Ne
yapacağını şaşırmıştı Ferit. Böyle bir şey nasıl
olabilirdi ki! Tekrar aldı eline aynayı, tekrar baktı. Evet, Tarık
Akan'ın ta kendisiydi gördüğü! Sonra aklına geldi, arka cebini
yokladı telaşla. Ceketinin iç ceplerinde bir cüzdan buldu.
Heyecanla açtı içini, evet tam beklediği gibi kimliğinde “Ferit
Şeritoğlu” yazıyordu ve tam da beklediği eski halinin, yani
artist olmayan normal halinin resmi vardı üzerinde. Peki ama sureti
neden değişmişti? Bütün bunlar bir kaç dakika içinde olup
biterken *Zehra O'na kızgın bir bakış atarak arkasına döndü ve
mor elbisesinin eteğinden tutarak hızla uzaklaştı. Öylece
bakakaldı Ferit. Ne yapsaydı yani, gitse ardından sapık gibi,
bir de kızdan tokat mı yeseydi! Zaten büyük bir saçmalığın
içine düşmüştü. 1975 yılında çekilen bir filmin kahramanı
nasıl oluyor da kendi suretine bürünebiliyordu! Ya bu kız!
Çıldırmamak elde değildi. İyi de kendini öyle görürken, neden
etraf bunun farkına varmıyordu! Bütün bunları düşünürken
birden *kızın kendisine doğru koşar adım geldiğini gördü.
Zehra yaklaştı, elindeki aynayı hışımla çekip aldı ve “manevi
değeri var bu aynanın, yoksa dönüp almazdım bile!” dedi ve
gitti.
"Güzel
kız ama" diye geçirdi içinden. Gülşen Bubikoğlu'nun 1975
halinin eline hangi Beren, hangi Nurgül, hangi Tuğba, Hangi Burcu
su dökebilirdi ki! “Ah nerede o eski romantik komediler” dedi
kendi kendine. Bir jön bile yok artık, 40 yıl geçti aradan, geldi
mi yeni Tarık Akan, gelmedi elbet. Keşke gördüklerim gerçek
olsa, ben Tarık Akan olsam, Zehra ile birbirimize aşık olsak,
ağaçların arasında kovalamaca oynasak, fonda neşeli bir aranjman
olsa...
Bu
arada Zehra yürürken bir taraftan da çaktırmadan arkasına
bakıyordu. Kendine itiraf etmese de aslında istiyordu Ferit'in
ardından gelmesini. Gizli sırrını bugüne kadar saklamış,
birgün ruh eşiyle karşılaşacağı umudunu hep canlı tutmuştu.
Aynaya bakınca Zehra da “Gülşen Bubikoğu'nun “Ah Nerede”
filmindeki halini görüyordu çünkü. Ama kimselere söylememişti
bu durumu. Hem söylese de kim inanırdı ki zaten... Sadece Ferit
inanırdı, biliyordu birgün O'na kavuşacağını, işte o gün gelmişti nihayet... İçinde
kelebekler uçuşuyordu, dans etmek istiyor, bütün dünyaya bu
imkansız aşkın yakında gerçek olacağını haykırmak istiyordu.
Rüyada gibiydi, yoksa rüya mıydı bütün bu yaşananlar!
Mantığını sorgulamaktan çoktan vazgeçmişti de, lütfen
rüya olmasındı... Belki de bir büyünün içindelerdi, ya da
paralel evrendelerdi, belki de içlerine uzaylı kaçmıştı, hiç
önemi yoktu bütün bunların. Çünkü Zehra ile Ferit'in dillere destan bir aşkı
olacaktı, hissediyordu, mutluydu...
ARKASI
YARIN...
BİRLİKTE
YAZALIM:
Yorumlarınızla öyküye katkıda bulunmak ister misiniz? Saçma ve karanlık gündemlerle boğulduğumuz bu acayip günlerde hep
birlikte terapi yapmak amacım. Öyküyü öylesine çalakalem yazıyorum, zaten edebiyat yapmak gibi bir derdim yok. Dedim ya, sadece terapi amaçlı bu yazdıklarım.
İsterseniz siz de katılın terapiye. Öykünün bir sonraki sahnesi için yorum yapın, ben de ertesi gün yazarken ruh halime en uygun yorumu öyküye ekleyeyim.
İsterseniz siz de katılın terapiye. Öykünün bir sonraki sahnesi için yorum yapın, ben de ertesi gün yazarken ruh halime en uygun yorumu öyküye ekleyeyim.
(*
)İşaretini gördüğünüz yerdeki katkısı için dün yorum yapan
Başak Kırmacı'ya teşekkür ederim.
Hayal gücünüze gerçekten hayran kaldım. Bende hikaye yazıyorum yeni başladım. Önerileriniz değerli benim için. Vaktiniz olursa bekliyor olacağım. Başarılarınızın devamını dilerim. İzninizle takibe alıyorum.
YanıtlaSil