Afife
Jale ve Bedia Muvahhit...
1902-1941 arasındaki kısacık ömründe sahneye çıkmayı başaran, üstelik
Türk kadının tiyatro yapmasının ahlaksızlık olarak
adlandırıldığı dönemde bunu yapan kadın : Afife Jale
Cumhuriyet
döneminde ilk kez sahneye çıkan, Atatürk'ün sahnede izlediği
ilk Türk kadını : Bedia Muvahhit (1897-1994)
1900'lü
yılların başında, Türk kadınına her şeyin yasak olduğu
dönemlerde saklı gizli de olsa sahneye çıkmayı başaran, daha
üçüncü oyunundayken polislerden kaçmak zorunda kalan, bunalıma
giren, trajik bir hayatı yaşayan, dönemin ünlü bestecisi
Selahattin Pınar'la büyük bir aşk yaşayıp evlenen, ruh
sağlığını yitiren, kimsesizler mezarlığına gömülen cesur
kadın: Afife Jale
Bedia
Muvahhit ise daha şanslı. Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk'ün
karşısında ilk kez sahneye çıkan Türk kadını O! Bugünkü
adıyla Şehir Tiyatroları, o günkü adıyla Darülbedayi'nin ilk
Türk kadın oyuncusu...
Aslında hayatları aynı zaman diliminde çakışan ve fakat hiç karşılaşmayan bu çok özel iki devrimci, iki güçlü kadını aynı perdede izleme şansını yakalıyoruz oyun sayesinde. Tiyatronun büyüsü de bu işte!
Kurgu
muhteşemdi, sahne mükemmeldi, ışık oyunları şahaneydi, müzikler çok güzeldi, oyunculuklar efsaneydi... Karanlık bir sahnede ışık oyunlarıyla
sanatçıların devleşen gölgelerine tanık olmak, zaten her şeyi
yeterince anlatıyordu. Bir belgeselde yer alacak kadar çok bilgi,
bu kadar büyülü, bu kadar duygusal, bu kadar şiirsel, bu kadar
masalsı... Ancak bu kadar anlatılabilirdi... Bu kış şu ana kadar
izlediğim beş oyun içinde açık ara birinciliği kesinlikle
Hayal-i Temsil, “Afife ile Bedia” hak ediyordu.
Bir
de şunu söylemeliyim ki, sanatta estetik unsurlar, ne kadar da
önemli...
Bir hayalin temsili , Hayal-i Temsil
Yazar Ahmet Sami Özbudak, Afife ile Bedia'yı makyör Dikran'ın yazarın deyimiyle “zamansızlığında” buluşturmuş. O kadar da güzel olmuş ki bu buluşma...Oyuncular
Afife
rolündeki Şebnem Köstem, Bedia rolündeki Hümay Güldağ ve
Makyör Dikran rolündeki Yiğit Sertdemir, ışık oyunlarıyla
devleşen gölgeleri gibi sahnede devleştiler. 3 oyuncu vardı ama
çok karakter vardı sahnede. Oyunu yöneten Yiğit
Sertdemir sadece Dikran Efendi değil, aynı zamanda İsmail
Dümbüllü, aynı zamanda Selahattin Pınar, aynı zamanda zabıta,
aynı zamanda eczacı, aynı zamanda polis komiseri de oldu. Ama bu
geçişler o kadar estetik, o kadar doğal ve o kadar yumuşaktı ki,
bütün bu karakterler farklı farklı oyuncular sandık....
Dekora
hayran kaldım
İlk
bakışta sahnede arkaya doğru daralan ahşap tahtalardan oluşma
bir duvar görüntüsü vardı. Bu ahşap panellerin daraldığı en
arkada ise bir boşluk... Ama sonra bizim görmediğimiz kapılar
açıldıkça bambaşka dekorlar ortaya çıktı. Işığın mükemmel
kullanımı ile masalın tam da içinde gibi hissettim. Dedim ya,
ışıkla yapılan gölge oyunlarında sanatçıların nasıl
devleştiğini görmek, oyunun ruhunu yansıtan muhteşem bir
detaydı.
Oyunun Konusu
Anlatıcı
Dikran Efendi'nin kılavuzluğunda hayallerden gerçeklere doğru
savrulup gittik. Bir tarafta Bedia Muvahhit'e bakarken, öbür
tarafta “Afife Jale” olduk. Bu iki devrimci kadının ödediği
bedellere, başarılarına, sanat tutkularına, aşklarına tanık
olduk. Bir ara “Dahiliye Nazırlığı Emri”ni seslendiren dış
ses “Müslüman Türk kadınının tiyatro sahnesine çıkması
yasaklanmıştır!” komutunu buyurgan bir sesle duyurduğunda,
tüylerimiz diken diken oldu. Ki şu anda yazarken bile aynı
duyguları hissederek ürperiyorum. “Bir bahar akşamı rastladım
size” şarkısının Selahattin Pınar tarafından Afife Jale için
yazılmış olabileceğini düşünmek, bilinmeyen hayatlara
dokunmanın büyüsüydü...
Tiyatro
seven herkese bu oyunu izlemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Bu
arada hem oyunda emeği geçenlere, hem de sanat adına bedel ödeyen
bu cesur, bu aydınlık, bu devrimci iki kadına yürekten teşekkür
ediyorum.
Sanatsız
kalmasın bu topraklar....
OYUN
KÜNYESİ
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Dramaturg: Sinem Özlek
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Dramaturg: Sinem Özlek
Işık/
Sahne Tasarımı :
Cem Yılmazer
Kostüm tasarım : Nihal Kaplangı
Efekt tasarım: Kadir Arlı
Kostüm tasarım : Nihal Kaplangı
Efekt tasarım: Kadir Arlı
Kareografi:
Cihan
Yöntem
Müzik
direktörü: Hüseyin
Tuncel
OYUNCULAR:
Şebnem
Köstem, Hümay Güldağ, Yiğit Sertdemir
Bir zamanlar kadına sahnede tahammül edemiyorlardı. Kadına sadece oturak alemlerinde yer vardı. Sanata kadının girmesi Atatürk sayesinde oldu. Günümüz Türkiye'sinde kadın yalnız başına parkta dahi dolaşamıyor.
YanıtlaSilBizleri böylesine güzel sanat etkinliklerinden haberdar ettiğiniz için size minnettarım. Sevgilerimle:)
Ne kadar dopru söylemişsiniz, umarım bu kabustan bir an önce uyanırız.
SilBu sezon Şehir Tiyatroları'nda olabildiğince çok oyuna gitmek için kendime söz verdim. Mesela bu ay 3 tane oyuna biletim var, ve elimden geldiğince izlediğim bütün oyunları anlatmak istiyorum blogda. Umarım aşırı dozdan sıkılmazsınız :)
Sevgiler :)
Bu sanat güzelliklerinin hayatımızda ki öncelikler olması gerekirken nelerle uğraşılıyor git gide daha da körelecek gibi duruyor ve bunu düşünmek bile acı oysa ki ne çok kıymetli sanatçılara sahip bir ülkeyiz her alanda hemde. Sevgiler elinize sağlık.
YanıtlaSilBen karamsarlıkla elimize bir şey geçmeyeceğini düşünüyorum. Bu zor günlerde her zamankinden daha çok kitaplara, tiyatroya, sinemaya sarılmaya çalışıyorum. Sanat, yaşama tutunmama çok yardımcı oluyor, bu günler de geçecek elbette...
SilSevgilerimle
Afife Jale'nin hayat öyküsü çok dokunur bana...
YanıtlaSilEvet çok trajik bir öyküsü var, gerçek sanatçıların çoğunda olduğu gibi... Cenazesinde sadece 4 kişi olan, mezarının nerede olduğu bile bilinmeyen bu insan, keşke adına ödüller verildiğini görebilseydi...
SilYiğit Sertdemir muhteşem bir oyuncu. Muhteşem oynuyor. Bu oyunu 3 defa izledim, her fırsatta tekrar izliyorum. Bu ülkenin kadınları olarak ne çok çaba, emek harcıyoruz var olabilmek için, bana bunu hatırlatıyor bu oyun. İlham verici bir oyun.
YanıtlaSilKesinlikle size katılıyorum. Oyunu ben de tekrar tekrar izleyebilirim. Kadınların bu kadar bedel ödedikten sonra haklarına sıkı sıkıya sahip çıkmaları gerekli..
Sil