3 Mart 2015 Salı

Sen benim kim olduğumu...!

Size de olur mu, insanların yüzüne bakarsınız, ya da sesini duyarsınız, içlerinden geçenleri adeta okursunuz ya hani. Bu aralar epeyce yükseldim bu anlamda. Mesela birinin yüzüne bakıyorum:

Benim dışımda herkes aptal, en akıllı benim, ben olmasam haliniz nice olurdu!” cümlesini, okuyorum yüzünde. Tiksinç buluyorum elbette.

Bir diğerine bakıyorum:

Ne yapacaksın bu devran böyle gelmiş böyle gidiyor. İdare edeceksin, gelen ağam giden paşam diyeceksin!” diyor yüzü ve mimikleri, onu da tiksinç buluyorum!

Bir diğerine bakıyorum:

Önemli olan sadece kurduğum düzenin devam etmesi. İnsanlar üzülmüş, insanlara zarar vermişim umurumda değil. Bu da onların kaderi, çeksinleri banane!” diyor. Bu adamı daha da tiksinç buluyorum.


Bir diğerine bakıyorum, dünya onun çevresinde dönüyor sanki! Onun çocukları en akıllı, onun ailesi en değerli aile, onun yaptığı iş dünyanın en önemli işi, onun hobisi en eğlenceli olan, onun yediği yemek en lezzetli olan. Hani diyor ya MFÖ, “Peki peki anladık, sen neymişsin be abi !!”
Tiksinç bile bulmuyorum böyle tipleri, belgesele konu olmuş yaratıklar diye uzaktan seyreyliyorum.

Hele bazısı var ki her işi yapabilmeye muktedir görüyor kendisini. Sadece zamanı yok, fırsatsızlıktan  eli gitmiyor, yoksa ohooo, kim tutar onu! Öyle meşgul ki, elinde olsa ah neler yapacak neler! Blog mu, oohoooo tillahını yazabilir. Fotoğraf mı, ohoooo en kralını çekebilir. Çay mı, oohooo en şahanesini demleyebilir! Ama işte zamanı yok, çoook meşgul çünkü, ne yapsın, her şeye nasıl yetişsin! İstese anında 10 kilo zayıflayabilir, adeta  çöplerini bile yediği sigarayı istese iki dakikada bırakabilir... Dolayısıyla azmiyle bir şeyler başaranlar onun gözünde sıradan faniler. Bu tipleri tiksinç bulmuyorum, çünkü zavallılar kategorisine giriyor bunlar.



Kime baksam, sanki “Sen benim kim olduğumu biliyor musun!” edası var üzerinde. Politik figürlerden tutun da, iş yerlerine, evlere kadar her yerdeler...  Neredeyse sokakta karşılaştığımız çoğunluk böyle. Bir efelenme, bir dayılanma halleri... Teşekkür ettiğin için yüzüne tip tip bakacaklar neredeyse!


İzliyorum bakalım, bu film nereye gidecek böyle?

15 yorum :

  1. bu tipleri, ruhsal gelişimi bedensel gelişiminin çok gerisinde kalmış yetişkin çocuklar olarak değerlendiriyor sevgili doğan cüceloğlu ... fiziksel olarak yetişkin görünümünde ama gerçekte ise 3-8 yaş arası bir çocuğun davranışlarını gösterirler. ruhsal duygusal olgunluğa ulaşamamış, eğitilemememiş zavallı insanlardır. ne ailelerde ne okullarda bu amaca yönelik ciddi bir eğitim yok malesef.. çok üzücü durumlar...zor durumlar..
    ondan sonra gerçekten tiksinç görünen yığınla böyle insanlarla içiçe yaşamak zorunda kalıyorsun...:((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :(((
      Sabah sabah böyle bir yazı yazmakla hata mı ettim acaba, tiksinç. tiksinç...:(

      Sil
  2. Kibir gizli aşağılık kompleksidir. Aslında bu insanların aşağılık kompleksiyle acı çektiklerini düşünerek bak bir de yüzlerine.Yazık de içinden. Yazık çünkü. O zaman farklı düşüneceksin:)

    YanıtlaSil
  3. bir tiksinç tip daha var ki, her konuşmasında sürekli sahip olduğu mal varlıklarına getirir lafı.. sahip olduğu yazlık, lüks araba,evdeki pahalı marka eşyalar, v.s.. bunları gündeme getirerek kendince ne kadar üstün bir varlık olduğunu sunmuş oluyor. benim şu arabam var senin var mı? ha ha.. ancak 3-8 yaş arası çocukta tahammül edilebilen bir davranış 40 yaşındaki adamda olunca tiksiniyor insan.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet onları nasıl atlamışım:) Kadın versiyonları hele hiç çekilmez. Bu ayakkabıyı 500'den indirimde 280'e aldım, ama gerçekten çok rahat deyip iki saat ayakkabı hakkında çok faydalıymış gibi nutuk çekerler mesela...
      Pazardan alışveriş yapmak benim bünyeye ters, alırsan marka alacaksın diyenler... Özel hastane varken SSK'da sıra mı beklenir, can bu paranın lafı mı olura kadar neler neler... Sanki karşı taraf kendine eziyet etmekten hoşlandığı için SSK'da çile çekiyormuş gibi:)

      Sil
  4. https://www.youtube.com/watch?v=ekWbDa3y1nk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İbrahim Tatlıses mi, hiç işim olmaz :))

      Sil
    2. Bu arabesk değildi ama. Anlattığı başka :)

      Sil
    3. Fazla mı meraklıyız bilemedim şimdi :)

      Sil
  5. Aklıma İnek ŞAban filmlerinden biri geldi. İnek Şaban, yolda Karadeniz'liye rastlar. SEn benim kim olduğumu biliyon mu? Dedemi biliyon mu? Emicemi, halamu, teyzemu....
    Şaban onunla nasıl olup karşılaştığına hem hayret eder hem de şansına ... Adamdan kaçar, o sürekli etrafında. Bu tiplerin bir de böyle bir etkisi var. :S

    YanıtlaSil
  6. İnsanı en çok yoran yine insandır. Kibirden ve bencillikten kaçarken insan, bazen kendisini kendi kibri içinde bulabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bazen hepimiz aynı yanılgının içinde bulabiliyoruz kendimizi maalesef...

      Sil
  7. Merhaba, blogumda bir mime sizi etiketledim .Bakmak isterseniz beklerim:

    YanıtlaSil