8 Temmuz 2014 Salı

Böylesini ilk kez gördüm!

Geçenlerde yeni bir insanla tanıştım, aslında isteyerek de olmadı. Mecburiyetten diyelim, ortam gereği.. Çok çirkef gördüm, çok tembel gördüm, çok tuhaf gördüm, çok bencil gördüm, çok geveze gördüm; ama gerçekten böylesini hiç görmemiştim!

Başlangıçta ortamın gerektirdiği kadar samimi davrandı, ama konuşmalarından belliydi tuhaf biri olduğu. Sevmedim ilk gördüğümde kendisini. Ben öyleyimdir, ilk gördüğümde bir insanı ya severim ya da sevmem. Ön yargılı demeyin bana, inanın bugüne kadar hiç yanılmadım desem yeridir, sezgilerim gerçekten de güçlüdür.

Öyle yeni tanıştığım insana uzun uzun kendimi anlatmam ben. Aslında kendimi anlatmayı çok da sevmem, dolayısıyla da insanlarla arkadaş olmam pek kolay da değildir, iyi ki de öyledir.
Bu arkadaş akıllara zarar bir samimiyet içindeydi. Daha tanıştığımızın üzerinden saatler geçmiş olmasına rağmen hayat hikayesinin neredeyse bütün detaylarını öğrenmiştim. Eşiyle nasıl tanışmış, nasıl evlenmiş, evlenirken eşyaları kim nasıl seçmiş, çocuğuna hamile iken nasıl sıkıntılar yaşamış, eşinin ailesindekiler nasıl insanlarmış, kendi ailesi nasıl da aristokratmış... (!)

Mış miş muş müş...

Bana neydi ki bütün bunlardan, ama işte öyle bir atlıyordu ki konudan konuya, sanki konuşmaya susamış gibiydi; araya girip susturmayı beceremedim. İyi bir dinleyici olduğumun, sır da tuttuğumun farkına vardı hemencecik; zeki bir tipti zira, kaldi ki zeki olmasa o kadar entrikayı, o kadar yalanı dolanı bünyesinde nasıl barındırabilirdi ki!

Dedim ya ortam gereği uzunca bir süre görmek zorunda kaldım kendisini. Yalanlarını yakaladıkça da korkmaya başladım gördüklerimden. Nasıl bir insandı ki, ayak üstünde hemen bir yalan kıvırabiliyordu öyle.. Hem yüzü de hiç kızarmıyordu.

Para harcarken çok rahat davranıyordu ama borç içinde yüzdüğü de belliydi, zira kaç tane kredi gecikme konuşmasına kulaklarımla şahit olmuştum. Mesela gereksiz bir tatile gidiyor, dönünce bir bakıyorum ki telefonunu değiştirmiş. Eskisini satmış.. Dışarıdan yemek yeme konusunda limitsiz davranıyor ama aslında krediden yiyor belli ki.. Bir gün aynı ortamdaydık yine mecburen, yemek yiyecektik. Bu arandı tarandı kartını bulamadı, ”ben öderim sorun değil” dedim ve başıma ne geleceğini bile bile ödedim. Samimi de değildik ve merak ettim açıkçası “borç olarak kabul ediyorum” dediği için “belki de öder” dedim. Parasından değil gerçekten de ne yapacağını merak ettiğim için.. Tahmin edeceğiniz üzere o kadar entrikayı yalanı dolanı kafasında taşıyan arkadaş, bana ödemesi gereken borcu unutmuştu bile.. Hatırlatmayacağımı çok da iyi biliyordu, zira dedim ya beni iyi çözmüştü, zekiydi.. Zeki demeyelim aslında, zekasını çıkarları doğrultusunda iyi kullanıyordu diyelim..

Ne zaman kendisiyle karşılaşsak – ki karşılaşıyorduk- yeni bir aksiyon oluyordu hayatında. Ya eşiyle tartışmış, ye en sevdiği kız arkadaşı boşanmak üzereymiş, ya çocuğu okulda bi şey bi şey olmuş...

insanlar gorundukleri gibi degil!

Dedim ya çok insan tanıdım ama böylesini ilk kez gördüm.. O kadar güvensizlik hissettim ki O'na karşı, ortamda O varken çantamı ortalarda bırakmamaya gayret ediyordum ne yalan söyleyeyim. Çünkü öyle geliyordu içimden ve bunları yazarken bile utanıyorum.. Bir insan, hem de dışarıdan “hanımefendi” gibi görünen bir insan nasıl böyle olabilirdi?

Şimdi düşünün bu arkadaşın eğitimli, düzgün bir ailesi var. Ellerinden geldiğince okutmaya çalışmışlar kendisini- ki becerememiş okumayı, kıytırık bir yeri zar zor bitirmiş- bir sürü kurslara göndermişler. Velhasıl ellerinden geleni yapmışlar iyi yetişsin diye. Ortaya bu arkadaş çıkmış!

Ailesi belki de kötü yanlarını görmüyordur, ya da görseler de yakıştıramıyorlar ve görmemezlikten geliyorlardır. En kötüsü ise evlatlarının ne kadar kötü bir insan olduğunun farkındalardır. Bu açıdan bakıldığında çocuk sahibi olmak cidden ürkütücü geliyor insana... İçi kötü bence, nasıl düzelir ki böyle biri?

Dedim ya çok insan tanıdım, böylesini sadece filmlerde kötü karakter olarak gördüm, yakından tanıyınca ağır geldi açıkçası, insanlığımdan utandım.. Nasıl anlatılır ki böyle biri, hayal edin gerisini kendiniz..

Sonuçta ne mi oldu, neyse ki ortamdan ayrıldı. Bir yerlerden çıkıp gelmesin diye dua ediyorum ne yalan söyleyeyim. Ama öyle bir iz bıraktı ki içimde, unutamıyorum bütün o yalanlarını, bütün o entrikalarını, bütün o çirkefini, bütün o tepeden bakan hallerini, bütün o sevgisizliğini, bütün o ağzından çıkanı kulağının duymadığı saygısız hallerini..

Dünya ne garip bir yer, insanın neyle sınandığı hiç belli olmuyor. Bu arkadaş da benim için önemli bir sınavdı. Belki yalanlarına entrikalarına beni de alet etmeye kalkacaktı, neyse ki atlattım kazasız belasız.. “Hayatı biliyorum, insanları tanıyorum” dememek lazımmış bunu bir kez daha anladım. Nereden neyin, kimin çıkacağı hiç beli değil. Ama ben şahsen hiç kimsenin böyle bir insanla karşılaşıp hayatını zehirlemesini istemem, düşman başına bile diyemem, o derece yani..

Sözün özü: İnsanlar çeşit çeşit, aldanmamak gerekir..

Kendinizi kötülerden koruyun diyor ve gidiyorum, sevgiler..







32 yorum :

  1. Hayatta karşılaştığımız insanlar bizim için bizlerde onlar için imtihanız bazen bir kula sabretmek diğer kula şükretmek düşer,sizin ki sabır boyutunda olmuş maalesef bahsettiğiniz kişi sizi tanıma ihtiyacı duyup iyi yönlere gıpta etmediği için Şükrü kaçırmış,boş verin ,ziyan kaçırana olmuş size değil...Allah bir daha karşılaştırmasın....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ,Allah bir daha karşılaştırmasın bence de, iyi atlattım sınavı..
      Teşekkür ederim, sevgiler :)

      Sil
  2. İşin garibi doktorlar bu gibi insanlara normal diyor. :D Neymiş efendim sosyal fobileri yokmuş. Yani şimdi bakıyorumda böyle bir insan olacağıma sosyal fobi olurum daha iyi. İnsanlar konusuna gelince bende insanları sezgilerimde tanıyabiliyorum . Geneldede doğru çıkıyor :D Ama film karakteri olabilir.Umarım bir daha karşılaşmazsın efendim. Çok güzelde bir yazı olmuş ha :) İki dakikada okudum .Emeğine sağlık. Unutmadan son olarak bir insan isterse Oxford üniversitesini bitirsin karakteri ne ise onu sergiler .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısın Emrah, bu insanlara doktorlar "normal" diyor ne yazık ki, normal buysa biz ne oluyoruz bu durumda?
      Hakikaten her insan başlı başına roman kahramanı gibi :)

      Sil
    2. Biz bu durumda hasta kişiyiz. Onlar sapa sağlam tabi. :D Artık ne zaman bu durum tersine döner hiç bir fikrimde yok :D

      Sil
  3. Bunlar hasta ruhlu insanlar. Az önce ne söylediğini unutup arkasında başka yalanlar söylemeye başlıyorlar.
    Ben de bir insanı en başta sevmediysem bir daha hiç şansı yok. Bu türler de en sevmediklerimdendir. Hiç katlanamam. Bir süre sonra artık dinlememeye başlarım ve ilgilenmediğimi de belli ederim. En sonunda susarlar. Başkasına yapsam saygısızlık olur ama bunlar hakediyor.
    Allah ailesine sabır versin ne diyelim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben inanın çırpındım dinlememek için, meşguliyetimi gözünün içine sokacak şekilde göstersem de bana mısın demiyor ve konuşmaya devam ediyordu. Dedim ya böylesini hiç görmemiştim. İşin garibi "bir tek sana anlatıyorum bu konuyu" dediği şeyin başka bir versiyonunu başkalarından duyuyor ve ağzım açık kalıyordu, cidden verilmiş sadakam varmış :)

      Sil
  4. Toplumda saygı görmeyen insanlar makam sahibi olduğunda aşağılık komplekslerini şova çevirir. Bu kadın da topuklu ayakkabı giyip bir işle meşgul olurken çevresine sergilemek istediği imaj ile asıl imajı arasında çelişkiye düşüyor olmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumlamısınız, bence de kendi içindeki çelişkiler yalana dönüşüyor bir yerde ister istemez.. Zor ama yahu, öyle de hayat geçmez ki ..

      Sil
  5. Ruhsal bir hastalığı olduğunu düşünüyorum.
    Hayatlarını böyle sürekli yalan söyleyerek geçiren insanlar var. Hastalığın adı aklıma gelmiyor ama tedavi edilmediği taktirde maalesef ömrünün sonuna kadar kendi yarattığı ve inandığı dünyada yaşamaya devam edecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle hastalıklıydı bence de.. Çok güzel söylemişsiniz, bir dünyası vardı, o dünyada bir şeyler aksadıkça direkt uygun bir yalan buluyor ve sanırım kendisini rahatlatıyordu bir anlamda.. Benim asıl merak ettiğim şeyse acaba eşi de mi kendi gibiydi, nasıl tahammül ediyordu acaba bu duruma? Bunu asla öğrenmemeyi yeğlerim, zira karşılaşmayı asla istemem :)

      Sil
  6. Hastalık filan değil bence bu bildiğin bencil vurdumduymaz hayat sadece bana ait deyip yaşayanlardan umarım sağlamından şöyleee bu dünya da başkaları da olduğunu hatırlatır biri ona.Çok kızıyorum rabbana hepbana tiplere. Sabrınızdan dolayı kutluyorum sizi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbirimiz masum değiliz, elbette hepimizin eksikleri var; ama ayaküstü yalan söyleyebilmek apayrı bir durum..
      Çok tuhaf, hiç katlanılası değil ama maalesef içimizde böyleleri var..

      Sil
  7. Öğrenciyken yurtta kaldığım zamanlarda vardi bir kaç tane aileden kaynaklı diye düşünüyrum. Yalan söylemeyi alışkanlık haline getirip hikayeler uydururlardı ayrıca seni dinlemeye zorlarlardı. Şizofren tanısı koyuyorum ben bunlara:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Ben ilk kez böylesine tanık oldum ve şaşkınlığım hala da geçmiş değil :)

      Sil
  8. Mevlana değiliz, herkesi kabullenmek zorunda hiç değiliz ancak, bizlerin tanımadığı birinin kötü özelliklerinin post konusu olması bana biraz tuaf geldi. Tuaf geldi çünkü o kişi hakkında yorum yapmak, teşhiste bulunmak ( psikologlar bile kişilerin patalojik ilaçla tedavi gerektirecek durumları olmadığı sürece teşhiste bulunmaz zaten teşhis işini pskiyatrist yapar) ya da analize soyunmak sizin kalitenizin ve çizginizin biraz ötesinde olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esra Hanım yazıyı olumsuz olarak algılamanıza üzüldüm. Açıkçası o kadar çok etkilenmiştim ki, bir hikaye karakteri gibi, anonim bir kişilik olarak anlatayım istemiştim.Aksi takdirde açıkçası içimde kalacaktı. Yazıda belirttiğim gibi inanın böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmamıştım ve özellikle de anlattığım karakter ile ilgili hiçbir ipucu da vermedim. Yani okusa kendisi olduğunu algılayamaz. Yoksa psikologluğa soyunmak ne haddime..
      Sevgiler..

      Sil
  9. deli divane ayol bunun gibiler. Allah kurtarsın ne deyim

    YanıtlaSil
  10. Valla ben anlattıklarının erkek versiyonu ile uzun süre beraber çalışmak zorunda kalmıştım. Çekilmez bir hayat resmen bunun gibi insanlara yalanlarını yüzüne vur bana mısın demez. Küsmez, darılmaz, öyle bir karaktere sahip ki bunlar hayatları yalan üzerine kurulu. Ben bunların bir tek Allah var dediğine inanırım gerisi hikayeden ibaret. Ben kurtuldum inşallah sende tekrar karşılaşmazsın. Adamı kaosa sürüklüyorlar resmen :)

    YanıtlaSil
  11. Geçmiş olsun diyeyim :) Öyle insanlardan kendimizi korumamız gerek. Umarım tekrar karşılaşmazsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolun, insan kendini nasıl koruyabilir ki; hayat bazen zorluyor..

      Sevgiler :)

      Sil
  12. Allah kimsenin başına vermesin. Benim kötü niyetli olmayan ama yorumlarda söylendiği gibi "saygı görmek isteyen" bi tanıdığım olmuştu aynı gün içerisinde baştan sona eski sevgilisini ve sokak kavgalarını 5 kez dinlediğim bile olurdu. İnsan dinlemek istese bile sabrı el vermiyor sürekli tekrara.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de kimsenin başına gelmesin. Benim anlamadığım şeyse neden bir hikayeyi defalarca anlatma gereği hissederler ki?

      Sil
  13. Böyle insanlardan çok var. Şimdiye kadar karşılaşmamis olmanız bir şans.
    Yeni bitirdigim Serenad tan babaannenin harika bir nasihatini hatırladım. Hatırladığım kadarıyla şöyle " hayatta sana kötülük yapmak isteyen pek çok insan çıkacak karşına. Sana iyilik yapmak isteyen pek çok insan da çıkacak karşına. Yüreği karanlık insanlara karşı koru kendini."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böylesi ile gerçekten ilk kez karşılaştım; belki de ilk kez bu kadar farkında oldum.
      Babaanne çok güzel söylemiş, hem iyiler hem kötüler çıkıyor insanın karşısına.. Önemli olan, doğru yerde durabilmek evet, bakalım daha neler göreceğiz..

      Sil
  14. Beim öylesine yalan söyleyen arkadaşım sadece ilkokulda vardı. O da zararsız birisiydi. Söylediği yalanlar o kadar akılalmazdı ki zaten herkes biliyordu onlarınyalan olduğunu. Maalesef her zaman zararsızları çıkmıyor insanların karşılarına. Söylediğin gibi bende ilk bakışta fikrimi edinirim insanlara karşı ve çoğu zaman beni de kurtardı bu durum. Allahım tekrardan karşılaştırmasın böyleleriyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çocuksu yalanları ben de hatırlıyorum, güler geçerdik, eğlence olurdu.. Belki de o masum yalanların sonraki boyutudur böyle durumlar, bir bilene danışmak lazım sanırım..

      Sil
  15. Benim de sürekli yalan söyleyen, fakat söylediği yalanların dinleyiciye zararı olmayan bir arkadaşım olmuştu. İşin daha vahimi kendi yalanlarına inanıyor olmasıydı. Saygı görmek istiyordu sanırım. Velhasıl gel zaman git zaman onu törpülemeyi başardık. Kırmadan dökmeden. Aradan yıllar geçti. Şimdi hiç o eski halleri yok. Olumlu motivasyonun gücüne herzaman inanırım. Biz o arkadaşı kazandık. Fakat bu her hastada mümkün olmayabilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olumlu motivasyonun gücüne ben de inanıyorum. Ama işte sabırla ve profesyonelce yaklaşmak lazım, bu da gerçekten zor iş. Sizi tebrik etmek lazım başardığınız için :)

      Sil
  16. acaba eskiden de böyleleri varmıydı yoksa zamanın bir oyununu ?

    YanıtlaSil
  17. Aaah ah, bir of çeksem karşıki dağlar yıkılacak. Okuduğum yazıdaki kişilik yapısı bana hiç yabancı gelmedi. Yorumlara ise fazlasıyla şaşırdım. Heleki psikologlar teşhis koymaz kısmı beni benden aldı, kimse bu yoruma itiraz etmemiş bir de üzerine ona şaşırdım. Kimse sormamış: teşhis edemediği sorunu nasıl tedavi ediyorlar acaba. Ya da danışan ve seans hakkında rapor tutarken psikologlar ne yazıyorlar, ya da neye göre yapılandırıyorlar seansları. Bunca test neden geliştirilmiş, dünya sağlık örgütü neden icd kriterleri yayınlamış ve güncelliyor mütemadiyen ki bir de dsm kriterleri var. Bu kriterler psikoloji eğitimi almış özellikle de klinik psikoloji alanında uzmanlaşmış kişilerin malumudur. Öyle devlet sırrı da değildir, açıp okuyan herkes teşhis koyabilir fakat teşhis yaraya neşter vurmak gibidir, eğer tedavi edemeyecekseniz teşhisi de kendinize saklamalısınız. Yoksa var olan yarayı deşmekten başka işe yaramaz.

    Herkesin bir hikayesi olduğunu unutmayalım, bahsi geçen kişinin hikayesi bizim hikayemiz olsaydı biz nasıl olurduk, aynı böyle olurdum diye garanti verebilir miyiz.
    Bahsedilen kişiye gelince; insanlar nasıl da kaçışıyorlar kimbilir etrafından ki böylesi yapışma gereği duyuyor, aslında bütün yalanlar inandırmak için, ilgi çekmek için, sevgi görmek için, önem verilmek için söylenmez mi...
    Burada nokta koymam lazım zira uzayacak fazlasıyla. Velhasılı sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz :)

    YanıtlaSil