2 Ağustos 2016 Salı

Birlikte romantik komedi yazalım / BÖLÜM -3

Ne yapacağını şaşırmıştı Ferit. Böyle bir şey nasıl olabilirdi ki! Tekrar aldı eline aynayı, tekrar baktı. Evet, Tarık Akan'ın ta kendisiydi gördüğü! Sonra aklına geldi, arka cebini yokladı telaşla. Ceketinin iç ceplerinde bir cüzdan buldu. Heyecanla açtı içini, evet tam beklediği gibi kimliğinde “Ferit Şeritoğlu” yazıyordu ve tam da beklediği eski halinin, yani artist olmayan normal halinin resmi vardı üzerinde. Peki ama sureti neden değişmişti? Bütün bunlar bir kaç dakika içinde olup biterken *Zehra O'na kızgın bir bakış atarak arkasına döndü ve mor elbisesinin eteğinden tutarak hızla uzaklaştı. Öylece bakakaldı Ferit. Ne yapsaydı yani, gitse ardından sapık gibi, bir de kızdan tokat mı yeseydi! Zaten büyük bir saçmalığın içine düşmüştü. 1975 yılında çekilen bir filmin kahramanı nasıl oluyor da kendi suretine bürünebiliyordu! Ya bu kız! Çıldırmamak elde değildi. İyi de kendini öyle görürken, neden etraf bunun farkına varmıyordu! Bütün bunları düşünürken birden *kızın kendisine doğru koşar adım geldiğini gördü. Zehra yaklaştı, elindeki aynayı hışımla çekip aldı ve “manevi değeri var bu aynanın, yoksa dönüp almazdım bile!” dedi ve gitti.



"Güzel kız ama" diye geçirdi içinden. Gülşen Bubikoğlu'nun 1975 halinin eline hangi Beren, hangi Nurgül, hangi Tuğba, Hangi Burcu su dökebilirdi ki! “Ah nerede o eski romantik komediler” dedi kendi kendine. Bir jön bile yok artık, 40 yıl geçti aradan, geldi mi yeni Tarık Akan, gelmedi elbet. Keşke gördüklerim gerçek olsa, ben Tarık Akan olsam, Zehra ile birbirimize aşık olsak, ağaçların arasında kovalamaca oynasak, fonda neşeli bir aranjman olsa...



Bu arada Zehra yürürken bir taraftan da çaktırmadan arkasına bakıyordu. Kendine itiraf etmese de aslında istiyordu Ferit'in ardından gelmesini. Gizli sırrını bugüne kadar saklamış, birgün ruh eşiyle karşılaşacağı umudunu hep canlı tutmuştu. Aynaya bakınca Zehra da “Gülşen Bubikoğu'nun “Ah Nerede” filmindeki halini görüyordu çünkü. Ama kimselere söylememişti bu durumu. Hem söylese de kim inanırdı ki zaten... Sadece Ferit inanırdı, biliyordu birgün O'na kavuşacağını, işte o gün gelmişti nihayet... İçinde kelebekler uçuşuyordu, dans etmek istiyor, bütün dünyaya bu imkansız aşkın yakında gerçek olacağını haykırmak istiyordu. Rüyada gibiydi, yoksa rüya mıydı bütün bu yaşananlar! Mantığını sorgulamaktan çoktan vazgeçmişti de, lütfen rüya olmasındı... Belki de bir büyünün içindelerdi, ya da paralel evrendelerdi, belki de içlerine uzaylı kaçmıştı, hiç önemi yoktu bütün bunların. Çünkü Zehra ile Ferit'in dillere destan bir aşkı olacaktı, hissediyordu, mutluydu...

ARKASI YARIN...


BİRLİKTE YAZALIM: Yorumlarınızla öyküye katkıda bulunmak ister misiniz? Saçma ve karanlık gündemlerle boğulduğumuz bu acayip günlerde hep birlikte terapi yapmak amacım. Öyküyü öylesine çalakalem yazıyorum, zaten edebiyat yapmak gibi bir derdim yok. Dedim ya, sadece terapi amaçlı bu yazdıklarım.
İsterseniz siz de katılın terapiye. Öykünün bir sonraki sahnesi için yorum yapın, ben de ertesi gün yazarken ruh halime en uygun yorumu öyküye ekleyeyim.

(* )İşaretini gördüğünüz yerdeki katkısı için dün yorum yapan Başak Kırmacı'ya teşekkür ederim.





1 yorum :

  1. Hayal gücünüze gerçekten hayran kaldım. Bende hikaye yazıyorum yeni başladım. Önerileriniz değerli benim için. Vaktiniz olursa bekliyor olacağım. Başarılarınızın devamını dilerim. İzninizle takibe alıyorum.

    YanıtlaSil