7 Ocak 2017 Cumartesi

Kar, ayva ağacı ve kapanda kuş...

İki katlı evin alt katında, arka bahçeye bakan mutfak penceresi. Pencerenin önünde neredeyse küçük bir masa kadar çıkıntı var. Yoksa girinti mi demeli. O girinti ya da çıkıntı adı her neyse, işte orada oturan bir kız çocuğu. Elinde bir ip tutuyor, hafif aralık  camdan dışarı uzanan bir ip. Bir kuş kapanının ipi bu. En küçüğü kendisinden en az beş yaş büyük kardeşleri karla kaplı bahçede kuş kapanını kurmuş, ipini de küçük kıza vermişler. Bir tanesi diyor ki;

“ Burada otur, gözünü sakın kapandan ayırma, kuş kapana girince ipi hızla çek!”

Küçük kız, kendisine verilen görevi yerine getirmek için elindeki ipi sıkı sıkıya tutmuş bekliyor. Kapan dedikleri de un elemek için kullanılan, ahşap bir çembere geçirilmiş telden bir elek. Ve bu eleğin ucuna bağladıkları bir misina ipi. Eleği dik yerleştirmişler karın içine, bir parça da ekmek kırıntısı koymuşlar iç tarafına. Acıkan kuş gelecek, elekten bozma kapanın içindeki ekmek kırıntılarını tam yerken, işte tam o anda küçük kız ipi çekecek ve elek tam da kuşun üzerine kapanacak. Kuş kapanda... Sonra ne olacak bilmiyor küçük kız. Zaten küçük çocuklar, yaşadıkları ânın sonrasında ne olacağını hiç bilmezler...



Dışarıda neredeyse kendi boyu kadar, belki de daha fazla kar var, bembeyaz. Camın sağ tarafından bir kaç metre uzakta ise bir su kuyusu görünüyor. Yüksek duvarları var, karla kaplı. Ama kuyunun suyu içilmiyor. Sadece bahçe sulamak için kullanıyorlar. Donmuştur suları belki de o gün, bunca soğuğa dayanır mı... Kuyunun tam yanında kocaman bir ayva ağacı. Baharda açan çiçeklerini gizli gizli yedikleri ağaç yine bembeyaz olmuş. Baharda çiçekten, kışın kardan...

Orada kaç saat oturduğunu bilmiyor küçük kız. Belki çok kısa, belki de çocuk gözünde sonsuza dek... Kapana kıstırılan kuşu avuçlarında eve getiriyor kardeşi sonra. Küçük kız ağlıyor, çok ağlıyor. Sonra kuşu salıveriyorlar pencereden. Kuşu pişirip yiyecek halleri yok ya...

Dışarıda bembeyaz kar var. Başka bir şey yok. Anne yok bu tabloda, baba yok, kardeşlerin yüzü yok. Sadece kar, kapana gelen minik kuş ve bir de kuyunun dibindeki ayva ağacı... Bir kız çocuğu, yıllar yıllar sonra neden böyle bir sahneyi hiç unutmaz ki... Kız çocuklarının unutamayacakları daha güzel anıları olması gerekmez mi...

Sadece kar, bembeyaz; ayva ağacı ve kapanda kuş...



15 yorum :

  1. Öyle anlar vardır, çok önemli gibi görünmese de zihinden bir türlü çıkmayan. Kuşu yeniden özgürlüğe kavuşturan küçük kıza selam olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında o anlar, o önemsiz anlar belki de bütün hikayenin özüdür, kim bilebilir... Küçük kız eğer bir daha kalemimin ucuna gelirse, selamınızı kesin iletirim :)

      Sil
  2. İçim acıdı... O görüntüyü öyle etkileyici anlatmışsınız ki, küçük kız çocuğunu o azaptan, eziyetten kurtarmak için kıvrandım adeta. Böylesine etkileyici anılar da bellekte yer buluyor. Unutmak istesek de kalıcı oluyor.
    Çok ince detaylarla çok etkileyici biçimde aktarmışsınız. Tebrikler.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. İnsanın belleğinde öyle tuhaf anlar kalıyor ki, asla unutulmaz denilenler uçup gidiyor da sıradan sanılarlar iz bırakıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte o kalanların derinliklerine bakmak gerekiyor belki de...

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Böyle yazıları o kadar çok seviyorum kii 💕 Emeğinize sağlık ❤ bloğunuzu takipe aldım bende beklerimm :)

    YanıtlaSil
  6. Özgün blogunuzu yeni keşfettim ama artık takipteyim, bize de bekleriz,
    http://hedefbodrum.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  7. Bazen saçma sapan bi görüntü kalır akıllarda. Durup dururken hatırlanır ne zamana ait olduğu bilinmez. Ne güzel anlatmışsınız :)

    YanıtlaSil