30 Aralık 2024 Pazartesi

2024'e Veda Ederken Çalakalem Tuhaf ve Anlamsız bir Yazı

Spotify’da Good Morning Jazz açık. Tatlı tatlı çalıyor arka planda. 

Saat 12.33. Az önce bugünün 30 Aralık olduğunu hayretle fark ettim. Yarın yılbaşıymış ya! Ben daha birkaç gün var sanıyordum. O kadar kopmuşum demek ki akıp giden zamanlardan.

Önceden de söylemiş olabilirim; bu sene bir tuhaf geçti. Bir tuhaf yalnızlaşma senesi olabilir, kendi kendimle konuşma senesi de olabilir. Merak etmeyin delirmedim; öyle sesli sesli konuşmuyorum. Sadece beynimde bana talimatlar veren, beni onaylayan; bazen de teselli eden iç sesim biraz daha duyulur oldu.

Evet arka plandan gelen sabah cazı gerçekten çok iyi.

Son beş, belki altı; bilmiyorum belki de sekiz senedir yeni yıllarda simli kartlar atıyordum yakınım hissettiklerime. Hatta ilk başlattığımda bu geleneği, kartları alanlar aşırı mutlu oluyordu; postacının getirdiği faturalardan sonra tuhaf geliyordu demek ki. Gerçekten millî ve de inandırıcıyken; bazılarının içine Milli Piyango bileti de koyuyordum. Millî Piyango almıyorum elbette artık. Boşver, tatlı anılardı hepsi, geçti gitti; arkalarından yakınmaya gerek yok. 


Neyse işte, geçen sene attığım kartların yarısından fazlası ulaşmadı yerlerine. Ben anlamıyorum, eskiden kaybolmazken mektuplar, bunca teknolojiye rağmen nasıl oluyor da… Amaan, şimdi bu da laf mı! Postanedeki bey de söylemişti geçen sene; eğer sigortalı göndermezsem kaybolurmuş! O zaman yeni yıl kartının ne anlamı kalır ki? Ben bilmiyor muyum kargo poşetine koyup güvenle göndermeyi… Zarfı görecek alan kişi… Ne güzel pembeli mavili zarflar da almıştım. Neyse işte, geçen sene galiba sekiz kart atmıştım, sadece ikisi ulaşmıştı yerine. Ve yağmurlu, fırtınalı bir günde nasıl da çabayla gitmiştim postahaneye...

Bu sene de göndermeyi düşünüyordum aslında, sonra birden vazgeçtim.

Ne gerek var ki! İnsan ilişkilerine olan inancım pek kalmadığı için diyorum; yıllarca sürprizler yaparsın, o sürprizleri yapacağın ânları hayal edersin, o sevdiğin insanların yüzlerindeki gülümsemeyi defalarca ama defalarca gözünün önüne getirerek mutlu olursun. Sonra bir bakmışsın, aaa bir çırpıda silinmişsin, seni yok sayıvermişler.  

Artık böyle; birini hayatından çıkarmak istersen uzun  uzun nedenini niçinini anlatmaya gerek yok.  Spotify aile listesinden siliyorsun, hoop o insan hayatında sanki hiç olmamış gibi siliniveriyor. en postundan modern zamanlar bunlar...

 O yüzden diyorum; en simli ve güzel kartları insan belki de kendisine atmalı! 

Zaten son yıllarda moda oldu yeniden bu kartlar! Ben sokak aralarındaki kırtasiyelerden zor bulurken o simli kartları, şimdi internette zibilyon tanesi satılıyor! Amaan; bunalım, melankoli şu bu olmaya gerek yok yani, boşveeerr...

Gerçekten bu kadar çok yazmamın tek sebebi  sadece şu arkada çalan sabah cazının tınıları.  Sanki notalar beynime girdi de oradan da parmaklarıma hükmediyor gibi. Bak işte inceden bir saksafon sesi ve piyano tınısı. Başka dünyalara ışınlıyor adeta beynimi... Ben hiç anlamam müzikten, türlerinden falan. Kulağıma ne hoş gelirse, ruhuma ne hitap ederse on an onu severim. Bu aralar televizyonda genelde caz müzikleri açık, bir de kırmızı kiremitli ev ve yağan kar manzarası… Ne bileyim arınıyorum herhalde içimin cızlarına karşı çalan cazla...Cıza karşı caz, hadi bakalım, bu da mı gol değil!

 


Yılbaşı kartları diyordum; her şey bu kadar kolay, bu kadar elinin altında olunca değeri de kalmıyor bir şeylerin. Çocukken çok acıkınca elimize tutuşturulan kalın dilim ekmekler mesela. Üzerine Sana yağı, onun da üzerine tuz serpilmiş ekmekler. Neden reçel değil de tuz? Tereyağına benzesin diye mi acaba? Hiçbir fikrim yok. Nasıl güzel yerdim o ekmekleri ben. Gluten mi yoktu o zamanlar, ya da ne bileyim Sana yağları daha mı faydalıydı, hiç kilolu çocuk da olmazdı…

Dün akşam, akşam yemeği için tencerede kestane pişirdim. Kestaneleri yıkayıp, üzerlerine artı şeklinde bıçakla çentik atıp, sonra bir tatlı kaşığı tuz ve bir tatlı kaşığı şeker ekleyip, bir parmak kadar da su ekleyip tencerede; ocağın üzerinde; kısık ateşte pişmeye bıraktım. Kestaneler suyunu çekti, çizildikleri yerlerden iyice açıldı, sonra yumuşadı. Tencerenin dibi hafiften kararmaya başladığında kestaneler de pişmiş oldu. Eskiden böyle yapılırdı, hiç internetten tarife bakmadım. Niye bunu anlattım ki şimdi? Ne bileyim, aklıma geleni yazıyorum işte. Bir çeşit yıl sonu bilinç akışı gibi, yıl sonu beyin temizliği geldi haanım!

Biliyor musunuz bizim mahallede hâlâ akşamları bozacı geçiyor sokaklarda ve bağırıyor:

“Boza boozaaa, bozacııı…”

Orhan Pamuk’un son okuduğum kitabındaki gibi. Neydi adı “Kafamda Bir Tuhaflık..” Orada da bozacı vardı, kitapta en çok o aklımda kalmış.

Demek Orhan Pamuk’un da zaman zaman kafasında tuhaflık olabiliyor.

Kafam bir tuhaf ya bu aralar, kendime yandaş olarak Nobelli yazarı nasıl da seçtim ama... Böyle olmak lazım, seçici olmak yani. Melankolide bile avamdan kaçınmak lazım. Ne bileyim çıtayı yükseğe koyacaksın, kafan bi tuhafsa; Nobelli yazarlar da yarenin olacak. Ha bir de arka planda mutlaka caz olacak...

Yıllardır yeni yıl menüm sabittir.

Tencerede üç buçuk dört saatte pişip tel tel olan kuzu kol, pirinç pilavı, yaprak sarması, paçanga böreği, kereviz salatası…

Yarınmış yılbaşı! Yapar mıyım acaba bu sene de! Hiçbir kıpırdanma yok!

Kokina alırdım her sene, bu sene onu da almadım.

Ama güzel bir şey oldu, Refika Birgül’ü bilirsiniz. Öylesine denk geldim Instagram'da bir gönderisine. Gönlübol adında tombik çok şirin çay bardakları tasarlamışlar. “Çay en çok bize yakışır, çünkü...” cümlesini en güzel tamamlayan beş kişiye o bardaklardan hediye edecekmiş. Ben de şöyle bir şey yazmıştım çalakalem:





Çay en çok bize yakışır çünkü; hakkında ne söylesek eksik kalır. Biliriz ki çay içmek, sadece çay içmek değildir…

Mesela umutsuzluğa düştüğümüzde “hadi yeni bir çay demleyelim” diyerek ayağa kalkar ve asla enseyi karartmayız.

Çay; final zamanı sabahlayan öğrencinin dopingi; misafire sunulan kekin ekürisi; yorgunluğu gidermenin en mucizeli iksiri; her şeye sıfırdan başlamanın motive edicisi; dumanı tüten simitin adı konmamış yakın akrabasıdır. Sosyal medya hikâyelerinde kahve fincanı gibi fazla arz-ı endam eylemez; çünkü reklama ihtiyacı olmaz.

Bize yakışmasın da kime yakışsın bu çay?  Beş çayı içen kraliçe, verebilir mi böyle bir cevabı 😊

Beğenmiş, bana o harika bardaklardan hediye gönderdi. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Adeta  tuhaf ruh halime mucizeli bir yanıt gibiydi bu hediye. 

Bak işte diyordu, bak işte yeni yılın sürpriz hediyesi insanın hiç tanımadığı birilerinden sürpriz bir şekilde gelebilir diyordu.

Ne bileyim, kendi yazdığım “çay güzellemesi” nin içindeydi şifa belki de.

“Hadi yeni bir çay demleyelim!”

Bunu ben söylediysem, demek ki uygulamak da bana düşerdi. Kendi kendime ilaç oldum sanki. Çok mucizeli bir şeydi bu bence... 

Bazen böyle göz açıp kapayana kadar küçücük mucizeler gerçekleşebiliyor. Asıl güzel olan ise o mucizeleri görebilmek ve gördüğünde duyduğun o sevinç... Paha biçilemez anlar bunlar...

Bu yazıyı gerçekten hiç okumadan yazıp duruyorum dakikalardır, 2024’ün çer çöpü ne varsa akıp gitsin diye belki de.

Ve evet, caz müziği şahane ve bir dize geliyor aklıma:

“…Gelmiyor içimden hüzünlenmek bile

Gelse de

Öyle sürekli değil

Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün

O kadar çabuk

O kadar kısa

İşte o kadar….”

Bu son zamanlarda ruhuma dokunan caz müzikleri, bu hiç olmadık bir zamanda Refika Birgül’den gelen “Gönlübol” adındaki şirin mi şirin çay bardağı hediyesi ve bu yazdığım ama farkına bile varmadığım” Yeni bir çay demleyelim” cümlesi sanki 2025’in ipuçlarını getirmiş bir araya…

Ve bu “bir caz müziği gibi akıp giden” yazının sonunda diyorum ki; 2025’de Gönlübol bardaklarımla yeni taptaze çayımı içerken, arkadaki caz müziği gibi şıkır şıkır,  kolaycacık ve telaşsız akıp gitsin hayat kendi yolunda ve üzmeden ve tüm doğallıyla ve mutlu ederek…

NOT: Bu başı sonu belli olmayan yazıyı sonuna kadar okuyan varsa aranızda; size de görebildiğiniz, gördüğünüzde mutlu olabileceğiniz küçüklü büyüklü mucizeler diliyorum 2025'de, hem de kalpten...

Sevgiyle...


20 yorum :

  1. Beyninin içine gündeliğe gelmiş gibi hissettim sonuna gelince yazının.çok dip köşe temizleme gibi değilde katlanan çamaşırları dizip şöyle bir yatakları toplamış kadar bir aktivite oldu.yğz yüze konuşabilsek o tombik bardaklarda çay içerken cam kapı Allah ne verdiyse girişir temizlerdik.bu yıl acayip bir yıldı hakikaten.benimde incelik yapmaktan ocuduğum bir yıldı,senin tavsiyende olduğu gibi sadece kendime incelediğim bir yıldı.enerji bulursam yazayım inşallah öperim ♥️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şahane bir bakış açısıyla durumu özetlemişsiniz. Hani temizliğe yardımcı çağırırsınız da bazı kirli çamaşırlarınızı saklarsınız ya, o hesap… Görünen yerlerin temizlenmesi bile insanın içini açar, bir havası değişir evin. Öyle bir yazı olmuş gerçekten de sizin açılımınızla bakılınca. Teşekkür ederim böyle bir yönden bakmamı da sağladınız. Çok teşekkür ederim bu içten yaklaşımınız için. Mutlu bir yıl dilerim, sevgiler 🥰🌺💐

      Sil
  2. Sanırım bu sene çoğu kişi için "Tuhaf" bir yıldı:) Bu kelime bu seneye çok yakışıyor:)
    2025 gönlümüzce bir yıl olsun. Gönlübol bardaklardan içilen keyifli çaylar, sohbetler, huzurlu günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Türk Dil Kurumu yılın kelimesi diye büyük bir gafla "kalabalık yalnızlık" tamlamasını yılın kelimesi seçmiş. Oysa çoğumuzun imbiğinden süzülen kelime "tuhaf" :) Bence de 2024'e çok yakışıyor. 2025 hepimiz için şahane bir yıl olsun, gönlübol insanlar, gönlübol dostlar, gönlübol idareciler getirsin, ve aslında hayatın kendisi mutlulukta gönlünü bol tutsun, sevgilerimle 🌺🥰

      Sil
  3. Tuhaf şeyler, güzel olabiliyor.okurken hafifledim. Mutlu sonları severim. Mutlu başlangıçları da. Musmutlu yıllar olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim hafifleme etkisi yaratmışsa eğer, sevgilerimle; musmutlu bir yıl olsun 🥰🌺🎉🪄

      Sil
  4. Bakış açınızı ve duygularınızı ifade ediş şeklinizi o kadar çok beğeniyorum ki, zor bir olayı anlatırken de kabul eşlik ediyor sanki... 2024'te yaptığınız temizliğin rahatlığını 2025 yılı boyunca Gönlübol bardaklarınızla çay içerken çıkarırsınız inşallah. Çay hakkında öyle güzel bir yazı yazmışsınız ki, kekimi de yapıp gelesim geldi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, sizden bunu duymak çok değerli. Kabul etmeden olmuyor, belki de züğürt tesellisidir ya da ayakta kalma içgüdüsü diyelim. Ama kendi kendimi tamir etmem gerektiğini uzun zamandır biliyorum.
      İyi dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Gönlübol bardakları adeta bir mucize gibi girdi hayatıma. Refika Hanım’ın verdiği isim, Hızır gibi yetişip bu bardakları bana göndermesi… Hayat böyle bir şey işte. Hani Noel Baba’yı kurtarma filmleri vardır ya, aksilikler mutsuzluklar olur olur Noel Baba bir türlü hediyeleri dağıtamaz, sonra bir mucize olur ve Noel kurtulur. İşte aynı öyle gibi. Gönlübol bardakları benim de 2025’e girişimi kurtaran kahramanlar oldular.
      Çay hakkındaki o yarışmada baktım yorumlara herkes bir cümle yazmış, dedim olmaz; biraz daha uzun ve anlamlı olmalı… Böyle çıkmıştı o kahraman yazı. Dilediğiniz kadar güzel şeyler 2025'de sizin olsun, sevgilerimle… 🌺🥰

      Sil
  5. Merhabalar.
    Başlığınızda yer alan "Çalakem" deyiminin sehven yazıldığını sanıyorum. Doğrusu ve de yazmak istediğiniz acaba "çalakalem" miydi?
    Benim de yakınlarına gönderdiğim beş yıl başı kartının üçü yerine ulaşmadı. Ondan sonra ben de bıraktım artık kart göndermeyi. İşte özelleştirilerek satılan PTT bu hale geldi. Eğer posta gönderinizi taahhütlü gönderirseniz yerine ulaşır. Adi posta gönderimi yaparsanız, o mutlaka kaybolur. Hele de adi gönderiniz, o günkü dağıtıcının uzak bir noktasıysa, siz o kartın yerine ulaştırılmasını unutun.
    Tüm insanlığa, içinde sağlık, sevgi, huzur, barış, başarı, kardeşlik ve mutluluk dolu yeni bir yıl dilerim.
    Mutlu seneler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Recep Bey,
      Çok teşekkür ederim uyarınız için. Hemen düzeltiyorum. Normalde bir yazıyı yayınlamadan önce bir iki kez okur, varsa hataları, cümle düşüklüklerini düzeltirim. Dedim ya kafam o kadar dalgın ki, öylesine yazıp yayınladım yazıyı.
      Özen önemli çünkü yazarken, tekrar teşekkürler.
      PTT'nin de özelleştirildiğini inanın bilmiyordum. Ama bu şekilde görevlerini yapmamaları, mektupları ulaştırmamalarına söyleyecek çok şey var da işte, hangi birine söyleyeceksiniz... İnsan söylenmekten yoruluyor, o derece... Umarım 2025'de bu tuhaflıkların hepsinin sonlanacağı güzel olaylar gelişir ülkemizde.
      İyi dilekleriniz için çok teşekkürler; sağlıklı, mutlu, keyifli bir yıl dilerim size de
      Sevgi ve Saygılarımla 🌺🪄💐

      Sil
  6. Güle güle kullanın bardaklarınızı. Yazınız çok güzelmiş çay severler olarak beğendim. Mutlu yıllar. Hülya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Sevgili Hülya Hanım, yazılarıma yorum yaparak bütün sene yanımda yer aldınız, ben de size şahane bir yıl diliyorum. 2025'de belki sizin için de bir blog açarız artık, ne güzel olmaz mı :) Sevgilerimle 🥰🌺💐🎉

      Sil
  7. 2024 yılını sil sen hafızandan. ayolcum neşe heyecan olsun yanii yeni yılındaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya Sevgili Deep, çok doğru söylüyorsun; neşe olsun, güzel heyecanlar olsun yeni yılda, çok sevgilerimle 🌺🥰

      Sil
  8. Tıkladım dinliyorum. İnanmayacaksın en, en, en sevdiğim müzik türüdüdür bu çalan. YouTube'da açar dinlerim, Bücürük'üm aklıma düşer ağlarım. Onsuz böyle güzel müzikler, güzel şeyler dinlemeye hakkım yokmuş gibi gelir. Böyle piyano çalabilmeyi çok istiyorum. Nasıl dinlendirici, nasıl huzur veriyor, nasıl hüzünlü de bir yandan. Brezilya cazı da çok severim, Bossa Nova da. Müzik olmasa, sevgi olmlasa, bir de kediler olmasa bence dünyanın çekilir yanı yok.
    Boş ver birisi böyle pat diye birden aramaz, sormazsa, demek o kişinin bizimle yolculuğu o kadarmış, herkesi hayatımıza almak zorunda değiliz; bırakalım gitmek isteyenler yollarına başkalarıyla, bizsiz devam etsinler, sen, senli devam etmek isteyenlerle devam et:)
    Sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yeni yıl diliyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de böyle karlı falab videolar var youtube'da ben de uzun zamandır bunları dinliyorum, Bossa Nova da hoşuma gidiyor. Brezilya cazını bilemedim, belki dinlemişimdir ama adını bilmiyor olabilirim, muhtemelen onu da severim, araştıracağım.
      Evet Bücürük sizin için ne kadar önemliydi biliyorum, zaman belki biraz külleyecek acınızı, sabır diliyorum.
      Sizin çok güzel bir senaryonuzu okuyordum yarım kaldı b u hengamede, yeni yılda devam edeceğim okumaya. Aslında son bir aydır sevdiğim bloglara hiç uğrayamadım, 2025'de hepsini düzene sokacağım.
      Evet çok haklısınız, gidenler için yolculukları buraya kadarmış demek gerekiyor, özgür bırakmak ve evet kalan sağlar bizimdir demek lazım. Çok teşekkür ederin bu anlayışlı desteğiniz için.
      Sağlıklı, sevgi dolu, senaryolarınızın dizi olduğu, romanlarınızın basıldığı şahane bir yıl diliyorum ben de, sevgilerimle 🥰🌺

      Sil
  9. Arızaları az, mümkünse hiç arızasıs bir yeni yıl dilerim:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel bir dilek Sevgili Buraneros, teşekkür ederim. Size de gönlünüzden geçen gibi bir yıl dilerim 🥰💐

      Sil
  10. Not: Sevgili Evde Yazar'ın yazısını baştan sonuna kadar okuyacağım tabii. :)
    Siz ne kadar ciddi konulara değinseniz de ben yine de o cümlelerin içinden komiğini bulup gülüyorum. " yıl sonu beyin temizliği geldi haanım! " :)) Gülümsemeniz eksik olmasın, hep gülün. :)
    O çay bardaklarını da sonuna kadar hak etmişsiniz. Çay için yazdığınız sözlerinizi ben de çok şahane buldum. Hediyenizi güle-güle kullanın.
    Tüm olumsuzluklar geride kalsın, hatta yok olsunlar. Mutlu, huzurlu gelecek bizlerle olsun.
    Kıymetli paylaşımınıza çok teşekkür ediyorum.
    Yeni yılınızı yürekten kutluyorum. Sağlıkla, sevgiyle, bol gülücükle...❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, her zamanki zarafetinizle bloguma güzellikler getirdiniz.
      💐🥰
      En ciddi yazıları yazarken bazen ben de kendimi komik kelimelerin içinde buluveriyorum. Demek ki bünye artık mizaha kayıyor ister istemez, bence çok güzel bir şey bu. Gülelim güldürelim, daha ne ister ki insan.
      Ben aslında güncel olayları hep mizahî açıdan ele almak istiyorum da işte güncel öyle bir geliyor ki, mizahını yapsam mizahın kendisi bile sinirlenecek cinsten. Ama elbette enseyi karartmıyoruz, en azından yılın ilk günlerinde olaylara pozitif bakıyoruz ve diyoruz ki bu sene her şeyin mizahını doya doya, hem de sansürsüz yapabilelim. O kadar hafif olsun ki sorunlar, mizahla havalandıralım uçup gitsinler.🙏
      Yeni yılınızı sevgilerimle kutluyor, sağlık, sevgi ve elbette mutluluklar diliyorum efenim, sıradaki parça size gelsin 😊🥰🌺🎉

      Sil