SAHNE-1
DIŞ / GÜNDÜZ / MAHALLE
Emrah bir Çinli ile konuşmaktadır, boynu bükük,
ağlamaklı, ayakkabısının altındaki deliğe kamera zum yapar.
Küçük Emrah :
“Gözü çekik Abi, bir doz aşı abi, ne olur abi, kıyma
bize abi, evde kardeşlerim beni bekler”
Çinli Abi sinirlenir:
“Yürü git, seninle mi uğraşacağım! Parayı peşin
verenler aşıyı çoktan kaptı! Sana maalesef aşı maşı kalmadı. Maske mesafe
temizliğe dikkat edeceksin koçum! Bir de arada sırada akşam pazarına uğra,
belki defolulardan bulursun birkaç doz!”
Emrah garip,
Emrah çaresiz, Emrah’ın boynu bükük! Kendi kendine
konuşur, iç ses ekoludur:
“Yıl olmuş 2021, ben hala seksenler filminde gibi
olmak zorunda mıyım Allahım, neydi günahım! Neden bu senaryo hiç değişmiyor,
bari Kore filmlerinden uyarlama yapsalar da kurtulsam!”
Ağlamaklı yüzüyle döner öbür tarafa, yaşlı
birinin önünde diz çöker:
Küçük Emrah:
“Biontek Dayı, Biontek Dayı, bi on tek bari
at dayı! Kıyma bize dayı! Benim anam seninle karındaş değil mi?”
Biontek Dayı:
“Elbette sana da vermek isterdim Emrahım şekerim
ama, senin de paran yok ki be oğlum! Dayılık akrabalık da bir yere kadar! Varsa
anandan atandan kalan bir tarla, olmadı yeraltı suyu falan, sat getir peşin
parayı, ancak o zaman alırsın bir dozu!”
Bu arada ekranda kız kulesi silueti görünür. Emrah
sahilde çaresiz yürümektedir. Boynu bükük, elleri cebinde, bir yandan da
öksürmekte. Derken arkadan bir araba geçer. Üstü açık, içinde Emrah yaşlarında
gürbüz gençler. Yeni aşı olmuşlar, arabanın camlarından kollarını çıkarıp taze
aşı izlerini göstererek hava atmaktadırlar.
Emrah kendi kendine şarkı söylemeye başlar:
“Onun aşısııı var, korur mu korur
İzni de vaar, gezer mi gezer
Karantinaya nanik çeker mi çeker
Ama maalesef ruhu yok, ama yine de şansıı çook”
Birden kendine gelir ve yanağına bir tokat atar!
“Oğlum Emrah, ne işin olur senin Musti şarkısıyla,
özüne dön, arabesksin sen, arabesk kal!”
Toparlanır ve çaresiz bir şekilde bakkala gider. Tam
içeriye girecektir, bakkal saatini göstererek kapıdan içeriye almaz!
Acımasız Bakkal:
“Görmüyor musun saati a oğul, saat 16:55, birazdan
bakkalların kapanma saati geliyor, sana bir şey satamam!”
Küçük Emrah hıçkırır:
“Ama bakkal abi, sen bari bunu bana yapma! Evde
kardeşim Ceylan aç beni bekler, bari tuzlu fıstık alaydım!”
Acımasız Bakkal eline sopayı alıp Emrah’ı kovalar:
“Seni gidi vatan haini senii! Tuzlu fıstığın yanında
bira içecektin değil miii! Yasakları bilmiyor musun sen haa! Alkol yasak,
fıstık da alkolün arkadaşı olduğu için zaten yasak!“
Emrah neye uğradığını şaşırıır. Hem ağlamakta, hem de
koşmaktadır. Kaçarken polis durdurur:
Polis Memuru ensesinden yakalar Emrah’ı:
“Çıkar bakalım e-devletten aldığın izin belgesini!”
Emrah boynunu büküp kaşlarını kaldırarak yalvarır
polise:
“Polis abi, kıyma bana abi. Ben edevlet nedir bilmem
abi, ben devletten bi şey almadım abi, çalmadım abi… Sadece kardeşim için bir
doz aşı dilenmeye çıkmıştım. Sonra da bakkaldan yiyecek alacaktım. Alamadım
abi, polis abi, kıyma abi…”
Polis
“Demek izin kağıdın olmadan sokağa çıkarsın ha! Öde
çabuk dört bin teleyi!”
Küçük Emrah:
“Polis Abi, benim o kadar param olsaydı hiç sokaklarda
dilenir miydim abi!”
Polis Emrah’ın kafasından tutup yere yatırır. Tam bu
sırada mahallenin dedikoducusu meraklı Suzan oradan
geçmektedir. Çıkarır çantasından cep telefonunu, olayı videoya çekmeye
başlar. Bunu gören polis, Emrah’ı bırakıp Suzan’a bağırır:
Polis:
“Hanım hanım dün yasa çıktı, artık polisi kameraya
çekmek yasak! Hem polisin görevini yapmasına engel olmaktan, hem de özel
hayatın gizliliğini ihlal etmekten içeri attırırım seni, indir o telefonu
çabuk!”
Suzan korkar:
“Amirim ben bizim kek gününde arkadaşlara
gösterecektim, tanırım da Emrah’ı, şey…” demeye kalmadan polis copunu görünce
adımlarını sıklaştırıp kaçar oradan Suzan.
Bu arada Emrah eve gelir. Salonda kız kardeşi
televizyon izlemektedir. Fonda haberlerin sesi duyulur:
“Sayın seyirciler, halkının yüzde ellisinden fazlasını
aşılamayı başaran İngiltere’de deneme amaçlı maskesiz mesafesiz 3 bin kişilik
konser düzenlendi. Haziran itibariyle hayatın normale dönmesi planlanıyor…”
Televizyonu hışımla kapatır Emrah,
Ceylan odadan seslenmektedir:
“Abi sen mi geldin abi, aşı getirdin mi abi, canım
nasıl da tuzlu fıstık çekiyor abi…..”
Trajikomik
YanıtlaSilEğlenceli ve eleştirel bir bir yazı olmuş. Ne yazık ki bu virüs çok şey aldı bizden
Teşekkür ederim, insan ne yazacağını da şaşırıyor böyle bir dönemde
SilHahahah :D
YanıtlaSilCovid ile de gülebiliyorsak hala umut var demektir :)
Sil32 kısım tekmil-i birden ülkenin genel ahvali bu işte...
YanıtlaSilAslında yazacak çok şey var da insanın eli gitmiyor :(
SilCok gercekci olmus...Akip gidiyor.
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilÇok iyi yazı. Tebrikler:) Biontek dayı:)
YanıtlaSilBari mizah yapalım :)
SilTeşekkürler
Allah seni yaaa, bir süredir gözükmüyordun, iyi oldu bak, iyi ki yazdın, komikçiiii :) ben de bu akşam bir gülmece yazcaktım :)
YanıtlaSilElim gitmiyordu yazmaya, ancak böyle yazınca azalıyor kızgınlığım :)
SilBildiğin deli zamanlardan geçiyoruz, gülüşümüzü çalmaya çalışıyorlar
Olaylara mizahi bakış bu olsa gerek. Tebrikler...
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilÇok komik bir yazı olmuş, kaleminize sağlık:)
YanıtlaSilTeşekkürler :)
Silİnsan okuyunca gerçek değil gibi düşünüyor ama olaylar o kadar gerçek ki insan gülmeye gülemiyor bile. Ne hallere geldik artık ağlanacak halimizden gülmeye konu çıkarmaya çalışıyoruz :')
YanıtlaSilNe güzel özetlediniz, gerçek değilmiş gibi gülüyoruz halimize, oysa hepsi gerçek ve ağlanası :)(
SilBen Suzan'a cumhurbaşkanına hakaretten dava açılmamasına şaşırdım:)
YanıtlaSilBence kesin açılmıştır da hikayeyi yazanın haberi yoktur :)
Sil