Tam evin köşesini dönmüşlerdi ki, Filiz telaşla kocasına sordu:
“-
Aşı karnesini aldın mı Recai?”
“- Sen almayacak mıydın?”
Bu
devirde aşı karnesiz sokağa çıkmak demek, geceyi karantina köyünde korku içinde
geçirmek demekti. Hem de böylesi özel bir günde! Nasıl bir heyecansa artık, nasıl unuttularsa! Mecburen adımlarını geri çevirdiler. Maskenin altında nefes nefese kalmıştı Filiz. Recai ise sakin kalmaya çalışıyordu. Zaten aklı fikri bu işi nasıl başaracaklarındaydı! Ya işler
ters giderse! Ya PSP’lerin sözüm ona -dezenfektan- fışkırtan silahlarından korunamazlarsa!
(PSP: Pandemi Sivil Polisi) Çok şükür bu güne kadar hiç
PSP’lerle muhatap olmamışlardı ama mahalleden Giray’ın durumu da dillerden
düşmüyordu. Hani beş yüz metre sınırını ihlal ettiği için dezenfektan sıkmışlar
da sonrasında Giray iyice boş boş bakmaya başlamış ya! Şehir efsanesi olmuştu bu olay.
“-Amaaan
ne olacaksa olsun artık Filiz ya, içim bunaldı!”
“-Tamam
Recai sen sakin ol. Bak gör planımız tıkır tıkır işleyecek, PSP’leri atlatıp o
pazara da gideceğiz, özlemini çektiğin taze salatalıkları da alacağız sen hiç
merak etme. Benim kalbim temizdir, bir sorun çıkacak olsa içime doğardı.”
Birbirlerine
daha bir sokuldular. Evet artık ne olacaksa olsundu!
Aşağı mahalledeki pazara yıllardır adım
atmamışlardı. Kendi mahallelerinde kurulan pazarda ise sadece beş çeşit ürün
satılıyordu.
Soğan,
patates, yeşil biber, domates ve pırasa!
İstedikleri
şey ise sadece taze bir salatalık yiyebilmekti! Hepsi bu! Beş senedir kokusunu
özledikleri salatalığı bir kerecik olsun ısırsalar
yetecekti Recai ve Filiz’e.
Evden
karnelerini aldılar. Karnenin sahtesini yapmaya gerek duymamışlardı. Çünkü Recai yıllardır Dark Web’de araştırma yapıyordu. Nihayet SKP kalkanını edinebilmiş ve cep telefonlarına yüklemişti. (SKP: SİT Kodu Parçalayıcı ) Bu kalkan
olduğu sürece dijital polise takılmazlar ve böylece kimse de aşı karnesini sormazdı.
O gün çok özel bir gündü. Beş senelik mücadele artık sona eriyordu. Nihayet salatalık yiyebileceklerdi.
Ve nitekim başardılar da! Hiç bir engele takılmadan beş yüz metre
sınırını sağ salim aştılar. Çok garip bir duyguydu bu. Eski normal günlerdeki gibi, zafer bayramı gibi, özgürlüğe uçan kuşlar gibi...
Heyecanla karısının elini sıktı Recai:
“-Bak
Filiz, pazarın kırmızı tenteleri göründü !”
“-Evet
Recai, burnuma salatalığın o baş döndürücü kokusu gelmeye başladı bile!”
Koşarcasına
daldılar pazara. Karşılarına çıkan ilk salatalık tezgahında aldılar soluğu. Attılar bir yüzlük tezgahtaki para kutusuna. Sonra da yıkamaya bile gerek duymadan ısırmaya başladılar salatalıkları. Çevredekilerin şaşkın bakışları altında
yediler, yediler, yediler, yediler… O dakikada ne virüs vardı
düşündükleri, ne SİT kodu, ne de PSP polisleri…
Ve
bu kahramanlık hikayesi yayıldı kısa sürede bütün ülkeye.
Ve
cesaret, bulaşıcıydı…
Virüs mü, onu hiç sormayın...
Güzel bir bilim kurgu hikâyesi:) Olacağına bak!
YanıtlaSilNereden geldiyse aklıma artık, Töbe töbee :)
SilBir salatalık, sen nelere kadirsin böyle...
YanıtlaSil:)
Allah'ım sen sonumuzu hayreyle.
Gülümse ve heyecanla okudum. Böyle bir sonu hakettiler. Beş sene salatalık yemeden durulur mu hiç... büyük başarı ve mutlu son.
:))
Salatalıkm deyip geçmemek lazım, bugün var yarın olmayabilir (Allah korusun)
Sil:)
:))) çok başarılı
YanıtlaSilteşekkür ederim:)
Silİkinci bir karne dönemi, gelir mi gelir.
YanıtlaSilİkinci karneyi anlamadım desem ayıp olur mu :)
SilBelki yaştan dolayıdır. :))
SilBen anladım mevzuyu. Araya gitmiş oldum ama. Eskiden sağlık karnesi olurdu her bireyin. Onunla doktora gidilir ilaç alınırdı ve hepsi işlenirdi bu deftere. Sanırım onu kastetti.
:)
Evet yaa, sağlık karnesi, ekmek karnesi.. Çok özür dilerim Mehtap, düşünemedim :)
SilTeşekkürler Uyuşuk Hayalperest :)
Çok güzeldi. bir solukta okudum ve hatta doyamadım diyebilirim.
YanıtlaSilÇok başarılı bir hikaye çıkartmışsınız. Elinize sağlık.
Çok teşekkür ederim, haftaya umarım bir tane daha yazabilirim :)
SilAyyy, kahramanı ben olabilirdim bu hikâyenin, salatalıksız hayat düşünemiyorum :D
YanıtlaSilTüylerim diken diken oldu okurken :)
Tabii ki Filiz Hanım ne demek :)
SilSalatalıkta metaforlar uçuşuyor :)
YanıtlaSilAllah seni yaaa distopik dizi senaryosuuuuu gibii, amaniin böyle olmasak bari :)
YanıtlaSil:))
SilBu senaryo bana bir yerden tanıdık geliyor ama nereden :)
YanıtlaSilaman aman gerçek olmasın :)
SilHarika olmus.Sabahin bir basi (02.27) aglak kovid bunalim yazilari arasinda gunes gibi dogdu hikayeniz.Kahkaha attirdi bana.Ama cok da gercekci bir taraftan...yoksa aglasak mi?
YanıtlaSilBu corona hikayesi bu kadar sevildiyse belki devamı da gelir :)
SilAğlanacak halimize biraz da kara mizah yapalım :)
Teşekkürler bu güzel yorum için
Ahaha, hanideyse gerçek oluverecek, elinize sağlık, süperdi 😂👏👏
YanıtlaSilBu Filiz'le Recai'nin başına daha neler neler gelecek, hep birlikte göreceğiz :)
SilÇok, çok iyiydi! Bir bilim kurgu bağımlısı olarak zevkle okudum :) Zamanında bilim kurgu olan çoğu şey artık hayatımızın gerçeği. Belki bu hikaye de birilerinin gerçeği olabilir bir gün.
YanıtlaSilÇok çok teşekkür ederim:) Gaza geldim bu Filiz ve Recai'ye yeni öyküler de yazacağım :)
Sil15/05/2021 güncelleme:
YanıtlaSilAşı karnesi gerçek oluyor, distopyalarımı çalıyorlar :(
Ben oldum 2 doz Biontech aşısı ve şu an cüzdanımda aşı karnem ama bu sürdürülebilir bir şey değil bence. Grip aşısı gibi her yıl yenilenecek mi aşılar hâlâ belirsiz, aşı ol(a)mayanlar için yaptırımlar ya da kısıtlamalar olacak mı belirsiz... Dünya giderek daha çok bilim kurgu kitaplarına benzemeye başladı iyice.
SilSizin adınıza sevindim. Her şey belirsiz, film gibi ve sonu belli değil, keşke biri de açıklasa filmin sonunu. ne olacak hep birlikte göreceğiz.
YanıtlaSil