İş
hayatında kıskançlık vakalarına rastlamayan yoktur. Şimdi en
uçtan örnek vereyim de kimseler üzerine alınmasın.
Diyelim
ki siz iyi bir beyin cerrahısınız. Sizin çalıştığınız
hastahanede bir de çok iyi bir kalp uzmanı var, ismi de Macit
olsun. Bu Macit Bey bir bilimsel çalışma yapıyor, aşk acısından
muzdarip kalpler için bir ağrı kesici icat ediyor. Siz
beyincisiniz, o da kalpçi, normalde aranızda bir rekabet yok. Ne
yapmanız lazım normal koşullar altında? Gidip Mucit Macit Bey'in
kapısını çalıp kendisini tebrik etmeniz lazım değil mi? Hatta
varsa bir aşk derdiniz, yeni ilaçtan da isteyebilirsiniz, emin olun
siz meslektaşına seve seve o ilaçtan verecektir Macit Bey.
Ama
yok, duyunca bu yeni icadı, içinizi kaplar bir kıskançlık. “Neden
Macit buldu da o ilacı ben bulamadım!” diye
dövünmeye başlarsınız.
“O kalpçi ama olsun, ben de beyinsel olarak bulabilirdim bir
çözüm!” diye
kendinizi
yiyip bitirirsiniz.
Şimdi basın gelecek Macit'i övecekler, röportajlar yapacaklar,
sabah programlarına bile davet ederler O'nu diye içinizdeki kurtlar
kendi kendini kemirmeye başlar. Birden en kötüsü aklınıza
gelir, ya Macit'in maaşına zam da yaparlarsa? Sanki sizin maaştan
kesip Macit Bey'e mi verecekler? Olsun, hiç fark etmez, bu acıya
katlanamayacağınızı düşünüp hemen karşı saldırıya geçmeye
başlarsınız.
“Aşk
acısı kalple değil beyinle ilgilidir, Macit Bey'in bulduğu bu
ilaç hiçbir şeye yaramayacaktır”
diye sağda solda konuşmaya başlarsınız mesela. Ya da daha da
ileri gider: “Macit
bu ilacı benden çaldı, on yıldır üzerinde çalışıyordum,
dosyalar bilgisayarımda kayıtlıydı ama çalınmış!”
diyerek komplo teorisi yaratıp adamı hırsızlıkla da itham
edebilirsiniz. Çamur at izi kalsın misali, Macit Bey aklanana kadar
kamuoyu bu haberle meşgul olabilir. Ya da apar topar kendi teorinizi
geliştirirsiniz, maksat karşı saldırı olsun, mesela şöyle
dersiniz:
“Aşk
acısı diye adlandırılan şey aslında bağırsak gazıdır,
çaresi de beyindeki nöronlara sinyal göndermektir, gazdır çıkar
gider. Niye abartılıyor ki bu kadar!”
Genelde
en sık başvurulan yöntem de işinize yarayabilir. Patron ve de
ilgili otoritelerin olduğu bir ortamda patronun bir takıntısından
yola çıkıp kendinizce zeki bir manevrayla gündemi
değiştirebilirsiniz. Gramer takıntısı olduğunu bildiğiniz
patronunuzun yanında şöyle dersiniz mesela:
nereden baktığınız önemli! |
“O
değil de Macit Bey'in yazdığı tez imla hatalarıyla dolu, ben
şahsen okuyamadım ve dolayısıyla da anlayamadım”
dersiniz. Hemen gözler noktaya virgüle çevrilir, kalpmiş acıymış
kimsenin aklına bile gelmez. Böylece Macit Bey'in tam da övüleceği
zaman diliminde hatalar yapabilen bir ölümlü olduğunun altını
şahane bir şekilde çizer, ortamda alevli “nokta-virgül”
tartışmaları yapılırken siz kıs kıs gülerek keyifle kahvenizi
yudumlarsınız.
Bütün
bunları yaparak belki gündemi meşgul ettiniz, belki sahiden de
Macit Bey'in icadını itibarsızlaştırmayı başardınız, ya da
kendinizi “Şu beyinci de ne hırslı birisi, ne saçmalıyor!”
dedirtecek kadar küçülttünüz. Ne oldu? İçinizin yağları mı
eridi? Hayır cidden ne geçti elinize?
Muhtemelen
bir zafer duygusu yaşadınız ama içinizdeki haset ateşi yine de
sönmedi değil mi? Kendinize yeni kurban bulmakta gecikmezsiniz
merak etmeyin!
Bakın
dostum, hayat böyle geçmez. Bırakın Macit Bey başarısının
hazzını yaşasın, siz de madem beyin cerrahısınız, gidin beyin
nöronlarınızı bir kontrol edin. Kısa devre yapıyor onlar,
yangın mangın çıkar maazallah!
en büyük kim? |
Bu duygularını törpülemişsen sorun yok. Buda yaptığınız iş de, ne kadar uzmanlaşmış olduğunuzla alakalı bir durum. Nerede! Keşke birileri gelse ben senden daha iyi yapacağım şu işi dese. Vallahi artık kimse kimseyi kıskanıp hırs yapacak kadar hayatı dolu yaşamıyor. Yani kafa yormuyor. Kimse kimseyi umursamıyor.
YanıtlaSilDeğişik bir yaklaşım getirmişsiniz, doğrusu hırs yapmakla hayatı dolu yaşamak arasında bir bağlantı olacağını hiç düşünmemiştim. Hırslı insanların keşke dediğiniz gibi nesli tükense :)
SilBen kıskandım işte, ama neyi, yazınızı, başarınızı. Umarım sizin gibiler çoğalır da kaliteli ve özgün yazılar okuyabiliriz. Yazılarınızın son hızla devam etmesi ümidiyle.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Bu şekilde motive edici olacaksa bence kıskanmaya devam etmenizde hiçbir sakınca yok :)
SilMerhabalar..Açıkçası güzel bir konuya değinmişsiniz.Kendi adıma konuşayım istediğim konularda hırslı bir kişiliğe sahibimdir..Azimle s.. duvarı bile delermiş derler ya o misal..Ama istemiyorsam da kimse beni etkilemez..Sizi gaza getirecekse ve sizi iyi yönde ilerletecekse kıskanclık güzel bir şey..Ama sizi ve çevrenizi olumsuzluklara sürükleyecekse kesinlikle tükenmesi gereken bir duygu..
YanıtlaSilSizin söylediğiniz hırs bende de var, itici güç, pozitif bir şey dediğiniz gibi. Benim bu ayzıda kastettiğim aslında kıskançlık ötesi durumlar, haset, çekememezlik yani :)
SilBu bazıları için aşılması zor bir durum etrafın başarısını kıskanacağına kendine bir baksa sorgulasa yani önce kendinle barışsa tüm duygulardan arınacak ama malesef onlarda böyle besleniyor :)
YanıtlaSilÇok güzel bir noktaya temas etmişsiniz, insanın önce kendisiyle barışması lazım.
Silharika bir yazı olmuş gerçekten bloghocamda gezinirken sitenizi kesfettim takipteyim
YanıtlaSilHoş geldiniz, teşekkürler :)
SilBen olaya biraz farklı baktım açıkçası, kıskançlık elbette var yok değil her insanda biraz vardır. Ama kıskanılmayı istemekte olamaz mı acaba? Yani Macit bey belki yaptığı işten böbürlenmiş bir adamdır. Ki böyle insanlarda var. Halbuki mütevazi olmak lazım birazda. Belki de beyin cerrahını kendi sinirlendirmiştir kibirli tavırlarıyla. :) Sonuç olarak her etki bir tepki yaratıyor.
YanıtlaSilEvet bu da güzel bir bakış açısı, Macit Bey'in egosu yüksekse haklısınız, benim derdim mütevazı Macit Bey'i çekemeyenlerle :)
Silbeyin cerrahı olma gibi bir başarı gösterdiğiniz halde mutsuz bir yaşama mahkum olursunuz. hayata bakışınız bozuktur çünkü. kötü kalplilikten kurtaramamışsınız kendinizi.
YanıtlaSilböyle mutsuz insanlar o kadar çok ki..yazık..
güzel bir örnek üzerinden kıskanmanın çirkinliğini çok güzel yazmışsınız. yüreğinize sağlık..
Geç oldu gerçi ama, teşekkürler:)
SilBen nasıl yanıtlamayı unutmuşum bu yorumu...
Neyse aradan 9 ay geçse de yanıtladım nihayet :)