Gece
saat 23:03'dü. Saati bu kadar net hatırlıyorum evet, çünkü
belediyeye şikayet dilekçesi yazarken saati de not etmiştim konu
başlığına...
Geçtiğimiz
15.08.2015 cumartesi gecesinden bahsediyorum. Deli bir sıcaklık
vardı, son günlerin en favori sözcüğü ile belirteyim:
Esmiyordu!
Klimadan
haz etmeyen bir insan olarak doğal yollardan serinlemeye
çalışıyordum yine. Yani bütün kapılar pencereler açık,
ortada dönen iki fırfır...
O
da nesi, birden evin içi kızarmış et kokmaya başladı! Nasıl
bir koku anlatamam size; insanın bütün hücrelerine dolan
cinsten! Yanık etle karışık erimiş yağ kokusu, kekremsi, üstü örtülen bir suç kadar itici, burun delen cinsten...
Önce
ön tarafın camına bakmaya gittim, bir taraftan da kendi kendime
söyleniyordum:
“Bu
saatte bu kokoreç de neyin nesi!!”
“İnsanlar
bu iğrenç şeyi neden yerler ki!”
Sarktım
sokağa bakan camdan, hayır kokoreççi falan yoktu, yanılmıştım.
Boşu boşuna söylenmiştim gıyabında da olsa güzide (!)
bağırsak kızartmasına...
İyi
de neydi bu koku! Çıldırmak işten değildi! Zira sıcaktan evin
içinde görünmeyen dumanlar yükselirken ve nefes almakta
zorlanırken bir de pişmiş et, pişmiş yağ kokusu!
Bir
korku filminin ortasındaydım sanki! Son zamanlarda sıkça karşıma
çıkan “vegan” uyarılar da geliyordu aklıma kıyıdan kıyıdan;
bu bir vahşetin kokusuydu!
Apar
topar faşist darbe yapılmıştı da Hitler ruhu dirilip insanları
mı yakmaya başlamıştı yoksa! Neden şaşırmıyordum ki böyle
düşündüğüm için?
Art by Cathy Quiel |
Ön
camları can havliyle kapattıktan sonra arka taraftaki minik balkona
koşturdum. Evet, koku arka cepheden geliyordu.
Ortalığı
son dönemlerin yükselen değeri “ben yaparım, olur!”
anlayışının dumanlı kokusu sarmıştı.
Hızla
limonlu yeşil çay aromalı oda kokusunu boca ettim evin her yerine.
Camları pencereleri sıkı sıkı kapadım ve şikayetlere neyse ki
anında cevap veren belediyemizin “mavi masa” şikayet hattına
bir e-posta attım. Özetle “imdat, şehir magandaları var
buralarda!” temasını işledim şikayetimde. Yetinmedim,
nöbetçi zabıta memurunun telefonunu buldum, aradım; “yetişin
boğuluyoruz!” dedim onlara da!
Yarım
saat sonra ışıklarını söndürüp uykuya daldılar, zabıta
gelip uyardı besbelli...
Bizim
buralarda evler ön cepheden dip dibe bitişiktir, arkalarda küçük,
pek de kullanılmayan, dolayısıyla bakımsız bahçelerden oluşan, tek parçaymış gibi
görünen bir boş alan vardır. Binalar 5-6 katlı olduğu için o
boş alanda hava sirkülasyonu da pek yoktur aslında, duvarlar engel olur buna. Mangal hiç
yakılmaz yani, mangal yakılırsa civardaki bütün apartmanlara
gelir kokusu o sıkışık alandan...
Bu
anlattığım şehir magandaları da, iktidarın palazlandırıp
sonradan ortada bıraktığı cemaat dershaneleri binasından
yaptılar bu yıkıcı eylemi! Yıkıcı eylem diyorum, zira bence bu yaptıkları da topluma zarar verme biçimi değil mi? Bir eylemin zararlı olması için ille de bomba içermesi mi gerekiyor? Yaptıkları resmen psikolojik işkence:
“ben
yemek yiyorum, ağzımdan yağlar damlıyor, sizler de uyumayın,
dumanımla kahrolun!” diyen bir zihniyet sizce de terörist
değil midir?
Sloganlarını
duyar gibiyim:
“Ben
yaparım, kime ne?”
“Mülk
benim değil mi kardeşim, bir mangal bile yakamayacak mıyız yani?”
“Mangal
bizim öz kültürümüz, Almanya'nın şehir parkında bile mangal
yakan bir milletin ahvaliyiz.”
“E-5'de
de yakarız, şehrin göbeğinde de!”
“Batı
özentileri mangala karşı çıkıyor, bunlar dış mihrak!”
“Memleketin
huzurunu bozmaya çalışan bir avuç çapulcu, bizim mangalımızı
şikayet ediyor!”
“Vatandaş
uyuma, mangalına sahip çık!”
“O
etler cızır cızır pişecek, siz de öyle sinir olacaksınız!”
“Sıcak
soğuk fark etmez, yeter ki mangalım cızırdasın!”
“Bu
şehir, bizlere artık “zenci “ muamelesi yapamayacak!
..............................
Sonuç:
Karar
verdim, kışın mutlaka bir klima alacağım...
apartman terasında mangal yakanlar türedi bizim buralar bu aralar
YanıtlaSilBence yaptıkları saygısızlığı dile getirmek lazım. Sustukça meydan kendilerine kalıyor ve sesleri daha çok çıkmaya başlıyor.
SilOyyy oyyy.. :(
YanıtlaSilSadece bu da değil daha birçok buna benzer sorun var
YanıtlaSilElbette öyle, ama cumartesi akşamı benim için en önemli sorun buydu, çünkü nefes alamıyordum , umarım tekrarlanmaz...
SilBizim alt komşumuzu hatırladım sizi okurken.. :) hatırladım dediysem, kendisi hâlâ burada, hâlâ aynı apartmanda birlikte yaşıyoruz(!) :) ne yazık ki sevgili komşumuz neredeyse her hafta balkonunda mangal yakıyor, bayılıyor buna! :) biz bütün apartman onu uyarmaktan, rica etmekten dilimizde tüy bitti ama bir türlü engel olamadık bu hobisine:) ne yazık ki yüzüne baktığımız, yeri geldiğinde sohbet ettiğimiz bir komşumuz, o yüzden şikayet de edemiyoruz.. keşke insan olan laftan anlayabilse, keşke biraz daha duyarlı olabilsek.. ama nerdeee:) Sevgiler..
YanıtlaSilAslında bu tarz sorunların temelinde bizim toplumumuzdaki kuralların, hukukun yeterli olmayışı var. Gelecek belediye, "hop kardeşim, apartman balkonunda mangal yakamazsın, cezası şudur!" diyecek... O da bu yaptığının yanlış olduğunu bilecek...
SilDediğiniz gibi yüzyüze bakılan komşuyu şikayet etmek de kolay değil. Sizin durumunuz, hele de bu sıcaklarda cidden çok zor...
Sevgiler...
Zabıta nın hızlı müdahalesine şaşırdım valla. Bravo o zabıtaya. Vatandaşların şikayetlerini umursayan kamu yönetimlerine hasret kaldık.
YanıtlaSilBizim Kadıköy Belediyemiz bi tanedir :)
SilBu sıcakta daha aslında hafif bir sebze yemeğini bile zar zor yiyorum. O mangalı nasıl yapıyor insanlar tuhafıma gidiyor. :)
YanıtlaSilBu arada yeni bir blog açtım desteğinizi bekliyorum.
Site adresim: http://zincifrefikriyat.blogspot.com