İşsiz
arkadaşımız aylar sonra iş ilanlarına bakacak cesareti bulur
kendinde. Başvurular yapar. Derken birileri görüşmeye çağırır.
Kendisini birilerine beğendirecek olmanın verdiği sıkıntıyla
bizim arkadaş giyinip süslenir dökülür yollara.. Yılların
verdiği tecrübeyle anlar karşı tarafın niyetini zaten ilk
merhabada. Görüşme iyi gider, bizim işsiz umutlanır. Derken bir
mail :
”
Davetimize istinaden görüşmeye geldiğiniz için çok teşekkür
ederiz, ama size olumlu yanıt veremiyoruz..”
Haydii,
bu ne biçim lahana çorbası ne biçim Bahama kuşkusu şimdi ?
Mükemmeldi görüşme, iki saate yakın konuşmuşlardı. Ne oldu ,
ne için böyle bir karar aldılar diye kendi kendine sinirlenir
işsiz arkadaşımız. Devam eder umutları biraz kırılmış halde
iş aramaya.. Tekrar gider iş görüşmesine. Yine güzel gider
görüşme , ama bu sefer aradan geçen haftalara rağmen birisi de
iki dakikasını ayırıp sonucu iletmeye tenezzül bile etmez.
Yurdumun insan kaynakları anlayışı böyledir çünkü.. Empati
yoksunu insan kaynağı bulucusu, Facebook'ta yazışmaya fırsat
bulur ama onaylamadığı insana “ kaynak” gözüyle bakmadığı
için bilgi vermeye gerek bile görmez.
İşsiz
arkadaşımız yılmadan çeşit çeşit insan kaynağı sitelerinde
özgeçmişler oluşturur, günde en az iki saatini buralardan iş
bakmakla geçirir. Yurdumun trajikomik işsizlik gerçeğinin tüm
çıplaklığıyla ortalara serildiği bu sitelerde ne ilanlar yoktur
ki..Kimilerini yazsak fıkra diye güler insanlar.. Örneğin bizim
işsiz arkadaşın hiç anlamadığı konulardan biri şu yabancı
dil meselesidir. İlan yazıyor:
“...Tercihen
İngilizce bilen..” Yahu bir iş pozisyonunda yabancı dil ya
gereklidir, ya da değildir. Tercihen diye bir şey olabilir mi? O
pozisyonun yurt dışıyla ilişkisi olacaksa yabancı dil
gereklidir. Yazarsınız ilana“ ... İngilizce ana dil gibi olacak”
diye.. Eğer ilan örneğin tekstil firmasının planlama
yöneticiliği ise ve o tekstil firması iç piyasada çalışıyorsa
“ İngilizce gerekmez” dersiniz. Ya da “ mesleki İngilizce
lazım” dersiniz değil mi ? Hayır “ tercihen “ yazacaklar
illa ki.. Çünkü işverenin mantığı şu:
“Bu
pozisyonda İngilizce hiç gerekmiyor, ama işe alacağım kişi
biliyorsa daha iyi. Çocuğumun ödevlerine yardım eder, madem o
kadar para veriyorum; etinden sütünden de değil mi ama..” Başka
bir mantık olabilir mi sayın okuyucu ?
Neyse
bizim işsiz arkadaş, onlarca madde halinde yayınladıkları görev
kapsamlarını “ bir yerlerine roket takılmış mühendis”
şeklinde özetlemeyi bile beceremeyen işverenlerin abuksal ve de
sabuksal sabun köpüğü gibi şişirilmiş ilanlarını okumaya her
gün devam eder. İlana bakınca sanırsın ki Microsoft eleman
arıyor! Öyle bir böbürlenme, kibir ifadeleriyle ilan yayınlayan
şirketlerin çoğu da aslında“ merdivenaltı” tabiriyle
özetlenebilecek bakkal dizaynlı aile şirketleridir. Artık nasıl
bir tatminse yaşadıkları ; kendilerini dünyanın en iyi şirketi
sanırlar..Tabii ki iş para konuşmaya gelene dek sürer bu
böbürlenmeleri.. İşsiz arkadaşın istediği parayı duyunca
birden mütevazi aile şirketi kimlikleri öne çıkıverir nedense..
Bizim
işsizin maceraları çok, gerisi de bir sonraki yazıya kalsın
sevgili okuyucu.. Sürç-i lisan etmediğinden emin, koşar adımlarla
gider ev yazarı..
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Gerçekten anadili gibi ingilizce, fransızca tercihen italyanca bilen mühendis arayanlara rastladım hatta yaşı da 30 dan küçük olacak. bu adam 30 yaşına kadar hangibirinde uzmanlaşacak soru bir. İkincisi bu kadar yatırım yapıp kendini geliştirecek sonra senin işine faydalı olacak bir uygulama getirmeye çalışacak sen de olmaz diyeceksin. her hamlesini reddedeceksin, senin isteklerini yapmak zorunda olduğunu söyleyip emir dışı hareketi yasaklayacaksın sonra da okumakla adam olunmuyo, bak mühendis aldık işe yaramıyo deyip cehaletini fi tarihinde kapatıldığından habersiz olduğun "hayat üniversitesi"ni savunacaksın. ne yaşadıtysan artık hayatta? Tabii tüm bunlar eğer bu nitelikteki insan senin verdiğin asgari ücret+ssk+yol+yemek koşullarına uyup da çalışırsa. Sayın evde yazar çok ajite oldum geçmiş yılları hatırlayıp içlendim. yaz yaz bitmez iş'te okur
YanıtlaSilMerhaba Sevgili İş'te okur,
SilYurdumun neredeyse her iline üniversite adı altında açılan, kadrosu eksik, eğitim kalitesi şüpheli bunca okuldan mezun olanlar; zaten iş bulamadıkları gibi, bulduklarında da pazarlık yapamaz haldeler. Bunu bilen işverenler de şımarık çocuklar gibi çok şey bilen adamları ucuza kapatma derdinde ne yazık ki! Araya bir de emlakçı misali kariyer siteleri girince iş iyice karışıyor.Çoğu kariyer firması,işverenlere şirin gözükmek için saçma sapan ilanlar yayınlıyorlar.Sonuçta İngilizce bilmediği için ilana başvurmayan,oysa o işi mükemmel yapabilecek olan bir sürü kişiyi de ilana koydukları gereksiz " tercihen İngilizce" maddesi yüüzünden kaçırmış oluyorlar .Maalesef bize özgü yurdum gerçeklerinden küçük bir örnek bu.Geri kalmış ülkede yaşamak zor, hele de beynin ilerideyse..