18 Ekim 2015 Pazar

Kediseverler yüzünden kedilerden uzaklaştım!


Benim kedilere olan nötr tavrımı kediseverler bozdu; anlatacağım efendim, tane tane, derinlere inerek, hatta başlık başlık anlatacağım...

Evet itiraf ediyorum; son zamanlarda kedilere karşı nefrete benzer hissiyatlar içindeyim.. Nefret derken yanlış anlaşılmasın. Onlara eziyet etmiyorum, ama onları artık sanırım hiç sevmiyorum. Nedenlerini anlatacağım. Ama baştan söyleyeyim, lütfen “ama hayvan sevmeyen insan da sevmez, ama kedi sevilmez mi, onlar dünyanın en maaasum yaratıkları...” gibi klişelerle üzerime gelmeyiniz; zira siz böyle yaptıkça ben hayvanlardan daha da uzaklaşıyorum!

Art by Marino Degano- Cat's life

Şimdi efendim, ben çocukken, yani ortaokuldan önce, bahçeli bir evimiz vardı ve o bahçede tavuklarımız vardı. Tavuklarla hiç sorunum olmadı zaten. Hatta bir civciv beslediğimi de hatırlıyorum. O civcivi bir kedi yemişti! Bakın yazarken geldi aklıma bu mevzu, belki de kedilere olan antipatimin geri planında çocukluğumdaki bu olay yatıyordur. Öyle ya, psikologlar da her sorunun arkasında çocukluk travmaları aramıyorlar mı?

Üniversiteye kadar olan dönemde kedilerle herhangi bir teşvik-i mesaim olmadı. Zira nereden baksanız, orta birden lise sona kadar koskocaman altı sene geçmiş. Bu altı yıllık süre içinde hiçbir kedili anım yok. Çünkü o dönemlerde, günümüzdeki gibi “kedi sevme modası” yoktu bence, zira sosyal medyada kedi resmi paylaşma gibi bir hobisi de yoktu insanların! Kedi köpek beslenirdi bahçelerde, Allah ne verdiyse, sofradan ne arttıysa yerlerdi onlar da. Devasa bir sektör haline gelen “pet-shop” çuluk nedir bilmiyorduk. Komşumuzun da bir kedisi vardı evet, kendi halinde yaşardı öyle sessiz sedasız. Dedim ya elimi uzatıp sevmedim hiç, ama korkmadım da, nefret de etmedim.

Sonra üniversite son sınıfta yanılmıyorsam, ev arkadaşlarım sokaktan bir kedi yavrusu bulup eve getirmişlerdi, banyoda bir kutuya koydular. “Bu ne ya pis pis, adı “mikrop” olsun bari!” dediğimi anımsıyorum. O kedi yalan olmasın birkaç gün kaldı galiba evde, evet yanına yaklaşmadığım doğrudur, ama adı “mikrop” olsun diyecek kadar bir sempatim varmış en azından.

Köpeklerle ise oldum olası tırsak bir ilişkim oldu. Sokak köpeklerinden değil de özellikle şımarık ev köpeklerinden tırsarım, birisi dizime diş geçirmişti zira. Bu konuyu başka bir yazıda anlatırım; demem o ki, ben Mikrop'tan sonra kedilerle hiç sorun yaşamadım. Hatta kapı önlerine su koymuşluğum da vardır.

Kedilerle olan uyumlu ilişkimi kediseverler bozdu!

Benim kedilere olan uzaktan sempatik, biraz platonik, ama dokunmasız ilişkimi, bu kendi aramızdaki uyumu kediseverler bozdu!

Özellikle şu son iki yıldır yaşıyorum bu durumu. Gerek Kadıköy'ün abartılı bir biçimde Kediköy'e dönüşmesiyle, gerekse kediseverlerle olan yakın temaslarım nedeniyle - aslında evet bilakis kedisever insanlar yüzünden- kedilerden nefret etmeye başladım! Ve asıl ürkünç olan ne biliyor musunuz, kedilerden ciddi ciddi korkuyorum da artık... Bunca yıldır uzaktan uzaktan olan zararsız ilişkimiz nasıl bu hale geldi peki?

kedileri sevmek zorunda mıyım?

Beni kedileri sevmeye zorladılar!
Önce gayet şefkatle yaklaştılar.
Baak ne kadar şirin!”
Bu sana ne zarar verecek, baksana şu güzelliğineee!”
Ben de senin gibiydim, asla yaklaşamazdım, ama bak nasıl alıştımm!”.. gibi sempatik yaklaşımlarıyla geldiler. Aslında o dönem, ben de kedilere yakınlaşmak istedim. Hatta bir yavru kediye dokundum bile! Bir ara “neden kedilere dokunamıyorum” diye kendi kendime kızdığım, bu “aptal (!)” kedi fobisinden kurtulmam gerektiğini kendi kendime telkin ettiğim de oldu. Ama her şey bu kadar masumca ilerlemedi. Arada birazdan anlatacağım çeşitli deneyimler yaşanıp geçtikten ve ben kedilerden uzaklaştıktan sonra kediseverlerin içinde en sevdiklerimden birtanesi bana bir gün, daha doğrusu ben yemek yerken kedi üzerime atlamak isteyip beni ürküttüğünde;
Sen faşistsin, kedi sevmiyorsun, demek ki ırkçısın!” dedi.

Sonradan şaka yaptığını söylese de nafile!  Sanırım kedi düşmanlığımdaki en önemli dönüm noktası o andır. Öylece kalakaldım! Kedi sevmediğim için arkadaşım bana faşist dediği anda, o kedilerin hepsi gözümde başka bir şeye dönüşmeye başlamıştı bile. Zaten ürkünç bulduğum bakışları artık daha vahşi geliyordu gözüme. Arkadaşımdan da kedilerden de uzaklaştım. O'na o anda “birisi de sen örümcek sevmediğin, ve örümceklerden korktuğun için sana faşist dese!” dedim ve yürüdüm gittim.

Kedi sevenler süper sevgi dolu, merhametli, şahane, ideal insanlar olmadığı gibi, kedi sevmeyenler de ırkçı , faşist ve kötü yürekli değiller nihayetinde...

Kediseverlerin mahalle baskısı!
Yani mesela toplumun %99'u kedileri sevse, ben yine de sevmesem, kedisever çoğunluğun bana baskı yapmaya hakkı var mı? Nerede özgür irade? Ben insanlara hizmet veren bir kafede, üstüme atlayan kedilere katlanmak zorunda mıyım? Nitekim geçenlerde gittiğim bir kafede üzerime atlamaya çalışan siyah kediyi görünce siparişi iptal edip derhal oradan ayrıldım. Ben kedileri sevmek zorunda değilim ki! Neden üstüme üstüme geliyorsunuz.... Ama eğer Kadıköy veya Cihangir gibi bir yerde oturuyorsanız, kedilerle aşırı samimi bir ilişki kurmanız gerekiyormuş gibi bir algı var nedense. "Kadıköylü" ve "kedisevmez" kelimeleri yan yana gelemez diye bir kural var sanki! Kadıköy, sırf bir harf benzerliği var diye kediköye dönüşmek zorunda sanki.. Ne münasebet efendim, ne münasebet... Basbayağı mahalle baskısı yapıyorlar! Madem her kafede bir kedi var, o halde sigara içmeyenler gibi kedisevmeyenler için de bölümler yapsınlar...

Bana dikte edilen şeylere hayatım boyunca karşı çıkmışımdır.
Beni bu kadar zorlamasalardı, kendi halime bıraksalardı, belki bugün kedilerden nefret etmiyor olacaktım. Ama kedi sevmediğim için beni aşağılar tarzdaki yaklaşımları, söylemleri, kınamaları, zorlamaları, dalga geçer gibi sözleri ile her geçen gün kedilerden daha da uzaklaşmama sebep oldular.

Sanki her kedi çok sevimliymiş gibi...

Beni iğrendirdiler.
Gerçekten öyle “kıl kişi” denecek boyutlarda bir titizliğim yoktur. Ama hassas olduğum konular vardır. Mesela başkasının bardağından bir şey içmem. Bunu zaten çoğu insan yapmaz. Ama ben kediseverlerin kendi içtikleri çorba kasesine kedi maması koyduklarına, sonra o kaseyi yıkayıp tekrar kullandıklarına tanık oldum. Bu duruma tepki gösterdiğimde ise:

insanların ağzında kedilerinkinden daha çok bakteri var, tertemiz onlar” yanıtını aldım ve gerçekten bu yanıt beni hiç ama hiç tatmin etmedi! Sadece iğrendim..

O kediler mutfak masasının,  mutfak tezgahının üzerinde gezinirken hiçbir şekilde rahatsız olmayan kediseverler yüzünden bilinçaltımda kedi düşmanlığı yavaş yavaş büyümeye başladı. Zira istedikleri kadar yalansınlar, su düşmanı kedilerin dokunduğu yerleri içim almıyor işte ne yapabilirim. Ekmek konulan tezgahta kedi gezinmesi midemi bulandırıyor! Titizlik bunun neresinde!

Her dakika ellerini yıkayan, titiz mi titiz kediseverin beyaz tişörtü bir gün kahverengi lekeler içindeydi. Kedisi afedersiniz tuvalet yaptıktan sonra kucağına çıkmış da, aman da aman ne şirin... Kediseverlerin hepsi bu durumu sevimli bulmuş gülüyorlardı. Bilinçaltım muhtemelen o anda şöyle bir bilgiyle yüklendi:

Kedi sevmek demek, onun pisliğine katlanmak demektir!”
Ne münasebet, o kadar da değil!” demiş olmalı ki beynim, kedilerden her geçen gün biraz daha fazla uzaklaşmaya başladım. Hele ki o kıl içindeki kazaklar tişörtler var ya beni benden aldılar gerçekten de... Bir yemek yaparken kendi saçım düşmesin diye binbir önlem alan ben, kediseverlerin üzerindeki o kıllara nasıl katlanabilirdim ki! Oy oy oy yazarken bile gözümün önüne geliyor o manzara, ciddenhiç hoş bir görüntü değil...

Hayvanları sevmeyen insanları sevmez mi?
Bir de bu saçma laf var. Korkuyorsam, huylanıyorsam, ne bileyim kokularını sevmiyorsam, itici bulup hoşlanmıyorsam, onlara işkence etmediğim ve kötü davranmadığım sürece hayvanlardan uzak kalarak ne sapık olurum, ne cani, ne da satanist!
Kaldı ki bu durumun tam tersini de düşünmek lazım. Nasıl yani, şimdi hayvansevenlerin hepsi insan sevgisi ile mi dolup taşıyor?
Mesela Hitler, köpeği Blondi'yi çok seviyormuş. Adam binlerce insanı yaktı! Aman da aman köpek seviyormuş ne güzel mi diyelim şimdi Hitler için? “Hayvan sevmeyenler, insanları hiç sevemez” diyenlerin büyük çoğunluğunun yoksul bir dilenciyi görmezden geldiğine çok tanık oldum. Aralarında para toplayıp mama alan kediseverlerin, aralarında para toplayıp bir insana yardımcı olduklarına da tanık olmuşluğum yok zira... Gerçi iyilik gizli yapılır, günahlarını almayayım ama “varsa yoksa ille de kedi” diyenleri çok gördüm ve garipsiyorum bu tutumu...

Bunun neresi sevimli...


Kedisever olmak, doğasever ve modern olmanın bir ölçütü mü?
Bence kesinlikle değil... Kedilerle haşır neşir olup modern insan görüntüsü çizen ve fakat içtiği sigaranın çöpünü yere fırlatmayı normal sayan kaç insan biliyorum! Kedi severken doğa dostu olanlar, acaba yere izmarit fırlatırken hangi kimliği kendilerine uygun görüyorlar! Kedi sevip modern görünen, ve fakat kedi sevmeyen komşusuna saygı göstermeyenler de cabası elbette...

Veterinerler köşe oluyor!
Cimri değilim, vicdansız da değilim ama kediseverlerin veterinerlere verdikleri paraları duydukça ürperti geçiriyorum evet. Ben ki Allah düşürmesin ama bir sağlık sorunum olduğunda SGK'mın geçtiği hastahane ararım, özel doktor son çare olarak aklıma gelir. Ama kediseverler öyle değiller. Mesela belediyelerin veterinerleri var, mesela veterinerlik fakülteleri var, oralara gitmiyorlar. Bir keresinde bir kedisevere “belediye ne güzel hizmet veriyor, neden veterinere bu kadar para ödüyorsun. Kendin sanki özel doktora mı gidiyorsun?” dediğimde ters ters “belediyeye gönderelim de kediler ölsün mü!” yanıtını almıştım. Neymiş efendim bir keresinde bir kedi belediyenin veterinerinde ölmüşmüş... Bebekler ölüyor hastahanelerde bu ülkede, ne demeliyim ki... Bir daha asla bir kediseverle kedi konusunu konuşmama kararı aldım. Muhtemelen bilinçaltıma şöyle bir mesaj gitti:

Kediseverler için kedi konusu, bir sevginin ötesinde bir saplantı gibi, ben öyle olmak istemem!”

2015 yılı kedi veteriner ALT limit fiyatlarına baktım bu arada***

Muayane: 80 TL
Kontrol: 40 TL
Acil durum muayene: 100 TL
Kısırlaştırma: 350 TL'den başlıyor.
Çeşit çeşit aşı fiyatı var, mesela karma aşı 65 TL..

Peki kediler tedavi olmasın mı? Olsun elbette, ama sosyal devlet öncelikli olarak insan sağlığına çözüm bulsun, bedava hastahaneler yapsın. Sonrasında bedava kedi-köpek klinikleri de açsın. Belediyeler bu konuyu daha ciddiye alsın. 
 Ama el insaf, el merhamet! Siz kedilere bunca para harcarken, öte yanda  asgari ücretli ve yoksulluğa mahkum bırakılan emekli binlerce insan var! Bırakalım onları, evsizler var, sokak çocukları var!  Sanki her yerimiz kalkınmış, bir tek sokak kedilerini kurtarmamız kalmış gibi! Ayranı yok içmeye hesabı...

 Madem Avrupa'yı örnek alıyoruz, kediseverler 10'ar kişi birleşip mama alacaklarına, 1000'er kişi birleşip daha çok para toplayarak barınak yaptırabilirler mesela! Evet kediseverler kızıyor buna ama, Avrupa'da sokak hayvanı kavramı yok, acaba neden? Bir düşünmek lazım...

Kapitalist kedi sektörü
Ben tüketimin gereksizine cidden çok karşıyım. Marka düşkünlüğüm hiç olmadı. Gereksiz alışveriş yapmaktan da hoşlanmam. Kedi ürünlerine verilen paraları gördükçe, inanın kapitalizmin kedi sevgisini körüklediğini düşünmeye başladım...
Kimse kusura bakmasın ama devasa paralar dönüyor pet-shop dünyasında.
Taşıma çantası, aşıları, kedi kumu, kedi otu, kedi evi, mamaları, oyuncakları, tarakları, tırmanma tahtaları, bakım fısfısları vs...

Sen ciğercinin kedisi, bense sokak kedisi / Senin yiyeceğin kalaylı kapta, benimki aslan ağzında..” demiş ya üstat Orhan Veli, acaba bu günleri görseydi neler derdi... İnsanların dünyasında nasıl sınıf ayrımı varsa, yansımalarını hayvan dünyasında da görüyoruz netekim. 

Ben itici buluyorum bu durumu şahsen. Köydeki Ayşe Nine'nin kedisi sarman ile sütünü paylaşması değil kastettiğim. Büyük şehirdeki kediseverlerden bahsediyorum.
Onların dünyasındaki tüketim çılgınlığını onaylamam cidden mümkün değil... E hal böyle olunca da olay kendi çelişkisini doğuruyor. Doğa sevgisiyle kedi besliyorsun, sonra o kediyi yaşatmak için doğaya zarar veren üretimlerden satın alıyorsun. Bu ne kuşku, bu ne lahana salatası!!

Nerede kaldı merhamet!
Hepsi öyle değildir mutlaka ama, bir kısım kedisever var, onlar için kendi kedileri özel. Mesela mama alıyor, kendi kedisinin önüne koyuyor, başka kediler gelip yemeğe kalksa onları kovalıyor. Ee nerede kaldı merhamet?

Ruh hali kötüyse hayvana bağırıyor çağırıyor kovalıyor. Sonra da alıp mıncır mıncır seviyor, sevgisi geçince hayvanı tekrar fırlatıp atıyor. Bence itici, bence çok bencilce ve gerçekten de egosantrik bir durum bu; ve beni kedilerden en çok uzaklaştıran yaklaşımlardan bir tanesi.

pisi pisi, nesi sevimli!


Kediler kendi doğalarını unutmuş!
Eski bir evin önünden geçiyordum, bir fare çıktı. Farenin karşısındaki kedi benden daha çok korktu ve kaçtı. Çünkü gak dese kuru mama, guk dese yaş mama ile beslendiği için doğasındaki avlanma içgüdüsünü kaybetmişti. Kediseverler, kedilerin yaşayacağı bahçeler mi kaldı, şehirde araba altında kalıp ezilmesinler diye kendilerini parçalıyorlar. Her buldukları yaralı kediyi veterinere götürüp iyileştirmeye çalışıyorlar. İyi güzel hoş da, keşke aynı duyarlılığı çarpık kentleşmeye karşı, doğa katliamlarına karşı da gösterseler... Doğal hayatı yok edersek kedilerin de soyu tükenir elbette, diğer binlerce türde olduğu gibi... Şehir kediseverlerini HES protestolarında görsek, orman katliamlarına karşı çıkarken de görsek mesela, daha inandırıcı olmaz mı  doğa sevgileri!

Kediseverler cemiyeti
İki kedisever biraraya gelirse, konu mutlaka döner dolaşır kedilere gelir, kedi fotoğraflarına bakılır, kedi videoları seyredilir. Kedi sevmiyorsanız o topluluğa giremezsiniz. Zaten girmeyin de.. Bir nevi kendi kapalı cemaatleri var.  Ben açıkçası konu kedilerden açıldığında direkt ortamı terk ediyorum. Zira ha futbol yorumcusu izlemişim, ha kedisever muhabbeti dinlemişim...

Sonuç,
Kedi konusunu bir daha açmak gibi bir niyetim yok. Ama lütfen rica ediyorum, siz kediseverler, bu yazının altına incitici, kızgın yorumlar yazmayınız. Zira bu tarz yorumlarınızla beni biraz daha kedilerden uzaklaştırmış olursunuz. Sadece sizden şunu rica ediyorum:

Kedi sevmeyenler de insan, lütfen kedi sevmeyenlere iyi davranın!

***http://evcilclub.com/2015-veteriner-hekim-ucret-tarifesi/

42 yorum :

  1. Sevmek zorunda değilsin, zarar vermediğini de yazmışsın zaten. Ama, maalesef (senin adına maalesef) yardıma ihtiyacı olan bir kedi gördüğünde (bunu hayvan olarak genelleyebiliriz) yardım etmek zorundasın. Bu insanlık gereğidir.

    İnsanların yaptıkları söyledikleri yüzünden kedilere tavır almak da garip biraz. İnsanlar yanlış konuşuyor yanlış davranıyorsa, yanlış konuşan yanlış davranan insanları sevmezsin kedinin ne kabahati var ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yardıma ihtiyacı olan bir kedi gördüğümde ancak başka birine bu durumu söyleyebilirim. Zira ben onlara dokunamıyorum.

      İnsan psikolojisi gariptir, dediğim gibi eskiden bu kadar düşman değildim kedilere. Abartılı kediseverler çoğu zaman öyle antipatikler ki, onlarla kedileri özdeşleştiriyor beynim demek ki, dedim ya ne kadar ilginçtir ama artık kedilere yaklaşamaz haldeyim...Onları korkutucu buluyorum.

      Sil
  2. başka insanlar yüzünden kedi düşmanı olman kadar anlamsız bir şey yok, insan düşmanı ol, kedinin ne suçu var bu biiiiir.
    Demişsin ki kedilere yardım ediyorlar, insanlara etmiyorlar. Nereden biliyorsun? Ayrıca inan bana insanlara yardım eden kısım zaten çoğunluk, bu canlar dili yok, dertlerini anlatamıyorlar,ve üstüne üstlük insan denen canavarın işkencelerine maruz kalıyorlar.
    Ayrıca bu dünya aslında onların, sonradan gelip doğalarının içine koca koca betonları (apartmanları) diken biziz, bu yüzden defolup gitmesi gereken dört ayaklı canlar değil, bizzat biz insanoğluyuz, çünkü onların mekanını işgal eden bizleriz.

    Aslında belki de şunu da eklemem gerekir, senden bu yazıyı görmek beni şaşırttı. Neyse...
    Barınaklar ve belediye veterinerleri hakkında dışarıdan ahkam kesme,git ve yaşa gör derim. Barınaklar ölüm kampı, ve belediyeye kısırlaştırma ya da ayakta iltihap için gönderdiğim canlar bile maalesef öldüler.
    Hayvansever elbette olmak zorunda değilsin, senin seçimindir, ama unutma ki yargılanacağımız yer vicdanımızdır.
    Son sözüm bence kedilerden değil insanlardan kork, kedi asla arkadan bıçaklamaz.
    Dediğim gibi senden böyle bir yazı geldiği için şaşkın ve üzgünüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Belgin Hanım,
      Defalarca yazılarıma yorum yazdınız, hiç bu kadar gergin olanını görmemiştim. Demişsiniz ya "senden böyle bir yazı beklemezdim ya, neyse.." diye... Dürüstçe ve tüm samimiyetimle kedilerden nasıl uzaklaştığımın aşamalarını paylaştım sadece bu yazıda. Yani kedileri sevmediğimi öğrendiniz, ama ben aslında tanıdığınız eski benim. Değişen bir şey yok ki...
      Psikolojik davranışların çoğu insanın kendisi veya diğer insanlar kaynaklı değil midir? Dolayısıyla etrafımdaki kediseverlerin yaklaşımlarından etkilenmemden daha doğal ne olabilir. Aslında bu yazıda kediseverlerin olayı nasıl abartılı yaşadıklarını, zaman zaman nasıl itici olduklarını anlatmaya da çalışmıştım ama onlar hakkında siz pek bir yorumda bulunmamışsınız.
      Hassasiyetinize saygı duyuyorum, ama hayvanlardan korkan, onlara bir şekilde yaklaşamayanlara, hatta onları sevmeyenlere de bence saygı duyulmalı diyorum ısrarla... Çünkü herkes her şeyi sevmek zorunda değil. Nasıl bütün insanları sevmiyorsak hayvanlar aleminden de sevdiklerimiz ve sevmediklerimiz olabilir. Diğer hayvanlarla ilgilenmeyip, mesela yunus parklarındaki işkenceye karşı çıkmayıp sadece kedileri sevmek, sizce hayvanseverlik midir? Değilse eğer, kedileri sevmediğim için neden sizi üzüyorum?
      Mesela ben de bitkiler konusunda çok hassasım, her kesilen ağaçla içim yanıyor. Dediğiniz gibi bitkileri yok etmişiz, kocaman taş evler dizmişiz, o taşların arasında kedi beslemeye çalışıyoruz. Sizce de bu puzzle'da büyük bir parça eksik değil mi?

      Sevgilerimle...

      Sil
    2. canım yazımı sonradan okudum, gerçekten yanlış anlamaya sebep verebilecek bir yazı olmuş, özür dilerim, klavye başında konuşmakla karşılıklı konuşmanın farkı bu işte maalesef.
      Elbette ki her canlıyı sevmek zorunda değilsin, annem de korkardı köpekten mesela, evlenince evime gelmemişti 2 sene sırf bu yüzden :)
      Benim sanırım öfkemin kabardığı kısım, insanlara yardım edin önce sözün oldu. Çünkü biz hayvanseverler bu konuda çok ama çok dertliyiz. Bir canı kurtarmaya çalışırken insanlar, önce insana yardım edin diye saldırıyorlar senelerdir.
      Oysa her biri Allah'ın yarattığı canlar. Ama nedense insanda hep kendini diğer canlılardan üstün görme durumu var. Bunu seninle ilgili yazmıyorum, senin korkman falan da değil beni şaşırtan, insanlara yardım meselesi.

      Bu durumda da ben soruyorum karşımdakine, ben insanlar ve hayvanlar ve doğa için şunları şunları yaptım, sen ne yaptın?
      O zaman susuyorlar elbette.
      Yani yazımın saldırgan görülmesinin sebebi aslında yıllardır bu tarz sözlerden bıkmış olmam belki de, birebir seninle ilgili değil canım. Üslubum sert olmuş, tekrar özür diliyorum, öööyle bir kabardım demek ki :))))))

      Sil
    3. bir de kedilere inan bana öyle büyük paralar harcanmıyor, ben emekli bir kadınım zaten ne harcayabilirim? Aylık kedi ve köpeklerimin bana masrafı 100 lira, kendimden kısıp mamalarını alıyorum, o da benim seçimim, dolayısıyla aslında yazında sen de yargılamışsın canım dikkatli okursan, ben sadece sana aynalık yapmışım :)

      Sil
    4. Sevgii Belgin Hanım,

      Teşekkür ederim bu ikinci yorum için, zira aramız bozulsun, beni hayvan düşmanı gibi algılayın istemem, nitekim her ne kadar hiç görmesem de sizi seviyorum, neyse tatlıya bağladık sanırım :)
      Evet haklsınız, önce insana yardım edin diyenler sizi mutlaka bıktırmıştır. Ben onlardan değilim. Yani hiçbir şey yapmayıp yapana da mani olan, sadece konuşup eleştirenlerden değilim. Hem doğaya, hem yeşile, hem her türlü canlıya saygı dıyulması gerektiğini savunuyorum elbette. Benim derdim, nasıl söylesem "kedici insanlar topluluğu" na. Tek gündemleri kediler, sosyal medya profilleri kayıp kedi ilanları ile dolu. İşiniz veya konumunuz gereği bir yemeğe çıksanız, iki dakika sonra konu kedilere bağlanıyor. Ne bileyim, eğer siz kediler için mama parası vermek istemiyorsanız, onlar şöyle bir süzüp sizi akıllarınca kategorize edebiliyorlar. Yanınıza bir kedi yaklaştığında içgüdesel olarak ürkseniz, hemen "ne olacak canım, ne yapar o sen de kapris yapma " gibi değme psikologlara taş çıkaran yanıtlarıyla sizi bütün kedilerden soğutabiliyorlar. Dediğim gibi aralrında bitkiler konusunda zerre duyarlılık hissetmeyenler, insanlara olabildiğince hoyratça davrananlar var. Hani demiş ya şair, "Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor" diye... Ben de diyorum ki, kedi sevmek buysa eğer, ben kedilerden nefret ediyorum..

      Tekrar sevgiler, umarım beni anladınız :)

      Sil
    5. işte o yüzden ben de diyorum ki bunu yapan insanlara kıl ol tamam, ama patililerin suçu yok bu konuda mucksssssss

      Sil
    6. :)
      patilerden korkma aşamasına geldim ne yazık ki sayelerinde, dolayısıyla biraz zamana ihtiyacım var :))
      sevgiler...

      Sil
  3. Bende bir kedi severim hatta birine 3.5 senedir bakıyorum ^-^ Sevmek zorunda değilsin tabiki, insaların sana verdiği tepkiler iyi olmamış tabi bu da seni etkilemiş ama bence takmamalısın. Ayrıca kedi hernekadar temiz olsada bende mutfağa sokmuyor aynı kabını kendim kullanmıyorum. Bence bunun titizlikle alakası var, kediler her nekadar temiz olsada, bende başkasının bardağından içemediğim giib ondanda içemem yani.Çevrendeki insanlar öyle bir denk gelmiş ki sanki sen kediden uzaklaşın diye şanssızlıklar olmuş ama bence insanların düşüncesine önem verme, sonuçta onlarda seni incitecek şeyler söylemiş.Zamanla bu düşüncelerinde gidecektir bence =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, çok teşekkür ederim halimle empati kuran bu pozitif yorumunuz için. Evet tam da sizin algıladığınız şeylere vurgu yapmaya çalışmıştım. Etrafımdaki insanlar sanki ben kedilerden uzaklaşayım diye ellerinden geleni yapıyorlar ve sonuçta suçlu ben oluyorum üstüne üstlük :)
      Zaman içinde ben de isterim içimdeki bu korkunun ve iğrenme duygusunun geçmesini. Dedğim gibi bu biraz da etrafımdaki kediseverlerin hal ve tavırları ile ilgili...
      Tekrar teşekkür ederim bir kedisever olarak beni anladığınız için, sevgilerimle...

      Sil
  4. ah ahhh kedi fobili bir insan olarak en iyi ben anlıyorum sanırım seni, üstüne 1000 yıllık 2 dostumun da geçen yıl kedilendiğini eklersem düşün halimi :) her şeyi geçtim de mutfak+kedi durumu gerçekten kabul edilemez bende de.. ayrı dünyaların yaratıkları olarak yaşayalım bu yeter :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sizin durumunuz zor gerçekten de, dostlarınızın evini unutun :)

      Sil
  5. :)))
    Ben 54 yaşındayım ve bildim bileli bir şekilde yaşamım da oldular ve şu an blogumun da ortağı dediğim Yakışıklı agresif beyaz prens BADEMciğimle hayatı paylaşıyoruz.
    Yazını noktası virgülüne okudum kah güldüm ,(özellkle de benzetmelerine) kah yazdığın bazı tiplere kızdım:)
    Sana hak veriyorum herkes sevmek zorunda değil(sevse ne güzel olurdu ama) zarar vermiyor olman bile benim için yeterli. Beim gelin kızlarımdan biri de nasıl korkuyor anlatamam:) benim evimin civarında da kedi çok bizde düzenli mama verdiğimizden. kızcağız geldiğin de önce kedileri farklı bir yere yönlendiriryoruz öyle çıkıyor eve ,BADEM de alt kata iniyor bu arada. o da senin gibi merhameti son derece yüksek ama bırak dokunmayı yanlarından bile geçemiyor bu şekilde tanıdıklarım var.
    Hayvanları seveceğiz ilgileneceğiz ama her konu da olduğu gibi olayı Everest'in tepesine çıkarmaya kimsenin hakkı yok. karşılıklı saygı temek kural olmalı.
    Ben Tuğba kızıma takılıyorum hep(bundan sen de kendine alınabilirsin:)) senin ve kızım gibi düşünenlein çocukları büyük çoğunlukla anneee- babaaaa bak ne tatlııı diye kedilerle gelirler parktan bahçeden haberin olsun:)))))))))
    Arkadaşımın torunu kedilerden korkan annesine çılgınlar gibi ağlayarak masum bir hayvancığa nasıl dokunamazsın diyerek BADEM' e zorla dokunmasını sağlamıştı:))) (ben kucağımda tuttum o da parmak ucuyla dokundu garibim ancak susturdu kızını.Ben evime gelen konuklarımdan tedirgin olan ya da korkan olursa dedemizden sonra atölye gibi kullandığım alt kata indiriyorum BADEM de çok sever orayı. Kimseyi tedirgin etmeye hakkım yok. eğer böyle bir şansım olmasaydı o zaman da evin uygun bir odasın da bir süre kalmasını sağlardım. dostlarım da BADEM im de kıymetlidir benim için.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok şeker yorumunuz için teşekkür ederim, beni gülümsettiniz :)
      Bakın ne güzel anlaşıyoruz işte, önemli olan, herkesin birbirine saygı duyarak beraber yaşayabilmesi. Dediğiniz çok doğru; bir şeyi Everest'in tepesine çıkarmaya hiç gerek yok. Ama işte gel de anlat bazılarına :)
      Çocuklar korkuyu bilmediği için her şeyle barışıklar ne güzel. Benim de "bu köpek sana bir şey yapmaz" deyip ben utandıran küçük çocuklara tanık olmuşluğum var elbette :)
      Sevgiler...

      Sil
  6. Gülüm son 1.5 senedir biz de kedili bir aileyiz. Ancak bizim de ailemizde kedilere dokunamayan ve korkanlar var. Onlar geldiginde kedimiz kendiliginden arka odaya gidiyor ve gidene kadar saklanıyor. Gerci yabanci kim gelirse gelsin hep uzak durur kendisi. Ama ürken, fobisi olan, tiksinen birine elestiri yapmak, yargılamak kadar yanlis ve terbiyesiz birsey de olamaz. Ben de ev de beslenen kopeklere karşı ayni duyguları yasiyorum. Disarida tum kopekleri sevdigim halde evinde kopek besleyen birine gitmekten hoslanmiyorum
    Huzursuz oluyorum. Senin isyanını anlıyabiliyorum. Malesef abartanlar kadar abartmadan gayet sade ve az masrafli bakanlar da var bizim gibi. Tercih ve imkan mesmeselesyazin bir isyani dile getirmiş. Dogru veya yanlış aktarimlar olması normaldir. Sonucta herkes kendi penceresinden bakarak gördüğü ve bildigi seyleri yorumlar aktarir. Bence bu isyanin karsisinda okuyucu kendinin nerede oldugunu bulabilmeli. Yani abartı noktasinda mıyım, severken başkalarını ne derece rahatsiz ediyorum vs.vs. gibi. Yaziyi elestiriken kendini de elestirmek kisaca. Kalemine saglik yine. Umarim yazarak dile getirmek biraz olsun rahatlatlama saglamistir. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Minelse,
      Bu güzel yorum için ben fazla bir şey söylemeyeceğim, teşekkür ederim. Evet bir isyandı benimki, çok doldum çünkü.
      İnsanların -ne kadar evrensel bir doğru da olsa- kendi inandıklarını karşısındakine empoze etmedeki ısrarlı davranışlarıdır aslında beni bu noktaya getiren.... Evet iyi bir şey yapıyor kedi besleyenler, ama ben ve benim gibilerin vicdanlarına veya insanlıklarına söz söyleme hakları olmamalı.. Korktuğum bir şeyi neden besleyeyim, neden onlara mama almak zorunluluğum olsun ki... Acaba kedi sahipleri, bahçelerinde korktukları bir hayvan, mesela yılan çıksa beslerler mi? Bilakis içgüdülerine göre hareket ederler... Biraz empati lazım işte, azıcık halden anlamak lazım...
      Hayvanseverlerin (sizin gibi mütevazı olanları tenzih ederek söylüyorum) diğerlerine üstten üstten bakmaları var ya! Burunlarını kıvırarak (benim gibilere) ders verir edasıyla konuşmaları var ya... İşte onlara birilerinin ayna tutması lazımdı, umarım biraz olsun faydam olabilmiştir..
      Sevgiyle...

      Sil
  7. Yavru kedi dışında kedilerden ürküyorum korkuyorum. Köpek kadar değil korkum tabi. Köpek görünce yol uzatmışlığım işe geç kalmayı göze almışlığım falan vardır :)
    neyse .. En yakın arkadaşım kedi delisi, kedisi de var. Şükür ona gittiğimde bakıyor ben de tuhaf hareketler başlıyor hemen kedisini odaya kapatıyor :) belki bozuluyor bana kızıyor ama bişi demiyor :) ona da söyledim elimde değil kasılıyorum korkuyorum kendimi bırakamıyorum. yani o nasıl çok seviyorsa benim de korkma kaçma hakkım var. Asla zarar vermem, zarar verene katlanamam ama asla da kucağıma alıp sevemem yada evde besleyemem. Hem ben de her yere çıksın insin kabul edemem. Seni anlıyorum. Dayatmalar sinir bozucu..her konuda.. severim kedi videolarını yada kedi karikatürlü şeyleri, çizimleri , aksesuarları vs.. ama o kadar :)
    abartıdan uzak olmalı sevgiler, ilgiler.. ve bu sevgiler başkasını zorlmayan yormayan suçlamayan sevgiler olmalı...
    mutlu haftalaarrr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Gelincika,
      Duygularıma tercüman olmuşsunuz, adeta beni anlatmışsınız yorumunuzda. Yalnız olmadığım için çok sevindim. Zira yaşadığım yerde, çalıştığım ofiste herkes kedici :) Bir ara "bir tek ben mi böyleyim" diye kendimden şüphelenmiştim hatta. Bir de azınlıkta kalınca insanlar daha çok üstüme üstüme geliyor gibi hissediyorum. "Kedidenkorkanlar Kulübü" mü kursak acaba :))

      Sevgilerimle :)

      Sil
  8. valla ha kursak mı ne...çok tepki alırız ama yaa uğraşamam :) zaten artık insanlar öhö desen niye öhö dedin öhhö demedin modundalar.. öfkelerini kusacakları yer arar durumdalar.. insanlardan uzaklaşasım var bu ara :) herkesin sinirleri laçkalaşmış...,
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de bu yazıyı yazmadan önce açıkçası tepkileri düşünerek ikircikte kaldım:) Sonra da dedim ki kendime, her şeyde sansür, otosansür, niye ifade etmeyeyim ki düşüncelerimi... Özgür düşünceyi unutacağız neredeyse. Haklısınız, dediğiniz gibi, insanlar nasıl da tahammülsüz oldular. Kendisi gibi olmayanı yok etmek isteyen bir topluma dönüşüyoruz, ne acı... Ben de aynı sizin gibi insanlardan olabildiğince uzak kalmaya gayret ediyorum. Ama bu da doğru değil. Medeni toplumlarda olduğu gibi düşüncelerimizi özgürce ifade etmekten korkmamalıyız. Kedileri sevmediğimizi söylemek bile bu kadar zorsa, vay bu ülkenin haline..
      :) O yüzden yaşasın özgür düşünce diye slogan atmak geldi içimden :)

      Sil
  9. Her şey ortamında güzel. Garip bir şekilde dengesizlik yaşanıyor. Bir kadıncağız gördüm, o kadar durumu kötüydü ki ama her yanı kedi kaplamış. Bakacak ne hali ne de durumu vardı.Üstüne önce hobi diye alınan hayvancıklar ona bırakılıyordu.
    Kedi sevmeyen herkese kolay gelsin. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, Doğru söylüyorsunuz herşey ortamında güzel. Etrafta hiç ağaç, yeşil, bahçe yokken kedileri beslemenin de çok doğru olduğunu düşünmüyorum açıkçası.
      Yani aslında herşey hem yerinde hem de kararında güzel..
      Sevgiler..

      Sil
  10. Kücücük oğluma doğdugundan beri zorla hayvan sevdirmeye calıstılar ailede hepimiz hayvanları severiz ama oğlumu okadar zorladılar ki (engel olamadım) şuan kedi kopek bortu bocek ne varsa hepsinden aşırı korkuyor. Ve sonuç; 10 yaşında ama hala korkuları sürdüğü için psikolojik tedavi görmek zorunda bunun kesin tedavi edilmesi gerekiyormuş. Erkek adam kedi kopekten korkmaz mantıgının sonucu bu. Maalesef kimseyi olduğu gibi kabul edemiyoruz. Hep bir diretmemiz var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok üzüldüm, umarım tedavi sonuç verir. Ve biliyor musunuz ben de farklı değilim; kedi köpek börtü böcek ne varsa ben de aynı sizin oğlunuz gibi tepki gösteriyorum.
      Toplum olarak tedavi görmemiz gereken o kadar çok konu var ki, baskılar, dediğiniz gibi diretmeler, her şeyin en iyisini ben bilirimler...

      Sil
  11. Kadıköy-Kediköy doğru bir sözcük oyunu olmuş... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapköy, edebiköy, gülenköy gibi alternatifleri tercih ederdim:)

      Sil
  12. "kedi severler" çok genelleme bir terim değil mi sizce de? arkadaşının davrandığı gibi davranmıyor herkes, elbette sevmek zorunda değilsin ama genelleme toplumu ve seni takip eden insanları düşünce olarak etkiliyorsan özellikle, yanlış olur. yazını tamamen okumadım sektörden falan bahsetmişsin, kedi severden çok hayvan sever deniliyor genelde bu kişilere ve bence insanların hayvan sevmesinin yaygınlaşması güzel bir şey, tabi bahsettiğim 'muhtaç hayvanlar', sonuç olarak demek istediğim hayvan sever veya kedi sever genelleme yapmanın yanlış olduğu. benim annesi ezildikten sonra sahiplendiğim bir tekirim var ve ig hesabımda da benden çok o var, yani herkes gösteriş yapmıyor. 'beni kedi severler soğuttu" değilde "kedi sever bir arkadaşım soğuttu"demelisin. ayrıca kedilerle ilgili bilgi edinin diyeceğim ancak ilgi alanınız değil. kedi temiz hayvandır iğrenmeyi gerektirecek pis bir durum olmadığı için iğrenmiyoruz-ki ben de kimsenin bardağından su içmeyen biriyim-
    -kedi bağışıklı sistemini güçlendirir, mırlaması kalp ritmini düzenli tutar, çocuklara merhamet aşılar vs vs diyebileceğim bir sürü güzel şeyi de var bu canlıların. blogunuzda okuduğum ilk yazı buydu kötü bir başlangıç. umarım kedileri sever-kendi isteğinle- ve genellemeden vazgeçersiniz, iyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Merhaba,
      Öncelikle şunu belirtmeliyim ki,- zaten yazımda da belirtmiştim,- bu yazdıklarım benim şahsi görüşlerimdir. Dolayısıyla duygularıma ve anlatacaklarıma sansür, oto-sansür uygulamayı hiç düşünmüyorum. Yazarlar, “acaba birileri nasıl etkilenir” diye düşünselerdi, inanın edebiyat olmazdı, romanlar, öyküler, denemeler olmazdı, sadece öğreten, akıl veren okul kitapları kalırdı geride... Kaldı ki ben mütevazı bir blog yazarıyım, blog da çok kişisel bir alandır. Müsaade edin de kendi duygularımı özgürce yazabileyim ...

      "Şöyle demelisin, böyle demelisin” tarzındaki "öğreten insan, emreden insan" yaklaşımını gerçekten hiç ama hiç doğru bulmuyorum, zaten ben de kimseye böyle davranmam, davranamam...

      Sizce doğru olanı bana neden dikte etmeye çalışıyorsunuz, belki iyi niyetlisiniz ama sadece benimle aynı görüşte olmadığınızı belirtip kendi doğrularınızı anlatsaydınız daha olumlu- yapıcı- sevimli ..vb. yaklaşmış olmaz mıydınız?

      Aslında mesele kedi sevmek ya da sevmemek meselesi değil, mesele ne biliyor musunuz, toplumumuzun geldiği nokta.. İşte bakın canlı örneğini yaşıyoruz.. Ben bir şey düşünüyorum, düşündüğüm şeyi - hiç kimseye hakaret etmeden- özgür irademle yazıyorum, ve siz "öyle dememelisin, böyle demelisin!" şeklinde kendi doğrularınızla beni düzeltmeye çalışıyorsunuz. Bunu genelleştirin ve düşünün, bugün kaç gazeteci birileri gibi düşünmediği için hapiste yatıyor?

      Yani demem o ki, bırakın ben kedileri sevmeyeyim, bunu yazayım, siz kedilerle düşüp kalkın, onu yazın, öteki insan gitsin başka bir şey yazsın, birisi kendi dinini övsün, öbürü kendi inancını kutsasın, bir diğeri köpekler ne kadar çirkin şeyler diyebilsin...

      Azıcık nefes alıp, özgürce düşünelim ne dersiniz?

      Sil
  13. meraba, ben 38 yaşında bekar bir kadınım. evde hayatı paylaştıgım bir gözü kör dişi bir kedim var. sokakta da beslediğim bir sürü kedi var tabi. aslında sizin yukarıdaki bahsettiğiniz o çirkin-konuşmak istemediğiniz-abartılı kedi sever tiplere oldukçada yakın biriyim. blogunuzdan haberim yoktu bir aratma esnasında yazınızı tesadüfen okudum ve yorumları da. ve bir kere daha allahıma şüfrettim ki ben iyiki farklıyım. onun yarattıgı herşeyden zevkle tat alıyorum. fakat size yakın şöyle bir derdim var benimde. bende yetişkin insan sevmiyorum. ama gittiğim her cafede-resteronda-okulda-yolda-otobüste-işyerinde heryerde maalesef yetişkin insanlar var. bu insanlardan beni "hayvansevmeyen" insanlar soguttu. korkuyorum yetişkin insanlardan. neden biliyormusunuz? beni dövmelerinden-tecavüz etmelerinden-dolandırmalarından-öldürmelerinden-kandırmalarından-iftira atmalarından-gasp etmelerinden-organlarımı çalmak istemelerinden-cocuklara/hayvanlara cinsel tacizde bulunmalarından dolayı korkuyorum yetişkin insanlardan. ha evet hayvanları seviyorum. neden mi? çünkü bunların hiçbirini bir hayvan bana yaparak bana zarar veremez. napalım simdi belediyeyi arayıp toplatalım mı bu yetişkin insanları/öldürtelim mi/ıssız ormanlara mı bırakalım? rica ederim cevapsal bir yazınızı benimle paylaşmayın. korkusuz günler dilegiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Cevapsal" yazı paylaşmıyorum sizinle; rica ettiğiniz için değil, söyleyecek bir sözüm olmadığı için, sevgiyle kalın...

      Sil
  14. Merhaba;
    Yazınızda bahsettiğiniz kediseverlerden biriyim ama sadece kedileri değil yaratılmış tüm canlıları seviyorum.Fobiye dönüşmüş kedi korkunuz anlaşılabilir ve belki zamanla üstesinden de gelinebilir.Ama ,çevrenizdeki kediseverlerin yaklaşımları yüzünden kedilerden nefret eder hale gelmeniz bana pek anlaşılabilir gelmedi.Nitekim nefret oklarının yöneldiği canlı kedi değil size bu tavırlarla yaklaşan insanlar olmalıydı.Korkarsınız ya da sevmezsiniz anlarım ama son derece masum, ağzı var dili yok ve doğada sadece insanların yardımlarıyla hayatta kalabilecek bir candan nefret etmek niye?Hissettiklerinizle empati kurabilmek için uğraşıyorum ama kendini savunmaktan aciz,adı insan olan iki ayaklı hayvanların tecavüzüne ve şiddetine uğrayan,para kazanıp barınma ve yeme içme gibi yaşamsal gereksinimlerini karşılama şansına sahip olmayan bir canlıya insanlar yardım etmeyecek de kim edecek? Ayrıca nerden biliyorsunuz kediseverlerin sadece kedilerle kafayı bozduğunu ve yardıma muhtaç olan insanlara yardım eli uzatmadığını?Kendisinden başka bir canlıya merhamet besleyebilen koca yürekli bir insan ve bu dünyanın sadece insanlara ait olmadığı bilincine sahip olan bir kişi mutlaka yaşadığı çevredeki herşeye karşı duyarlıdır.Bu bir ağaç da olabilir bir yılan da ya da bir kedi de farketmez.Yaşam sadece bize sunulmuş bir armağan değil.Kuşuyla börtü böceğiyle bir bütün ve diğer canlıların yaşam hakkına saygı duymalıyız ve elimizden geldiği kadar bu konuda duyarlı olmalıyız.Ayrıca kendisi özel hastaneler de tedavi olmadığı halde ,başka bir canlının yaşamda kalması için olanaklarını sonuna kadar seferber eden onu belediye veterinerlerine değil de özel veterinerlere götürüp elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bir insanın eli öpülesi bence.Sizi yargılama amacı taşımıyorum ama kişisel fikirlerimi açıklamak istedim.Umarım kedileri sevebileceğiniz günler gelir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pozitif yorumunuz için teşekkür ederim, genelde benim gördüğüm kediseverler bu konuya ne yazık ki esnek davranamıyor, sevgiler...

      Sil
  15. Ben de sizinle aynı duygulari tamamen içtenlikle paylaşıyorum arkadasim ... Resmen tüm hislerime tercüman olmuşsun .. Kedi'nin adini dahi duymak istemiyorum. Bu bir tercih meselesi , sadece saygı bekliyoruz , sevenlere de saygı duyuyoruz .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet anahtar kelime aslında "karşılıklı saygı" ve aşırıya kaçmamak...
      Sevgiler

      Sil
    2. Evet sevgili arkadaşım .... Bu konuda psikolojimi çok bozdular , evimde bir kedi var ve seneye gidecek inşallah ... Sabırsızlıkla beklemedeyim ,

      Sil
  16. Merhaba,

    Bu yaziniz icin cok tesekkurler, sonunda birileri cikip bunlari soylemis. Yukaridaki tum yorumlari da okudum ve ne yazik ki tipki disarida oldugu gibi, 'kedi' sozcugunu agzinizdan cikardiginiz anda bir guzelleme yapmazsaniz, potansiyel hedefsiniz.

    Benim bu konudaki genel tespitlerim sunlar;


    1) "Biz kedilerin yasam alanina beton yaptik da" diye baslayan onermeler tamamen yanlis. Bildigimiz kedi, yani felis domesticus adindan da anlasilacagi uzere insanla birlikte ehlillesmis, insana tamamen bagimli bir varliktir. Bir ton link zaten var ama buyrun: http://www.smithsonianmag.com/history/a-brief-history-of-house-cats-158390681/

    2) Neden sevmediginize dair herkes bu kadar sorgulayici yaklasabilirken, kimsenin neden bu denli fanatikce, en ufak bir elestiri kabul etmeksizin bunu savundugunu anlattigini gormedim. Bu konuda genel konusabilmek pek tabi imkansiz ama benim bildigim kediyi saplanti haline getiren (ki bu iliskide griye yer yok, kediyi seveceksiniz iliklerinize kadar seveceksiniz ve platformda savunacaksiniz) kisilerin hepsinin travmatik bir takim anilari oldugunu (anne- babayi kaybetmek, aldatilmak, sosyal sorunlar vb.) farkettim. Bunlarin hic biri olmayip fanatizmin uclarinda yasayanlar da tabi ki var.

    3) Vicdan duygularini tatmin ederken kamusal alanlarin icine ettikleri gercegi duruyorken, bundan nasil "minnosca" bahsedebiliyorlar anlamak mumkun degil. Her yer plastik kap, mama, artik yemek, kaka, cis icinde artik. Yaziyi yazmanizin uzerinden gecen surede insanlar cevrelerine saygi gosterme bilincine ulasacaklari yerde daha da fanatizme kaydi. Daha dun Kediloy'deydim ve agzim acik kaldi. Insanlar kediler icin yasiyorlar resmen, her yer uyduruk plastik kaplarla, coplerle ve pek tabi kedilerle doluydu.

    4) Cok hakli bir tespitiniz var, neden birlik olup kalici cozum pesinde kosmuyorlar? Yaniti basit, cunku kolaycilar. Aranan vicdan tatmini kapinin hemen onunde duruyorken, iki adim atip o aksam rahat uyumalarini saglayacak o sihirli anin tadini cikartabilecekken kim dernek kuracak, toplu ve organize hareket edecek de, kalici barinak ve iyi sartlar saglamaya ugrasacak? Peh..

    5) Hepimizin ayilip bayildigi Evropa'da sokak hayvani dediginiz gibi yok. Burada bu kisiler icin yine bir celiski var;

    a) Ya bu "canilerin" ulkelerine adim atmayacaklar (hayat kedi uzerine donuyor ya)

    b) Eger oralara gidip hic kedi besleyemeden, Navona Meydani'nda bir tanecik bile kediye yemek atamadan donuyorlarsa neden bu uygar yasam bicimini 4 numarali maddede aciklandigi gibi uyduruk kaydirik degil de, adam gibi kokunden cozmek uzere birlik olmuyorlar? (Panter Emel ve ekibi gibi bir seyden bahsetmiyorum tabi)

    6) 3 numarali maddede hice saydiklari ve gormezden geldikleri hayvandan kendileri kadar hoslanmayan insanlar icin nasil bir cozum onerileri var? Ya sev, ya terket mi? Herkes kendileri kadar cok sevmek durumunda mi? Apartman bahceleri, sokaklar, otoparklar her yer hayvanat bahcesine donmus durumda. Madem bir sey yapacaksiniz diger insanlarin haklarina saygi duyun saga sola, heryere sacmayin su kaplari ve mamalari. Bir cok apartman bahce bakimi icin dunyanin parasini oduyor ve bir hanimefendi ya da beyefendinin bireysel duygulari icin heryerin pislenmesini, daha da fazla sayida kediyle dolmasini izlemek zorunda miyiz? Su is neden intizamli bir sekilde yapilamaz? Bu pis goruntuye ve kokuya baska insanlar neden tahammul etmek zorunda? Onlarin magduriyeti ne olacak?

    Bu konu yazmakla bitmez ama kedi sevenlerle tartismaniz cogu zaman cok guctur. Siz yukarida yazdigim gibi nesnel seylerle, olculebilir, kanitlanabilir gerceklerle gelirsiniz; onlarsa duygulari ve dogmalariyla. Cogu zaman tartismaya da kapalidirlar. Kedi sevmemek, hatta nefret etmek de en az sevmek kadar dogaldir. Zarar vermekten bahsetmeye bile gerek yok, bunun konusulmasi bile abesle istigal olur ama "sevmemek" deyince bu dip notu her seferinde dusmek sart tabi!

    Kolayliklar dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de teşekkür ederim katkınız için, sevgiler :)

      Sil
  17. Eşimin eve 1 kedi almasıyla başlayan macera 7 kediyle devam ediyor. Ben yaratılmış herşey ile barışık,dokunmaktan ve sevmekten korkmayan bir insanım(dım)..
    1)Gece yarısı siz uyurken 7 kedinin savaşırcasına,üzerinize,kafanıza,karnınıza basarak koşturmasından..
    2)Halı,koltuk,elbise ne varsa tüy içerisinde kalmasından..havada uçuşan tüy parçalarından..
    3)Sabahın köründe elbise seçmek için gardropu açtığımda içeri girip içeride ne varsa aşağı indirmeye çalışan kedileri dışarıya çıkarmaya çalışmaktan..
    4)Mama kaplarının olduğu bölgede yerlere saçılmış mama ve kırıntılarının üzerine basmaktan ve onları temizlemekten..
    5)Evin her tarafına yayılmış tuvalet kumlarının banyodan çıktıktan sonra ayaklarıma yapışmasından ve onları süpürmekten..
    6)Evin içerisindeki ne yaparsan yap geçmeyen o iğrenç tuvalet kokusunu teneffüs etmekten..
    7)Tüm koltuk ,halı,yatak başının tırmıklanmasından,delik deşik olmasından,o çıkan sesten..
    8)Kızgınlık dönemlerinde uyutmayan çığlıklarından..
    9)Evde ortalıkta biblo,süs eşyası,bardak,tabak,çakmak,Saat,yüzük,çorap vs bırakamamaktan..
    10)Tırmıklanmaktan,ısırılmaktan,ayaklarıma dolanmalarından,mutfağa girmelerinden,Başka yer yokmuş gibi siz uyurken gelip karabasan gibi gırtlağınıza oturmalarından..
    11)Tüm bunları yaptıkları zaman onlara kızamamaktan,sinirlenememekten,Sadece ve sadece onların hizmetkarı gibi yaşamaktan
    NEFRET EDIYORUM!!!! Bunun hayvan severlik ile alakası yok.Bu ancak olsa olsa insanın önce kendinden sonra da bütün insanlıktan nefretinin bir göstergesi. Limitim çoktan doldu..Sanırım boşanacağım.!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazdıklarınız gerçekten korku filmi senaryosuna benziyor. Her şeyde olduğu gibi hayvan bakmaktaki abartı da insanın tahammül sınırlarını zorlayabiliyor. Yaşadıklarınızı göz önüne getirince nasıl bir psikolojide olduğunuzu anlayabiliyorum. Ve bunca şeye rağen tepki göstermeyişiniz, sabır limitlerinizi nasıl zorladığınızı gözler önüne seriyor.

      Ben bu yazıyı yazdığımda çalıştığım ofisin bahçesinde onlarca kedi bakıyordu arkadaşlar. Bahçenin kokusu, sesler, bahçede bir sardunya bile yetiştiremeyişimiz, bahçeden girdikleri mutfakta tezgahın üzerinde dolaşmaları... Arkadaşların bizim yemek tabaklarımızda kedilere mama vermeleri... Ben ofiste tahammül edememiştim, sizin eve yaşadıklarınız gerçekten de sıra dışı distopik bir film gibi... Sanki dünyayı kediler ele geçirmiş kabusu...
      Dediğiniz gibi ben de kedilerden korkmazdım. İş arkadaşlarımın abartılı davranışları yüzünden şimdi kedi görünce kaçıyorum.
      Sanırım eşiniz ve benim (eski) ofis arkadaşlarım gibi bazı kişiler hayvan sevgisinde sınırsız davranarak çevrelerindeki insanlara nasıl bir rahatsızlık verdiklerinin farkında değiller. Ve bu gerçekten çok ama çok üzücü bir durum...
      Biraz empati kursalar!

      Sil
  18. Benim yaşadığım korku değil.. Yaratılan her varlığın kendi doğasında güzel olduğunu düşünüyor,onları orada seviyor,dokunuyor,korumaya gayret gösteriyorum.Hala da öyle..Benim derdim eşim ve benzerlerinin hayvanların yaşantısını insanlaştırmaya çalışması.Dışarıda üşüyorlar,tehlikedeler,açlar..onları evime alıp korumalı,beslemeli,ısıtmalıyım vs..bu hayvan avlanmalı mı,doğasına müdahale mi ediyorum,çiftleşmeli mi?yok...içtkleri su kabından su için,yedikleri kaplardan yemek yiyin,klozete değil de kum kaplarına işeyin,madem koktuklarınız tırmalanmaktan delik deşik oldu atın onları yerde oturun,ne kadar biblo varsa,perde varsa sökün atın,arabaya binmeyin çünkü eziliyorlar..insanı insan yapan ne varsa silin bakalım hayatınızdan yapabiliyor musunuz?Hayır..peki neden? Çünkü siz insansınız.Biblo koyarsınız,tablo asarsınız,perdenizi mobilyanıza göre seçersiniz çünkü zevk sahibi olarak yaratıldınız,onlar değil.Suyunuzu,yemeklerinizi temiz kaplarda yemelisiniz,sizin bağışıklık sistemimiz ile onlarınki farklı.Evinizi daima temiz tutmak zorundasınız,onlar buna mecbur değil.Temizliğiniz için mutlaka su kullanmanız lazım,onların böyle bir mecburiyeti yok.Sizi anlamıyorlar bile..neyin egosunu tatmin ediyorsunuz o zaman?İnsanlığınızı bir kenara bırakıp tüm hayatınızı onların doğal yaşam alanı olarak kullanmalarına izin vererek neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz. Ben insanım ve bu benim tercihim değil..temizliğe, sessizliğe,huzura ihtiyacım var.Bir ekmek parçasını bile yatağıma uzanıp hayvan tacizinden dolayı yiyemeyeceksem bu işin cılkı çıkmış demektir. Ben insani duygularımı ve ihtiyaçlarımı yaşayabileceğim bir hayat,diğer varlıkları da kendi doğalarında hayranlık ve sevgi ile kucaklamak istiyorum.Benim evim BENİM EVİM!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Bir insan eğer olası fiziksel değişikliklere katlanabilecekse, evini barınağa çevirebilir; bence sakıncası yok. Ama bu durumun yaşanması için bazı koşulların elverişli olması gerekir. Örneğin evde bu durumdan rahatsız olacak birileri yoksa, kişi apartmanda oturmuyorsa, evine yakın oturan ve hayvanlardan rahatsız olacak komşuları yoksa... Yani demem o ki, bir kişi, insanların arasında değil de hayvanların arasında izole bir yaşamı tercih edebilir. Doğanın kucağında, bir köyde... Sizin de örneklediğiniz gibi insanlığın ve medeniyetin, estetik değer yargılarının gerektirdiği perdelerden, tablolardan, halılardan, mobilyalardan uzakta bir hayatı tercih edebilir.

      Ama şehrin göbeğindeki evini adeta barınağa çevirip eşine, evini paylaştığı diğer insanlara bu durumu dayatıyorsa; bu yaptığı bence sadece çevresindeki insanlara değil; himayesine aldığı hayvanlara karşı da oldukça oldukça bencil, diktatoryal, hatta faşist bir yaklaşımdır. Dediğiniz gibi doğasında koşmak, atlamak, zıplamak, avlanmak olan bir kedi ya da köpeği iki oda bir salon ev içerisine hapsetmek nasıl bir koruma anlayışıdır?

      Bence olayın bir de özenti ve moda boyutu var. Mesela yine eski ofisimdeki kedicilerden biri “ bütün sanatçıların kedisi ya da köpeği var; madem yazmayı bu kadar seviyorsun sen de bir kedi ya da köpek edinmelisin” gibi saçma salak bir şey söylemişti. Kendi aralarında evinde kedisi olmayanı aşağılıyorlardı. Son dönemlerde fark ediyorum ki Kadıköy'de elinde tasmasıyla köpek gezdiren insan sayısında ciddi bir artış var. Ne değişti bir kaç yıl öncesine kadar? Ne mi değişti; sosyal yapı değişti. Tabiri caizse” entel” sayısında artış var buralarda. Entel olmaksa kitap okumayı, sanatla ilgilenmeyi değil biliyorsunuz dövme yaptırmayı, saç sakal uzatmayı, piercing taktırmayı ve mutlaka ama mutlaka bir köpeği köleleştirerek yanında gezdirmeyi gerektiriyor. Bir köpeğin efendisi olmak, onu zincirle bağlamak, canı isteyince tuvalete çıkarmak, canı istemeyince havlamasını izlemek nasıl bir psikolojidir gerçekten anlamıyorum!

      Bu arada lütfen yanlış anlamayın ama “Onlar dışarıda üşür, tehlikeler var, bütün kedileri evime almalıyım” bakış açısında ben hastalıklı bir durum olduğunu düşünüyorum. “Evde bir kedim var, yalnızlığımı alıyor, beni eğlendiriyor” diye kedi bakan insanları birinci gruptakilerden çok daha samimi ve çok daha anlaşılabilir buluyorum.

      Sil