13 Mart 2015 Cuma

Ece Temelkuran'ın son kitabı Devir'i çok sevdim!

Samimi söylüyorum, ne zamandır bu kadar lezzetli bir kitap okumamıştım. Hani bazı romanları hem elinizden bırakmak istemezsiniz, hem de bittiğinde kahramanlardan ayrıldığınız için üzülülürsünüz ya, Ece Temelkuran'ın “Devir” romanı benim için tam da böyleydi.

O kadar güzel, akıcı, diyaloglara dayalı bir eser ortaya çıkarmış ki yazarımız, bir film izliyor gibiydim okurken. Şu anda hâlâ da o filmin etkisinden kurtulmuş değilim. 493 sayfaydı kitap, bir 493 sayfa daha uzasaydı eminim keyifle okumaya devam edebilirdim. Hatta belki bu yazıyı okursa diye kendisine seslenmek de isterim:

Ece Hanım, lütfen devamını da yazın, Ali ve Ayşe'nin sonrasını da anlatın bizlere...”

80 darbesi ilk kez bir çocuğun gözlerinden anlatılıyor;
Yıl 1980, aylardan mayıs. Sokaklarda her gün kanlı eylemlerin olduğu, sıkıntılı zamanlarda geçiyor roman. Sekiz yaşlarında iki arkadaş var kitapta. Annesi babası memur olan, orta sınıf bir hayatın içindeki Ayşe ile gecekonduda, çatışmaların ortasında büyüyen işçi çocuğu Ali. Bu iki çocuğun dilinden, bu iki çocuğun gözünden anlatmış Temelkuran hikayeleri, çok da güzel olmuş! Kitabı okurken kimi zaman Ayşe oluyorsunuz, kimi zaman Ali...

Ali ve Ayşe, öyle bir dönemde yaşıyorlar ki, onların kurmaca dünyalarında peri masalları yok, süper kahramanlar hiç yok. Onlar sadece Ankara'nın meşhur Kuğulu Parkı'ndaki kuğuları kurtarırlarsa, başları derde giren devrimci abla ve abilerini de kurtaracaklarını hayal ediyorlar. Hatta bunu planlıyorlar ince ince. Dışarıda dünya akıyor, her gün insanlar ölüyor, Ali ve Ayşe kendi gözlerinden tüm bu olan biteni anlamaya çalışıyor küçücük yürekleri ile. Onların anlattıkları gerçeklerden içiniz kararmıyor, çünkü algıladıkları dünya bazen “korkunçlu”, bazen de “gülünçlü”...

80 darbesi hakkında çok şeyler yazıldı çizildi bilirsiniz, bugüne kadar bir çocuğun gözlerinden anlatılmamıştı hiç o devir! Oysa en derin izler, o gün çocuk olan nesilde kalmadı mı...

Ece Temelkuran

Bir dönem romanı değil bu, devredilen umutlar ve acılar var içinde;

Roman çok yönlü kurgulanmış gerçekten de. 80'li yılların izlerini görüyoruz arka planda. Bülent Ersoy'un kadınlığa geçişinin ülke gündeminde büyük bir olay olmasından tutun, o dönemin en meşhur şarkılarına kadar incelikle işlenmiş detaylar var kitapta. Ama yine de geçmiş dönem kitabı diyemeyiz Devir'e; aksine o yılların bu güne nasıl evrildiğine dair ipuçları var yazarımızın anlattıklarında. 80'li yılları bilmeyen, hatta o dönemde henüz doğmamış olan gençlere özellikle tavsiye ediyorum kitabı. Okusunlar ki görsünler, içlerindeki muhalif duyguların kökeni ta nerelere dayanıyor! Her ne kadar bugün sesi parça parça ve cılız çıksa da, aslında ülkemizdeki sol gelenek ne kadar köklüymüş diyecekler muhtemelen. 


Türkiye İstanbul'dan ibaret değil!

Kitabın diğer bir güzelliği de anlatılanların Ankara'da geçiyor olması. Bilirsiniz hikayelere genellikle İstanbul'dan bakılır, diziler genelde İstanbul'da çekilir, televizyonda hava durumunu anlatırken bile önce İstanbul'dan başlarlar. Oysa Ece Temelkuran, hikaye zeminini Ankara seçerek, cumhuriyetin başkentinin önemini anımsatmış bizlere.

Aslında çok şey anlatmak istiyorum kitaba dair ama, kopya veririm diye de çekiniyorum bir yandan. Son söz olarak diyorum ki, kitabı okuyunca o devrin kaygılarının evrilerek günümüze devrolduğunu bir kez daha gördüm, tıpkı o dönemin incelikli insanlarının yavaş yavaş yok olduklarına tanık olduğum gibi...


11 yorum :

  1. Kitabı merak ediyordum, övgünüzü okuyunca daha da merak ettim. 80li yıllarda doğmuş birisi olarak, döneme ait film ve dizileri özellikle takip ediyor ve izlemekten keyif alıyorum. Yazar Ece Temelkuran olunca romanda döneme ait öğretilmeyenlere, gösterilmeyenlere dair birçok ipucu bulabileceğimize eminim. Kitap yorumunuz için teşekkürler. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O döneme meraklıysanız, iki çocuğun gözlerinden anlatılan hikaye eminim çok hoşunuza gidecektir. Sevgiler..

      Sil
  2. benimde okumak istediklerim arasında ....merakım bi kat daha arttı

    YanıtlaSil
  3. Ben bunu alırsam babam bana kızar yahu :D Sürekli anlatıp duruyor 80 döneminde yaşadıklarını :D Ama evde yazar önerdiyse alırım tabi o başka. Sınavlar bitince okuyacağım efendim.

    YanıtlaSil
  4. Çıktığından beri merak ettiğim ama okuyup okumamakta çok tereddütte kaldığım bir kitap, ama şu zamana kadar hep güzel yorumlar okudum, sizinkine benzer düşünceler...acaba taraflı mı yoksa tarafsız, objektif bakabilmiş mi yazar diye çok merak ediyordum ama yazınızdan anladığım kadarıyla tarafsız bir göz var. Beni çok olumlu etkilediniz, bu kitap tam benlik dedim yani :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarafsız dersem haksızlık etmiş olurum yazara, çünkü doğru taraftan bakıyor bana göre:)

      Sil
  5. Çok güzel anlatmışsınız. . Yüreğine sağlık. .
    bu kadar detaylı bilmiyordum. Karakterler kuşak arkadaşlarim.
    Ece hanım, çok sevdiğim harika bir yazardır, harika bir insandır. Yazılarını severek okurdum. Ece hanım gibi pusulası vicdan olan demokrat özgürlükçü yazarları gazetelerde yazamaz hale getirdiler yeni Türkiye nin muktedirleri. :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, bence kitabı biran önce okuyun o zaman, çok seversiniz :)

      Sil
  6. Merhaba, bloğunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım. Bana da beklerim ;) Sevgiler...

    YanıtlaSil