Uzun yıllar ara vermeden çalışan
insanın işsiz kalmasının çeşitli evreleri vardır.
Süreleri ve yansımaları kişiden kişiye değişse de genel olarak
evrelerin kapsamı değişmez. Gelin birlikte ve cesurca bu evrelere
bir göz atalım:
İşsiz insanın birinci evresi:
Yılların alışkanlığıyla sabahın
erken saatinde kalkar, yeni işsiz kalan arkadaşımız. Hızlı
hareketlerle yine yılların alışkanlığıyla duşunu alır; hatta
giyinir, süslenir. Çıkıp taze ekmeğiyle gazetesini alarak evine
döner. Açar keyifli bir müzik:
“Oh be”, der; “özgürlük ne
güzel şeymiş! “
Yayıla yayıla kahvaltısını
ederken bir taraftan gazetesini okur keyifle; bir taraftan da
haberleri izler televizyonda. İnternette o güne kadar hiç
ilgilenmediği salak saçma oyunlara dalar sonra da. Derken saat
12.00 civarında yine yılların robotik edasıyla midesinden sinyal
gelir, acıkmıştır! Çalışırken söylene söylene bile olsa
yine de ucundan köşesinden yediği üç çeşit tabldot yoktur
maalesef! Ayrıca servis yapan Ayşe Teyze de işyerinde kalmıştır
artık... Kendi yemeğini kendisi hazırlamak zorundadır işsiz
arkadaşımız...Açar dolabı, şanslıysa dünden kalan yemeği
ısıtır, eğer yemek yoksa da henüz kaldırmadığı kahvaltıdan
tırtıklanır biraz daha..Daha saat 14.00 bile olmamıştır! Ne
yapsa ne yapsa diye düşünürken film seyretmek gelir aklına. Öyle
ya, işi bırakmasındaki en büyük sebeplerden birisi, kültürel
faaliyetlere yeterince zaman ayıramayıp bunalmak değil miydi? Açar
filmi izler, sonra bir tane daha izler..Derken saat 17.00 olmuştur.
Akşam için şöyle mükellef bir yemek hazırlamayı düşünür
eşine ya da sevgilisine sürpriz yapmak için. Çalışırken
zamansızlıktan uzun süredir yapmadığı en zor yemeği müzik
eşliğinde keyifle yapmaya koyulur. Akşam olup da alışık
olmadığı biçimde masada üç çeşit yemeği gören eş ya da
sevgili “ Bu işsizlik ne güzel bir şeymiş, ohh mükemmel
yemek!” diyerek işsiz arkadaşımızı yeni hayatına
motive edici iltifatlar eder.
Ertesi gün, değişiklik olsun diye
bütün ütüleri yapan işsiz arkadaşımız, oyun, tv,yemek
rutinine devam eder.
Ertesi gün internet, oyun, tv, yemek
rutinine yarım kalan kitabını da ekler değişiklik olsun diye..
Ertesi gün, temizliğe girişir
ekstradan. Çünkü hâla
enerjisi tükenmemiştir. Temizlik iki saatte bitince de kendi
kendine söylenir:
“
Bu ev kadınları neden işlerini bitirememekten yakınır ki, al
bitti işte “ der.
Oysa yıllarca az zamanda çok iş yapmanın bilinçaltına
programlandığının farkında bile değildir. Ev kadınları ise
tam tersine kahve, sohbet molaları ile günü doldurmaya
programlamışlardır bilinçaltlarını.. Bizim saftirik işsiz
arkadaşımız ise farkında değildir bunun.
Ertesi gün artık canı sıkılır,
bir arkadaşını arar konuşmak için; ama arkadaşı meşgul
olduğunu söyleyip “ ben seni sonra arayayım mı canım? “
şeklindeki “ işteyim, beni meşgul etme”anlamına gelen kibar
yanıtı verince kızar kendi kendine işsiz arkadaşımız..Öyle ya
milletin işi gücü var, onunla mı uğraşacak insanlar ..
Ertesi gün, dışarıya çıkıp
gezmek ister. “ Ne kadar çok insan var, benim gibi işsiz bu
saatte dışarılarda “ diyerek kendini avuturken, mağzalara şöyle
bir girer çıkar. Her şey birdenbire pahalı gözükür gözüne
işsiz arkadaşımızın.
“Artık çalışmıyorum, artık bir
üretici değil tüketiciyim” cümlesi kafasından geçerken öyle
bir afallar ki, hemen oralardan uzaklaşıp eve atar kendisini. Evi
mabedidir; artık zorunlu haller dışında çıkmayacaktır
dışarıya..
Ertesi gün, iğneli laflarıyla
kendisini sinir eden şirret iş arkadaşıyla yüksek sesle kavga
ederken bulur kendini. Silkinerek “hoop n'oluyoruz, geçti artık;
kurtuldun o şirret kadından” diye kendini teselli edip günlük
rutinine devam eder.
Aradan bir ay geçer böylece..Bizim
işsiz arkadaş, yeni bir iş aramayı bilinçaltında hep
erteler. Benzer şirret kadınları, haksızlık yapacağı muhtemel
yeni patronları, hırslı ve kıskanç mecburi iş arkadaşlarına
yenilerinin ekleneceğini düşündükçe de erteleyecektir zaten
yeni bir işte çalışmayı. Çünkü bilir ki kendisini işten
ayrılma noktasına getiren o iğrenç koşulların daha da
beterleriyle karşılaşma olasılığı çok yüksektir yeni işlerde
de.
İşte böyle geçer gider işsiz
insanın birinci evresi. Mümkünse insanları görmeden, inzivaya
çekilmiş bir halde kimi işsizler bir ay, kimileriyse bir kaç ay
yaşar birinci evreyi..
İşsiz insanın ikinci evresi ise bir
başka yazının konusu olsun..Kalın sağlıcakla sevgili
okurlarım..
Sevgili evde yazar,
YanıtlaSilyoğun, keyifli ve yorucu bir iş gününün ve 23 yıllık iş hayatının ardından çok hoş tasvir edilmiş gülümseten yazılarınıza rastladım. İş hayatına atıldığımızdan buyana zaman zaman yaşadıklarımızı hoş anılar olarak önümüze serdiğiniz için teşekkür ederim. Hayaller insanı bir yükseltiden diğerine çıkardıkça o yollarda aşılan zorluklar da gülümseten anılar oluyor. Başarılarınızın devamını dilerim. Yazılarınızı takip ediyorum. sevgilerimle Yorumcu adım manidar olsun istedim: İş'te okur
Sevgili İş'te Okur,
SilDeğerli yorumunuz için teşekkür ederim.Hep birlikte ve daha iyiye diyorum özet olarak, sevgiler..
EvYazari