Sabah
haberlere bakarken “Robbin Williams” evinde ölü
bulunmuş” dedi spiker. “Bir süredir depresyondaymış”
diye ilave etti, “Polis intihardan şüpheleniyor.” dedi...
Çok üzüldüm gerçekten de.. Bir yıldızın daha kayıp
gitmesinden, hem de çok ama çok sevdiğim bir yıldızın
kaymasından dolayı çok üzüldüm..
Türk
filmlerinde Hulusi Kentmen'in oynadığı iyi yürekli tonton baba,
sevimli komiser amca, zengin ama yufka yürekli patron gibi insanın
içini ısıtan, oldukça pozitif karakterler vardır ya, filmi
izlerken arındığınızı hissedersiniz hani, işte Robbin Williams
filmleri benim için böyle bir şeydi.
Oynadığı
bütün rollerde iyilik aşılamıştır içime, "insan isteyince her
şeyi yapabilir"i göstermiştir, ne yapıyorsak yapalım
farklılığımızı ortaya koyalım, "yaptığımız şeye ruhumuzu
katalım"ı benimsetmiştir, pozitif yaklaşımla sorunların nasıl
da kolayca üstesinden gelindiğini göstermiştir, esprinin gücünü
kanıtlamıştır. Gülerken ağlatmış, söyledikleri ve sıcacık
bakışıyla ruhuma işlemiş, en kötü zamanlarımda filmleri bana
terapi olmuştur.
Bizden
biri olmuştur hep, içimizden biridir... O'nun filmlerini bir
Amerikan filmi gibi değil, dedim ya ailemizden biri gibi gördüğümüz,
babamız, dedemiz gibi sevdiğimiz Hulusi Kentmen filmleri gibi
izlemişimdir. Defalarca izlesem bıkmam cinsinden..
Hangi
birini anlatsam ki,
Günaydın Vietnam'da,
savaşın ortasında pozitif bakış açısını korumayı başaran,
savaşan askerlere umut aşılayan müthiş bir radyocudur.
Mrs.
Doubtfire'da
çocuklarından ayrı kalmamak için boşandığı eşinin evinde
kadın kılığına giren bir dadıdır.
Ölü
Ozanlar Derneği'nde
canlandırdığı John Keating karakteriyle idealist bir öğretmenin
nasıl özgün ve özgür bireyler yetiştirebileceğini göstererek
yine kendisine hayran olmamızı sağlamıştır.
Imsomnia'da
sıradışı uyumayan bir adamdır.
Patch
Adams
filminde hayata renk katarak mizah yoluyla hastaları iyileştirmeye
çalışan ve bu nedenle hocalarından tepki gören sıra dışı bir
tıp öğrencisini canlandırır.
İk
etapta aklıma gelenler bunlar, yani demem o ki özenle seçtiği
senaryolarda hep sıradışı ve mükemmel insan karakterlerini
oynayarak kendisini özel kılmış özel bir insandır Robin
Williams.
Ölümü
de özel oldu işte! Bir sabah aniden, daha 63 yaşındayken öldü
dediler, öldü gitti..
Ah
be Robin, bizlere pozitif enerji veren tüm o filmler sana yetmedi
demek ki! Hani "Carpe Di em" di?
Neydi seni depresyonlara iten şey, terzi sökük misali, nasıl kıydın kendine! Daha ne filmler vardı çekeceğin ya, neyse olan olmuş artık, kader diyelim, fazla da zorlamayalım..
Neydi seni depresyonlara iten şey, terzi sökük misali, nasıl kıydın kendine! Daha ne filmler vardı çekeceğin ya, neyse olan olmuş artık, kader diyelim, fazla da zorlamayalım..
Işıklar
içinde uyu..
Seni
seven ve filmlerini defalarca izleyerek seni ölümsüzleştirecek
olan milyonlarca insan, seni hep güzelliklerle anacak...
Hakikaten yakından tanıdığım birini kaybetmiş gibi oldum.Çok üzücü,çok büyük bir kayıp...
YanıtlaSilHerkesin hayatın ucundan kıyısından mutlaka dokunmuştur. Ürettikleriyle ölümsüz kalacaklardan. Nur içinde uyusun.
YanıtlaSil:( Ben onun filmleri ile gülüyordum. Gerçekten büyük kayıp .
YanıtlaSilYani sabahtan bu yana sarsıldım.
YanıtlaSilNiyeyse..Nasılsa.
Herkese dokunmuş ama, yine de bir taraftan seviniyorum bunun için.
Çok üzüldüm. Çok acı verdi haberi. Gözlerim yaşardi. Lanet ettim bu dünyaya. Iyi insanlar dayanamıyor çirkinliklerine.
YanıtlaSil'Carpe Diem...' İlk aklıma gelendi haberi duyduğumda. Hiçbir cümle yetmiyo sanki, ifade edemiyo hissedilenleri malesef... :(
YanıtlaSilHaklısınız bazen kelimeler gerçekten de kifayetsiz kalıyor...
Sil