2 Temmuz 2017 Pazar

Bir yol ve azim hikayesi

Geçen gün fark ettim ki, ben yol insanıyım. Yani gideceğim yere vardığım anda değil, varmaya çalıştığım yolda mutlu oluyorum! Bunu nasıl mı anladım? Yüzme ile olan imtihanımı bir arkadaşıma anlatırken...

Yıllardır yüzme konusunda kendimi geliştirmeye gayret ediyorum. Yanlış anlaşılma olmasın;
stilli yüzme falan öğreniyor değilim. Sadece yüzmeye çalışıyorum! Bunun detaylarını, nedenlerini, niçinlerini anlatmak uzun sürer. Şöyle özetlemek gerekirse; her sene en fazla on- on beş gün tatil yapıyorum. Bu tatillere çıkarken hep içimde güzel bir heyecan oluyor:

Bu sene yüzmeyi kesin öğreneceğim!


Senelerdir böyle bu. Örneğin 2012'deki tatilimde çok tatlı bir animatör vardı, can yeleği giydirerek havuzda bana beş gün ders vermişti. Suya kafamı sokmuş ve “suyun sesini dinle, suyu sev” demişti. Ben bunu hiç unutmuyorum. Özel yüzme dersi hocalarının hiçbirinin yapamadığını yapmıştı sevgili Melih... Benim için tarifsiz bir mutluluktu.

Sonra 2013'de Fethiye'de gittiğim tatilde, havuzun kenarından inerek tek başıma ıslanmış; bunu büyük bir gelişme olarak görüp aşırı mutlu olmuştum. Ben  sadece ıslanırken, 8 yaşlarındaki tatlı İngiliz Franceska'nın yüzmeyi öğrenmesine tanık olmuş ve O'nun hareketlerini dikkatle izleyerek bir şeyler kapmaya çalışmıştım! O sene Mersin'de kaydettiğim aşama da müthişti. Belimde sosisle Mersin'in şahane bir koyunda sırt üstü kulaç atarak kıyıdan epeyce uzaklaşmıştım. Yanımda çok sevdiğim ve yüzme konusunda belki de tek güvendiğim insan, yani yeğenim olduğu için müthiş cesur davranmıştım. Ve denizden çıktığımızda sevgili biricik yeğenim boyumu kat kat aşan yerlere gittiğimizi söylemişti. Nasıl da mutlu olmuştum! Deniz maceram o noktadan öteye gidemedi. Sonrası hep havuz...

2014 tatilini iple çekmiştim. Ama aradan geçen bir sene cesaretimi kırmış olmalı ki, havuzun kenarındaki merdivenli jakuziden bir adım bile atamamıştım öteye. Ama suyun içindeydim. Bundan güzel ne olabilirdi ki?

2015, sanırım dönüm noktamdı. Bu sene de gittiğim güzel tesiste yaptığım tatilin son iki gününde, relaks havuzunda sosisle suyun üzerinde tek başıma kalabildiğimi fark ettim. Ama ne yazık ki, sadece iki günüm kalmıştı tatilin bitmesine! Ama olsundu, kalabilmiştim ya tek başıma!

2016, yüzme konusunda gerçek bir kırılma noktasıydı benim için. Tam dört tatil yaptım geçen sene! İlkinde dalga havuzunda çırpınırken, ikinci tatilimde ellerimi bırakabildim bir metre de olsa! Ada'ya gittim üçüncü tatilde. Benim gibi yüzme bilmeyenlerle suyun içinde oturdum sadece, ama mutluydum. Geçen sene bayramda gittiğim dördüncü kısa tatilde sosis olmadan kendimce hareket etmeye başladım havuzda. Allahım ne büyük mutluluktu!

Ve bu sene... Mayısta gittiğim üç günlük kısa tatilde hava soğuk da olsa havuz kenarında takılabildim, tek başıma! Ve geçen hafta gittiğim tatilde, havuzun sağ kenarında da olsa tam 5 metre mesafede kendimce ilerleyebildim! Sabahtan akşama kadar bıkmadan usanmadan aynı hareketleri yaptım durdum büyük bir heyecanla. Ve tatil bitti! İçim kıpır kıpır. Biliyorum ki bir sonraki tatilimde daha çok geliştireceğim kendimi! Hem belli mi olur; sadece havuzun sağ kenarında değil, belki 1 metre içinde de hareket edebilirim! Tatil bittiğindeki mutluluğumu kelimelerle anlatmam çok zor! Artık yanımda kimse olmadan, hatta havuzda kimse olmadan kendi kendime suya girebiliyorum! Ve sosis olmadan beş metre kadar gidebiliyorum. Evet sadece gidebiliyorum; çünkü dönerken havuzun kenarını tutmam gerekiyor. Ama biliyorum ki, eğer fırsatım olur da bu sene yine tatil yapabilirsem (lütfen lütfen...) kendimi daha da geliştirebilirim!

İşte bu maceramı anlatırken arkadaşıma, mutlu olma nedenimi buldum aniden. İlerleme kaydetmekten mutlu oluyormuşum meğer! Bir sihirli değnek dokunsa mesela şu an, ben süper bir yüzücü olsam, şimdiki gibi mutlu olur muydum gerçekten emin değilim. 

Konu konuyu açtı arkadaşımla sohbet ederken, konu gündeme ve demokrasi mücadelesine geldi. O kadar güzel bağladı ki arkadaşım. Dedi ki:

-Hani dedin ya! “Sonucun kendisi değil, sonuca giden yolda katettiğim aşamalardan mutlu oluyorum” diye. İşte demokrasi mücadelesi de böyle bir şey. Bu bir yol; ve biz bu yolda yürürken de mutlu olabiliriz!

İçim aydınlandı birden.


Yollar yürümekle aşınmaz!” diyenlere kapak olsun bu küçük ama sonsuz mutluluk veren çabalar. Ve çaba sarf etmekten bıkmayan, söylenenlere, akıl verenlere aldırmayan büyük yürekli güzel insanlara selam olsun! 

28 yorum :

  1. Herkes suyun sesini duyup suyu sevmeye başladığında, tüm yollar, sadece güzelliklere açılacak ❤❤❤
    Herşey gönlünüzce olsun...

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir noktaya dikkat çekmişsiniz ,sevgili “evde yazar”
    Gözlemlediğim kadarıyla duygusal zekaları yüksek olan insanlar” süreçle” “ sonuçtan” daha fazla ilgililer.Mesela, bir varış noktasına ulaşmak isteyen iki insandan, duygusal zekası yüksek olan , yol sürecinde arabadan inip mola vermeyi,yol kenarında bir şeyler satan bir teyzeyle laflayıp , insanlarla tanışmayı,yeni tatlar ,keşfetmeyi, belki bir köpeğin başını okşayıp daha önce hiç görmediği bir bitkinin adını öğrenmeyi ,bir yayla çeşmesi başında durup, su içmeyi seviyor.Ve sonunda ulaştığı yere vardığında cebinde bir sürü deneyimler,bilgiler ,hazlar biriktirmiş oluyor.
    Diğeri, varacağı hedefe, en az birim, zaman ve emek harcayarak ulaşmaya çalışırken, bir sürü deneyimi kaçırıyor aslında.
    Evet ikisi de hedefe ulaşıyor sonuçta.Lakin ilki, cebinde bir sonraki yolcuğunda kullanacağı bir sürü malzemeyle varıyor..
    Yani; sonuç kadar, süreçte önemli..Sevgiyle kalın..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel katkınız için teşekkür ederim, sevgiler.

      Sil
    2. Yorumu okuyunca farkettim.Bahsettiğim ,gerçek bir yolculuktan çok, mecazi bir yolculuk.Yani hayat yolculuğu..

      Sil
    3. Evet mecazi olarak okumuştum ben de, çok teşekkürler. Sevgiler

      Sil
  3. Demokrasiyle ilgili yazmamış bu yazıda derken son paragrafta yumruğu yedim 😀 Yüzmeden olayı buraya bağlamak. Ama yazıdaki hayat dersi muhteşem. Aşama kaydetmek mutlu eden.

    YanıtlaSil
  4. Denize atsan kendini daha rahat yüzersin aslında, tuzlu su havuza göre çok daha iyi kaldırır, batmazsın. Bir dahaki hedef bu olsun.

    Yazının sonuna bayıldım, okurken gülümsemişim umutla :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce havuz:)

      Umut hep yanıbaşımızda, sevgiler :)

      Sil
  5. Bir kere inanarak ve teslim olarak çıkıldıysa o yol aşılır.

    YanıtlaSil
  6. nefis yazmışsın...sonu daha da nefis..

    YanıtlaSil
  7. Birini onurlandırmak o onuru kendinde taşıyan kişi tarafından verilir. Yani aslında biri onure edilirken aslında kişi kendini onure ediyordur. Adalet yürüyüşünü yapan kişilerin kendileri adil değil iken yaptıkları yürüyüş nasıl "adalet yürüyüşü" olur? Adalet yürüyüşünü bizler yapmalıydık, bizden taşmalıydı tıpkı gezi ruhunu ortaya çıkaran halk gibi! O nedenle bazılarının yaptıkları benim nazarımda adalet yürüyüşünden çok kiloları, yağları, basenleri fazla olan bireylerin yaptığı yürüyüş işte ötesi yok (Sinirlenmeyin), vaziyet bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle belirteyim ki, sinirlenmedim. Çünkü kişisel saldırı olmadığı sürece bütün görüşlere saygı duyarım.
      Ben olaya sizden farklı bakıyorum. Zararın neresinden dönülse kardır, bir adım atılması hiçbir şey yapılmamasından iyidir gibi düşüncelerim var.
      Sevgiler.

      Sil
    2. Adsız kişi, bir kere de yanılt da yazma.

      Sil
    3. Ece Hanım, çok hoşsunuz, sevgiler :)

      Sil
  8. Azminize hayran kaldım. Yazının sonunu da çok güzel bağlamışsınız, yüreğinize sağlık. :)
    İnsan doğru bildiği yolda gerekirse yalnız başına da yürüyebilmeli. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Aslında hayatımın hemen hemen her boyutunda böyle hikayeler var. Evet insan tek başına da kalsa, yürüdüğü yolda devam edebilmeli.
      Yazının sonu her an bilinç altından çıkmaya hazır bekliyor:)

      Sil
  9. hangi adaya gittin yaaa. bi de baksana, yüzme kursuna gitsene bi havuzda, daha kolay olur kii, kışın git işte :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçen sene Avşa'ya gitmiştim.
      Bir hocadan özel 10 ders aldım, diğerinden geçen sene 5 ders alıp bıraktım. Oralara hiç girmeyeyim, bu ülkede eğitim yok, ticaret var sadece:)
      Ben bu işi tek başıma başaracağım :)

      Sil
  10. Benden de sevgiler. Geçenlerde onun yüzünden güzelim yorumumu sildim. Bu yazı da çok güzeldi. Yüzme konusunda aynıyım ve inatla beni "Yüzme öğreteceğiz" diye zorlayanlar suda alaşağı oluyorlar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke silmeseydiniz, ben alıştım artık :)

      Yazıyı beğenmenize sevindim. 10 sene önce ciddi bir para ödeyerek gittiğim 10 dersin hocası, kafamı aniden suya öyle bir sokmuştu ki, su korkum depreşmişti! Öğretmek gerçekten başka bir iş...
      Ben de bugüne kadar "yüzmekte ne var,su seni kaldırır zaten" diyenleri çok gördüm. Bu aynı köpekten korkana "bir şey yapmaz, niye korkuyorsun ki" demeye benziyor.
      İşte bu nedenle bu saatten sonra havuz kenarında kendimce başardığım yerden yine kendi çabalarımla inatla devam edeceğim:)
      Sevgiler...

      Sil
  11. Deniz karaya göre daha az tehlikeli:) Orada kendi mücadelenizi veriyorsunuz. Karada hedefe varmaya çalışırken çelme takanlarla, yalakalarla, iş bilmezken iş öğretenlerle, fikirlerinizden dolayı ayağınızı kaydırmak isteyenlerle karşılaşabilirsiniz. Denizde özgürlük, karada adaletsizlik var. Siz yine denizi bırakmayın derim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Denizde korkmadan yüzebildiğim gün, işte o gün özgürlüğün gerçek tadını anlayabileceğim sanırım :)
      Bu nedenle de havuz maceralarım devam edecek şimdilik :) Önce havuz, çünkü havuzda sınırlar belli :)

      Sil
  12. Sizi yeni takip etmeye başlamama rağmen yazılarınızın benim hayat felsefeme uygun olduğunu gördüm.mutlu ol,mutluluk yay.Bende Blogger olma yolunda yeniyim çok iddialı değilim...Sizi takip etmeye devam edeceğim.Başarılar,kolay gelsin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, size de blog yolculuğunuzda keyifler dilerim. Başarı demiyorum, çünkü blog duygu yoğun bir yer bana göre. Zaten iddialı olmaya da gerek yok, sevgiler :)

      Sil