Yıl 2171, yer MAB cumhuriyeti. Aslında ülkenin tam adı MABAT Hayat Memat Çok Demokratik Cumhuriyetler Birliği Prensliği idi ama, bu yazı yazılmadan tam da bir gün önce sıradan, küçük, mini minnacık bir değişiklik oldu. Aman canım abartılı tepki vermeyin hemen! Yukarıdan gelen bir emirle dün gece saat 24 sıfır sıfır itibariyle isimlerin sonundaki “At” hecesi yasaklandı. Bence çok da iyi oldu, hem olağan şeyler bunlar. Yani "Dikkat, Mabat, Damat, İcraat, İnşaat, Irgat, Gidişat, Berat, İdareimaslahat, İmdat, Heyhat ...vb." diyemiyor artık halk! Bu durumda doğal olarak ülkenin adı da değişiyor ve kısaca Mab oluyor. Dedim ya takılmayın böyle ufak tefek şeylere, fazla derin de düşünmeyin, yeni yeni İC (at) çıkarmayın başımıza. Olanın bitenin keyfini sürüp ânı yaşayın. Alt tarafı ülkenin ismi değişti nedir yani! Hem yeni ismi daha kısa ve kullanışlı değil mi! Alışır Mablılar bu duruma, nelere alışmıyor ki insan! Eğer siz ısrarla MAB demek istemiyorsanız, açın sözlüğü bakın. Bulun Mabat anlamına gelen "üç harfli" başka bir sözcüğü. Onu da mı ben göstereyim… Yok bacım yok, herkes alışmış armut piş ağzıma düşe… Te Allahım!
Neyse işte bu Mab Cumhuriyetinin pek de sert olmayan bir takım kuralları var. Şöyle ki, toplum içinde insanların birbirleriyle konuşmaları yasak! Bu yüzden her Mab vatandaşı statüsüne uygun renkte ve uygun mesaj içeren maskeler takmak zorunda. Şimdi diyeceksiniz ki, yıl olmuş 2171, herhalde bu maskelerin üzerindeki yazılar laserli falandır, yanarlı dönerlidir. Hayır efendim hiç de öyle değil! Fazla uçmayın!. Yüz elli yıl sonrasını gözünüzde fazla büyütmeyin!. Gelecekteki Mab Cumhuriyeti ülkesinin değerli vatandaşları da bildiğiniz bez maskeleri takıyor. Hani 2021’li yıllarda yani tam 150 sene öncesinde Covid virüsü bulaşmasın diye takılan maskeler var ya, aynen onlardan kullanıyorlar Hani bir ara ülkemizin turizm çalışanları için tasarlanıp eleştiriler üzerine tedavülden “kısa süreliğine” kaldırılan maskeler vardı ya, “Enjoy, I’m vaccinated” yazanlar… Hah işte onların bir üst versiyonu bunlar. Ama tabii ki 150 yıl sonrasının insanları 2021’den daha önde! Kafaları günümüzün “reklam cıngılı besteleyip milyonlar içinde yüzerken ‘pozitif düşünün’ diye nasihatler veren yıldız(cık)larından ve dev projelere milyon milyon liralar karşılığında reklam filmi çeken yıldızcık kocalarından daha iyi çalışıyor! Ne demek istiyorum; öküz altında buzağı aramayın boşuna. Basit bir şey söylüyorum, yani şunu demek istiyorum:
Bu adamlar en azından maskeleri kategorize etmeyi akıl etmişler! Anlayacağınız 2021'in reklamcıları gibi yandan kenardan dolanmayıp direkt uygulamaya geçmişler.
Şöyle ki her sosyal sınıfın bir
maske rengi var. Mesela mor maskeyi ruhban sınıfı takıyor. Bu maskelerin
üzerinde “Huzurun keyfini sürüyoruz, biz cennetliğiz!” yazıyor. Bunlara
kimseler hiçbir şeycik diyemiyor. Diğer bütün sınıfların mensupları gizliden ya
da açıktan bu grubun maskelerine yüzlerini sürüp kendilerini kutsuyor. Sonrasında
“tuzu kurular” sınıfı geliyor. Onların maske renkleri ise tabii ki etliye sütlüye
dokunmayan siyah. Hem de "asilmiş" havasına bürünüyorlar bu rengi kullanarak.
Peki ne yazıyor maskelerinin üzerinde:
“Çalışmanın
keyfini sür, ben emrederim, sen yaparsın!”
Elbette politikacı sınıfı da var. Onların
maskeleri ise tek renk değil, janjanlı. Yani başka bir deyişle yanarlı dönerli.
Halkın önündeyken maskelerinin rengi toz
pembeye dönüyor ve üzerinde “ Oy vemenin keyfini sür, gerisini hallederiz!”
mesajı beliriyor. Kendi aralarındayken ise maskenin rengi tabii ki dolar yeşiline
dönüşüyor. Bu durumdayken maskede çıkan mesajı ne yazık ki yazamıyorum. Çünkü kusura bakmayın ama terbiyem elvermiyor. Faklı fuklu bir şey işte, anladınız siz.
2171 yılının Mab Cumhuriyetinde tabii ki çalışan maraba sınıfı da var. Niye şaşırıyorsunuz ki! Bilirsiniz, ya da bilmeniz lazım. Sınıflar asla eşitlenmez! İşte yüz elli yıl sonrasının Mab Cumhuriyetinde de işçi, maraba, köle veya adına ne derseniz deyin böyle bir sınıf var. Onların maske rengi bilin bakalım ne renk? Evet bingo bildiniz. Elbette SARI! Hem de fosforlu sarı! Her çalışan kişi fosforlu sarı renkte maske takıyor. Çünkü sarı maske takan köleler her yerde hemen görünüyor, kaytaramıyor. Renk sabit ama maskenin üzerindeki mesajlar bulundukları sektöre göre değişiyor. Mesela turizm sektöründe marabaysanız “ Tatilinin keyfini çıkar! Benden uzaklaşma, korkma, her türlü aşımı oldum!” yazıyor maskenizde. Eğer yemekhane çalışanıysanız, “Yemeğin keyfini çıkar! Tırnaklarımı bugün kestim, saçlarımı kazıttım, yemeğinden kıl tüy çıkmaz!” yazılı sarı maske takmak zorundasınız. Eğer temizlik emekçisi iseniz sarı maskenizde şu yazıyor: “Temizliğin keyfini Çıkar! Çöp topluyorum ama deodorant da kullanıyorum, kokmam merak etme!”
Eğer fabrika çalışanıysanız yine
sarı maske takıyorsunuz ama bu sefer üzerinde “ Sen eğlen, ben senin yerine
çalışırım” yazıyor.
En zorunu en sona sakladım. Gönüllü
grubu bunlar. Şöyle yazıyor beyaz maskelerinin üzerinde;
“ Yaşamanın
zevkini çıkar, ben senin yerine ölürüm!”
İşte böyle sevgili blog dostlarım.
Şimdi sıra sizde. Evlerden ırak deyip
tahtaya vurarak soruyorum:
Eğer siz de, olmaz tabii ki de, misal, Mab Cumhuriyetinin
bir vatandaşı olsaydınız (Allah Korusun) maskeniz ne renk olurdu ve üzerinde ne
yazardı?
SON SÖZ: Keyfini çıkar, hala okuyup yazabiliyorsun….
Çok güzel bir yazı ama çok acı bir durum. Maalesef acı bir gerçeklik.
YanıtlaSilAcınacak halimiz, volüm-1 :(
SilHem eğlendiren hem de gerçekleri yüzümüze çarpan, yer yer güldüğüm yer yer de düşündüğüm bir yazı olmuş, kalemine, emeğine sağlık :) Benim maskemde ne yazardı? Biraz üzücü bir soru nedense. Muhtemelen ben siyah maske takardım, kimseye karışmaz, kendi kendime takılır, işimde gücümde geçimimi sağlamaya çalışırdım gibime geliyor. Emretmek gibi değil de kendi kuyruğumu doğrultmaya çalışmak daha iyi bir ifade olur gibi geldi kendim için.
YanıtlaSilTeşekkür ederim yorumunuz için. Eğer sistem izin verirse, güzel bir maske seçtiniz. Huzur istemekte ne kadar haklısınız.
SilÇocuklarım ve gelecekteki nesillere nasıl bir dünya bırakmışız diye kahrolurdum. Ben maske takmazdım sanırım MAB' lı olsaydım bir an önce terk-i diyar eylemek isterdim.
YanıtlaSilGelecek turistlere de Fırat'ın dediği gibi: "-Tükürürüm bak!!!" derdim.
bence de tükürürüm demek en güzeli, en azından insan rahatlar :)
Silha haaa, herhalde sarı olurdu gibiii :)
YanıtlaSilBenimkinden, maraba maskesi :)
SilBazi yazilarinizda kaleminize farkli bir kivraklik geliyor adeta dokturuyorsunuz.Bu arada siz de yazdiklarinizdan keyf aliyorsunuz. Bu da o yazilardan.Durumun vehametini degistirmese de gulmek...
YanıtlaSilMarabalarin durumu da Metropolis filmini hatirlatti.
Çok teşekkür ederim, çok motive edici bir yorum oldu :)
SilDoğru teşhis koymuşsunuz, keyifle yazdığım yazıları kendim de daha çok beğeniyorum :)
Tekrar teşekkürler, sevgiler
Sadece maske değil de maskeleme bantıyla ağzı direk kapatmak daha etkili bir yöntemmiş, bi yüz yıl sonra da oraya geöiş yapılmış olabilir :/
YanıtlaSilHer şey mümkün, mafyadan medet umar hale geleceğimize kim inanırdı?
SilKadir bile inanmazdı :)
"Bulun Mabat anlamına gelen "üç harfli" başka bir sözcüğü. Onu da mı ben göstereyim… Yok bacım yok, herkes alışmış armut piş ağzıma düşe… Te Allahım!"
YanıtlaSilÜsluba bayıldım :))) Gülerek okudum ama aynı zamanda çok da düşündürücü bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık.
Teşekkür ederim, izahı yok bu şeylerin mizah yapayım dedim :)
Silbu yazını bloguma koydum ayolcum :)
YanıtlaSilSen de olmasan Deep, yazasım gelmiyor bu aralar, bak yine gaza geldim, sağol varol :)
SilÇıtayı her gün daha yukarı koyuyorlar. Neye şaşıracağımızı şaşırdık.
YanıtlaSilİşin en kötüsü şu ki şaşıranlara şaşırır hale geldik :(
SilElinize sağlık. Gündemi on ikiden vurmuşsunuz yine. Ben isyan eder maske neyin takmazdım sanırım:)
YanıtlaSilAslında yazacak çok şey var ama yazmaya elim gitmiyor ne zamandır :)
Sil