Hayatımda
böyle bir dönemi sanırım bir de üniversitedeyken yaşamıştım.
Yani çemberin içinde hem var hem yok. Hem duyarlı, hem
önemsemeyen. Hem üzgün, hem de boş vermiş. Hem burada hem değil
gibi. Hem öyle gibi, hem de “hadi canım boş ver Allasen” der
gibi... Alışmayı istemeyen, ama alışmış gibi; yok sayan, yok
saymalara sığınan...
Yıllar
sonra ilk kez uzunca bir süredir ana haber bültenlerini
izlemiyorum. Yıllar sonra ilk kez, eve hafta sonları bile gazete
almıyorum. (Radikal Gazetesi ve hafta sonları yayınlanan nefis
bulmaca ekini, tam sayfa kare karalamaca günlerini yad etmesem
olmaz) Çok sevdiğim aylık dergileri bile okuyasım yok. Sahi
yıllar sonra ilk kez, mahallemizin sevgili kırtasiyesine uğramayalı
aylar oldu. Kocaman bir kış geçti hatta... Yıllar sonra ilk kez,
ne zamandır kendime renkli kalem almıyorum örneğin... Ve tatilde üç günde severek okuduğum "Baba ve Piç" kitabını saymazsak, (onu
da en yakın zamanda yazsam aslında) yıllar sonra ilk kez bir
kitap tam beş aydır elime yapıştı kaldı! Kırmızı ve Siyah'a
yılın ilk ayında başlamıştım, son yüz sayfasına geldim,
bırakmaya gönlüm de elvermiyor, ve ne acayiptir ki benim gibi
kitap seven biri, beş ay elinde kitap sürükleyebiliyor! (Yarın
başlayan Haydarpaşa Kitap Günleri'ne katılarak belki bu
olumsuzluğu kırabilirim)
Neden
mi böyleyim? Belki de ülkenin değişmeyen iklimindendir! Bugün 02
haziran ve yaz henüz gelmedi. Ülkenin iklimi bu haldeyse, ben böyle
olmuşum çok mu! Utanmasam akşamları kombiyi yakacağım. Hala
yorgan örtüyorum geceleri, hala camlar kapalı, hala dışarıya
çıkarken yanıma ince de olsa mont alıyorum. Neden? Çünkü
ülkemize bu sene yaz bile gelmek istemiyor ! “Silkinin,
kendinize gelin. Yoksa sizi üşütürüm!” diyor belki de
kendi diliyle! Kim bilebilir? Bilmeyen biziz... Bir şeyler hızla
değişiyor, biz aynı kafa!
Sanırım
umut etmekten ve hayal kırıklıkları yaşamaktan yorulduk ülkece! Benim bu hallerim de ülkenin ruh halinin yansıması olsa gerek.
Bu
sene daha önce izlemediğim kadar tiyatro izledim, baleye gittim,
operet izledim. Oralarda oyunların içindeyken nefes alabildiğimi
fark ettim. Gerçek hayatın boğuculuğu, beni kurmaca hayatlara
doğru çekti muhtemelen!
Bu sene hayatımda ilk defa, sevdiğim annelerin anneler günlerini kutlamak gelmedi içimden, zorlamadım da! Aramadım kimseyi ve sanırım biraz küstüler! Sevgi kelebeği gibi sahte sahte gülücükler de atasım yok ne yalan söyleyeyim! Hesap veresim yok, günah çıkartasım hiç yok! Küsenleri alttan alma düşüncesi bile yorucu!
Bu sene hayatımda ilk defa, sevdiğim annelerin anneler günlerini kutlamak gelmedi içimden, zorlamadım da! Aramadım kimseyi ve sanırım biraz küstüler! Sevgi kelebeği gibi sahte sahte gülücükler de atasım yok ne yalan söyleyeyim! Hesap veresim yok, günah çıkartasım hiç yok! Küsenleri alttan alma düşüncesi bile yorucu!
Farkındayım,
iç sıkıcı bir yazı oluyor gitgide! Ama, bunu yapmazsam, içimi
dökmezsem daha güzel şeyleri nasıl yazabilirim ki!
Peki
ama gerçekten iklim değişir de Akdeniz olur mu?
Biz
görür müyüz, kötü cadılar pamuk prenses için hazırladıkları
elmaları kendileri yer mi?
İklim değişir mi sahiden? Akdeniz olur mu?
Hiç Sezen Aksu fanatiği olmadım hayatım boyunca. Bu nedenle Kemal Burkay'ın bu harika şiirini Rahmi Saltuk'tan dinletmek istiyorum. Ya da ne bileyim; bir şekilde kendime “hadi gülümse!” diyesim var bu sabah!
Hiç Sezen Aksu fanatiği olmadım hayatım boyunca. Bu nedenle Kemal Burkay'ın bu harika şiirini Rahmi Saltuk'tan dinletmek istiyorum. Ya da ne bileyim; bir şekilde kendime “hadi gülümse!” diyesim var bu sabah!
Hadi
Gülümse, lütfen gülümse, ama ne olursun gülümse...
Not:
Bu yazıyı sonuna kadar okudunuz ve içinizi sıktıysam lütfen
beni affedin. Bu aralar böyle, ve ben de bu blogda sahte olamam ki!
Sevgiler...
Benim de artık hiç ama HİÇ inancım kalmadım... bende ki iklim değişse bile ancak tundura olur ... veya ne olursa olsun ... UMURUM DA BİLE DEĞİL ... artık hiç ama hiç bir şey ...
YanıtlaSilBu ruh halinden kurtulmamız lazım, bir şeyler yapmalıyız, en azından biz blogger'lar...
Silİçimden geçenlere tercüman olmuşsun.
YanıtlaSilAyrıca belirtmeliyim ki o Kırmızı ve Siyah'ı beş kere okumaya çalışma deneyimim oldu ve en sonunda pes ettim. Bırak gitsin, o sürede kaç kitap okunur.
Yarın becerebilirsem İrfan Değirmenci'nin imzasına yetişmek istiyorum. Bakalım.
Sanat iyi ki var, içinde nefes alabiliyoruz.
Kıyamıyorum kitabı kenara bırakmaya, bu kadar dayandım, son 100 sayfayı da bitireceğim:)
Silİrfan Değirmenci'nin konuşması umut olabilir, becerebiirsem (üşenmezsem) ben de gitsem ne iyi olur, belki tanışırız bile:)
Sanat ve sanat dostları iyi ki var, sevgiler.
Bir şeyler değişse bile yeniden kötü olacak gibi düşünüyorum nedense. Burada önemli olan bizim hangi tarafından baktığımız :)
YanıtlaSilİç karartmak değil, derdini paylaşmak diyelim biz ona, hepimizden bir şeyler barındırıyor ruh haliniz.
Baba ve Piç i lise yıllarında okumuştum, benim de sevdiğim kitaplar arasında. Yanlış hatırlamıyorsam porselenlerin kırılmasıyla sorunu vardı ana karakterin. Sonra kendi evine de alıyordu :)
Daha güzel günler görmek umuduyla, sevgiler :)
"Evrene kötü enerjiler göndermemek gerekir" diye kendi kendimle çeliştiğim oluyor zaman zaman. Yani daha kötü olacağını düşünmel dahi istemiyorum...
SilCam bardak takımlarına özel ilgisi var. Evinde onlarca cam bardak takımı var:)
Sevgiler.
Bitemeyen kitaplar, keyifsiz hatta bir tabir vardır sasa bir tadı vardı derler, tam öyle tadta geçen günler oluyor. Havlar soğuk, ben de bizlerle ilişkilendiriyorum, birbirimize çok mu sıcağız sanki diyorum. Birden bir ısınacak, o zaman da nem var ya nem.. diyeceğiz. İçimizde bir sensör var bizi dış dünya ile adapte halde tutan işte o biraz çalışmıyor son zamanlarda. Bir şekilde tamir edeceğiz, dileyene Akdeniz dileyene dağ havası gibi gelecek hayat. Belki sadece biri içten bir gülümsese ve iki çift laf etse gönülden şimdi hemen olacak, o kadar da yakın..
YanıtlaSilÇok güzel söylemişsiniz, üzerine edecek söz bulamadım.
SilSevgiler...
Hiç de içimi sıkmadınız. Olanı resmetmişsiniz yazınızda. Son beş aydır, belki daha fazla uzun bir süredir kitaplara uzak kaldım ben de. Sizlerin okuyup anlattıklarınızla yetinmek zorunda kalıyorum. Bu durumun iklimle alakası olduğunu düşünenlerdenim. Bir an önce Akdeniz olacaksa olsun, zira Arabistan çöllerinde boğulduk artık.
YanıtlaSilBizim ruhumuz Akdenizli, alışkanlıklarımız Akdenizli, içimiz Akdenizli, dışımız Akdenizli... O çöllerde yaşamayı hiç hak etmiyoruz ki...
SilSevgiler
Güzel ülkemde ortalamanın üzerinde eğitimli herkes gibi hisleriniz ve belli ki düşüncelerle dolmuş ruhunuz. Biraz olsun rahatlamak için sanata, müziğe, edebiyata yakınlaşmamız. Daha fazla yazarak paylaşmalısınız, çünkü yine de hayat paylaşıldıkça güzel ;)
YanıtlaSilSaygı ve selamlar...
Tam da sizin yorumunuzu okurken yeni bir yazıya başlamıştım. Az sonra yayına alacağım. Dediğiniz gibi yazdıkça rahatladığımı hissettim.
SilSevgiler, selamlar :)