“
Burada otur, gözünü sakın kapandan ayırma, kuş kapana girince
ipi hızla çek!”
Küçük
kız, kendisine verilen görevi yerine getirmek için elindeki ipi
sıkı sıkıya tutmuş bekliyor. Kapan dedikleri de un elemek için
kullanılan, ahşap bir çembere geçirilmiş telden bir elek. Ve bu
eleğin ucuna bağladıkları bir misina ipi. Eleği dik
yerleştirmişler karın içine, bir parça da ekmek kırıntısı
koymuşlar iç tarafına. Acıkan kuş gelecek, elekten bozma kapanın
içindeki ekmek kırıntılarını tam yerken, işte tam o anda küçük
kız ipi çekecek ve elek tam da kuşun üzerine kapanacak. Kuş
kapanda... Sonra ne olacak bilmiyor küçük kız. Zaten küçük
çocuklar, yaşadıkları ânın sonrasında ne olacağını hiç bilmezler...
Dışarıda
neredeyse kendi boyu kadar, belki de daha fazla kar var, bembeyaz.
Camın sağ tarafından bir kaç metre uzakta ise bir su kuyusu
görünüyor. Yüksek duvarları var, karla kaplı. Ama kuyunun suyu
içilmiyor. Sadece bahçe sulamak için kullanıyorlar. Donmuştur
suları belki de o gün, bunca soğuğa dayanır mı... Kuyunun tam yanında
kocaman bir ayva ağacı. Baharda açan çiçeklerini gizli gizli
yedikleri ağaç yine bembeyaz olmuş. Baharda çiçekten, kışın
kardan...
Orada
kaç saat oturduğunu bilmiyor küçük kız. Belki çok kısa, belki de çocuk gözünde sonsuza dek... Kapana kıstırılan kuşu
avuçlarında eve getiriyor kardeşi sonra. Küçük kız ağlıyor, çok ağlıyor. Sonra kuşu salıveriyorlar pencereden. Kuşu pişirip yiyecek halleri yok ya...
Dışarıda bembeyaz kar var. Başka bir şey yok. Anne yok bu tabloda, baba yok, kardeşlerin yüzü yok. Sadece kar, kapana gelen minik kuş ve bir de kuyunun dibindeki ayva ağacı... Bir kız çocuğu, yıllar yıllar sonra neden böyle bir sahneyi hiç unutmaz ki... Kız çocuklarının unutamayacakları daha güzel anıları olması gerekmez mi...
Dışarıda bembeyaz kar var. Başka bir şey yok. Anne yok bu tabloda, baba yok, kardeşlerin yüzü yok. Sadece kar, kapana gelen minik kuş ve bir de kuyunun dibindeki ayva ağacı... Bir kız çocuğu, yıllar yıllar sonra neden böyle bir sahneyi hiç unutmaz ki... Kız çocuklarının unutamayacakları daha güzel anıları olması gerekmez mi...
Sadece
kar, bembeyaz; ayva ağacı ve kapanda kuş...
Öyle anlar vardır, çok önemli gibi görünmese de zihinden bir türlü çıkmayan. Kuşu yeniden özgürlüğe kavuşturan küçük kıza selam olsun:)
YanıtlaSilAslında o anlar, o önemsiz anlar belki de bütün hikayenin özüdür, kim bilebilir... Küçük kız eğer bir daha kalemimin ucuna gelirse, selamınızı kesin iletirim :)
Silİçim acıdı... O görüntüyü öyle etkileyici anlatmışsınız ki, küçük kız çocuğunu o azaptan, eziyetten kurtarmak için kıvrandım adeta. Böylesine etkileyici anılar da bellekte yer buluyor. Unutmak istesek de kalıcı oluyor.
YanıtlaSilÇok ince detaylarla çok etkileyici biçimde aktarmışsınız. Tebrikler.
Sevgiler.
Teşekkürler, sevgiler
Siletkileyici...
YanıtlaSilTeşekkürler...
Silİnsanın belleğinde öyle tuhaf anlar kalıyor ki, asla unutulmaz denilenler uçup gidiyor da sıradan sanılarlar iz bırakıyor.
YanıtlaSilİşte o kalanların derinliklerine bakmak gerekiyor belki de...
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBöyle yazıları o kadar çok seviyorum kii 💕 Emeğinize sağlık ❤ bloğunuzu takipe aldım bende beklerimm :)
YanıtlaSilTeşekkürler, sevgiler.
SilÖzgün blogunuzu yeni keşfettim ama artık takipteyim, bize de bekleriz,
YanıtlaSilhttp://hedefbodrum.blogspot.com.tr/
Teşekkürler, elbette :)
SilBazen saçma sapan bi görüntü kalır akıllarda. Durup dururken hatırlanır ne zamana ait olduğu bilinmez. Ne güzel anlatmışsınız :)
YanıtlaSilTeşekkürler, sevgiler :)
Sil