Sanki
yarı karanlık bir odaya konmuş gibiyim. İki ekran var odada.
Birinci ekranda kendi hayatımı yaşıyorum; ya da belki de eş
zamanlı olarak hayatımı izliyorum. İkinci ekranda da dış dünya
var. Yani çoktandır dışında hissettiğim, daha doğrusu öyle
hissettirdikleri dünya! Dışında hissettiğim olaylar, o ikinci
ekranda mavi dijital sayılar halinde akıp duruyor sürekli. Kendi
yaşamıma ara verdiğim bir sırada parmağımı dokunuyorum bu
ekrandaki bir mavi sayıya, hoop olayın içine giriyorum. Mesela
bazen olay bir gazetecinin tutuklanışı oluyor. Bazen bir açlık
grevi, bazen bir çocuk ölümü! Genelde böyle başlıklar var o
cızırtılı mavi sayıların içinde. Başka türlü olsaydı;
mesela edebiyattan, sanattan, bilimden, türkülerimizden haberler
olsaydı; bir odada iki ekran tutmazdım ki zaten! Kendi hayatımı
ve dışarıyı bir dev ekrana sığdırmaz mıydım...
Neyse
işte, dokunuyorum o dijital sayılara, dışarıdan izlediğim olay
canımı sıkınca tekrar kendi dünyama dönüyorum. Fakat ikinci
ekrandaki akış o kadar hızlı ve cızırtılı ki, istemesem de
parmağım kendiliğinden mavi sayılara uzanıyor. Sürekli dokunuyorum ekrana, beklenmedik şeylerle karşılaşıyorum. Mesela dün bir dokundum; o da nesi!
“Ana muhalefet lideri 'adalet'
için uzun bir yürüyüşe çıkmış Ankara'dan İstanbul'a doğru!
“
Heyecanla uzun süre olayın içinde kalıyorum. Sonra diğer
ekrandaki iç dünyam beni çağırıyor: “Temkinli ol, fazla
sevinme; ya sonunda yeni bir 'ekmek için ekmeleddin' sloganı
çıkarsa!” diyor. O kadar ürkütmüşler ve incitmişler ki,
böyle düşünmekten kendimi alamıyorum. Ruh halim karışık
anlayacağınız. Bütün bu gelişmelerde (!) payı olan birinin
“adalet” için yürümesi bir taraftan “zararın neresinden
dönülse kârdır” mantığıyla
umut veriyor. Öbür taraftan da -tekrar hayal kırıklığı
yaşamak istemeyen- iç sesim “izle ve gör” diyor.
Bir
film sahnesinde gibiyim anlayacağınız. Aslında bir gün yazacağım
filmde mutlaka yer alacak sahnelerde yaşıyorum desem, belki de daha
doğru olur. O filmin bir sekansında mutfakta soğan doğrarken
küçük tabletimden “Kuzey Güney” izliyorum. Dışında olduğum
dünyadan kaçış yöntemim bu. Normal insanlar gibi, değil gibi...
Gündemden çoktan düşmüş bir dizinin içinde kaybolurken yemek pişirerek terapi yapmak ne kadar normalse, o kadar normalim
anlayacağınız! Sahne şöyle gelişiyor:
Tablette
Kuzey ve Cemre, elimde bıçak ve soğan! Sonra aniden salona
geçiyorum. Televizyonda her zaman olduğu gibi CB konuşuyor, “Yeni
sisteme uygun yeni yasalar yapmalıyız, mesela daraltılmış seçim
bölgesi!” diyor. Sonra tekrar mutfağa gidiyorum ve kaldığım
yerden soğan doğramaya devam ediyorum. Salondaki televizyondan bu
sefer spikerin sesi geliyor : “ CB, verdiği iftar yemeğinde içlerinde
İbo, Hülo, Sedo gibi sanatçıların da olduğu önemli konuklarını
ağırladı!” Gözümde yaşlar beliriyor. Soğan doğruyorum
ya, ondan ötürü. Yanlış anlaşılmasın! Bu duyduklarımdan,
gördüklerimden, yaşadıklarımdan falan yaşarmıyor gözlerim.
Çünkü bunca şeyden sonra; insan sadece soğan doğrarken
gözlerini yaşartmayı öğreniyor!
Demem
o ki, ben bu akşam güneye gidiyorum. Çok önceden ayırttığım
otelde bir hafta kafa dinleyeceğim. Cızırtılı ekranlardan
uzakta; televizyondan, medyadan, haberlerden ve CB'dan uzakta
olacağım. Hem belli mi olur; döndüğümde bir bakmışım sağım
solum, önüm arkam dört yanım ADALET olmuş!
Sevgiyle,
(not: Virgül koydum, yazıyı noktalamadım. Çünkü film hala devam ediyor!
Bu arada yorumlarınızı bir hafta sonra yayınlayabilirim, ama siz yine de yazın. Zaten bir avuç insanız, birbirimize söyleyecek sözümüz vardır mutlaka, olsun da zaten...
İkinci kez ve yine sevgiyle, )
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilCB'yi eleştirmek yerine muhalefeti eleştirmesini bil tabii ortada bir muhalefet görebiliyorsan. CHP'li olduğun güneş gibi aşikar. :) Neyse o gözlerin umulur ki bir gün güzel şeyleri de görmeyi dener.
YanıtlaSilNeden birbirimizi O'cu Bu'cu diye etiketlemeye çalışıyoruz, bence hiç gerek yok buna:)
SilYani bunca yazdım "O'cusun belli" diye bir sonuç mu çıktı :))
Neyse, mutlu günler dilerim.
Yüreğine sağlık. Çok benzer duygular içindeyim. :(
YanıtlaSilIyi tatiller. Umarım güzel bir tatil geçirirsin. Sevgi ile kal.
Teşekkür ederim, tatil çok güzel geçti. Hatta 2 saat önce geldiğim için hala tatil kafasındayım, yüzümde kocaman bir gülücük :)
SilSevgiler
Yazınızı okurken ne kadar aynı şeyleri düşündüğümü fark ettim. O güzel kaleminiz ve espri anlayışınız hiç bitmesin. Sizin gibi düşünen insanların olduğu bir ülke hayal ediyorum. İşte o zaman dev bir ekran hepimize yeterdi, içinde sanatın her dalının olduğu. CHP konusunda da düşüncelerimiz aynı. "Ekmek için Ekmeleddin." sloganını sanki rakipleri vermişti ellerine. Gerçekten çok komikti. Adalet yürüyüşü olumlu bir adım ancak ondan da bir sonuç çıkmayacağından eminim. Gidişat o kadar kötü ki vasıfsız ve fikirsiz çoğunluk Atatürk'ü yattığı yerden çıkarıp peşlerinden koştukları malum kişiyi onun yerine gömecekler. Adalet gelmez artık bu ülkeye. Siz ikinci ekrana geçip tatilinizin tadına varmaya bakın artık.
YanıtlaSilDöndüm ben bu sabah. O ikinci ekranda ne var ne yok hiç bilmiyorum. Müthiş bir özgürlükmüş meğer bu mavi cızırtılı sayılardan uzak olmak:)
SilBu arada ekranı açınca sizin şahane yorumunuzu görmek çok iyi geldi, sevgiler :)