Size
de olur mu, insanların yüzüne bakarsınız, ya da sesini
duyarsınız, içlerinden geçenleri adeta okursunuz ya hani. Bu
aralar epeyce yükseldim bu anlamda. Mesela birinin yüzüne
bakıyorum:
“Benim
dışımda herkes aptal, en akıllı benim, ben olmasam haliniz nice
olurdu!” cümlesini, okuyorum yüzünde. Tiksinç buluyorum
elbette.
Bir
diğerine bakıyorum:
“Ne
yapacaksın bu devran böyle gelmiş böyle gidiyor. İdare
edeceksin, gelen ağam giden paşam diyeceksin!” diyor yüzü
ve mimikleri, onu da tiksinç buluyorum!
Bir
diğerine bakıyorum:
“Önemli
olan sadece kurduğum düzenin devam etmesi. İnsanlar üzülmüş,
insanlara zarar vermişim umurumda değil. Bu da onların kaderi,
çeksinleri banane!” diyor. Bu adamı daha da tiksinç
buluyorum.
Bir
diğerine bakıyorum, dünya onun çevresinde dönüyor sanki! Onun
çocukları en akıllı, onun ailesi en değerli aile, onun yaptığı
iş dünyanın en önemli işi, onun hobisi en eğlenceli olan, onun
yediği yemek en lezzetli olan. Hani diyor ya MFÖ, “Peki peki
anladık, sen neymişsin be abi !!”
Tiksinç
bile bulmuyorum böyle tipleri, belgesele konu olmuş yaratıklar
diye uzaktan seyreyliyorum.
Hele
bazısı var ki her işi yapabilmeye muktedir görüyor kendisini. Sadece zamanı yok, fırsatsızlıktan eli gitmiyor, yoksa ohooo,
kim tutar onu! Öyle meşgul ki, elinde olsa ah neler yapacak neler!
Blog mu, oohoooo tillahını yazabilir. Fotoğraf mı, ohoooo en
kralını çekebilir. Çay mı, oohooo en şahanesini demleyebilir!
Ama işte zamanı yok, çoook meşgul çünkü, ne yapsın, her şeye
nasıl yetişsin! İstese anında 10 kilo zayıflayabilir, adeta çöplerini bile yediği sigarayı istese iki dakikada bırakabilir... Dolayısıyla
azmiyle bir şeyler başaranlar onun gözünde sıradan faniler. Bu
tipleri tiksinç bulmuyorum, çünkü zavallılar kategorisine
giriyor bunlar.
Kime
baksam, sanki “Sen benim kim olduğumu biliyor musun!” edası
var üzerinde. Politik figürlerden tutun da, iş yerlerine, evlere kadar her yerdeler... Neredeyse sokakta
karşılaştığımız çoğunluk böyle. Bir efelenme, bir dayılanma
halleri... Teşekkür ettiğin için yüzüne tip tip bakacaklar
neredeyse!
İzliyorum
bakalım, bu film nereye gidecek böyle?
bu tipleri, ruhsal gelişimi bedensel gelişiminin çok gerisinde kalmış yetişkin çocuklar olarak değerlendiriyor sevgili doğan cüceloğlu ... fiziksel olarak yetişkin görünümünde ama gerçekte ise 3-8 yaş arası bir çocuğun davranışlarını gösterirler. ruhsal duygusal olgunluğa ulaşamamış, eğitilemememiş zavallı insanlardır. ne ailelerde ne okullarda bu amaca yönelik ciddi bir eğitim yok malesef.. çok üzücü durumlar...zor durumlar..
YanıtlaSilondan sonra gerçekten tiksinç görünen yığınla böyle insanlarla içiçe yaşamak zorunda kalıyorsun...:((
:(((
SilSabah sabah böyle bir yazı yazmakla hata mı ettim acaba, tiksinç. tiksinç...:(
Kibir gizli aşağılık kompleksidir. Aslında bu insanların aşağılık kompleksiyle acı çektiklerini düşünerek bak bir de yüzlerine.Yazık de içinden. Yazık çünkü. O zaman farklı düşüneceksin:)
YanıtlaSilEvet güzel bir bakış açısı:)
Silbir tiksinç tip daha var ki, her konuşmasında sürekli sahip olduğu mal varlıklarına getirir lafı.. sahip olduğu yazlık, lüks araba,evdeki pahalı marka eşyalar, v.s.. bunları gündeme getirerek kendince ne kadar üstün bir varlık olduğunu sunmuş oluyor. benim şu arabam var senin var mı? ha ha.. ancak 3-8 yaş arası çocukta tahammül edilebilen bir davranış 40 yaşındaki adamda olunca tiksiniyor insan.
YanıtlaSilEvet onları nasıl atlamışım:) Kadın versiyonları hele hiç çekilmez. Bu ayakkabıyı 500'den indirimde 280'e aldım, ama gerçekten çok rahat deyip iki saat ayakkabı hakkında çok faydalıymış gibi nutuk çekerler mesela...
SilPazardan alışveriş yapmak benim bünyeye ters, alırsan marka alacaksın diyenler... Özel hastane varken SSK'da sıra mı beklenir, can bu paranın lafı mı olura kadar neler neler... Sanki karşı taraf kendine eziyet etmekten hoşlandığı için SSK'da çile çekiyormuş gibi:)
https://www.youtube.com/watch?v=ekWbDa3y1nk
YanıtlaSilİbrahim Tatlıses mi, hiç işim olmaz :))
SilBu arabesk değildi ama. Anlattığı başka :)
SilFazla mı meraklıyız bilemedim şimdi :)
SilAklıma İnek ŞAban filmlerinden biri geldi. İnek Şaban, yolda Karadeniz'liye rastlar. SEn benim kim olduğumu biliyon mu? Dedemi biliyon mu? Emicemi, halamu, teyzemu....
YanıtlaSilŞaban onunla nasıl olup karşılaştığına hem hayret eder hem de şansına ... Adamdan kaçar, o sürekli etrafında. Bu tiplerin bir de böyle bir etkisi var. :S
:))
Silİnsanı en çok yoran yine insandır. Kibirden ve bencillikten kaçarken insan, bazen kendisini kendi kibri içinde bulabiliyor.
YanıtlaSilEvet bazen hepimiz aynı yanılgının içinde bulabiliyoruz kendimizi maalesef...
SilMerhaba, blogumda bir mime sizi etiketledim .Bakmak isterseniz beklerim:
YanıtlaSil