5 Ekim 2022 Çarşamba

AT KAZANA, ÜFLE BORAZANA


 “…Dostlarım, Romalılar, Vatandaşlar! Dinleyin beni! Ben buraya Sezar’ı övmeye değil, gömmeye geldim!...”

O Sezar ki, temizleyemediği karması yüzünden bir kısır döngüye girmiş. Nedir devlet görevini yerine getirirken bu kadınlardan çektiği! Eğer O’nu layıkıyla gömemezsem, içimde yaşamaya devam edecek ve beni de zehir saçan kara bir cadıya dönüştürecek. İster misiniz bu iyi yürekli kraliçeniz karmanın kurbanı olsun?”

“Yüce kraliçem, içinizdeki Sezar’ı ne kadar gömmeye çalışsanız da başaramazsınız! Ölmeyen bir ruhu gömmeye çalışmak da nasıl desem, bir kraliçeye yakışmayacak bir şey gibidir…”

“Ne gibidir, açık konuşsana”

“Şey gibidir kraliçem, yani akıllı olmanın tersi gibi bir şey gibidir”

“Aptallıktır mı demek istiyorsun”

“Yani kraliçem, ben öyle demek istemedim ama…”

“Evet haklısın, Jastinkeys! Haklısın, aptallık yapmaktayım farkındayım. Ama içimde bir canavar gibi büyüyen Sezar ve onun aptal karması yüzünden kadınların hedef tahtasındayım. Buna bir dur demezsem hepsi bir araya gelip etlerimi doğrayacak ve beni lime lime edecekler. Buna bir çözüm bulmam lazım.“

“Bir kahin duydum kraliçem. Mavimtırak büyülü bir duman perdesinde kafana takılan şeyleri gösteriyormuş. Kendisine bizzat başvuranlar, karmasının temizlendiğini ve huzura erdiklerini söylüyorlar”

“O halde getir halk tipi kıyafetlerimi, kimselere görünmeden gidelim bakalım şu kahine.”

 ******************************************************

“Kraliçe kızım! Derdini duman perdesinde görmeden önce, iç bakalım büyülü sudan iki yudum”

“Aldım bir yudum, tadı berbat”

“Bir yudum daha al ki sisler toplanıp büyülü perdeyi oluşturmaya başlasın. Abrus kadabrus…Görüyorum... Evet orada bir kadın var. Çirkin mi çirkin, balık etinden irice bir vücudu, içinden siyah noktalar fışkıran yağlı bir yüzü var. 
Gözlerinden nefret akıyor. Haset içinde. Senin sarayda aldığın maaşı öğrenip kıskançlık krizlerine girmiş. Zehirli bir yılan var elinde. Ve evet çorbana bu yılanın zehrini katmaya uğraşıyor. Çorbayı zaman çöplüğüne döküyorum kızım.”

“Yüzüm alev alev yanıyor kahin, devam edemeyeceğim.”

“Olmaz, buraya kadar gelmişken karmanı temizlemeden olmaz. Önce teşhis, sonra tedavi… Ve evet, başka bir zaman diliminde ve başka bir sarayda başka bir  kadın daha  görüyorum. Bu seferki kadın cılız mı cılız. Bunun da yüzü çirkin. Elinde çil çil altın dolu sandığın anahtarı var, ama bu kadının derdi başka! Sana verilen saray koltuğunu kıskanıyor. Kendi koltuğu altın ve elmaslarla kaplı olmasına rağmen hem de…Bütün koltuklar kendisinin olsun istiyor. Dilinin altında sakladığı zehri yüzüne tükürükle saçıp seni boğmayı planlıyor. Dilini kaldırıp zehiri bezle temizliyorum kızım, biraz sık dişini ”

“Yeter kahin, dayanılmaz acılar içindeyim.”

“Bekle kızım. Başka başka kadınlar görüyorum. Zayıf, şişman, boy boy kadınlar. Hepsi esmer bunların. İçlerinde hiç Finlandiyalı yok. Hepsi kendi içinde mutsuz. Biri kocası tarafından terk edilmiş, öbürünü hayatı boyunca kimse sevmemiş. Bir tanesinin teri ölü bir fare gibi kokuyor. Of kusacağım şimdi. Bir tanesi sarayın kasasından para çalıyor. Öbürü saraya gelen erzakları zulalıyor. Bir tanesi sarayın terzisi, Sezarın ipekli kumaşlarından hep kendisine gecelikler dikiyor. Gündüz giyerse herkes görür diye böyle yapıyor. Bir tanesi aşırı tembel. Bir tanesi sadece konuşuyor, hep kendini överken zavallı kölelerin sırtına basmaktan çekinmiyor. Hepsi ama hepsi dedikoducu. Birbirlerini asla sevmeseler de senin saraydan gitmen için iş birliği yapmaktan çekinmiyorlar. Hepsi de senin sarayda var olmana karşı. Biliyorlar ki, eğer sen gidersen, taht boş kalır. İktidar da her şeye evet diyen Kuzen Saftiryos’a geçer ve işte o zaman değmeyin bu kadınların keyfine!”

“Peki ne yapacağız  yüce kahin?”

“Öncelikle bu kadınları bilince çıkaracağız. Sonrasında büyük bir kazan bulup bu kadınların hepsini aynı kazana atacak ve bekleyeceğiz.”

“Kazanın altını yakmayacak mıyız?”

“Gerek kalmayacak fani kraliçe kızım. Çünkü bu kadınların içini kaplayan hırs ateşi, kazanı kendiliğinden cehennem sıcaklığına getirecek ve bu kadınlar farkında olmadan birbirlerini yakıp yok olacaklar. Sen de tahtına dönüp ülkeni güzel güzel tatlı dille yönetmeye devam edeceksin”

“Ya Sezar ne olacak ?”

“Sezar’ın lanetli karmasındaki sorunlar çözülünce Sezar’ı gömmene gerek kalmayacak. O’nu, kalbinin tüm ışığı ile övmeye devam edebileceksin”

“Vay be Kahin!”

“Vay be kraliçem!”

“Vay be Jastinkeys! Demek bu kadar basitmiş. At kazana, üfle borazana…”

“Kraliçem, izninizle  bir kehanetimi daha paylaşmak geldi içimden”

“Söyle neymiş kahin”

“ Bizden binlerce yıl sonra  kişisel gelişim gurusu tipler çıkacak ve sizin bu sözünüzü her yerde kullanarak paraya para demeyecekler!”

 

AT KAZANA, ÜFLE BORAZANA…

NOT: Bu hikaye, iş hayatında birbirinin kuyusunu kazmaya çalışan entrikacı kadınlara yazarın bir armağanıdır…

 


 

6 yorum :

  1. ha haaaa böyle bir deyim var mı gerçekten ha haa at kazana üfle borazana hehe :) hımmm castinkeys :) demek işyerindekiler hım:) kadınlar kadınların altında çalışmayı sevmez zaten :) müdür kadın çalışanlar kadın olunca durum fena :) antonyus ve kleopatra da var mı işyerindeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir deyim bu güne kadar yoktu, sayemde artık var :) Hen kıssadan hisse hikayesini bile yazdım, beyaz yaka toplumuna armağanım olsun:)
      Jastinkeys, kraliçenin sağ kolu aşkolsun Deep, önemli bir şahsiyet kendisi :)
      Antonyus ve Kleopatra artık başka hikayeye kaldı :)

      Sil
  2. Şu gelişim gurularına oldum olası gıcığım. Sezar iyi, yanındakiler kötü:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de gıcığım :) Sezar Sezar olalı böyle zulüm görmedi mirim :)

      Sil
  3. Çok iyi yazı. Tebrikler:)

    YanıtlaSil