
O
gün normalden bir saat daha geç bindim otobüse. Hem de günlerden
cuma. Trafik olmuş adeta karmaşık iplik demeti! Eskiden anneler
“çile” derdi” ya bu ipliklere. İki kişi karşılıklı
oturur; birisi kollarını göğüs hizasında açıp karşıya
uzatır ve bileklerine bu çileyi geçirirdi. Karşısında oturan
kişi ise ipliği yumak yapardı. Bu iş öyle kolay da olmazdı.
Çünkü çilenin iplikleri birbirine dolanır düğüm olursa, hem
tutan kişinin kolu yorulur; hem de yumak yapan kişinin sabrı
sınanırdı. Tam da bu noktada çilenin dilimizdeki öteki anlamına
geçilirdi:
“Zahmet,
sıkıntı...”
Biz,
işte...