Dün
yazacaktım aslında. Günlerden anneler günüydü gündem, sonra
canım istemedi yazmayı, kapattım konuyu.
Hiç
sevmiyorum bu dayatma günleri, belki daha önce de söylemişimdir.
Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, avukatlar günü..
vs.
Öncelikle
telaşlanıyorum; çünkü birileri benden telefon, hediye, en kötüsü
mesaj bekliyor. Birileri bekliyor diye bir şeyleri yapmak da benim
karakterime en ters olan şey..
Ben
gönül insanıyım, içimden gelmeyen şeyleri yapmak
istemem, ama bırakmıyorlar ki gönlüme..
Hal
böyle olunca da kutlanacak şey her ne ise günün ilerleyen
saatlerine kalıyor. Yok, yanlış anlaşılmasın; unutmuyorum
elbette, dedim ya erteliyorum.
Kahvaltıdan
sonra ararım diyorum.. Bir çay daha içeyim sonra ararım diyorum..
Daha erken, biraz sonra ararım diyorum!
Böyle
diye diye bir bakmışım akşam üzeri olmuş, neredeyse gün
bitecek.. Eh bari arayayım artık diyorum. Sesime “kutlama”
maskesini takıyorum, açıyorum telefonu çınlayan bir sesle
“...
günün kutlu olsuuun” diyorum. Ben bunu deyince karşı taraf
teşekkür ediyor, sonrasında kocaman bir sessizliğin ayak izlerini
hissediyorum genelde.. Eee kutladım, şimdi ne olacak gerginliği
yaşamamak için “ne yapıyorsun bakalım, iyi misin?”
gibi bir klişe cümle geliyor ardından.. Kutlanan günün özelliği
zaten bu cümleyle yok olup gidiyor.. “Eee, daha ne var ne yok?”
noktasına gelinirse eğer, olayın duygu boyutu katlediliyor ister
istemez.
Hah
diyorum, harika, tam benlik! Oysa samimi cümlelerin insanı değil
miydim ben?
Baktım
ki olmayacak böyle sahte sahte, bir dönem aramamayı denedim özel
günlerde. Yakınlık derecesini söylemeyeyim şimdi ayıp olmasın;
içlerinden bir tanesi öğretmenler gününü kutlamadığım için
bana öyle küstü ki, o kaprisleri çekeceğime yapmacık da olsa
bin kere kutlamayı tercih ederdim! İçtenlik dediğin nedir ki,
hayatımız olmuş klişe! Benimkisi de gereksiz bir hissiyat!
Nasıl
anlatayım, belirli gün ve haftalarda kutlama zorunluluğunu yapay
bulduğumu nasıl söyleyeyim? İnanmazlar ki.. Görev yapılmalıdır
mantığındalar..
Doğum
günleri için böyle düşünmem bak, çok önemserim sevdiğim
insanların doğum günlerini. Yıldönümleri de özeldir benim
gözümde.. Ama işte güruh halinde olanlara öyle bakamıyorum.
Yılbaşı da özel gelir mesela, kutlamaktan gocunmadığım nadir
günlerdendir.
Olayın
kapitalist zorlama boyutuna hiç girmedim dikkat ederseniz. Yani
hediye almak zorundaymışsız gibi hissettirmelerine, özel gün
hediyesi mantığının saçmalığına değinmedim bile.. Olayın
“kuru kutlama” boyutunu bile hazmedememiş olan benden hediye
almam elbette beklenemez değil mi?
Ama
sağım solum belli de olmaz; dedim ya hissiyat meselesi.. Özel
günlerin birinde hediye alasım da gelebilir elbette bazen.. Dedim
ya kimsenin benden beklentisi olmasa belki de daha katılımcı
olacağım..
Öte yandan, çoğunun yaptığı kutlama zaten kabul edilebilir bir şey değil ki!
Yazıyorlar “basın bülteni” mantığında bir mesaj,
hatta çoğu zaman kendileri yazmayıp bir yerlerden kopyalıyorlar;
sonra da telefonlarındaki listenin tamamına atıyorlar aynı
mesajı..
Ne oldu, görev yerini buldu! Al sana bayram mesajı!
İnsanı bırakın mutlu etmeyi, “üff!” dedirten bir bayram
mesajı hem de..
Önceleri bütün iyi niyetimle “bana yazılmamış,
ama bana gönderilmiş!” bu mesajların hepsine yanıt yazardım.
Sonradan ayıldım, bu nedir dedim, kızdım kendime de, o mesajları
direkt siliyorum artık.
Kişiye
özel ilişkileri de yok etti bu zorunlu ve toplu kutlama mantığı..
Konuyla
pek alakası yok aslında ama yeri gelmişken söyleyeyim. Son
işyerindeki alacak verecek davası yüzünden kendisiyle pek
görüşmediğim birisi bana sürekli ölüm mesajları gönderiyordu.
"Yeşim'in
annesini kaybettik, cenazesi Çengelköy'de şu adresteki camide
kaldırılacak!” mesajı geldi geçe sene. Hadi dedim,
yanlışlıkla olmuştur dedim, önemsemedim. Yeşim dediği şahıs,
hiç özel muhabbetim olmayan biri olması bir yana, bana borçlu
olan patronun eşi üstelik! Hayır insanın aklına türlü türlü
şeyler geliyor!
Bundan 5-6 ay önce aynı şahıs bu sefer;
“Çok
sevdiğimiz Hakan arkadaşımızın babası vefat etmiştir, cenazesi
şu camide...” diye bir mesaj daha gönderince anladım ki bir listenin içindeyim, ve dayanamadım..
“Ölüm
haberleri verdiğiniz mesaj listesinden lütfen beni çıkarınız,
zira bir listenin parçası olmak yerine bireysel olarak aranmayı
tercih ederdim!” gibi bir şey yazıp gönderdim kendisine..
Bilemiyorum ya bu mesajım etkili oldu, ya da son aylarda ölen yok..
Demem
o ki, zorunluluktan yapılan şeyler, insanları ruhsuzluğa itiyor.
Ben ruhsuz biri değilim, dolayısıyla da içimden gelmeyen özel
günleri kutlamıyorum..
Dün
de anneler gününü kutlamak içimden gelmedi, kutlamadım da..
Kırılanlara
duyurulur buradan..
Neden
derseler hâla, yanıtım hazır; çünkü.....
Dayatma da olsa seviyorum ben bütün özel günleri. Ben annemi her daim başımın üstünde tutarım o ayrı ama bir de dayatma bir günde kutlayıvereyim noolur yani mantığındayım. En azından Hıdrellezden daha çok önem veriyorum bu güne :) Ama o liste mesaj olayından bende nefret ediyorum gerçi onun da çözümü var gelen numarayı engelliyorum olup bitiyor :)
YanıtlaSilAnnesi olmayan benim gibiler, istemesine rağmen çocuğu olmayan kadınlar anneler gününde; sevgilisi olmayanlar sevgililer gününde, babası olmayanlar babalar gününde buruk oluyor ister istemez. Eskiden böyle değildi, son yıllarda o kadar çok reklam yapılıyor, o özel gün o kadar çok abartılıyor ki, insan ister istemez daha bir soğuyor..
Silİnsan psikolojisi işte, olayların yansıması farklı farklı :)
Sevgiler:)
Ah ne güzel yazılmış bir yazı!
YanıtlaSilBeynimden, kalbimden çıkmış sanki.
Dayatma gunleri oldum olası ben de sevmem. Bir de o günlerde benden telefon ya da kutlama bekleyenleri.
Teşekkürler paylaşım için. O güzel yüreğe, kaleme sağlık. Sevgiler.
Bu sıcak yorumunuz için asıl ben teşekkür ederim, sevgiler:)
SilGünaydın :)
YanıtlaSilBen özel günleri seviyorum. Ama şöyle seviyorum : İçimden gelmeyen birini arayıp da asla kutlamam. Sadece istediğim ve yapmacık olmayacak şekilde kutlayabileceğim insanları ararım. Yani bunu bir görev mantığıyla yapmam. İçimden gelmesi lazım. O kişiyi arayınca mutlu olmam lazım :)
Kimseye toplu mesaj atmam. Toplu mesajları özellikle de bayram mesajlarını okumadan silerim ve cevap da yazmam. Özel bir insansa arar kutlarım.
İnsanların herkesi bir anda toplu mesajla aradan çıkarma mantığından nefret ediyorum :)
Günaydın:)
SilBazen mecburiyetler oluyor, benim kabul edemeyişim de bu aslında.. Mesela çok sevmediğiniz bir akrabanızın anneler gününü kutlamazsanız olay olabiliyor.. Ben de sizin gibiyim, dedim ya içimden gelirse, hissedersem hediye de alıyorum, sorun yok. Yeter ki mecburiyet kavramı ortadan kalkmış olsun:)
Toplu mesaj olayı ise başlı başına bir yazı konusu bence, bir ara detaylı detaylı yazmayı not aldım bile, sevgiler:)
:D Bende sevmiyorum dayatma günler. Ama bir unutursak hediyeyi annemin halini düşünmek bile istemiyorum. Derdini güzel anlatmışsın. Emrah bunu beğendi. :)
YanıtlaSilEmrah beğendiyse gerisi teferruattır, sevgiler:)
SilÇok güzel bir yazı olmuş, her zamanki gibi ♥ Başlangıç olarak sevgililer gününden çok rahatsız oluyorum ben. Bir de "sevgililik" hassas dönemdir, bir şey yapmasan olmaz, karşındaki ne düşünür, daha beraber ilk senemiz derken çok saçma tiyatrolara sahne olabilen bir gündür. Mesleki günler gibi diğer bıdık bıdık günler zaten mühim değil gözümde... Anneler günü ise anneme hediye almadığım ama onu çok sevdiğim söylemeyi ihmal etmediğim bir gün, sevgiden daha önemli ne var k, hem bir gün mü bu iş ;)
YanıtlaSilSizinkisi de çok güzel bir yorum olmuş, her zamanki gibi, teşekkürler:)
SilSevgililer günü deyince aklıma ayıcıkların gelmesinin acaba sizin anlattıklarınızla bir ilgisi olabilir mi:) Şaka bir yana da yerden göğe kadar haklısınız, hediye alsan bir dert, almasan daha büyük dert:)
Anneler günü ise dediğiniz gibi sevgi günüdür, çıkışı da öyledir. Ama şu kapitalizm yok mu, her şeyde olduğu gibi anneler gününün de içinin boşalmasına neden oldu maalesef. Karanfil ve sevgi ile kutlanan anneler günleri nerdee, avm paketleri nerdeee...
Bazen zorlayabiliyor. Yine de gelenekler bir şekilde devam etmesi de iyi bir şey. Benim için de örneğin zor geçen günlerden biridir. Sevgilerimle.
YanıtlaSilGelenekler özleri gibi devam etse zaten sorun olmayacak bu kadar, o kadar gözümüze sokuyorlar ki..
SilSevgiler..
Şimdi hatırladım bir yazı yazacaktık, onu konuşalım:((
Sayın Evde Yazar bu düşüncenizde kısmen de olsa çelişki var bence. Gönül insanı olmak zor bu zamanda. Ha gönül insanı olma yolunda çabalayan bir insanı da takdir etmek gerek elbette; ama gönül insanı olan birisi kendisini öyle güzel tanıtmalı ki çevresine 'yahu bu adamda/kadında ne var, hem çok samimi, hem cana yakın, hem bu, hem şu' dedirtmesi gerek. Bunu da gösteriş için değil gönül insanı olmanın ne kadar da güzel bir duygu olduğunu kanıtlaması için yapması gerek.
YanıtlaSilSize katılmadığım nokta da bundan dolayı. Her ne kadar tek bir güne sıkıştırılsa da, ne kadar gereğinden fazla abartılsa da, ne kadar duygu etmeni önplandan atılsa da, ne kadar da birçok mesele zorunlulukmuş gibi lanse edilse de gönül insanı bunu o kadar güzel bir şekilde gösterecek ki millet bakakalsın. Mesela annesi olmayan bir insan en sevdiği büyüğüne annem gibi bir insan deyip (ya da huzur evlerinde bulunan onlarca insana) ufak bir hediye alınmalı. Ya da sevgilisi olmayan arkadaşlara ufak bir sürpriz hazırlayarak hem onlara hem de kendimize güzel bir ortam hazırlayabiliriz. Ve ya bize bayram mesajını kopyala gönder yapana çok daha güzel, esprili bir mesaj gönderebiliriz. Ya da ... diye devam eden binlerce cümle kullanabilirim; ama roman yazmaya başlamayayım en iyisi.
Dediğim açıdan bir bakın isterseniz :)
Merhaba,
SilHaklısınız, belki de "gönül insanı" tanımını yanlış kullandım. Gönül insanı derken aslında "gönlünden geçeni yapmak isteyen" demek istemiştim. Yoksa dediğiniz anlamda "gönül insanı"olmak ne haddime, keşke olabilsek o başka elbette ama benim kırk fırın ekmek yemem lazım öyle olabilmek için.
Bu açıklamadan sonra anlaşmışızdır umarım, sevgiler:)
Artık o kadar çok anlamını yitirdi ki bu özel günler, dediğiniz gibi hissiyatını, özelliğini kaybetti.
YanıtlaSilİçi boşaltılan her kavram gibi bu özel günler de canımızı yakıyor artık maalesef.. Düşünün, annesinin ölüm yıl dönümünden böyle bir gün kalan Anna Jarvis, görse sadece tüketim mantıklı bir güne dönüştüğünü bu günün, kim bilir nasıl üzülürdü..
Silvalla hocam ben hiç özel gün kutlamıyorum geçen sene yılbaşına üzerime battaniye çekip uyuyarak ondan önceki sene de tuvalette girdim. anneler babalar günü gibi özel günler için ise şunu söyleyeyim. Biz de Allah kısmet ederse gelecekte baba olacağız şahsen ben hediye istemem hayırlı bir evlat olsun yeter. Ben de çevremdekilere iyi olmaya çalışıyorum iyi bir evlat abi kardeş sevgili arkadaş bence en güzel hediye bu.
YanıtlaSilSabah sabah beni güldürdünüz:))
Silgüzeldir böyle günler , bence çoğu zaman rutine bağlıyoruz herşeyi. yanlış anlamasın kimse ama ben hergün anneme şöyle iyiyim böyle iyiyimler hikaye , bugünler biraz kendimizi cimcikleme günleri olmalı , anlatabidim mi ki acaba:) illa hediye almak zorunda değiliz .zaten en güzel hediye biziz annelerimize. sadece tatlı dil ve gönül okşama yeter...sevgiyle..
YanıtlaSilEvet tatlı dil, gönül okşama, şımartma günleri olmalı bence de..
SilSevgiler :)