Yıllardır
pikniğe gitmişliğim yok. Zaten mangal kültürüm de yok. Çoluk çombalak giderler
ya insanlar hafta sonları bir yerlere, benim o taraklarda da hiç bezim yok. Ne
bileyim, her türlü “anti”yim galiba. Sosyalleşmenin antisi bende, uyumun antisi
bende… İnsanlarla hemen kaynaşamamanın doktorasını yapmışım desem yeridir. Bir tiyatroda
oynayacak olsam en fazla saksı olur benden! Beceremiyorum kalabalıklarla var
olmayı. Bir de hümanist değilim. Bence konunun özü de bu aslında. Herkesi
sevmek ve ben! Mümkün değil! İnsan seçmekte üstüme yok! Ha burnu büyüklük olarak
algılanmasın bu durum. En silik, hiyerarşi silsilesinin en altında birilerini
çok sevdiğim olur. İnsan seçmek derken, statüye bakmam, insanlığa bakarım ciddi
ciddi. Her şey karşılıklı. İnsanların çoğu da bana pek meraklı değil
anlayacağınız. Bu hep böyle oldu, ben kaynaşamadım, onlar da bana bayılmadılar.
Suçlu aramıyoruz hakim bey. Durum tespiti yapıyoruz. Sıkıntı yok.
Neyse
gelelim sadede… Bugün şirket pikniğine gittim. Önce naz niyaz, karar veremeyiş.
Ardından hadi gideyim hesabı… Dedim sırtımı
bir ağaca dayarım, ayakkabılarımı çıkarıp çimenlere basarım. En azından stres topuna dönen ruhumu azıcık
sakinleştiririm. Dedim ve dediğimle kaldım tabii ki.
Gittiğimiz
yer Aydos Ormanları, Göl kenarı.Allah vergisi güzel bir orman ve yemyeşil bir
göl, içinde yüzen ördekler. Kulağa ne güzel geliyor değil mi… Öyle değil işte!
Etrafta bir
iki kel ağaç var. Allahtan hava bulutlu, nitekim güneş çıkınca kenarda kalmış
gariban söğüt ağacının altına çöktük birkaç arkadaş ile birlikte. Evet kahvaltı
yapmak haricinde göl kenarındaki betondan
set üzerinde oturarak geçti piknik maceram. Çimen ve ağaca sırt yaslamak kafası
tabii ki hayal.
Sonra o mıcır
döşeli alana çektiler bir araba bizimkiler. Açtılar arabadan yüksek sesle Tokat Halayı. Vay ki ne
vay! Eğlence tavan (!)
Sonrasında mangallar yakıldı… Mangal da mangal olsa. Biz varız en az elli kişi, mangal bildiğin ev tipi. Sabah on bir buçukta başladılar bir şeyler pişirmeye, saat iki buçuk oldu servis yapan yok! Pişirip pişirip kenara koyuyorlar. Önce tavukları pişirip kenara koymuşlar, ardından köfte bando takımı hazırlık yapıyor, en son da sucuk alayı resmi geçit yapacak! Bir şey yemeden döndüm ben… Ayağım çimene değmedi ya, Erik Dalı gevrektir de çaldı ya, dumanlar yükseldi ya, aç da kaldım ya, oy oy oy… "Darallara gelesiy" diye beddua mı etmiş birileri. Gözlerine dizlerine dursun! Kimin dursun, bizim Dursun! Nıhahaha...(İtinayla İngiliz esprisi yapılır)
Eve geldim, can havliyle yaptım bol kepçe sandviç. Piknikte sırası gelmeyip resmi geçite katılamayan sucukların alayını doldurdum ekmek içine söylemesi ayıp…
Netekim, bugün de
avamlık hanesine yazıldı bir beş puan, hayırlara vesile olsun cem-i cümlemize…
Tümcemize, dolaylı tümlecimize yine ayıp ettik vesselam!