25 Mayıs 2016 Çarşamba

Mücella ile tatile çıktık!

Mücella'yı kitap raflarında ilk gördüğümde gözüme kestirmiştim. Kapağındaki eski zamanlardan kalma dikiş makinesi ve siluetin retro görüntüsü cezbetmişti beni. Üstelik eski bir isimdi Mücella. Hiç tanıdığım Mücella var mıydı diye düşündüm, çıkaramadım. Ama biryerlerde unutulmuş, adı gibi silinip gitmiş ne kadar çok Mücella vardı kimbilir...

Elbette kitapları kapaklarıyla değerlendirenlerden değilim, ama işte insan robot da değil ki! Bazen bir çağrışım olur, bir rüzgar eser, bir müzik çalınır kulağa; bir şey olur, kendini yadsırsın. Mücella da benim için öyleydi; yani kapağına bakarak aldığım belki de ilk kitaptı. Ama çok sevdim be, iyi ki de öyle olmuş...



Geçen hafta 18 mayıstı, akşama kısa tatile çıkacaktım güneye. Acilen Mücella'yı almam lazımdı. Öyle ya, insan tatile çıkarken yanına önce tatil kitabını almalı; güneş yağı, şampuan falan hiç önemli değil. Tatil günlerine yetecek boyutta sayfa sayısı seçmek önemli yalnız. Ben otobüsle 10 saat gideceğim için, 3 günlük tatilime 340 sayfayı uygun gördüm ve seçimim Mücella oldu. Aslında ayıp da ettim O'na! Zira hayatını dört duvar arasında geçirmiş Mücella, benim çok yıldızlı tatilime eşlik edecekti. Nereden bilebilirdim O'nun öyle çileli bir hayatı olduğunu! Umarım beni affetmiştir, ben havuz başında hafif alkollü kokteylimi yudumlarken, kenarda öyle seyirci kaldığı için...


Mücella yazgısında ne çok kadın var bu ülkede... “Ayıp” diye sokağa çıkarılmayan, erkek sineklerden bile sakınılan, binbir hayalle işlediği çeyizlerini bir sandığa doldurup hiç kullanamayan, başkalarının mutluluklarına seyirci, kendi hayatında ancak figüran olabilen kaç Mücella var hem de... İşin üzücü tarafı ise, sanki “Mücella olmak” kutsanıyor gibi şu son dönemlerde. Kadınlar, dördüncü sınıftan sonra okumayı bıraksın (beş bile değil artık!), evinde çeyiz yapsın, hiç aşık olmadan görücü usulü evlensin, evlenemese de kaderine boyun eğsin isteniyor sanki günümüzde! Oysa Mücella olmak, bir roman hali olarak kalmalı, ne bileyim, içim burkuldu okurken... Sanki kapının arkasından gölge gibi izliyordum Mücella'yı, kendimi uzaklaştıramadım da...

Geri planda 1920'den 1970'e kadar olaylar aktı durdu. Gaz lambası elektriğe dönüştü, bir ara İkinci Dünya Savaşı çıktı, kahveler nohuttan yapılmaya başlandı, Mücella hiç yorum yapamadı! Sokakta sağ sol kavgaları çıkıp da silah sesleri yükseldiğinde, Mücella cezaevinden mahkum kaçtı zannetti. Radyo çıktı, üzerine dantellerini örterek hayatına devam etti Mücella. Ah be Mücella, keşke roman kahramanı olarak kalsaydın, bugün de o kadar çoksun ki...

Anlatmayacağım size Mücella'yı daha fazla. O buğulu hüzün, o yalın hayat hikayesi yazarın kendi cümleleriyle aksın sizin de dünyanıza. Gidin, izleyin camın kenarından O'nu. Ama sakın ürkütmeyin, laf söz etmeyin, kırılmasın, incinmesin. Ama dersinizi alın; Mücella gibi olmasın kadınların hayatı...

Not: yazar Nazan Bekiroğlu; kendi kızıyla yaptığı röportajda “okuyucu bu kitapta ne bulacak?” sorusuna bakın nasıl yanıt veriyor:

Babasız, anne baskısıyla büyüyen, başlangıçta silik görünen yalnız bir kız: Mücellâ. Onun gözünden arka planda toplumsal değişimler, siyasal çalkantılar. En çok da dönemsel ayrıntılar. Bugün bizim için mazi olmuş, unutulmuş kokular, kumaşlar, gelenekler, renkler, masallar, şarkılar. Mücellâ’nın hayatına bir biçimde dokunanların fırtınalı hikâyeleri de bekliyor okuyucuyu.
fotoğraf kaynak

Ben sevdim kitabı, tatilimin dönüşünde otobüste bitti, tam da olması gerektiği gibi sıkmadan, uzamadan... Mücella da sayemde biraz hava almış oldu, belki siz de O'nu kendi dünyanıza tanık etmek istersiniz,  kesin sevinir garip; ne görmüş ki zaten hayatında...

Kitaplı, seviyeli günler dilerim...

17 yorum :

  1. Kaba taslak bakınca kitap öneri yazısı gibi ama değil. Çok güzel anlatmışsın. Benim de kapağını beğenerek aldığım kitaplar olmuştur. Aslında gidip öyle pata küte kitap alman da hoşuma gitti. Ne bileyim herkes popüler kültürün bir halkası olmuş. Birinin elinde Elif Şafak Aşk var. Gidip alıyor vs..

    Böyle Mücella larda bir köşe de okunmayı bekliyor. Belki de rafta en köşede kimse beni almasın diye saklanıyor.

    Güzel yazıydı keyifle okudum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bumerang sayesinde bir kaç saat süren Ahmet Ümit söyleşisine katıldığımda yazarın bir yaklaşımı çok hoşuma gitmişti. Tam cümleyi anımsamıyorum ama, "Bir kitap, aklına kendi hayatından örnekler getiriyorsa, yani "evet bu kahraman bana benziyor, veya Mücella Fatma'nın tıpkısı... gibi düşünceleri aklına getiriyorsa, o kitap amacına ulaşmıştır" demişti. Çok güzel bir saptama bence bu, yani kitabı içselleştirebilmek önemli. Bu açıdan bakınca da sevdim ben bu kitabı. Aklıma birilerini getirdi... İşte o nedenle biraz da bendeki anılarıyla harmanlayarak yazdım bu yazıyı. Yani dediğiniz gibi kitap önerisi gibi ama değil...
      Popüler kültür yaklaşımı konusunda ise sanırım sizinle aynı yerden bakıyoruz. Ben de hoşlanmıyorum dikte edilip "bunu oku!" diye göze sokulan kitaplardan...
      Teşekkür ederim zaman ayırıp yorum yazdığınız için :)

      Sil
  2. Yine yazınız çok güzel olmuş diye başlamayacağım. Sizin güzel olmayan bir yazınızı hiç okumadığım için. Bu sefer arayı biraz açmanızın nedeni tatildi sanırım. Umarım iyi geçmiştir. Yazınızı okurken "O hayat benim" dizisindeki Mücella geldi aklıma. Karakteri canlandıran Zeynep Eronat. Sakız gibi uzattıkları için artık izlemiyorum ama oradaki Mücella da sağlam bir karakterdi. Bu isimde başka tanıdığım yok. Aslında özellikle bayan isimleriyle ilgili takıntım var. Yine de Mücella bana olgun, yardımsever ama ezik bir kadın çağrıştırıyor. Kitapçı raflarının ücra köşelerinde aramak lazım güzellikleri bazen. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle teşekkür ederim, her zamanki gibi beni yorumsuz bırakmadığınız için :)
      Tatilim güzeldi, 3 günlük tatilin 1 günü çok güneşli geçti, kalan puslu havalarda da zaten Mücella vardı:)
      İnsanlar gerçekten de isimlerinden izler taşıyor. Bu Mücella da aynen sizin dediğiniz gibi olgun, yardımsever ve ezikti :)
      Kitap 2015 basımı, Nazan Bekiroğlu'nun başka kitabını okumamıştım daha önce, ama Nar ağacı bestseller kitaplar arasında sıkça gözüme çarpmıştı. Yazar edebiyat fakültesinde halen profesör. Dolayısıyla lezzetli bir kitap yazmış. Ben diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum, siz de seversiniz gibime geliyor tanıdığım kadarıyla
      Selamlar, saygı ve sevgiler :)

      Sil
  3. Anlatımına ba yıl dım ...
    Kitap sanki bu anlatımla , kitaba yazılan hikayeyle vücut buldu ...
    Kİtaba hikaye yazarak benim gönlümü çeldin gerçekten de ...
    Bu benim Japon Edebiyatı Çıkış romanı ile tanışmam gibi olmuş ... Otobüs tesislerde durduğunda ilk işim kitapçıya gidip arka kapağa bakıp almak olmuştu ...
    Pek sevdim
    Emeğine kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim bu pozitif yorum için:)
      Sizin de yaptığınız gibi, bazen insan fazla düşünmeden karar verdiğinde önündde öyle güzel kapılar açılıyor ki...
      Sevgiler.

      Sil
  4. Kaliteli şeyler çıkarıyorsun hocam.

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel anlatmışsınız, kitabı okumuş biri olarak o satırlara yeniden gittim :) Gerçekten ben de çok beğenerek okudum kitabı, o eski yılları çok güzel anlatmış Nazan Hoca. Sizin de kaleminize sağlık, sevgiler.
    https://bizimmutfakdan.wordpress.com/

    YanıtlaSil
  6. Merhaba, teneffüs arasında güzel bir yazı okudum. Hava şu an kapalı, yerde yağmur sularından arta kalanlar çukurlarda birikmiş... Romanın havasına uygun bir hava var dışarıda. Belkide bu yüzden Mücella içimi daha da burktu. Aklıma memleketin farklı vilayetlerinde tanık olduğum onlarca, yüzlerce Mücella'lar geldi. Sanırım beni iyice efkar basmaya başladı. Ders zili şu an çalıyor, hem de tam zamamında çalıyor. Beni bu efkardan ancak beni bekleyen öğrencilerim şu an kurtarabilir.

    Tekrar Teşekkür Ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel dile getirmişsiniz hocam, teşekkür ederim. Keşke efkarsız ve umutlu bir şeyler olsa bugün, mesela ders zili 5 dakika geç çalsa, ya da daha iyisi,güneş açsa ülkemizin ufuklarında, birden çağ atlayıversek, sıkıntılar bitse, Mücella'lar sokaklarda dans etse...

      Sevgi ve saygılarımla hocam...

      Sil
  7. Siz her zaman takip ettiğim siz gerçekten yine muhteşem bir yazarlik sergilemişsiniz.Ancak bu kadar tatlı bu kadar manidar anlatılabilirdi. Hiç Unutmuyorum ilk izleyicim olduğunuz günü. Bunun içinde tsk ederim.Bir yorum yapamamıştım. Sağlık sorunlarım yuzunden nete biraz ara vermiştim. İste geldim burdayım.😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geç oldu ama yine de yorum için teşekkür edeyim :)

      Sil
  8. Blog yazmaya uzun süredir merakım var.Çok kez denedim,belki de oluyor ama sizin yazılarınızı okuyunca kendimi hep eksik hissediyorum. Çok güzel yazıyorsunuz. Bazen saatlerce yazılarınızı analiz ediyorum. Yazınızda ki incelikleri belirlemeye çalışıyorum,olmuyor.Bugün yine yazılarınıza baktım.Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakmayı bu sayfada bir kaç yorum yanıtsız kalmış nedense, çok teşekkürler, sevgiler.

      Sil
  9. emeğinize sağlık blogunuzu çok beğendim bende blog yazmaya karar verdim bakalım nacizane başarabilecekmiyim daha çok yeni https://nisahaniminmutfagi.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil