Adam: “Şu renklere bir bak! Masa örtüsündeki bordodan, giydiğin bluzdeki vişne çürüğüne; yer döşemesindeki gül kurusundan, ayağımdaki ayakkabının kızıl kahvesine kadar bak! Ama ne olur, bir kareye sığdır gördüklerini! Ayırmadan, bütüne bak!
Seninle yıllar önce düşünü kurduğumuz film karesi tam da böyle değil miydi?
Hatırlıyor musun, nasıl da konuşmuştuk detayları?
Böyle bir mutfakta bir akşam üstü, tam da ambiyansa uygun tondaki kırmızı
şarabı açacaktık birlikte. Önce senin kadehini doldurmak isteyecektim. Şarabın kristal
cama düşüşündeki şiiri görüp susacaktık bir süre. Sonra kendi kadehimi… Bir
yerlerde Gabrielle Ferri, Remedios’u söyleyecekti. Biz duyacaktık. Penceremizin önünde coşkulu sardunyalarımız olacaktı.”
Kadın: “Evet tam da o sahnedeyiz, ufak tefek
farklılıklar olsa da, o ânı yaşamıyor muyuz? Neye takıldın anlamadım”
Adam: “Hayır. O sahne bu sahne olamaz! Resme yeniden bak! Şarap yok. Çay
var. Hem zaten bardaklar da kristal değil. Çayın dökülme sesi yok. Üstüne
üstlük, önce senin bardağını değil, kendiminkini doldurmuş olmalıyım, ki zaten
içip bitirmişim çoktan. Elinde sigara var, ama ortada sigara paketi yok! Senin
kafan karışmış!
Kadın: “Lütfen yazdığın senaryolarla
hayatımızı birbirine karıştırma! Nereden çıkarıyorsun bütün bunları!”
Adam: “Masanın altına bak o halde, bana hak
vereceksin.”
(Kadın masanın altına bakar ve susarak sigarasından bir nefes daha alır)
Adam: (Azıcık sinirli gibi, ama yine de sakin
sesle)
“Yine göremedin. Sence çıkardığın ayakkabıların neden ters yönlere bakıyor?
Kadının yüzünden bir anlık bulut geçer, ne diyeceğini bilemez.
İçerideki televizyondan yüksek bir ses duyulur:
“Bizim damak tadımız değişti. Neden inek etinde ısrar ediyoruz ki! Koyun eti yememiz lazım; hem daha ucuz, hem de yağlı yağlı, mis gibi…"
Not: Foto alıntı Senaryonline
https://www.instagram.com/p/CrGmJlNoT0S/
iyiymiş kurdukları düşe uymayan sadece ayakkkabı ve çay herhalde diğerleri gerçekleşmiş :)
YanıtlaSilDüşlerindeki görsel gerçekleşmiş ama galiba ruhlarını yitirmişler :)
Sil