15 Temmuz 2015 Çarşamba

Herşey dahil otellerde eşitlik ve özgürlüğü satın almak!

Ne zaman tatile gitsem kafamda tuhaf fikirlerle dönüyorum. Günlük keşmekeşten, haberlerden, sosyal medyadan uzak olunca demek ki insan başka konulara yoğunlaşabiliyor.
Bu tatilde de eşitliğe ve özgürlüğe takıldım. Ama tabii ki bu kavramların tatil versiyonlarıydı benim düşündüklerim.
Tezim şu:
Herşey dahil oteller, yani tatil köyleri, parayla eşitliğin ve özgürlüğün satın alındığı ütopik mekanlardır. Hatta Ultra Herşey Dahil Oteller'de buna bir de aristokratik sınıfsal tanımlamalar da dahil olur. Nasıl mı? Herkes “dük” ve “düşes” gibi muamele görür de ondan...

Hadi canım, olur mu öyle şey, amma saçmaladın!” demeyin. Bakın şimdi size anlatıyorum.


Orada tatil yapan herkesin yanında cüzdan taşımadan yaşaması eşitlik ve özgürlük değil midir? Dediğim gibi özgürlüğü satın almışsınız zaten baştan.. Mesela susadınız, dolaplardaki buz gibi soğutulmuş sulardan, ayranlardan ve hatta envai çeşit kokteyl ve içeceklerden canınızın çektiğini alıp içebilirsiniz, kimse size para sormaz! Acıktınız, açık büfeden istediğiniz kadar yemek yiyebilirsiniz. Canınız dondurma ya da pasta çekerse gidersiniz tatil köyünün pastahanesine, açar dolabı istediğinizi alırsınız. Kimse size “ne yapıyorsun!” demez...

Gerçek hayatta ne olduğunuzun, nasıl bir gelire sahip olduğunuzun hiçbir önemi olmaz orada! Zira son model arabanız varsa, otelin dışında park etmişsinizdir. Arabanız yoksa da zaten orada herkes arabasız dolaştığı için hiç eksiklik hissetmezsiniz. Kimin ne kadar para kazandığının önemi yoktur herşey dahil otellerde, herkes eşittir. Herkese aynı lüks hizmet sunulur. Ultra Herşey Dahil bir otele gittiyseniz zaten hepiniz dük'sünüz, hepiniz düşes... Hemen hemen her ihtiyacınız sorgusuz sualsiz karşılanır çünkü...
Birileri kendi egoları bu muamele ile yetinmeyeceği için, kendisine daha da özel davranılması için, tatil köyü çalışanlarına bahşiş dağıtır, siz ise gizlice “tip” kutusuna bahşişi atarak onlara içten içten gülümser ve düşes olmaya devam edersiniz; sonuç rüşvetle pek de değişmez anlayacağınız...


Eşitlik para kullanmayarak sağlanırken özgürlük de giyim kuşamda ortaya çıkar. Bir minyatür kenttir orası ve herkes yarıçıplak dolaşır! Markete, doktora, kuaföre, yemek salonuna, bara da aynı kıyafetle gidersiniz. Üstünüzde bir mayo ve ayağınızda şıpıdık terliklerle takılırsınız yani! İster güzel olun ister çirkin, ister yaşlı olun ister genç, ister bir firmanın patronu olun ister çalışanı, mayonuz ve terlikleriniz sizi diğerleriyle eşitler ve aynı zamanda özgür kılar. Belki içinizden birileri mayosunu semt pazarından almıştır 20 liraya, birileri de 1200 lira vererek lüks mağazadan almıştır. Ne fark eder ki! Sonuçta herkesin mayosu ıslaktır, çünkü herkes suya girmektedir. Kimileri daha zengin ve daha özgür ve daha eşit olduğunu göstermek için mayosuna swarovski taşlar takmış olsa da ne gam! Güneş gözlüğünün yanında yazan markaya kim bakar ki orada!


Eşitlik bununla da sınırlı kalmaz. O ütopik tatil köyünde Alman, Rus, Kazak, Türk, Kürt, Fransız ya da İngiliz olmanızın da bir önemi yoktur. Milliyetçi damarlarınız istediğiniz kadar kabarık olsun, kendinizi diğer halklardan istediğiniz kadar üstün görün hiç fark etmez. Herşey dahil tatil köylerinde millet farkı gözetilmez, herkes aynı muameleyi görür. Dedim ya çünkü oralar gerçekten de ütopya gibidir. Thomas Moore bile tatil köylerinde azıcık yaşasaydı, “İşte böyle bir şey!” derdi bence...

Dahası da var. Eşitlik kültürel anlamda da kendini gösterir. Zira herkes aynı şeylerle eğlenir orada. Fazla seçenek olmadığı için biraz da mecbur kalırsınız gerçi ama emin olun insan zaman içinde alışır. Evet ilginçtir ama gerçektir. Mesela normalde “ayy ne iğrenç!“ dediğiniz pop müziklerle dans ederken bulursunuz kendinizi Herşey Dahil Otel'lerde! Bir animatör “şimdi eller havaya!” diye komut verince robot gibi herkes aynı anda ellerini kaldırarak dans etmeye başlar yalan mı? Çünkü beynimizi eğlenmeye kodlamışızdır. Dansöz de seyrederiz,Lambada dansı da yaparız öyle otellerde. Çünkü herkes eşittir, kim ne der gibi kaygılarımız yoktur, ve dedim ya amaç sadece eğlenmektir. Havuzda nasıl ki birbirimize su sıçratarak çocukça mutlu oluyorsak, diskoya gidip seksenli yılların müzikleriyle dans etmek de o kadar normal gelir tatil köylerinde...


Her şey pırıl pırıldır. Her gün çarşaflarınız değişir, her gün havlularınız yıkanır, yerlerde bir çöp yoktur, hatta sinek bile gezinmez! Her yer yemyeşildir, herkes güler yüzlüdür, tanıyan tanımayan herkes birbirine gülümseyerek “günaydın” der, ne bileyim siz “Alice”'sinizdir, orası da Harikalar Diyarı! Bütün hayatınızın böyle bir köyde geçtiğini düşünsenize! Bu ütopya değil de nedir....



Ama işte dedim ya bu bir ütopyadır nihayetinde. Yani sözlük anlamıyla “aslında olmayan, gerçekleşmesi imkansız, tasarlanmış toplum modelidir.” Yani tatil bitince bütün atlar kabak olur, kül kedisi olmaya devam edersiniz siz de. Ama beyninizin kıvrımlarında çook güzel anılar birikmiştir, o anılar da normal hayatınıza daha güzel bakmanızı sağlar, kül kediğilinden sıyrılmaya başlarsınız ufak ufak. Öyle ya, kısa süreliğine de olsa “düşes” olmanın tadını almışsınızdır bir kere!

Bir de bu güzel masalın görünmeyen kısmı vardır tabii ki! Zira o çarşaflar kendi kendine temizlenmiyordur, o yemekleri yapan usta eller, siz mutlu mesut tatil yaparken kan ter içinde çalışmaktadır. Garsonlar, işçiler, bahçıvanlar, housekeeper'lar...


Sanırım marifet, o tatilden dönünce de eşitlik gözlüğünü çıkarmamakta olsa gerek...

Sevgiyle...

23 yorum :

  1. Herşey dahil oteller denince aklıma gelen tek şey: israf. Kıtlıktan çıkmış bir orduyu doyururcasına hazırlanmış açık büfeler, bilinçsiz ve açgözlü bünyelerin tabaklarına yiyemeyecekleri halde aldıkları envai çeşit yiyecek ve sonraki durak çöp. Ben şahsen eğer mecbur kaldıysam ve her şey dahil bir otele gideceksem gitmeden önce mutlaka arayıp yemek artıklarını ne yaptıklarını soruyorum. En son gittiğim tatilde barınağa gönderdiklerini söyleyip, barınak da onaylayınca gitme kararı aldım. Her güzelliğin bir de çirkinliği var ne yazık ki :(

    Amaaaa yine de;
    Herşeye rağmen tatil güzel be! :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tatil dolayısıyla geç yanıtladığım için baştan özür dileyeyim. Görgü ve bilinç düzeyi maalesef farklı farklı olabiliyor, ama dediğin gini tatil güzel şey :)

      Sil
  2. hiç böyle olumlu güzel yanlarını pek düşünmemiştim. yazarlar işte böyle farklı bakış açıları ile resmi (doğayı, insanı, yaşamı) daha güzel değerlendirebiliyorlar.. yüreğine sağlık.
    o israf, bolluk içimi cız ettiriyor..
    eşitlik ve özgürlük ne kadar güzel sözcükler... eşitlik ve özgürlüğün egemen olduğu başka bir dünya hayalini kurmaya devam... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eşitlik ve özgürlüğü para ile satın almak her ne kadar kendi içinde bir çelişki barındırsa da bir süreşiğine "öyleymiş" gibi hayal etmek ve yaşamak da güzeldi açıkçası:)

      Sil
  3. hiç böyle olumlu güzel yanlarını pek düşünmemiştim. yazarlar işte böyle farklı bakış açıları ile resmi (doğayı, insanı, yaşamı) daha güzel değerlendirebiliyorlar.. yüreğine sağlık.
    o israf, bolluk içimi cız ettiriyor..
    eşitlik ve özgürlük ne kadar güzel sözcükler... eşitlik ve özgürlüğün egemen olduğu başka bir dünya hayalini kurmaya devam... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlışlıkla iki kere yayınlamışım, silmeyeyim dedim:)

      Sil
  4. Tatil isteğimi tavan yaptın, sanki çok dipteymis gibi :)) çok güzeldi tespitle ve ütopik görünen ama yaşama imkanı buldugumuzun anlatımı; dileğimiz en sonunda eklemeyi unutmadigin çalışanlarin da bu eşitliğe kavuştuğu günün hayaliyle sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım ben yanıtlayana kadar tatile gitmişsinizdir, sevgiler :)

      Sil
  5. Değişik bir bakış açısı sunmuşsunuz, keyifle okudum :) Bir de yazılarınızı özlemiştim, hoş geldiniz :) Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bİraz geç yanıtlaadım kusura bakmayınız, sevgiler :)

      Sil
  6. Biraz aristokrat takıldın, fena mı yani? :) Köle gibi çalışan bir emekçi. İmza.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kül kedisi misali azıcık arisytokrat takılmak hiç de fena olmadı:)

      Sil
  7. Esra hanımın yaptığı çok güzel. Oteli arayip sorması. Illa gidilecek se yemek artıklarıni çöpe atmayanlari seçmek gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten büyük tatil köylerinin bu konuda gereken önlemleri aldıklarını düşünüyorum.

      Sil
  8. Böyle bir tatili almayalı çok uzun süre oldu. Ben yalancı cennet diyorum oralara ama nedense çevresinde geziler yaptığım yemeğimi kendim ayarladığım bir tatil daha iyi gelecek gibi. Mutlu bayramlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yalancı cennet, yani ütopya.. Bazen,özellikle de bir hafta gibi kısıtlı bir tatil zamanınız varsa iyi geliyor. Ama tabii ki gönül ister ki kendi havuzlu, bahçeli yazlığımız olsun, mangalımızı yapalım, ağaçlardan meyvelerimizi toplayalım taze taze.. Hatta o ağaçların meyvelerinden reçeller yapalım. Tabii ki tatil en az 1 ay olsun:) Eğer bir gün sadece keyfim için romanlar yazıp para da kazanırsam hayalim böyle bir yaşam:))
      Sevgiler, iyi bayramlar...

      Sil
  9. İşte 'tatil'in en güzel açıklaması olmuş.Ne istiyorsan onu yapıp arkanı sürekli toplayan biri olması..İlham verici bir yazı olmuş..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında tatilin her çeşidi güzel, bu anlattığım biraz tembel tatiliydi :)

      Sil
  10. 5 yıldızlı otellerde de maatteessuf. Çifte standart var. Kollara taktıkları. Renkli kelepçeler var ya... benim. Otelde. Sadece kırmızı kelepçelerden takanlar. Sınırsız dondurma alabiliyordu...diğerleri ise ciplak vaziyette yutkunuyorlar... saygılar

    YanıtlaSil
  11. 5 yıldız ş atolarda da çifte standart. Var. Renkli kelepçeler yakanlara dikkat edin... bazı otellerde pembe kelepçeli mösyö. Madam ve matmazeller. Bedava sınırsız. Dondurma alabiliyorken mavi prangalilar ise çıplak ve ıslak vaziyette yutkunuyorlar dondurmalara bakarak.... buyrun bir de burdan bakının

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu söylediğiniz benim anlattığım ütopyayı bozuyor, gerçekten de çok acayip ve de yanlış bir uygulama. Bence böyle otellerde herkes eşit yararlanmalı olanaklardan. Ben açıkçası hiç denk gelmedim böyle bir uygulamaya. Sadece çocuklarda alkol sınırı için farklı renk kelepçe görmüştüm.
      Hatta bu sene gittiğim otelde kelepçe de yoktu, çok hoşuma gittti bu yaklaşımları. Demek ki tesisten tesise değişiyor.

      Sil
  12. Mobilden yorum ya gitmiyor ya gitmedi yine yaz diye uyarıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütün yorumlarınızı yayınladım, sorun yok bence, ama yine de teşekkürler ilginiz için :)

      Sil