Mücella'yı
kitap raflarında ilk gördüğümde gözüme kestirmiştim.
Kapağındaki eski zamanlardan kalma dikiş makinesi ve siluetin
retro görüntüsü cezbetmişti beni. Üstelik eski bir isimdi
Mücella. Hiç tanıdığım Mücella var mıydı diye düşündüm,
çıkaramadım. Ama biryerlerde unutulmuş, adı gibi silinip gitmiş
ne kadar çok Mücella vardı kimbilir...
Elbette
kitapları kapaklarıyla değerlendirenlerden değilim, ama işte
insan robot da değil ki! Bazen bir çağrışım olur, bir rüzgar
eser, bir müzik çalınır kulağa; bir şey olur, kendini
yadsırsın. Mücella da benim için öyleydi; yani kapağına
bakarak aldığım belki de ilk kitaptı. Ama çok sevdim be, iyi ki
de öyle olmuş...
Geçen
hafta 18 mayıstı, akşama kısa tatile çıkacaktım güneye.
Acilen Mücella'yı almam lazımdı. Öyle ya, insan tatile çıkarken
yanına önce tatil kitabını almalı; güneş yağı, şampuan
falan hiç önemli değil. Tatil günlerine yetecek boyutta sayfa
sayısı seçmek önemli yalnız. Ben otobüsle 10 saat gideceğim
için, 3 günlük tatilime 340 sayfayı uygun gördüm ve seçimim
Mücella oldu. Aslında ayıp da ettim O'na! Zira hayatını dört
duvar arasında geçirmiş Mücella, benim çok yıldızlı tatilime
eşlik edecekti. Nereden bilebilirdim O'nun öyle çileli bir hayatı
olduğunu! Umarım beni affetmiştir, ben havuz başında hafif
alkollü kokteylimi yudumlarken, kenarda öyle seyirci kaldığı
için...
Mücella
yazgısında ne çok kadın var bu ülkede... “Ayıp” diye sokağa
çıkarılmayan, erkek sineklerden bile sakınılan, binbir hayalle
işlediği çeyizlerini bir sandığa doldurup hiç kullanamayan,
başkalarının mutluluklarına seyirci, kendi hayatında ancak
figüran olabilen kaç Mücella var hem de... İşin üzücü tarafı
ise, sanki “Mücella olmak” kutsanıyor gibi şu son dönemlerde.
Kadınlar, dördüncü sınıftan sonra okumayı bıraksın (beş
bile değil artık!), evinde çeyiz yapsın, hiç aşık olmadan
görücü usulü evlensin, evlenemese de kaderine boyun eğsin
isteniyor sanki günümüzde! Oysa Mücella olmak, bir roman hali
olarak kalmalı, ne bileyim, içim burkuldu okurken... Sanki kapının
arkasından gölge gibi izliyordum Mücella'yı, kendimi
uzaklaştıramadım da...
Geri
planda 1920'den 1970'e kadar olaylar aktı durdu. Gaz lambası
elektriğe dönüştü, bir ara İkinci Dünya Savaşı çıktı,
kahveler nohuttan yapılmaya başlandı, Mücella hiç yorum
yapamadı! Sokakta sağ sol kavgaları çıkıp da silah sesleri
yükseldiğinde, Mücella cezaevinden mahkum kaçtı zannetti. Radyo
çıktı, üzerine dantellerini örterek hayatına devam etti
Mücella. Ah be Mücella, keşke roman kahramanı olarak kalsaydın,
bugün de o kadar çoksun ki...
Anlatmayacağım
size Mücella'yı daha fazla. O buğulu hüzün, o yalın hayat
hikayesi yazarın kendi cümleleriyle aksın sizin de dünyanıza.
Gidin, izleyin camın kenarından O'nu. Ama sakın ürkütmeyin, laf
söz etmeyin, kırılmasın, incinmesin. Ama dersinizi alın; Mücella
gibi olmasın kadınların hayatı...
Not:
yazar Nazan Bekiroğlu; kendi kızıyla yaptığı röportajda
“okuyucu bu kitapta ne bulacak?” sorusuna bakın nasıl yanıt
veriyor:
“Babasız,
anne baskısıyla büyüyen, başlangıçta silik görünen yalnız
bir kız: Mücellâ. Onun gözünden arka planda toplumsal
değişimler, siyasal çalkantılar. En çok da dönemsel ayrıntılar.
Bugün bizim için mazi olmuş, unutulmuş kokular, kumaşlar,
gelenekler, renkler, masallar, şarkılar. Mücellâ’nın hayatına
bir biçimde dokunanların fırtınalı hikâyeleri de bekliyor
okuyucuyu. “
fotoğraf kaynak |
Ben
sevdim kitabı, tatilimin dönüşünde otobüste bitti, tam da
olması gerektiği gibi sıkmadan, uzamadan... Mücella da sayemde
biraz hava almış oldu, belki siz de O'nu kendi dünyanıza tanık
etmek istersiniz, kesin sevinir garip; ne görmüş ki zaten hayatında...
Kitaplı,
seviyeli günler dilerim...
Kaba taslak bakınca kitap öneri yazısı gibi ama değil. Çok güzel anlatmışsın. Benim de kapağını beğenerek aldığım kitaplar olmuştur. Aslında gidip öyle pata küte kitap alman da hoşuma gitti. Ne bileyim herkes popüler kültürün bir halkası olmuş. Birinin elinde Elif Şafak Aşk var. Gidip alıyor vs..
YanıtlaSilBöyle Mücella larda bir köşe de okunmayı bekliyor. Belki de rafta en köşede kimse beni almasın diye saklanıyor.
Güzel yazıydı keyifle okudum.
Bumerang sayesinde bir kaç saat süren Ahmet Ümit söyleşisine katıldığımda yazarın bir yaklaşımı çok hoşuma gitmişti. Tam cümleyi anımsamıyorum ama, "Bir kitap, aklına kendi hayatından örnekler getiriyorsa, yani "evet bu kahraman bana benziyor, veya Mücella Fatma'nın tıpkısı... gibi düşünceleri aklına getiriyorsa, o kitap amacına ulaşmıştır" demişti. Çok güzel bir saptama bence bu, yani kitabı içselleştirebilmek önemli. Bu açıdan bakınca da sevdim ben bu kitabı. Aklıma birilerini getirdi... İşte o nedenle biraz da bendeki anılarıyla harmanlayarak yazdım bu yazıyı. Yani dediğiniz gibi kitap önerisi gibi ama değil...
SilPopüler kültür yaklaşımı konusunda ise sanırım sizinle aynı yerden bakıyoruz. Ben de hoşlanmıyorum dikte edilip "bunu oku!" diye göze sokulan kitaplardan...
Teşekkür ederim zaman ayırıp yorum yazdığınız için :)
Yine yazınız çok güzel olmuş diye başlamayacağım. Sizin güzel olmayan bir yazınızı hiç okumadığım için. Bu sefer arayı biraz açmanızın nedeni tatildi sanırım. Umarım iyi geçmiştir. Yazınızı okurken "O hayat benim" dizisindeki Mücella geldi aklıma. Karakteri canlandıran Zeynep Eronat. Sakız gibi uzattıkları için artık izlemiyorum ama oradaki Mücella da sağlam bir karakterdi. Bu isimde başka tanıdığım yok. Aslında özellikle bayan isimleriyle ilgili takıntım var. Yine de Mücella bana olgun, yardımsever ama ezik bir kadın çağrıştırıyor. Kitapçı raflarının ücra köşelerinde aramak lazım güzellikleri bazen. Elinize sağlık :)
YanıtlaSilÖncelikle teşekkür ederim, her zamanki gibi beni yorumsuz bırakmadığınız için :)
SilTatilim güzeldi, 3 günlük tatilin 1 günü çok güneşli geçti, kalan puslu havalarda da zaten Mücella vardı:)
İnsanlar gerçekten de isimlerinden izler taşıyor. Bu Mücella da aynen sizin dediğiniz gibi olgun, yardımsever ve ezikti :)
Kitap 2015 basımı, Nazan Bekiroğlu'nun başka kitabını okumamıştım daha önce, ama Nar ağacı bestseller kitaplar arasında sıkça gözüme çarpmıştı. Yazar edebiyat fakültesinde halen profesör. Dolayısıyla lezzetli bir kitap yazmış. Ben diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum, siz de seversiniz gibime geliyor tanıdığım kadarıyla
Selamlar, saygı ve sevgiler :)
Anlatımına ba yıl dım ...
YanıtlaSilKitap sanki bu anlatımla , kitaba yazılan hikayeyle vücut buldu ...
Kİtaba hikaye yazarak benim gönlümü çeldin gerçekten de ...
Bu benim Japon Edebiyatı Çıkış romanı ile tanışmam gibi olmuş ... Otobüs tesislerde durduğunda ilk işim kitapçıya gidip arka kapağa bakıp almak olmuştu ...
Pek sevdim
Emeğine kalemine sağlık
Çok teşekkür ederim bu pozitif yorum için:)
SilSizin de yaptığınız gibi, bazen insan fazla düşünmeden karar verdiğinde önündde öyle güzel kapılar açılıyor ki...
Sevgiler.
Kaliteli şeyler çıkarıyorsun hocam.
YanıtlaSilTeşekkürler :)
SilNe güzel anlatmışsınız, kitabı okumuş biri olarak o satırlara yeniden gittim :) Gerçekten ben de çok beğenerek okudum kitabı, o eski yılları çok güzel anlatmış Nazan Hoca. Sizin de kaleminize sağlık, sevgiler.
YanıtlaSilhttps://bizimmutfakdan.wordpress.com/
Teşekkür ederim, sevgiler.
SilMerhaba, teneffüs arasında güzel bir yazı okudum. Hava şu an kapalı, yerde yağmur sularından arta kalanlar çukurlarda birikmiş... Romanın havasına uygun bir hava var dışarıda. Belkide bu yüzden Mücella içimi daha da burktu. Aklıma memleketin farklı vilayetlerinde tanık olduğum onlarca, yüzlerce Mücella'lar geldi. Sanırım beni iyice efkar basmaya başladı. Ders zili şu an çalıyor, hem de tam zamamında çalıyor. Beni bu efkardan ancak beni bekleyen öğrencilerim şu an kurtarabilir.
YanıtlaSilTekrar Teşekkür Ederim.
Ne güzel dile getirmişsiniz hocam, teşekkür ederim. Keşke efkarsız ve umutlu bir şeyler olsa bugün, mesela ders zili 5 dakika geç çalsa, ya da daha iyisi,güneş açsa ülkemizin ufuklarında, birden çağ atlayıversek, sıkıntılar bitse, Mücella'lar sokaklarda dans etse...
SilSevgi ve saygılarımla hocam...
Siz her zaman takip ettiğim siz gerçekten yine muhteşem bir yazarlik sergilemişsiniz.Ancak bu kadar tatlı bu kadar manidar anlatılabilirdi. Hiç Unutmuyorum ilk izleyicim olduğunuz günü. Bunun içinde tsk ederim.Bir yorum yapamamıştım. Sağlık sorunlarım yuzunden nete biraz ara vermiştim. İste geldim burdayım.😊
YanıtlaSilGeç oldu ama yine de yorum için teşekkür edeyim :)
SilBlog yazmaya uzun süredir merakım var.Çok kez denedim,belki de oluyor ama sizin yazılarınızı okuyunca kendimi hep eksik hissediyorum. Çok güzel yazıyorsunuz. Bazen saatlerce yazılarınızı analiz ediyorum. Yazınızda ki incelikleri belirlemeye çalışıyorum,olmuyor.Bugün yine yazılarınıza baktım.Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilKusura bakmayı bu sayfada bir kaç yorum yanıtsız kalmış nedense, çok teşekkürler, sevgiler.
Silemeğinize sağlık blogunuzu çok beğendim bende blog yazmaya karar verdim bakalım nacizane başarabilecekmiyim daha çok yeni https://nisahaniminmutfagi.blogspot.com.tr
YanıtlaSil