Ah be Korona, sen de umutlarımızı
boşa çıkardın! Sayende belki biraz eşitlik gelir, belki biraz adalet gelir,
belki biraz empati duygusu gelişir, belki biraz tüketim çılgınlığı azalır, belki biraz hava temizlenir, belki
biraz ne bileyim işte… Belki biraz kaybettiğimiz değerler yerine gelir diye hayal
kurmuştuk!
İlk zamanlarda, herkes senden çok korkarken, çoğunluk sokağa çıkmazken böyle hissetmiştim ben de. Seninle ilgili birbirinden korkunç haberler arasında yakaladığım güzel manşetler de yalanmış meğer!
Derin ve kalbi arabesk duygular içindeyim şu an. (“Kalbi”son zamanların en moda kelimesi, özellikle politikacılar arasında. Benim neyim eksik onlardan, ben de tribünlere oynamak istiyorum, en kalbi duygularımla hem de.
Not: Kalbi’nin i’sini şapkalı
gibi uzatarak okuyacaksınız hatırlatırım)
Ne yazık ki sen de yalanmışsın be Korona! O attığın gol değilmiş!
Kazın ayağı sandığımız gibi tek değilmiş! İki
yüzlüymüşsün Korona! Alacağın da olmasın, vereceğin de! Onca cana kıydın, bari
kalanlar için iyi bir şeye vesile olabilseydin!
Eşitsizlik, #evdekal sloganıyla
başlamıştı zaten. İşe gitmek zorunda olanlar evde kalamadığında, evde kalanlar
ise sosyal medyada “evde kalma sırasında kendilerini nasıl oyaladıklarına dair
eğlenceli videolar paylaşırken” anlamalıydık
senin kimden yana olduğunu! Hadi bu süreç bir şekilde geçti de, asıl yaz
başlayınca senin ne kadar sinsi olduğunu daha iyi gördük! Yine sosyal medya
tatil fotoğraflarıyla doldu taştı. Ünlüler ve zenginler teknelerine atlayıp mavilere açılırken;
azıcık daha eşitlik, azıcık daha adalet hayalleri kuranlar ise (onlar
kendilerini biliyor) başka diyarların
mavileriyle avunmak zorunda kaldılar. Fonda ne çalıyordu bil bakalım:
“Gökyüzü Herkesindir!”
Eski şarkı!
Yani ben sana ne diyeyim be
Korona! Kendini bu kadar nasıl kullandırdın! En cafcaflı markalar bile çıkıp “Çok
tüketiyoruz, dünyayı kurtarmak lazım” romantizmiyle reklamlar patlattılar ard arda.
Amaçları sadece satış yapmak değil miydi! Seni bahane edip “Ne güzel geleneklerimiz
vardı, bak atalarımız ne güzel kolonya ikram ederdi misafirlere” diye diye, en duygusal ve nostaljik repliklerle yine gözümüze gözümüze soktular banka kredilerini!
Söyle be Korona, niye sattın
umutlarımızı! Hani yerele dönecektik, hani tarımı yüceltecektik, hani ihtiyacımızdan
fazlasını tüketmeyecek, hani birbirimize daha sevgi dolu ve paylaşımcı davranacaktık!
Hani kuşlar ağaçlar, hani nerde binbir renkli çiçekler. Larala larala laaaa,
saçlarından baharı…..
Zaten bizde kabahat! Senin gibi
alçak bir virüsten bile medet umduk! “Senin gibi bir canavardan medet umacak
hale getirenler utansın” diyeceğim ya, bu da arabeskin dibi olur, ardından “Batsın
Bu Dünya” şarkısı gelir. Sonra da “Sabun yetmez, Rexona kullan” reklamı!
Ulan Korona! İçimdeki, ta
derinlerimde gizlenmiş en arabesk duygularımla sana ağız dolusu seslenmek
istiyorum!
Kavanoz dipli misin be arkadaş!
kalbiiiimizi değiştiremedi hayın cavit korhan :)
YanıtlaSilİçimizdekileri haykıralım özgürce :))
SilEn arabesklisinden :)
Korona, dünya için hala umut olduğunu gösterdi. Eğer dünyaya zarar vermezsek ozon tabakası deliğinin bile kapanabileceği.
YanıtlaSilUmut olduğunu gösterdi göstermesine de adım atacak insanlar nerede?
SilKorona yine de bazı şeyleri yoluna koydu ya; çok da haksızlık etmeyin bence...
YanıtlaSilBen ortada hiçbir şey göremiyorum, üzgünüm
Silİlk önceleri ben de biraz inanır gibi olmuştum, Korona'nın bir şeyler değiştireceğine. Ama çok kısa sürdü. Şimdi dünyayı tersine döndürecek bir gök cismi çarpsa, hiçbir şeyin değişmeyeceğine inandım. Hatta Korona'nın bir proje olduğunu söyleyen biri çıksa, ona muhalefet dahi etmem gayrı:)
YanıtlaSilBen arabeske batmayayım da kim batsın :) Hep birlikte söylüyoruz, üç, bir..
Sil"Batsın bu dünyaaağğ, tırınımmm tırınımm, bitsin bu rüyaaaa tırınım :)
ben kendi adıma konuşacağım, bende değişiklikler var. mesela evde zaman geçirmekten, evden çalışmaktan hatta çocuklarla evde tıkılı kalmaktan korkan biriydim ben ama yüzyüze kalınca bir de baktım, başarıyorum hatta seviyorum bile. birkaç projem vardı (hayır zayıflamak evde lahmacun yapmak vs değil hihi) mesela balkon bahçeciliği deniyor sanırım, ona ucundan başladım, birkaç yeni yetenek edindim. zarar verdiğim tüketim, yanlış kullanım, işime geldiği gibi kullanım huylarımı düşünecek zaman buldum ve değiştirebildiklerimi değiştirdim. Yani kişisel bazda aslında düşünmeye ve değiştirmeye zaman buldum kendimi ve çok iyi geldi. Genel olarak türkiye almanya farkı gibi olacağı için yazmak istemiyorum (sonuçta biri elma biri armut, ikisini de karşılaştırmadan, ayrı sevmeyi öğrenmek lazım) ama çevremdeki insanlarda özellikle sosyal ilişkilerde biraz daha samimiyet ve yakınlık görmeye başladığımı, biraz daha "ben değil biz" yapısının oluşmaya başlar gibi olduğunu hissettim ki bu da az şey değil. Global anlamda düşünmeyi çoktan bıraktığım yerel anlayışa yakın hissettiğim için, sanki daha olumlu bakıyorum, yoksa dünya genelinin bir gıdım değişmesi için malesef corona yeterli değil, o çizgi çoktan aşıldı zannımca :/
YanıtlaSilÖncelikle sizi tebrik ederim. Bence de bütün bu değişiklikler az şey değil. Ben de kendi çapımda iyice minimalize ettim hayatımı.
YanıtlaSilAslında üstteki yazı biraz da global dünyaya sitemimin kara mizahıydı. Dünyanın gidişatına olan umutsuzluğumun dışa vurumuydu.
Öyle işte :)
Harika yazmışsınız.. Yüreğinize sağlık.. çok benzer duygular içindeyim..
YanıtlaSilSelamlar..
Teşekkür ederim, sevgiler
SilNerede o günler? Nerede eşitlik? Dünya kurulduktan beri hele hele paranın icadından beri maalesef hep zenginler eşit olur!! Yoksullar, altta kalan canı çıksındır:( Dediğiniz gibi bizler eve tıkıldık, onlar teknelerde, 700 metre kare evlerde sefa sürüyorlar......
YanıtlaSilİşin en kötüsü de bizim gibi "farkında" olanların acı çekmesi... Hem fakir hem farkında olmayanlarsa şükrederek ve öte dünyadan medet umarak yaşayıp gidiyorlar...
Sil