. Bu yüzden, adının baş harfini küçük yazdım bilerek ve çok isteyerek) bir video yayınladı ya, işte o noktada
cidden kızmadım, sadece ama sadece ve içtenlikle acıdım kendisine.
İşte bu bay kemal, (Bu şahıs,
sadece baş harfini değil bende isminin her harfini küçültme hissi uıyandırıyor artık, üzgünüm. Benden çaldığı uykusuz anksiyeteli gecelerin karşılığı olarak bunu bari yapayım) arkasına kalpaklı
bir Atatürk resmi koymuş, belli ki kendisine matbu olarak verilmiş metni
okuyor:
“Bu vatanııı, bu topraklarııı,
hıııı, haa, sakın haaa, yedirmeyizzzz!!”
Çok acıdım, çok utandım onun
adına. Keşke baştaki kapsayıcı söyleminin arkasında durabilseydi! Belli ki seçim
gecesi üzerine çok gitmişler. Çıkıp keşke “Benim üzerime çok geliyorlar”
diyebilseydi, şeffaf olabilseydi, samimi olsaydı ve liderliğiyle bizi alıp götürebilseydi. Ya da keşke “Bu oyları yeniden saymamız lazım, bu sonuçlar
imkansız!” diyecek kadar kendine ve partisinin sistemine güvenebilseydi!
Hiçbiri olmadı.
Şimdi kalkmışlar, ikinci turda kesin
olacak, falan filan cılız seslerle bir şeyler söylüyorlar. Ya bir gidin işinize
ya! Partiniz bakkala dönmüş, kimin eli kimin cebinde belli değil. Tek göreviniz
olan sandıklardan ıslak imzalı sonuçları alıp bilgisayarda salak bir excel’e işleme işini
bile başaramamışsınız! Seçimi kaybettiğinize kendi seçmeninizi inandıramamış olmanız zavallı bir ironi değil mi?
Gidin ya! Hatta birbirinizi ittire ittire
gidin!!!
Evet gördüğünüz üzere tam da iktidarın istediği kıvamda dağıldım.
Bunu
kim başardı? Tabii ki ana muhalefet başardı. Düşünsenize, kendilerine güvenmenizi
sağlayıp sizi bir balona koyuyorlar. Yani onca yükseklik korkunuza rağmen, "Bunlar beni iple tutuyor" deyip o balona biniyorsunuz. Sonra yükseltiyorlar, yükseltiyorlar, yükseltiyorlar. Tam zirvedeyken bir de
bakıyorsunuz, boşlukta yalpalamaktasınız. O da ne! Aaa, muhalefet ipi bırakmış! Birbirleriyle kavgaya tutuşmuşlar,
“O bıraktı, hayır sen bıraktın, siz
bıraktınız…” derdindeler.
Manyak mısınız ya, adam düşüyor!!
Bu saatten sonra asla ikna olmam
demiyorum, çünkü ben esnemeyi bilen insanım. Rijid kafalı olmadım hayatım boyunca. Ama pardon ya, çok şükür SALAK da eğilim. KOYUN hiç değilim.
Muhalefetin ikinci turda kazanamayacağına eminim. Birinci turda seçimi altın tepsiyle verip yenilgiyi paşa paşa kabul ettiklerine göre, belli ki tuz değil hava bile çürümüş!
Atatürk ya da Lenin gelse belki
kurtuluruz, o derece umutsuzum yani sevgili blog.
Bakalım göreceğiz, daha ne rezillikler olacak... Umarım yanılırım...