Ne
zaman Moda'ya gitsem, kendimi başka bir şehirde, hatta başka bir
ülkede gibi hissederim. Ağaçlar, çiçek kokuları, gezintiye
çıkmış insanlar, sokak müzisyenleri, kibar sokak satıcıları,
ışıklar, estetik dükkanlar, temizlik, ferahlık... “Oh be!”
derim, güzellikler içinde nefes almanın mutluluğu bu olsa gerek!
Dün
de öyle bir moddaydım. Yaylım ateşi gibi felaket haberlerinin
yağdığı, içimde büyümekte olan endişe bulutlarını örtbas
etmeye çalıştığım, yani kısacası daraldığım bu dönemde, nefes almak
için attım kendimi Kadıköy sokaklarına.
Şimdi,
bu kadar toz duman içinde Moda sokaklarından bahsetmenin sırası
mı demeyin, tam da sırası aslında. Çünkü örselenen
yüreklerimizin onarılmaya ihtiyacı var, küçük küçük mutluluklar
yaratmazsak kendimize, nasıl yaşayacağız?
O
çok sevdiğim “Hayat Güzeldir” filmindeki baba gibi, içimdeki
çocuğa hayaller yaşatmaya devam ediyorum inadına, bu çabam hiç
bitmeyecek hem de!
Dedim
ya attım kendimi sokaklara, Moda'ya yaklaştıkça içimde yeşermeye
başlayan pozitif duygular, gördüklerimle büyüdü, büyüdü, büyüdü ve akşam olup eve döndüğümde sanki hiçbir şey olmuyor bu aralar gibi, sanki öyleymiş gibi, sanki “mış” gibi hissediyordum!
Yok
yok anlatmalıyım size de, “mutluluk bulaşıcıdır” çünkü,
belki sizin de içiniz ısınır bir anlık da olsa..
Çok
fotoğraf, az söz olsun o halde...
Haydi biraz gezelim o zaman...
Haydi biraz gezelim o zaman...
Dedim
ya, Moda sanki başka bir ülke gibi, baksanıza trafik lambasına...
“Bisikletliler de geçebilir” diye yanan bir yeşil ışık var
orada..
Nasıl bir incelik, nasıl bir saygı durumu... İnsan hayret içinde kalıyor!
Nasıl bir incelik, nasıl bir saygı durumu... İnsan hayret içinde kalıyor!
Lambaları
geçmişken o da nesi; davetkar bir panayır kapısı! Girmemek olur
mu, olmaz! İçeride takılar, Manisa'dan gelme köy reçelleri,
atıştırmalık yiyecekler... Nefes almalık bir yer işte. İnsanın
içi açılıyor!
Moda Yaz Panayırı |
Moda'nın
kedileri bile sanki daha huzurlu mu ne! Hayvanlarla pek de içli dışlı olmayan benim bile fotoğraf çekesim geldi, düşünün ötesini!
Moda kedisi |
İşte
yine en sevdiğim ağacın altından geçiyorum... Bu ağacın gece
görüntüsü bir harika gerçekten de... O yanan fenerlerden
yansıyan ışık oyunları var ya, insanda gerçekten de dans etme
isteği uyandırıyor, ne bileyim olmadı şarkı söyleyesiniz
geliyor!
Moda Fenerli Ağaç |
İşte huzurun anahtarlarından biri:
Muhafaza edebilmek bazı değerleri, bazı anıları, bazı şeyleri...
Moda Parkı |
Parkın önüne yine sıra sıra tezgahlar dizilmiş, canlılık ve hareket katmış parka.
Zeki Müren plakları bile var, ne hoş...
Moda Parkından renkler |
Etraftaki mısırcılar, buzlu bademciler, simitçiler de Moda düzeyine ayak uydurmuş. Yani tertemizler, yani bağırıp “geel vatandaş!” yapışkanlığında insanı germiyorlar... Sakinler, kibarlar, dedim ya Moda'lı satıcıların hali bile bir başka. Aman aman birileri görmesin duymasın, tahtaya vuralım üç kere...
Moda
Çay Bahçesi gerçi çay fiyatlarını 3 TL yaparak azıcık benden
olumsuz puan aldı ama, ne yapalım her güzelin azıcık kaprisi olacak!
Masaların üzerinde biriken çay tabaklarının sayılarak ödeme yapıldığı, müthiş manzarası ile şehrin nefes alınacak tek tük yerlerinden olan, bu upuzun ve yemyeşil parkta yapılacak en güzel şey, elbetteki Moda'lı yazar sevgili Buket Uzuner'in kitabını okumak olacaktı; ben de öyle yaptım. Bu parkta kendisinin söyleşisini de dinlemiştim.
Moda'da yazıldığını bildiğim kitabı okumak nasıl da keyifliydi sormayın gitsin...
Masaların üzerinde biriken çay tabaklarının sayılarak ödeme yapıldığı, müthiş manzarası ile şehrin nefes alınacak tek tük yerlerinden olan, bu upuzun ve yemyeşil parkta yapılacak en güzel şey, elbetteki Moda'lı yazar sevgili Buket Uzuner'in kitabını okumak olacaktı; ben de öyle yaptım. Bu parkta kendisinin söyleşisini de dinlemiştim.
Moda'da yazıldığını bildiğim kitabı okumak nasıl da keyifliydi sormayın gitsin...
Savaş
tamtamlarının sesini yükselten kara vicdanlıların hayatımızı
zehir etmeye yönelik her türlü çabasına rağmen, inadına güzel
şeylerden söz etmeye devam edeceğim...
Kitaplar, iyi filmler, iyi oyunlar, güzel diziler, güzel fotoğraflar, ruhuna rant saldırısı yememiş müstesna mekanlar...
Kitaplar, iyi filmler, iyi oyunlar, güzel diziler, güzel fotoğraflar, ruhuna rant saldırısı yememiş müstesna mekanlar...
Bence zaten umut hep
var...
Sevgiyle...
Gezmiş kadar oldum, nasıl içten anlatmışsın:) o pozitif enerji ve umut hissinin bünyede yarattığı hafiflik duygusunu hissettim. Söylediğin her şeye de gönülden katılıyorum. Ben de olup biten her şeye çok üzülüyorum, haberleri pür dikkat ve endişeyle izliyorum.. fakat hiçbir zaman o karanlığın içine tamamen kapılıp gitmekten yana değilim.. güzel kitaplarla, güzel filmlerle, güzel manzaralarla, sanatla, güzel paylaşımlarla ruhumu beslemek istiyorum.. çünkü biliyorum ki ancak ruhumu temiz şeylerle beslemeye devam edersem, umut etmeye de devam edebilirim ve çevreme de olumlu bir enerji yayabilirim.. benim de elimden bu geliyor.. İçten sevgilerimle:)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, sevgilerimle...
SilKadıköy boğa, Moda ve Kadıköy sahil birbirine cok yakın (15 - 20 dk. yürüyerek geçilebilecek mesafeler) olmasina rağmen her bir yerin kendine münhasır bir bozulmayan yapısı var. Bunlarin içinde gerçekten en özel yer Moda bence de. Kalemine sağlık. Iyi pazarlar.
YanıtlaSilEvet, gerçekten de Kadıköy'de olmak, Kadıköy'lü olmak çok güzel...
SilTeşekkür ederim, sevgiler.
Ne çok severim oraları, seninle birlikte gezdim, bir tatlı huzur aldım Moda'dan. En kısa sürede gidip ben de kitap okumalıyım oralarda :)
YanıtlaSilNe güzel oldu değil mi ama, teşekkürler, sevgiler...
SilYıllardır gidemediğim Moda'yı sayenizde gezmiş oldum, kaleminize sağlık. :)
YanıtlaSilEn kısa zamanda gidersiniz umarım, teşekkürler sevgiler...
Silİstanbul'a yerleştiğimden beri Moda'ya hiç gitmedim. Gezmek için daha önce İstanbul'a birkaç kez geldiğimde de Moda'ya gitmediğimi sanıyorum. Ama hep gidilecek yerler listemdedir. Özellikle Barış Manço'nun müzeye dönüştürülen evini görmek istiyorum. Yazıyı büyük bir keyifle okudum; teşekkürler
YanıtlaSilBen de o kadar Moda'ya giderim, Barış Manço Müzesi'ne bir türlü gidemedim:) İnsan elinin altında olan şeyleri erteliyor, aslında böyle yapmamak lazım.
SilTeşekkürler, sevgiler...
Ne güzel bir anlatıydı..
YanıtlaSilTeşekkür ederim, sevgiler...
SilYazıyı okuduktan sonra hafta sonu çabuk gelsin diyorum. Kadıköy bölgesini düşündüm de şimdi gerçekten farklı bir büyüsü var....Rıhtıma geldiğinde başlıyor. Benim özellikle sevdiğim yol Alkım kitapevinin bulunduğu bölge orayı başlangıç kabul edersem, önünden yukarı çıkmaya başladığında ister sağa doğru Moda'nın huzuruna teslim ol istersen soldan kalabalığın içinde hayat bul...
YanıtlaSilİstanbul'a ilk geldiğimde Anadolu Yakası için şehrin "yatak odası" demişlerdi de anlamamıştım. Kadıköy'de yaşamaya başladıktan sonra ise az bile söylediklerini düşünmeye başladım:)
SilTeşekkürler yorum için, sevgiler...