
Hayat
rutininde akıp duruyordu Gülsüm için. Ta ki Hamdi Enişte ile
tanışana kadar. Tanışmak da denmez aslında, “tanık olmak”
daha yerinde bir tanımlama...
O
sene moda deyimle “kasım görünümlü bir mayıs” yaşanıyordu.
Güneş bir görünüyor bir kayboluyor, nazlı bir kız edasıyla
işveli cilveli oynaşıp duruyordu hayranlarıyla. Haliyle metropol
insanları da bıkmıştı bu durumdan. Baharın müjdecisi kiraz
çıkmıştı ama, evlerde kombi yanıyordu! Kalın montlu insanlar
çağla erik seçiyordu manavdan. Tuhaftı yani. Her şey tuhaftı,
sanki bir hikayenin ortasında gibiydi...