Tepeden bakan insanlara olan kızgınlığımın temel iki nedenini çözdüm bu sabah!
Birinci
suçlu insanlar değil, insanların yaptıkları işlermiş, ikinci
suçlu da Türkçenin ekleriymiş!
İnsanlar
yaptıkları işle var olmaya çalışıyorlar ya, bütün mesele
buradaymış meğer...
Anlatıyorum efendim...
yan yana yaşayabiliriz! |
Elimde
olsa, şirketlerdeki bütün üst düzey yöneticilere bir aylığına
onların gözünde değersiz olan işleri yaptırırım, ki
anlasınlar sadece kendilerinin değil, herkesin önemli olduğunu!
Mesela
genel müdür çaycı olacak, aynı kendisinin müdürken yaptığı
gibi "bir çay getirsene" diyecekler ona, nezaket yok, rica
yok, teşekkür tabii ki yok. Müşteri temsilcisi ofisboy olacak,
müşteriyle görüştüğü için kendisini kaf dağında görürken
birden “şu fotokopiyi hemen çek, ne biçim çekmişsin bir daha
çek, oğlum sen laftan anlamaz mısın, adam gibi çek!”
diyecekler.
Muhasebeci şoför olacak, "bankaya git, oyalanma, parayı çek, şunu yap, bunu yap!" diye emrettikleri şoförler gibi birileri de onlara emirler yağdıracak...
Muhasebeci şoför olacak, "bankaya git, oyalanma, parayı çek, şunu yap, bunu yap!" diye emrettikleri şoförler gibi birileri de onlara emirler yağdıracak...
Başbakan
lağım temizleyecek mesela, önünde ceket ilikleyenler kokusundan
yanına bile yaklaşamayacaklar, cumhurbaşkanı sabah 5'te kalkıp
çöpleri toplayacak, içişleri bakanı gişede bilet satacak. Fazla da
yorum yapamıyorum bu paragrafa, hakaret davası falan açarlar
maazallah! Cumhurbaşkanına “çöpçü” demekten 2 yıl hapis
cezası alan var mıydı sahi, olmuştur çünkü, olabilir de,
olmayacak diye bir şey yok!
e-şi-tiz! nokta.. |
Daha
da uzatmama gerek yok, ilkokul seviyesinde anlattım farkındaysanız.
“Eşitiz
işte, kendini bir şey sanmaman için ille de böyle basitçe bir
anlatım mı istiyordun? “ demek istiyorum birilerine, onlar maalesef okumaya zaman ayıramayacak kadar meşguller. Blog gibi amatör şeyleri okuduklarını düşünemiyorum bile... O yüzden her zamanki gibi kendi aramızda dertleşiyoruz yine.
Gelelim
Türkçenin suçlarına:
“yorsun”
ekinden kurtarmak gerek bu anlattığım zavallıları. Mesela
sekretere gider,
“bu paketleri kargoya veriyorsun” “Onu
öyle yapmıyorsun” “Bunu böyle yapmıyorsun”
bıdı bıdı , bıdı bıdı... Yahu bizim misler gibi “misin,
musun” eklerimiz var, kullansana işte, desene mesela “rica etsem
bu paketleri kargoya verir misin?” diye... Yok demez, derse
otoritesi sarsılır... Şimdiki zaman ekiyle “yapıyorsun,
ediyorsun” diyecek ki, karşı tarafa düşünmek için zaman bırakmasın.
Karşısındaki -kendisinden alt tabaka vatandaş(!)- duyduğunu
hemen emir telakki etsin ve uygulasın.
Bir
de “ alım, elim” ekleri var ki onların bazen
anlamları akıllara zarar bir despotizme varabiliyor.
Mesela
üst düzey arkadaş gelir der ki alt düzey olana “Bu dosyayı
bundan sonra böyle düzenleyelim” veya der ki “ bu kolileri
aşağıya taşıyalım” Şimdi bu söylemden ne anlıyoruz,
birlikte yapılacak bir iş var gibi geliyor değil mi? Hayır öyle
değil işte fiiliyat.. “Bu kolileri taşıyalım” diyen zat-ı
muhterem kenarda elleri belinde beklerken o zavallılar kan ter
içinde taşımaya başlar. E desene o zaman be zat-ı muhterem “Ali
usta kolileri bir zahmet taşır mısın lütfen?”
Dedim
ya, bütün sorun yapılan işlerde ve bu masum görünen ek'lerde!
Yoksa hepimiz eşitiz aslında... Ve ben boş yere kızıyorum insanlara...
Sevgiyle...
Kabahatin bir kısmı da, insanlar üzerinde otorite kurmanın yolunun emretmekten geçtiğini zanneden, yetersiz ve kendine güvensiz bir toplum olmamızdan kaynaklanıyor belki de. İlginç bulduğum bir başlık, beni hoş bir yazıya getirmiş:)
YanıtlaSilEvet kendine güvenen toplumlarda böyleleri daha azdır mutlaka, mesela "please" sözcüğünü ne kadar çok kullanıyorlar...
Silsevgiler :)
insanların her geçen gün artan bencillikleri yok mu işte.. bu ülkede lütfen diyeni aşağılarlar yahu.. güzel bir şey söyleyeni mahkemeye veriyorlar.. güzel anlatmışsın keşke okuması gerekenler okusa..
YanıtlaSilEvet, bencillik. Toplumu zehirleyen kötü bir hastalık...
SilBu tiplerden bir kişi bile bu yazıyı okuyup özeleştiri yapsa, yani denize atılan denizyıldızları misali...
Harikasın...ne güzel yazmışsın..
YanıtlaSilelimde olsa diye başlayan paragraftaki şeyi çok ama çok isterdim.. ,
mutlu bir hafta diliyorum,
Teşekkür ederim, elimden sadece yazıya dökmek geliyor, belki birileri kendine gelir, ya da belki birileri birilerini uyarma gereği duyar...
SilSevgiler..
Şükür ki böyle insanlarla çalışmıyorum şu an...
YanıtlaSilGıcık durumlar gerçekten insanı iş hayatından soğutur böyleleri...
İşinizin değerini bilin, sevgiler :)
SilMaalesef bu ekler sadece iş hayatında kullanılmıyor,her alanda karşımıza çıkıyor.Yazık! Benim de bu konuya benzer bir yazım olmuştu etrafınıza bakın bizden başkaları da var adı altında.umarım incelersiniz http://kapsonunkalemi.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilYazılarım henüz sınırlı sayfam yeni oldugu için ama ilk ele aldığım konulardan biri bu oldu.Blogunuzu zevkle takip ediyorum...
Elbette yazınızı okurum, sevgiler.
Sil