4 Ocak 2017 Çarşamba

HAYAL-İ TEMSİL - Afife ile Bedia


Afife Jale ve Bedia Muvahhit...
1902-1941 arasındaki kısacık ömründe sahneye çıkmayı başaran, üstelik Türk kadının tiyatro yapmasının ahlaksızlık olarak adlandırıldığı dönemde bunu yapan kadın : Afife Jale

Cumhuriyet döneminde ilk kez sahneye çıkan, Atatürk'ün sahnede izlediği ilk Türk kadını : Bedia Muvahhit (1897-1994)



1900'lü yılların başında, Türk kadınına her şeyin yasak olduğu dönemlerde saklı gizli de olsa sahneye çıkmayı başaran, daha üçüncü oyunundayken polislerden kaçmak zorunda kalan, bunalıma giren, trajik bir hayatı yaşayan, dönemin ünlü bestecisi Selahattin Pınar'la büyük bir aşk yaşayıp evlenen, ruh sağlığını yitiren, kimsesizler mezarlığına gömülen cesur kadın: Afife Jale

Bedia Muvahhit ise daha şanslı. Cumhuriyet'in ilanından sonra Atatürk'ün karşısında ilk kez sahneye çıkan Türk kadını O! Bugünkü adıyla Şehir Tiyatroları, o günkü adıyla Darülbedayi'nin ilk Türk kadın oyuncusu...

Aslında hayatları aynı zaman diliminde çakışan ve fakat hiç karşılaşmayan bu çok özel iki devrimci, iki güçlü kadını aynı perdede izleme şansını yakalıyoruz oyun sayesinde. Tiyatronun büyüsü de bu işte!

Kurgu muhteşemdi, sahne mükemmeldi, ışık oyunları şahaneydi, müzikler çok güzeldi, oyunculuklar efsaneydi... Karanlık bir sahnede ışık oyunlarıyla sanatçıların devleşen gölgelerine tanık olmak, zaten her şeyi yeterince anlatıyordu. Bir belgeselde yer alacak kadar çok bilgi, bu kadar büyülü, bu kadar duygusal, bu kadar şiirsel, bu kadar masalsı... Ancak bu kadar anlatılabilirdi... Bu kış şu ana kadar izlediğim beş oyun içinde açık ara birinciliği kesinlikle Hayal-i Temsil, “Afife ile Bedia” hak ediyordu.

Bir de şunu söylemeliyim ki, sanatta estetik unsurlar, ne kadar da önemli...

Bir hayalin temsili , Hayal-i Temsil

Yazar Ahmet Sami Özbudak, Afife ile Bedia'yı makyör Dikran'ın yazarın deyimiyle “zamansızlığında” buluşturmuş. O kadar da güzel olmuş ki bu buluşma...


Oyuncular


Afife rolündeki Şebnem Köstem, Bedia rolündeki Hümay Güldağ ve Makyör Dikran rolündeki Yiğit Sertdemir, ışık oyunlarıyla devleşen gölgeleri gibi sahnede devleştiler. 3 oyuncu vardı ama çok karakter vardı sahnede. Oyunu yöneten Yiğit Sertdemir sadece Dikran Efendi değil, aynı zamanda İsmail Dümbüllü, aynı zamanda Selahattin Pınar, aynı zamanda zabıta, aynı zamanda eczacı, aynı zamanda polis komiseri de oldu. Ama bu geçişler o kadar estetik, o kadar doğal ve o kadar yumuşaktı ki, bütün bu karakterler farklı farklı oyuncular sandık....


Dekora hayran kaldım


İlk bakışta sahnede arkaya doğru daralan ahşap tahtalardan oluşma bir duvar görüntüsü vardı. Bu ahşap panellerin daraldığı en arkada ise bir boşluk... Ama sonra bizim görmediğimiz kapılar açıldıkça bambaşka dekorlar ortaya çıktı. Işığın mükemmel kullanımı ile masalın tam da içinde gibi hissettim. Dedim ya, ışıkla yapılan gölge oyunlarında sanatçıların nasıl devleştiğini görmek, oyunun ruhunu yansıtan muhteşem bir detaydı.

Oyunun Konusu

Anlatıcı Dikran Efendi'nin kılavuzluğunda hayallerden gerçeklere doğru savrulup gittik. Bir tarafta Bedia Muvahhit'e bakarken, öbür tarafta “Afife Jale” olduk. Bu iki devrimci kadının ödediği bedellere, başarılarına, sanat tutkularına, aşklarına tanık olduk. Bir ara “Dahiliye Nazırlığı Emri”ni seslendiren dış ses “Müslüman Türk kadınının tiyatro sahnesine çıkması yasaklanmıştır!” komutunu buyurgan bir sesle duyurduğunda, tüylerimiz diken diken oldu. Ki şu anda yazarken bile aynı duyguları hissederek ürperiyorum. “Bir bahar akşamı rastladım size” şarkısının Selahattin Pınar tarafından Afife Jale için yazılmış olabileceğini düşünmek, bilinmeyen hayatlara dokunmanın büyüsüydü...


Tiyatro seven herkese bu oyunu izlemelerini şiddetle tavsiye ediyorum. Bu arada hem oyunda emeği geçenlere, hem de sanat adına bedel ödeyen bu cesur, bu aydınlık, bu devrimci iki kadına yürekten teşekkür ediyorum.

Sanatsız kalmasın bu topraklar....


OYUN KÜNYESİ
Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Yiğit Sertdemir
Dramaturg: Sinem Özlek
Işık/ Sahne Tasarımı : Cem Yılmazer
Kostüm tasarım : Nihal Kaplangı
Efekt tasarım: Kadir Arlı
Kareografi: Cihan Yöntem
Müzik direktörü: Hüseyin Tuncel


OYUNCULAR: Şebnem Köstem, Hümay Güldağ, Yiğit Sertdemir

8 yorum :

  1. Bir zamanlar kadına sahnede tahammül edemiyorlardı. Kadına sadece oturak alemlerinde yer vardı. Sanata kadının girmesi Atatürk sayesinde oldu. Günümüz Türkiye'sinde kadın yalnız başına parkta dahi dolaşamıyor.
    Bizleri böylesine güzel sanat etkinliklerinden haberdar ettiğiniz için size minnettarım. Sevgilerimle:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne kadar dopru söylemişsiniz, umarım bu kabustan bir an önce uyanırız.
      Bu sezon Şehir Tiyatroları'nda olabildiğince çok oyuna gitmek için kendime söz verdim. Mesela bu ay 3 tane oyuna biletim var, ve elimden geldiğince izlediğim bütün oyunları anlatmak istiyorum blogda. Umarım aşırı dozdan sıkılmazsınız :)
      Sevgiler :)

      Sil
  2. Bu sanat güzelliklerinin hayatımızda ki öncelikler olması gerekirken nelerle uğraşılıyor git gide daha da körelecek gibi duruyor ve bunu düşünmek bile acı oysa ki ne çok kıymetli sanatçılara sahip bir ülkeyiz her alanda hemde. Sevgiler elinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben karamsarlıkla elimize bir şey geçmeyeceğini düşünüyorum. Bu zor günlerde her zamankinden daha çok kitaplara, tiyatroya, sinemaya sarılmaya çalışıyorum. Sanat, yaşama tutunmama çok yardımcı oluyor, bu günler de geçecek elbette...
      Sevgilerimle

      Sil
  3. Afife Jale'nin hayat öyküsü çok dokunur bana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok trajik bir öyküsü var, gerçek sanatçıların çoğunda olduğu gibi... Cenazesinde sadece 4 kişi olan, mezarının nerede olduğu bile bilinmeyen bu insan, keşke adına ödüller verildiğini görebilseydi...

      Sil
  4. Yiğit Sertdemir muhteşem bir oyuncu. Muhteşem oynuyor. Bu oyunu 3 defa izledim, her fırsatta tekrar izliyorum. Bu ülkenin kadınları olarak ne çok çaba, emek harcıyoruz var olabilmek için, bana bunu hatırlatıyor bu oyun. İlham verici bir oyun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle size katılıyorum. Oyunu ben de tekrar tekrar izleyebilirim. Kadınların bu kadar bedel ödedikten sonra haklarına sıkı sıkıya sahip çıkmaları gerekli..

      Sil