13 Ağustos 2014 Çarşamba

Ayşe Kulin'in Füreya'sı bana dokunamadı...

Bir kadın var; çocukluğunun kışları İstanbul'da, yazları adadaki konakta geçen, hizmetçilerle büyümüş, Osmanlı paşası soyundan olmalarına rağmen Atatürk'lü zamanlara hızla adapte olmuş bir aileden geliyor. Ailenin bütün kadınları Fransızca biliyor, bir müzik aletini çok iyi çalıyorlar, ayrıca resimle de ilgileniyorlar. Bu kadın Füreya Koral, kitabın son sözüne kadar pek de anlaşılmayan bir özelliği var: Türkiye'nin ilk kadın seramik sanatçısı.

Kitabın başında bir aile ağacı çizilmiş, eyvah dedim ben o ağacı görünce. Zira aile ilişkileri, kim kimin nesi oluyor meselesi hep kafamı karıştırmıştır. Yanılmamışım da, nitekim ilk bölümü okurken o sayfaya sık sık dönmek zorunda kaldım; zira birbirine benzeyen bir sürü isim geçiyordu ve bu nedenle hafiften sıkıcı başladı kitap benim için. Neyse ki bu isim karmaşası fazla uzun sürmedi.

Ayşe Kulin'in Umut, Veda ve Hayal kitaplarını okumuştum daha önce, dilini gerçekten de akıcı bulmuş, bahsettiğim kitapları sevmiştim. Anlattığı hikayeler de güzeldi. Ama nedendir bilmiyorum, her ne kadar kendisi bu kitap için “bir noktasını bile değiştirmeyi düşünmezdim, en sevdiğim kitaplardan” dese de ben kitabın içine giremedim. Nasıl derler, karakterle hemhâl olamadım, Füreya'nın duygusunu hissedemedim. Bunun neden olduğunu düşünürken bu sabah aklıma geldi, açtım Vikipedi'den Füreya Koral'ın hayat hikayesini okudum. Tam da romandan aklımda kalanları anlatıyordu yazılanlar. İyi de 348 sayfalık kitap okuduktan sonra aklımda, ansiklopedik bir özet hariç değişik bir anekdot, çarpıcı bir duygusallık, ne bileyim enteresan bir öykü parçası kalması gerekmiyor muydu? Evet hikaye akıcı anlatılmıştı ama yazardan özür dileyerek belirtmeliyim ki kitabın lezzeti eksikti. Evet elimden bırakmadım, daha doğrusu bir hafta içinde bitirdim kitabı ama...

Kitaptaki kurguda, geçmişte Füreya'nın hayat hikayesi anlatılırken ara ara son anlarını yaşadığı hastahane odasına dönülüyor, yazar bu bölümlere “Pentimento” (Bir yağlıboya tablo kazındığında kimi kez altından çıkabilen, ikinci hatta üçüncü kat resim) adını vermiş. Ben açıkçası o bölümleri pek sevmedim. Hani ölmeden önce insanın bütün hayat hikayesi gözünün önünden geçermiş lafı vardır ya, yazar sanırım öyle bir kurgu düşünmüş. Ama ben kitaptaki “pentimento” bölümlerini zorlama buldum; dedim ya duyguya giremedim.

Roman'da belki de en ilgimi çeken kısım, Füreya'nın dayısı olduğunu öğrendiğim Cevat Şakir Kabaağaçlı, nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı ile ilgili küçük bölümlerdi. Ama o bölümler de havada asılı kalmıştı.


Hikayenin kahramanları sıradan insanlar değillerdi. Dediğim gibi konaklarda büyümüş, özel okullarda okumuş, Atatürk'ün sofralarına davet edilmiş insanlardı. Füreya verem olunca bir sene İsviçre'de bir hastanede tedavi görüyor mesela, oradan Londra'ya, Fransa'ya geçiyor. Fransa'daki sanat camiası ile arası son derece iyi. İstanbul'a dönünce de dönemin bir çok sanatçısı ile, yazarı ile, şairi ile diyalog halinde. Kendini seramik sanatına veriyor ve durmadan çalışıyor. Bütün bunları öğrenirken ben yine hemhâl olamıyorum bu hikayenin kahramanıyla... Sanki duygusu yok gibi, kitabı okuyup bitirince Füreya'nın insan olma hali hakkında olumlu ya da olumsuz hiç bir izlenim edinmediğimi fark ediyorum. Hani çok sevdiğiniz bir kitabı okurken, ya da bir filmi izlerken hikayeye öyle girersiniz ki bazı kahramanları çok sever, bazılarından ise nefret edersiniz ya. İşte sanırım bu, kitapta eksikti, yani karakter analizi yoktu. Dediğim gibi bir sürü insan adı geçti kitapta; hangisi iyi hangisi kötü bilemedim. Her ne kadar diyaloglar çok olsa da kuru, duygusuz bir hayat hikayesi olmuş kitap. Sonlara doğru ise seramik anlatıcılığı var ve de itiraf etmeliyim ki seramiğe ilgi duymayan benim için sıkıcı bilgiler..

"Kitabın arka planında Osmanlı'nın sonu ve yeni Türkiye'nin başı" anlatılıyor diye yorumlar okumuştum. Ne yazık ki ben geri planda öyle tarihi bir resim pek göremedim, bir iki Atatürk sofrası anlatılmış o kadar.

Edebiyat eleştirmeni değilim, ne haddime bir kitabı eleştirmek. Sadece bir okuyucu olarak aldığım lezzeti anlatabilirim. Nasıl ki bir önce okuduğum Kurt Seyit ve Shura kitabını çok beğendiğimi anlatmışsam, ( ki buradan bakabilirsiniz yoruma) bu kitabı da yazardan özür dileyerek sevmediğimi söylemek istiyorum..

Belki de zorlu hayat hikayelerini seviyorum. Füreya benden çok farklı bir sosyal sınıfta zenginlik içinde yaşamış bir kadın, yurt dışı ikinci vatanı olmuş neredeyse. En ünlü keman sanatçılarından dersler falan alıyor. Nedenini pek anlayamıyoruz kitaptan gerçi, aslında fakir hastalığı olarak bilinen verem hastalığına yakalanıyor, İsviçre'de tedavi görüyor, tedavi başarısız olunca gidip Fransa'da ciğerinin birini aldırıyor, ama bütün bunlar olup biterken sanki hiç para gerekmiyor gibi bir anlatım var kitapta. Ben ki hayatını emeğiyle kazanan biri olarak bu hikayeden kopmaz mıyım? Ayşe Kulin kusura bakmasın ama beni o hayatın içine sokamadı. Evet ilk seramik sanatçısı olması anlamında Füreya Koral'ı takdir ederim elbette, ama o kadar! "Vay be, nasıl bir hayatmış!" diyemiyorum üzgünüm.

 Aslında belki de Füreya'nın çok sevdiği yeğeni Sara'nın ricası üzerine, ısmarlama yazdığı için Ayşe Kulin  okuyucuya/bana duyguyu geçirememiş olabilir mi acaba? Ismarlama yazılan romanlar hep böyle midir merak ettim şimdi.
................
Benim kitap hakkında diyeceklerim bunlar. Alın okuyun, bakalım siz nasıl bulacaksınız. İçinizde Füreya'yı okuyanlarınız varsa  eğer, yorumlarını çok merak ediyorum. Bakalım benim gibi düşünenler olmuş mu?


Kimse kitapsız kalmasın diyorum, sevgiyle...

13 yorum :

  1. Günaydın.Yorumunuzu okudum ve haklısınız bende de aynı etkiyi yapmıştı ki ben Adı:Aylin'den sonra okumuştum.Okumadıysanız tavsiye ederim bende çok etki yapmıştı.Füreyya hanım hakkında bir kitap yazılmalıydı otobiyografi olabilir mesela öyle de olmuş sanki.Ayşe Kulin kitaplarının hepsini bende sevemedim.Veda ve Umut çok beğendim ama favorim kesinlikle Adı:Aylin.Kitaplığımda kaybolan kitaptır kim aldı geri vermedi bilmiyorum.Sevdalinka'yı da sevemedim ben.Yazılarınızı zevkle okuyorum.Sevgiler :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, Adı Aylin bir ara bestseller olmuştu, o nedenle okumamıştım. Bu konuda biraz tuhafım, bestseller kitapları mümkün olduğunca popülerliği geçince okurum. Adı Aylin'e sanırım artık sıra geldi, tavsiye için teşekkürler:)
      Füreya evet bence de otobiyografi gibi ama tam da değil, arada kalmış bir kitap olmuş. Bakalım sevenlerin yorumları nasıl olacak:)
      Sevgiler benden efenim :)

      Sil
  2. Merhaba ,
    Blogunuzu tesadüfen gördüm ve hemen takibe aldım. Benim bloguma da beklerim ; kocamn sevgilerle :)
    grilady.blogspot.com

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar, Füreya yorumunuz üzerine en kısa zamanda alıp okuyacağım. Hepsini olmasa da çoğu Ayşe Kulin eserini okuyup beğenmişimdir. Bu kadar duygu yoksunu mu gerçekten çok merak ettim. Bu arada önceki yorumunuzdan sizin de bestseller kitabın üzerinden zaman geçmesini bekleyen biri olmanıza şaşırdım, tekim sanırdım :) Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merakla kitap hakkındaki yorumunuzu bekliyor olacağım, okuyunca beni mutlaka bilgilendirin:)
      Bestseller kitaplar değil sadece, klibi çıkan şarkılara karşı da böyleyim ben, ille de keşfedeceğim, reklamlar beni yönlendirmeyecek, bir çeşit tuhaf kişilik işte:)
      Sevgiler benden:)

      Sil
  4. Okumadım bu kitabı. Bir şekilde bana dokunmayan bu tür kitapları ben de sevmem. Elinde ki varlıkları önünde hazır bulan , yaşam zorluklarından uzak emekten çaba dan uzak hayata 3-0 önde başlayan bu tip zenginlerin yaşamı benim hiç ilgimi çekmez.
    Benim de sinirimi bozan şeyler den biridir. Karakterin yaşamı anlatilirken boşluklar bırakılması. Yurt dışında su eğitim i aldı, şu tedavi leri gördü, v.s. iyi de yüksek paralar isteyen bu işleri nasıl yaptı, kim finanse etti , kendi mi kazandı, hiç bir şey yazılmaz. Bakkala gitti der gibi yazıyorlar.
    Yorumlarınıza çok guveniyorum. Okumadım ama okusam benzer duygulanimlar yaşayacağımdan eminim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım siz de benim gibi satır aralarını okumayı seviyorsunuz. Satır araları doyurucu olmayınca da kitaplar ağızda sası bir iz bırakıyor, tamamlanamıyor.

      Sil
  5. Benim gibi düşünmüşsünüz sanki kendi düşüncelerimi okudum. Ben de takdir ettiğime ama sevmediğime karar vermiştim:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama öyleydi, sanki ansiklopediden hayat hikayesi okuyor gibi olmuştum. Ayşe Kulin'in alıştığımız sıcak tarzı yoktu:)

      Sil
  6. Ben Füreya'yı çok büyük keyifle okudum.Çok önemli bir şahsiyet olması ve ne yazık ki günümüzde herkes tarafından bilinmemesi de roman yazma amaçlarından olabilir Ayşe Kulin'in. Kitabın karakterleri gayet iyi bir şekilde taşıdığını ve yansıttığını düşünüyorum ve yapılan tüm yorumlara saygı duyuyorum. Ayşe Kulin'in diğer kitaplarında da atamalar var bu kitapta olduğu gibi. Bence onu böyle güçlü bir yazar olmasını bu özelliği sağlıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanların kitaplardan aldığı lezzetler farklı farklıdır. Sizin de belirttiğiniz gibi öznel hissiyatlar nedeniyle yazar değerinden bir şey kaybetmez. Teşekkür ederim yorumunuz için.

      Sil
  7. Merhaba ben kitapin yarisindayim ve cok keyif alıyorum açıkçası Füreya'nin hayatı beni cok etkiledi hislerine cok fazla yogunlasamadim fakat kadının hayattaki dik duruşu görmüş gecirmiş olması ve örnek bir cumhuriyet kadını olması beni fazlasıyla etkiledi kadın gibi kadın bilgili kulturlu sanat aşığı zevkli giyinen mantıklı erkekleri cezbeden daha bir sürü böyle başarılarla dolu helede o yıllarda kadina daha yeni yeni deger verildigi yillarda böyle başarilar yakalamış bir insandan bahsediyoruz beni kitabın bu yönü cekti imrendim cok begendim tabi Füreya şanslida bir kadin soylu bir ailede doguyor kucucuk yasta harika egitimler alıyor evet hayat ona arada sillesini yediriyor fakat guzel soylu bir ailede yetismeside bir şans tabiki ilk yillarda ergenliginin azizligine ugrayip sacma sapan aşk peşine düşüp kadınligini ayaklar altina aldığında hic yakistiramamistim onun gibi birine ama ergenligine verdim kilic aliyle birlikteyken neyseki olgunlasti biraz neyse taktir ettiğim cok seyi oldu ama kızdığım yapmasaydın dedigim seylerde oldu devamini merak ediyorum bakalım 🤗

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli olan, kitabın insanı bir yerden yakalayabilmesi. Sİzi yakalamış, bu da okuma keyfinizi katlayacak. Zevkle bitirmeniizi dilerim...

      Sil