8 Aralık 2013 Pazar

#Bumerang 2013 ödül töreni ve İyi İçerik Atölyesi İzlenimlerim

Daha önce buradaki yazımda bahsettiğim sevgili blog yazarı arkadaşım Şimdiduydum ile  birlikte katıldığımız etkinlikte hem eğlendik hem de öğrendik. Sizlerle öğrendiklerimi paylaşacağım bu yazıda.

HiltonConvention Center'a adım attığımızda Hürriyet Bumerang'ın bu işi ne kadar çok önemsediği zaten belli oluyordu. Etkinliğe çok iyi hazırlanmışlardı, blog yazarlarının kendilerini önemli hissetmelerini sağlayacak ambiyansı hissetmemek mümkün değildi. Hürriyet Gazetesi, blog yazarlarına böylesine özenle sahip çıkarak, aslında bir çok yayın kuruluşunun şu an farkında olmadığı bir mecrada öncülüğü de kimselere kaptırmayan, akıllıca bir strateji izliyor. Kendilerini takdir etmemek mümkün değil.


bumerang 2013 iyi icerik atolyesi

Etkinlikte bir çok sorunun cevabı da vardı, işte beni etkileyen başlıklar:

1- Blog yazarları ne kadar kazanıyor?

Almanya'nın ünlü Bild Gazetesi ve Hürriyet Bumads'ın ortak girişimi olan -Almanya'nın Bumerang'ı diyebileceğimiz- Stylebook Blogstars'ın Ürün Müdürü Juliane Grunwaldth'ın konuşmasından aldığım notlara bakılırsa, Almanya'daki blog yazarlarının %63,5'u bloglarından 0-300€,  %13'ü de 1000 € üzerinde kazanç elde ediyormuş. Aslında çoğu blog yazarının hayal ettiği bir durum bu, demek ki blog yazarlığı başlıbaşına bir meslek haline gelebilir. Ne diyelim, darısı bütün blog yazarlarının başına olsun.

2- Yeni medya düzeni nereye gidiyor?

Hürriyet Web Koordinatörü Bülent Mumay, Tablet ve Mobil Koordinatörü Emre İskeçeli, Hürriyet Yayın Koordinatörü Emre Oral'ın katıldığı panelde bu konu enine boyuna tartışıldı.
Bence etkinliğin en can alıcı panellerinden biri de buydu.
Bundan 15 sene kadar öncesinde gezetecilerin tek haber kaynağının yabancı ajanslar olduğu, günümüzde ise sosyal medya sayesinde her yerden haberler yağdığı üzerinde duruldu. Ama tahmin edeceğiniz üzere bu gelişmeler yüzünden gazetecilerin işinin de çok zorlaştığı vurgulandı. Çünkü sosyal medyada bir haber saniyeler içinde hızla yayılırken, bu haberlerin bir çoğunun düzmece olması tehlikesi de var. Bu durumda gazeteciler adeta dedektif gibi haberlerin doğruluğunu araştırmak için gece geç saatlere kadar izlemede kalmak zorundalar.

3-Geleneksel gazetecilik nereye doğru evriliyor?

Günümüzde akıllı telefonlar ve tabletler hızla yayılıyor. Hal böyle olunca, akıllara da şu soru geliyor:
            -Akıllı telefonlar ve tabletler yayıncılığın 'fast food'u mu oluyor?

Çünkü saatlerce uğraşılıp özenle hazırlanan bir içerik, akıllı telefonlar ve tabletler sayesinde tweet muamelesi görüp saniyeler içinde tüketilebiliyor. Dolayısıyla bu tür yayıncılığın her yönünü iyi analiz etmek gerekiyor. Burada dünyada kabul görmüş olan felsefe:

 “Okuyucunun parmağını mutlu etmek!”
 Yani okuyucu ne kadar çok parmak hareketi yapıp ne kadar uzun süre kalırsa, o mobil yayın başarılı addediliyor. Hal böyle olunca blog yazarlarının da tablete doğru evrilen mobil alanı ihmal etmemesi gerektiği sonucu ortaya çıkıyor. Çok ucuza uygulamalar yapan şirketler mevcutken, blog yazarları da kendi mobil uygulamalarını yaptırabilirler.

4- Blog yazarları yeni medya düzeninde nasıl konumlanıyor?

Çok enteresan bir tanımlama yapıldı bu konuda. Blog yazarlarının “muhbirler” ile “muhabirler” arasında bir yerde olduğundan bahsedildi. Çok okunan, referans verilen kaliteli blog içeriklerini sürekli takip ettiklerini söylediler. Özellikle Yazarkafe içeriklerini sessizce izlemeye aldıklarını belirtirlerken, gelecekte blog yazarlarından bir kısmının iş ortakları olabileceğini, içlerinde bir çok gazetede yazanlardan çok daha kaliteli içerikler üretenler olduğunu vurguladılar.
Türkiye'nin gündem yorgunluğu yaşadığı son dönemlerde değişik konulara el atan blog yazarlarının aslında puzzle'ın eksik parçalarını tamamladığını dile getirdiler.

Bundan yıllar öncesinde Unkapanı'nda nasıl ki yayıncılar iyi seslerin peşine düşüp onları meşhur etmişse, demek ki önümüzdeki yıllar içinde blog yazarları arasından da -keşfedilmiş- gazete yazarları çıkabilecek diye düşündüm. Sevgili blog yazarı arkadaşlarım, yazmaya devam edelim o halde!

5-Ayşe Arman'ın sosyal medya konusundaki düşünceleri neler?


Ayse Arman ve Sosyal Medya


Ayşe Arman, gerçekten de pozitif enerjisi çok etkileyici, çok iyi iletişim kurabilen bir kadın. Hasta olmasına rağmen önceden notlarını almış ve dersini çok iyi çalışarak gelmiş panele. Ben de kendine özgü tarzıyla dile getirdiklerinden etkileyici notlar aldım sizler için. Bakın neler söyledi:
Sosyal medya sayesinde artık herkes bireysel olarak medyanın bir parçasıdır. Örneğin Twitter'da 140 kelimeyle incir çekirdeğini doldurmayan şeyler anlatılabildiği gibi çok önemli konulara da değinilebiliyor. 59 kg verdiğini ve obezlikten kurtulduğunu söyleyen de var, bindiği otobüsü şikayet eden de var, aşk mesajı yazan da var. Aslında ben bunun müthiş bir insani dokunuş olduğunu düşünüyorum ve çok da önemli buluyorum. Örneğin Twitter'da Gizem adında organ nakli olması gereken biriyle tanışmıştım. Çok etkilenmiş, kendisiyle röportaj da yapmıştım. Gerçekten de organ nakli oldu ama maalesef kendisini kaybettik bir süre sonra. Cenaze törenine de gittim, ailesiyle de tanıştım. Bu benim için çok özel bir durumdu ve Twitter sayesinde tanımıştım O'nu..
Sosyal medya benim için bir anlamda kamuoyu yoklaması gibi. Yaptığım bir röportajın etkilerini sosyal medyadan rahatlıkla öğrenebiliyorum.
Yeni sevgilimse İnstagram. Yazılarla fotoğrafları harmanlayabileceğim bir mecra orası. Vaktim olsa çok hoş İnstagram projeleri var yapmak istediğim.
Sosyal medyadaki takipçi sayım arttıkça kendimi başlıbaşına bir yayın organıymışım gibi, bir borazan gibi hissediyorum. Belki de bir gün başka bir yayın kuruluşuna gerek kalmadan kendi kendime yazarım dediğim de oluyor.
Mesela yanlış tanıdığım insanların dünyasına sosyal medya sayesinde giriyorum. Onların haklarında samimi şeyler öğreniyorum.
Eskiden yazımın altına bir not, bir hamiş yazsana diyenler, şimdi “bir tweet atsan olur” demeye başladılar. Nereden nereye geldik?
Son olarak diyorum ki daha cesur, daha pervasız şeyler yapalım. Sonsuza kadar özgür olalım!

Ayşe Arman'ın bu son derece samimi konuşmalarından sizler ne anladınız bilmiyorum ama benim anladığım, bir blog yazarı olarak bütün samimiyetimizle sosyal medyada var olmak zorunda olduğumuz!


5-Sosyal medyada nasıl var olmalı?

Sosyal medyada “KediZihni” olarak fenomen olmuş, benim daha önce ismini hiç duymadığım Arda Erdik'in söylediği çok doğru bir şey vardı. Sosyal medyada tutarlı olmak gerektiği konusu. Yani bütün sosyal medya platformlarında aynı resimle, aynı yazı tarzıyla, aynı isimle yer almanın farkındalık konusundaki önemi..

6-Sosyal medya sayesinde yeni fırsatlarla karşılaşılır mı?

Yine sosyal medyada “ceriLevis” olarak ünlenmiş Ömür Özdemir, eskiden ilaç mümessili olarak çalıştığını, en sıkıntılı zamanlarında tanıştığı Twitter sayesinde başka işler yapmaya başladığını, sosyal medyayı bu anlamda bir aracı olarak kullandığını söyledi. Belki ilk fenomenlerden olduğu için böyle bir pozisyonda şu an, belki de çok şanslı, bunu bilemeyiz tabii ki. Ama sosyal medyanın gücü hakkında canlı örnek olduğu bir gerçek.

7- Dijital çağda kriz yönetimi nasıl yapılır?

Edelman Almanya Yöneticisi Björn Slevers'in kriz yönetiminde sosyal medyanın yeri hakkında verdiği örnekler gerçekten de çok çarpıcıydı. Sosyal medyada bir şirket hakkında krizin küçük bir fotoğraf ile başlayıp hızla yayılabileceğini ve ancak akıllıca yönetildiğinde bu krizlerin aşılabileceğini örnekledi.
Verdiği örneklerden birinde Almanya'nın ünlü bir salam firması, reklam filminde boyu 2 metrenin üzerinde olan bir basketçiyi oynatmış. Fiziksel özellikleriyle yediği salamın bağlantısını ima etmişler filmde. Bunun üzerine tahmin edeceğiniz üzere et yemeyenler büyük bir tepki göstermiş. Firmanın çözümü ise şöyle olmuş: Facebook sayfalarında 15 gün boyunca hakaret edilmediği sürece her iki tarafın tartışmasına izin vermişler. 15 gün boyunca binlerce mesaj yağmış tahmin edeceğiniz üzere ve konu bu şekilde kapanmış.
Diyor ki Slevers, sosyal medya bir reklamdır. Bu mecrayı kullanırken paylaşımların 6 boyutu vardır:
  • Diyalogları paylaşmak yani iletişim kurmak, konuşmak.
  • Birlikte yapmak
  • Ortak hedefler belirlemek
  • Aynı şeylere inanmak
  • Birlikte yararlanmak
  • Aynı hikayeyi bilmek
  • Deneyimleri paylaşmak
Bütün bu paylaşımları yaparken ürünler hakkında geri bildirim almak ve müşterilerin kendi deneyimlerini ve hikayelerini paylaşmalarına olanak tanımaksa işin püf noktaları..

...............


Olabildiğince detaylı aktarmaya çalıştığım etkinlikten benim anladıklarım özetle böyleydi.
 Sonrasında malumunuz ödül töreni için Babylon'a gittik.
Bumerang 2013 Odul Töreni Babylon

 Çok kalabalıktı, renkli bir ortam vardı. İlk 3 açıklandıktan sonraki  favorilerim olan www.oyascuisine.com ve www.yoldaolmak.com her ne kadar birinci olamasa da ben kazanan her bloğu ayrı ayrı  tebrik ediyorum.

İşte 2013 Bumerang Blog Oscarları'nın sahipleri:

En Tarz Blog: kafkaokur.com
En Çalışkan Blog: Bencetatil.com
En Bilge Forum: Maxigame.org/forum
En İyi Yerel Site: 29saat.com
En Uzman Blog: Sirtcantalilar.com
En Sosyal Blog: Aristolog.com


SON NOT:
Böyle güzel bir etkinlik düzenleyen, davetiye göndererek yararlanmamızı sağlayan Bumerang Ekibi'ne çok teşekkür ediyorum. Umarım bu yazdıklarımla sizlerde konu hakkında küçük de olsa bir farkındalık yaratabilmişimdir.

Sevgiyle ve bilinçli kalalım diyorum..










22 yorum :

  1. Güzel aktarmışsınız, teşekkürler. Ben katılmadım, çünkü;

    1. Çalışanlar düşününlmemiş olacak ki atölye mesai saatine konulmuş.
    2. Konuşmacıların çoğu sırf Hürriyet'in bünyesinde olduğu için oradaydı. İşin ehli kişler yoktu. Kimse darılmasın, kusıra baömasın ama kişisel marka yönetimini anlatacak kişi Ayşe Arman olamaz.
    3. Bir soru: "İyi içerik" oluşturmakla ilgili ne öğrendiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız, etkinlik hafta sonu yapılsaydı katılım çok daha fazla olurdu. Ayşe Arman'a ben de başlangıçta ön yargı ile yaklaşmıştım. Konuşmasına da "Ben bu konuda en son konuşacak kişilerdenim" diyerek başladı zaten. Ama hakkını yememek lazım, gerçekten iyi hazırlanmış ve dersini çalışarak gelmiş. Sonuçta kendi markasını yaratmış, kendi kategorisinde başarılı bir kişilik.
      Sorunuza gelirsek. Evet bu konuda da haklısınız. Aslında etkinliğin ana başlığı " Sosyal medya ve dijital çağda sosyal medyanın pazarlamaya etkisi" olsaydı sanırım etkinliğin kapsamı daha iyi ifade edilmiş olurdu. Ben iyi içerik adına şunu öğrendim. İyi içerik üreten bir blog yazarı kendi markasını oluşturabilir ve iyi kazanımlar elde edebilir. Günümüzde blog yazarları, özellikle pazarlama faaliyetlerinde çok önemli bir boşluğu dolduruyor.
      "İyi içerik nasıl üretilir?" sorusu ise tamamen kişisel yeteneğinizle alakalı bir şey. Yani bu sorunun karşılığı sanırım yok..

      Sil
  2. Etkinliği ve katılımınızı bizlerle en iyi şekilde paylaştığınız için teşekkür ederim. Sanırım her blog yazarının katılmak istediği bir etkinlik olmuş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım faydalı bir yazı yazabilmişimdir, sevgiler:)

      Sil
  3. Sunumları Güzel aktarmışsın ben iyi içerik atölyesinde iyi içerikle ilgili bir şey bulmadığımı zaten belirtmiştim ama yazdığım gibi etkinlik genel olarak eğlenceliydi... Ama etkinlik hakkında yorumlarımızı yazarsak sorunlar ve önerilerimiz dikkate alınacaktır diye düşünüyorum ;) 2014 hepimize daha başarı getirsin....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben daha bir yılını doldurmamış bir blog yazarı olduğum için etkinlik bana faydalı geldi açıkçası, dediğim gibi sosyal medyanın önemini daha iyi kavradım. Önerileri, sizin sayfanızda yorum olarak yazarım. 2014'de umarım tanıdığımız blog yazarlarının hepsi ödül alır:)

      Sil
  4. Yazı gerçekten bilgilendirici olmuş.Sevdim, teşekkür ederim. Neden ikinci ve üçüncü kazananlar ilan edilmemiş? Anlamadım. Teşekkürler.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zaten etkinliğe katılamayanlara faydalı olmayı amaçlamıştım, bunu bir nebze başarabildimse ne mutlu bana:) İkinci ve üçüncüleri direkt finalist olarak değerlendirdiler sanırım.
      Sevgiler:)

      Sil
  5. Merhaba,
    Katılmayı çok istemiştim, olmadı malesef. Ama yazın sayesinde ben de gitmiş kadar oldum. Yalnız okurken benim beklentim de biraz daha içerik kalitesi ve içerik oluşturmaya yönelik bilgi ve tüyoların paylaşılmasıydı. Anladığım kadarıyla pek değinilmemiş. Okuduklarım oldukça umut verici. Paylaşımın için teşekkürler. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçerik kalitesiyle ilgili ipuçları yerine iyi içerik oluşturan blog yazarlarını neler beklediği üzerinde yoğunlaşıldı. Bence blog yazarlarını motive etmeye yönelik bir etkinlikti.
      Yorumunuz için teşekkür ederim, sevgiler:)

      Sil
  6. Bende 5. Maddeyi sevdim.. "Yani bütün sosyal medya platformlarında aynı resimle, aynı yazı tarzıyla, aynı isimle yer almanın farkındalık konusundaki önemi.." bunun önemini hala bir çok blog anlayamıyor. Blog ismi farklı link ismi farklı, orada farklı burada farklı. Markalaşmadan uzak takılıyorlar. :)
    Güzel bir gece olmuş belli ki belki seneye bende iştirak ederim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet kişisel marka oluşturmak önemli. Bu durumda benim son derece beceriksizce oluşturduğum logomsu resmimi değiştirme şansım artık yok:)
      Seneye belki de ödül almaya gidersiniz belli mi olur:)

      Sil
  7. Ne güzel bir yazı olmuş , bu arada yazı aralarında adsense reklamı yayınladığınız mı diye görmek için geldim, yazınıda okudum yorumumu da yapmış oldum :) adesense reklamlarını yazı içine koymalımı dendiniz mi nasıl sonuçlar aldınız ? yada olmadı mı da kaldırdınız merak ettim ya ben farklı algıladım, yada kaldırdınız :) bu konuda yardımcı olursanız sevinirim , sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz uğraştım, olmadı. Zaman bulunca yazı içine adsense reklamları koymayı yine deneyeceğim, olursa elbette yardımcı olurum:)

      Sil
  8. Faydalı bir yazi daha teşekkur ederim:)

    YanıtlaSil
  9. Yazarlık ibareniz var ya.. Neydi adı.. sağda bilmem ne yazarı yazıyordu.. Onu AdBlock engelliyor bilginize...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarkafe'den bahsediyorsunuz sanırım, peki ne yapmam lazım?

      Sil
  10. Onu HTML/JS kodu ekle kısmından mı eklediniz?

    YanıtlaSil
  11. Yapmaya çalıştım olmadı. Blogunuzun kodları ile ilgili bir husus herhalde. Blogu yapan kişiye başvurun bence..

    YanıtlaSil
  12. Tam olarak bilemem de, JS kodlarında İngilizce Reklam kelimesinin kısaltılmışı var belki ondandır.. (Advert-ad)

    YanıtlaSil